TRT Belgesel Günleri, İstanbul Modern Sinema’da

İstanbul Modern Sinema, TRT Belgesel Günleri çerçevesinde yarışma dışı gösterim bölümünde, sinemaseverlere geçtiğimiz iki yılın ödