Arka Pencere Dergisi, Oscarlı Kötü Adamların Peşinde

Arka Pencere Dergisi, 20.nci sayısında, Christoph Waltz’ın aldığı Oscar’dan yola çıkıyor, gelmiş geçmiş En İyi Oscar Ödüllü kötü adamların izini sürüyor. Tunca Arslan, Türkan Şoray’ın annesi Meliha Şoray ile evlenip ünlü olan ve iki filmde rol Ahmet Çevik’in öyküsünü anlatıyor. Vizyon filmi eleştirilerinde Zindan Adası, Ölümcül Tuzak, Çılgın Kalp, Acı Bir Hayat Hikayesi, Ay Lav Yu ve Anadolu’nun Kayıp Şarkıları var. Arka Pencere’nin 20.nci sayısı, bir Alfred Hitchcock alıntısıyla nihayete eriyor: “Seyirciye zevk verin. Tıpkı karanlık bir kâbustan uyandıklarında duyduklarına benzer bir zevk!”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi, Oscarlı Kötü Adamların Peşinde yazısına devam et
  • İçimdeki Sessiz Nehir’in Çekimlerine Başlanıyor

    Yönetmenliğini Mustafa Serkan Eröz’ün gerçekleştireceği İçimdeki Sessiz Nehir adlı sinema filminin çekimlerine 25 Mart 2010 tarihinde başlanıyor. Bir kasabada yaşayan sade bir ailenin dramını anlatacak olan filmin oyuncu kadrosunda Türkiye’de Aşk ve Ceza adlı televizyon dizisinden tanınan Almanya’da yaşayan Türk asıllı oyuncu Ali Yiğit ile İranlı yıldız Taies Farzan başrolleri paylaşacak. Çekim süresi 5 hafta olarak plânlanan filmin çekimleri Trakya’daki Kıyıköy kasabasında gerçekleştirilecek. Bağımsız yapıda olup Türk sinemasının iyi örneklerinden olma gayreti içindeki film destek için Kültür Bakanlığı’na da başvurdu.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ustanın Sırrı

    24 Ocak 2009′da başlayan Cumartesi Belgeselleri, her Cumartesi günü saat 14:00’te BSB Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği Cep Sineması’nda belgesel film gösterimleriyle devam ediyor. Film gösteriminin ardından belgesel filmin yönetmeninin katılımıyla izleyiciler arasında film ve filmin çekim süreci üzerine söyleşi yapılıyor. Yönetmenliğini Nesrin Aktolun’un yaptığı Ustanın Sırrı adlı belgesel filmi bu hafta BSB Cep Sineması’nda gösteriliyor. Tüm BSB Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği üyeleri ve dostları 13 Mart Cumartesi günü 14:00 – 16:00 saatleri arasında gösterime bekleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Ay Lav Yu’nun Yeni Afişi

    Sermiyan Midyat’ın senaryosunu yazdığı, yönettiği, Kathie Gill, Steve Guttenberg ve Mariel Hemingway ile başrolünde oynadığı sevimli ve başarılı komedi filmi Ay Lav Yu’ya yeni afiş hazırlandı. Çekimlerine Sinan Çetin yapımı olarak başlanan filmin mülkiyetini daha sonra Sermiyan Midyat’ın firması Oyunbozan Productions satın aldı ve bugün (12 Mart 2010) gösterime çıkardı. Sinema basınının yeni afişi dikkate alması gerektiği bildiriliyor.
    Filmde devlette kaydı bile olmayan Tinne Köyü’nde doğmuş ve mühendis olmuş İbrahim’in Amerikalı aşkı Jessica’yla birlikte köye dönüşü mizahi bir dille anlatılıyor.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ay Lav Yu’nun Yeni Afişi yazısına devam et
  • 70-80-90, Masum, Küstah, Fettan

    Melek Özman’ın yönettiği 70-80-90, Masum, Küstah, Fettan adlı belgeselin ilk gösterimi 8. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali bünyesinde 13 Mart Cumartesi günü saat 19:00’da Fransız Kültür Merkezi’nde yapılıyor. Filmde, Alin Taşçıyan, Arzu Okay, Lale Belkıs, Agâh Özgüç ve Ülkü Erakalın tarafından Yeşilçam’ın kadınlara yapıp ettiklerinin, masum kadınların hıçkırıkları arasında nadiren duyulan fettan kadınların kahkahalarının izi sürülüyor: Türk sinemasında kadınlar neden daima iyi ya da kötüler? Neden sözleri dinlenmiyor ya da cezalandırılıyorlar?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    70-80-90, Masum, Küstah, Fettan yazısına devam et
  • Sine-Sen’den Video Atölyesi

    Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen) 20 Mart’ta Video Atölyesi açıyor. “Beş parasız sinema yapılmaz diyorlar!” sloganıyla başlatılan Atölye çalışması Sine-Sen Gerilla Video Atölyesi başlığını taşıyor. Atölye 20 Mart 2010 Cumartesi günü saat: 11:00’de başlayıp toplam iki ay devam edecek. Cumartesi günleri saat 11:00 – 14:00 arası, yapılacak olan atölyeye katılımcı sayısı 9 olarak belirlendi. Atölye, “Gerilla Video olanaksızı istemenin öteki adıdır, düşük bütçelerle, hatta beş parasız film yapmanın yoludur” şeklinde tanıtılıyor.

  • Basın Bülteni
  • Geniş bilgi için tıklayınız.
  • Görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sine-Sen’den Video Atölyesi yazısına devam et
  • Kanal D Cinemania’da Şahan Gökbakar Rüzgârı

    Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu sinema programı Kanal D Cinemania’da bu haftanın stüdyo konuğu Recep İvedik fenomeninin yaratıcısı ünlü komedyen Şahan Gökbakar. Şahan Gökbakar’a göre Recep İvedik 3, neden ikinci filmden daha az seyirci çekti? Filmin 7 yaş sınırı almasının sebebi ne? Nuri Bilge Ceylan’a yaptığı göndermeler için suçlanan komedyen, konuyla ilgili bilinmeyen bir sırrı Cinemania izleyicileri ile paylaşıyor. Editörlüğünü Fırat Sayıcı’nın yaptığı programda vizyona yeni giren filmler ve çarpıcı sinema haberleri, vs. yer alıyor. Ömür Gedik’le Cinemania her Cumartesi Kanal D’de.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kanal D Cinemania’da Şahan Gökbakar Rüzgârı yazısına devam et
  • Ferzan Özpetek’in Yeni Filmi “Serseri Mayınlar”ın Galası Gaziantep’te Yapılıyor

    Usta yönetmen Ferzan Özpetek’in yeni filmi Serseri Mayınlar’ın Türkiye galası Gaziantep M1 Alışveriş Merkezi’nde bulunan Sinepark Nakıp Ali Sinema Kompleksi’nde 19 Mart Cuma günü yapılacak. Çekimleri, İtalya’nın çok zengin bir görselliği olan Lecce kentinde gerçekleştirilen Serseri Mayınlar, makarna üreticisi bir İtalyan ailesinin geleneksel ve ahlâki kalıpların dışına çıkan çocuklarının, ne yöne gideceği kestirilemeyen öykülerini anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Mehtap TV Perdeler Programı’nda Oscar Özel Dosyası

    Gösteri sanatlarının buluşma adresi Mehtap TV Perdeler Programı, yine renkli bir gündemle ekrana geliyor. Cem Güler’in hazırlayıp sunduğu, Recep Çetin’in yönetmenliğini üstlendiği Perdeler Programı’nda bu hafta, Oscar özel dosyası ekrana geliyor. Gösterimler bölümünde ise 3 film var. İlk film Tim Burton’ın yönettiği Alis Harikalar Diyarı’nda, diğer film Anadolu’nun Kayıp Şarkıları ve son yapım, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ını alan Mo’Nique’nin başrolünde oynadığı, Precious. Perdeler Programı, Cumartesi saat 12:20’de Mehtap TV’de.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Mehtap TV Perdeler Programı’nda Oscar Özel Dosyası yazısına devam et
  • Kutu (Yönetmen: Richard Kelly)

    Richard Kelly’nin yönettiği ve Cameron Diaz, James Marsden, Frank Langella ile Gillian Jacobs’nun oynadığı Kutu (The Box), 26 Mart 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Norma ve Arthur Lewis çiftinin hayatı bir gün kapılarına bırakılan tahta kutu içindeki esrarengiz hediye ile tamamen baştan aşağı değişir. Kutu, hayatlarında geri dönüşü mümkün olmayan garip olaylara sebep olacaktır. Gizemli bir yabancı eğer kutunun üstündeki düğmeye basarlarsa bir milyon doların sahibi olacaklarını belirten bir not bırakır. Fakat düğmeye basmaları aynı zamanda hiç tanımadıkları bir insanın ölmesine sebep olacaktır.

    8. Filmmor Kadın Filmleri Festivali, 12 Mart’ta Melek-Filmmor Akşam Festivali Gösterimiyle Başlıyor

    Feminist sinema eleştirileri ve Türkiye’de 2008 yılında yayınlanan Feminist Sinema ve Film Teorisi / ve Ayna Çatladı kitabı ile tanıdığımız Hollandalı akademisyen Anneke Smelik, Sinemada Kadınlar: Melek ya da Şeytan, Masum ya da Fettan ya da Hiç Kimse paneliyle 8. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’ne konuk oluyor. 13 Mart Cumartesi günü saat 15:30’da Fransız Kültür Merkezi’nde festival izleyicileriyle buluşacak olan Anneke Smelik, sinemada hafıza ve etki, görsel kültürde Deleuze bakış açısı, multimedya okuryazarlığı üzerine çalışıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sumurun, Alman Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor

    Alman Kültür Merkezi, Ernst Lubitsch’in filmlerini göstermeye devam ediyor. Lubitsch’in Sumurun adlı filmi 12 Mart Cuma günü 19:00’da Türkçe altyazılı ve ücretsiz gösteriliyor. Filmin konusu şöyle: Sumurun olarak da tanınan Zuleika, yaşlı şeyhin en çok sevdiği kadındır. Şeyhin oğlu da bu güzel kadını sevmektedir. Sumurun ise genç Nur-al-Din’e aşık olur. Yaşlı bir hokkabaz çift ile ülkeyi dolaşan çekici dansçı kadın da hem oğlanı hem de babasını teselli etmektedir. Bu aşk düğümünü cinayetin takip etmesi uzun sürmez.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sumurun, Alman Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor yazısına devam et
  • Son Mevsim: Şavaklar, Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Yarışmada

    Yönetmenliğini Kazım Öz’ün yaptığı Son Mevsim: Şavaklar filmi bu yıl 11 – 21 Mart arasında 21.si düzenlenen Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Belgesel Bölümünde yarışmada. Mezopotamya Sinema Kollektifi’nden Kazım Öz, ikinci uzun metraj belgesel filmi Son Mevsim: Şavaklar’ı Nisan ayında tamamladı. ARTE France ve IDFA desteğiyle çekilen film Dersim bölgesinde yaşayan göçebe Şavak topluluğunun yok olmaya yüz tutmuş yaşam tarzlarının, doğayla bağlarının ve kıyasıya mücadelelerinin yanı sıra insani ilişkilerini belgeliyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Kuyu

    Sadi Bey’in Twitter Günlükleri 10

    Azınlıkta da kalsa film gösterimlerinde bazı seyirciler filmin sonundaki jeneriği izlerler. Bu seyirciler 2 çeşittir. Birincileri …

    … jeneriğin bir kısmını izler, sonra çıkar. İkincileri ise sonuna kadar izler. Birincilerin yaptığını saygısızlık olarak görüyorum.

    Ya filmin bittiğini hissettiğinde çık git veya jeneriği izlemek istiyorsan sonuna kadar izle birader.

    Bendeniz yeni vakıf oldum. Ankara’da şehirlerarası otobüslerin şehir içi servislerini kaldırmışlar. Şehir içinde taksiye bindiğimizde …

    … şoförün birisine sordum. Otogarda taksi durağı varmış, durakta çalışan her taksiden 25 TL alıyormuş. Gelgelelim otogardaki …

    … taksi durağının işletmecisi Melih Gökçek’in oğlu imiş. Vallahi elçiye zeval olmaz, ben söylemiş olayım, durumdan memnun olmayan …

    … vatandaş Sayın Başkana -hani tabiri caizse- saydırıyor. Belkide başkan “sayın” vasfına haiz olduğundandır, ben bilemem.

    Bir ara basına yansımıştı, birkaç yıl önce ülkemizde film ithalâtçısı rezervasyonu, devalüasyonu -neydi o- enflasyonu mu ne olmuştu.

    İşte o sıra Avrupalı filmciler bayram etmiş idi. Çünkü bizim yeni yetme ithalâtçılarımızın birisinin 10.000 dolar verdiği filme …

    … diğer ithalâtçı 20.000, bir diğeri 30.000 dolar teklif ediyormuş. Bizim insanımızın bu gereksiz birbirini yeme merakı yüzünden …

    … elin Avrupalısının 10.000 dolarlık filmi ülkemize 30 – 40.000 dolara -pardon yani- giriyormuş. Şimdilerde de kulağıma başka benzer …

    … bir uygalama geldi. Film festivalleri de birbirinin kuyusunu kazmakla meşgûl oluyormuş. Festivalinde göstermek üzere yurt dışından …

    … bir filme talip olan Z festivali, filmi “Türkiye’de başka bir festivale verilmemesi şartıyla” talep ediyormuş. Maşallah, maşallah, …

    … ülkemizdeki film festivallerinin bazılarının şahıs ve kurumların babasının malı gibi anıldığını bilirdik de bu mevzuyu yeni duyduk.

    Atalarımız boşuna dememiş “Türk’e Türk’ten başkasından fayda yoktur” diye. Doğru demişler. Biz birbirimize yeteriz, yeri geldiğinde …

    … birbirimizi de yeriz, birbirimizin kuyusunu da kazarız. Aferim, devam edin arkadaşlar. Coşkun Bey’in dediğine göre twitter da makale …

    … gibi uzun yazılar yazılmazmış. Vallahi ben bilemem, vatandaşın birisi bilmem kaç bin sayfalık romanını twitter’dan okurlarına …

    … sunacağını yazmıştı. Bendenize de ilham oradan geldi. Ben ne yapayım ilham bu, gelir gelir.

    “Dersimiz Atatürk” filmi çekilmeye başlandığında Turgut Özakman ve kitabı “Çılgın Türkler”in sık sık gündeme gelmesi üzerine -hadi …

    … Atatürk demeyelim- Özakman ve kitabının istismar edilmekte olduğu şeklinde bir kanaat edinmekteydim. Nitekim afiş ve diğer tanıtım …

    … materyallerinde en üstte “Turgut Özakman’ın Kaleminden” diye bir oyuncu adı yazıyor. Bu filmde de Atatürk, Halit Ergenç tarafından …

    … yine çatık kaşlı, sert ve ketum birisi gibi canlandırılıyor. “Veda”da da Sinan Tuzcu, Atatürk’ü hep çatık kaşlı canlandırmıştı. Halbuki…

    … Atamızın yüzüne her baktığımda huzur duyarım. Neredeyse hiç bir fotoğrafında filmlerdeki gibi çatık kaşlı değildir. “Veda” ile …

    “Dersimiz Atatürk”ün peşpeşe vizyona girmesi kesinleştiğinde hemen birbiriyle rekabet edecekmiş gibi bir intiba yaratıldı. Nitekim bu …

    … rüzgâra filmin yönetmeni Hamdi Alkan da kapılmış ki basın gösteriminde “Filmin çekimine geçen yıl 10 Kasım’da Anıtkabir törenlerinde …

    … başlamıştık. O zaman ‘Veda’ filmi ortalarda yoktu” mealinde birşeyler söyledi. Bendeniz söylemin sonlarına yetiştiysem de, tuhaf …

    … karşıladığımı belirteyim. “Veda”yı beğenmeyen vatandaşların bu film için ne diyeceklerini doğrusu çok merak ediyorum. Bana sormazsanız …

    … “‘Dersimiz Atatürk’ün yanında ‘Veda’ başyapıt gibi duruyor” demem. Ama sorarsanız, derim. Filmin yapımcısı Mint Prodüksiyon’un …

    … açılımı da bir tuhaf: “Made in Turkey”.

    Yaşlılığın bir ölçüsünün de yolda karşınıza çıkan anketörlerin davranışı olduğunu yeni keşfettim. Daha düne kadar anketörler önümü kesip …

    … birşeyler sorardı. Artık bendeniz gönüllü olarak cevaplandırayım şeklinde yönlensemde hep soldan soldan teğet geçiyorlar. Yaşlandık mı ne, alt tarafı 60 olduk, üst tarafım meçhûl.

