Etiket arşivi: The Shrouds

Ölüm Bir Son mudur?

Bedensel Korku (Body Horror) türünün edebi ve entelektüel temsilcisi David Cronenberg’in geçtiğimiz yıl Altın Palmiye seçkisi dahilinde Cannes’da dünya prömiyerini yapan son çalışması ‘Kefenler / The Shrouds’ biraz geç de olsa gösterime girdi. 1979 yılından beri birlikte olduğu eşinin ölümcül hastalığı nedeniyle uzun yıllar sinemadan uzak kalmış olan usta sinemacı, kırma dokular antolojisinin bir önceki ürünü 2022 yapımı ‘Müstakbel Suçlar / Crimes of the Future’ ile yaman bir dönüş yapmış, ‘Videodrome’, ‘Varoluş / eXistenZ’ ve de cinselliğin dehlizlerinde sorular soran zamansız ve yaşsız başyapıtı, edebiyat-sinema işbirliğinin en leziz örneklerinden J.G. Ballard uyarlaması ‘Çarpışma / Crash’in yaratıcısı, beden-teknoloji etkileşiminden hareketle insanoğlunun hızlı evrim sürecini irdeleyen klasik sinemasının tutkunlarını mest etmişti.

2017 yılında hayat arkadaşını kanserden kaybeden Kanadalı yönetmenin uzun yas sürecinden ilham alarak kaleme aldığı son filminde endüstriyel video tasarımcısı iş insanı Karsh Relikh (Vincent Cassel) ile tanışıyoruz. Eşi Becca’nın (Diane Kruger) kaybının acısını üzerinden atamayan ve onunla toprağın altında beraber olmak isteyen Karsh, ‘GraveTech’ adını verdiği bir teknoloji geliştiriyor. Özel üretilmiş radyoaktif kefene sarılı beden görüntülerinin mezar taşı üzerine yerleştirilmiş ekran üzerinden izlenebildiği bir düzenektir bu. Aralarında Becca’nın da bulunduğu 9 mezar kimliği meçhul bir grup tarafından tahrip edilip bağlı olduğu sistem siber saldırıya uğradığında Karsh kendini zihninde şekillendirmeye çalıştığı uluslararası bir komplo ağının içinde bulacaktır.

Komplo teorileri sizleri yanıltmasın. Cronenberg’in diyaloglara ağırlık veren metni içindeki bu sabotaj oluşumları Hitchcock’un meşhur ‘McGuffin’lerinden farklı bir şey değil aslında. Auteur sinemacının derdi ölümün nihai bir son olmayıp, devam eden bir çözülüş ve parçalanma süreci olduğuna kafa yormak. Becca’nın çürüyen bedenini yüksek çözünürlüklü bir teknoloji ile röntgenleyen Karsh, kemiklerde oluşan yeni dokuları şüpheyle karşılıyor ve bu defa karısını ölümde de kaybetmenin paranoyasına sürükleniyor.

Cronenberg’in bir söyleşisinde belirttiği üzere, paranoya ve komplo teorileri yasla baş etmek, kontrolümüz dahilinde olmayanı zihnimize kabul ettirmek için başvurduğumuz yöntemler aslında. Usta sinemacı kendisi gibi seyirciyi de kafa karışıklığı ile imtihan ettiği bu sıra dışı son çalışmasında ölümün bir son olup olmadığını tartışmaya açarken, kendi korkuları, ölüm gibi soğuk ve kaskatı kederi ile yüzleşiyor. Cassel fiziksel görüntüsü ile yönetmenin parlak bir alter egosuna dönüşürken, sadık bestecisi Howard Shore’un filmi gizemli kefenler gibi sarmalayan tutkulu tedirgin tınıları beden deformasyonu ve çürümenin distopik atmosferine bir kez daha hizmet ediyor.

Filmin başlarında ‘daha ne kadar karanlığa gitmeye hazırsınız’ şeklinde bir soru ortaya atılıyor. 82 yaşındaki yönetmen bu karanlığı zorluyor ve alternatif düşünce biçimleri öneriyor.

(23 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

[email protected]