    (18 Mart 2010)

    Sadi Çilingir

    [email protected]

    19 Mart 2010 Haftası

    “Köprüdekiler”deki karakterler: Beyinleri, sadece, dürüst-namuslu bir şekilde çalışmaya programlı olduğu için geçim sıkıntısı çeken, genç karı – koca… Meslektaşıyla bekâr evini paylaşan, yakında Doğu’daki hizmetine gitmek üzere burayı terk etmeden önce, karşı cinsten biriyle güzel gidecek bir ilişkiye başlamak isteyen trafik polisi… Buralı oldukları halde, eğitim görememiş ve doğru dürüst bir iş bulamamış ‘en diptekiler’den genç insanlar!

    Tümü, İstanbul’un iki kıtayı ve en koyu yoksullukla, tahmin bile edilemeyecek büyüklükte zenginliği birleştiren ‘köprü’lerinden birinde, her gün birbirlerinin sıkıntılarından habersiz, birbirlerini teğet geçiyor… Fakat bu topraklarda ‘her anlamda adaletsizlik’, ‘tuzu kurular’ dışında kimseyi teğet geçmiyor… Aslı Özge, gerçeklikle kurguyu birleştirdiği, hemen hemen tümü ‘kendini oynayan’ kent kahramanlarını istikrarla yönettiği için başarılı (bazı acemilikleri görmesek de olur). İtirazım, öykülerin akışı içinde zaten epey ‘yüklü’ olan filminde, siyasi vurgu da yapmaya çalışırken, seçtiği görüntülerde adil davranmamış olması. Yükselen milliyetçiliğin ne denli önü alınamaz bir tehlike olduğunun bilincinde herkes tabii, zaten yönetmen de köklerinin nasıl beslendiğine dair epey veri sunuyor. Sunmadığı, bunu tetikleyen acılar. Anımsatalım Aslı Hanım’a: Televizyonlar, “ateşin düştüğü yerler”den, annelerin ağıtlarından da görüntüler sunuyor. Sizin o görüntüleri seçmeme hakkınız fakat bizim de sizin seçmemenize itiraz hakkımız var.

    “Özel Kuvvetler”, savaşların, ruhi güçlere sahip askerlerce, düşmana ‘zararsız zararlar’ verilerek yapılabileceği fikrinden ve bu konuda Amerikan Ordusu tarafından yürütülen ‘inanamayacağımız kadar gerçek’ olaylardan yola çıkarak, gerçekten komik, o denli de farklı olaylar dizisini ‘geriye dönüş’lere sıkça başvurarak anlatmakta. Irak işgâlinde geçen hikâye, hâlâ devam eden bu trajik işgâldeki insan hakları ihlâllerine de kocaman bir ‘s.ktir’ çekerek, tavizsiz bir savaş karşıtı filme dönüşüyor. George Clooney, Ewan McGregor, Jeff Bridges, Kevin Spacey gibi, bir araya geldiklerinde dağları devirebilen kadro da, keyif kattıkları rolleriyle, saldırgan militarizmle güzelce dalga geçiyorlar. En ciddi olayları keskince eleştirmenin yolunun zeki mizahtan geçtiğine dair ‘haşarı’ bir örnek.

    “Sevgili John”da, askerden izinli gelmiş erkek kızla tanışır, severler birbirlerini, türlerinin bu iki güzel örneği iki hafta birlikte olur ve sonra ayrılık gelir, genç adam yurt dışı görevine geri döner; mektuplarla süren ilişki 11 / 9 günü ilk darbeyi alır… Vatanperverlik baskın çıkar, askerliğini gönüllü olarak uzatan erkeğe olan hasreti, kız için dayanılmazdır artık… Ve devreye başka insanların girmesiyle hikâye evrilir, hüzünlere gark olur, yalnızlık, acımak, fedakârlık mutlu sonu engeller… Vicdan aşkın önüne geçer. Yıllar sonraki karşılaşmalarında muhasebe yaparlarken gözyaşları yanaklarından süzülür: Onların ve siz seyircilerin! Yetişkinlerin izleyip unutacağı, yeni yetmelerin ise oğlan ve kızla empati kurup biraz daha ‘takılacakları’, formülü belli -fakat hakkını yemeyelim- tastamam bir seyirlik olan bu 25 milyon dolar maliyetli aşk öyküsünü sevmeniz ihtimal dahilinde.

    (19 Mart 2010)

    Ali Ulvi Uyanık

    [email protected]

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu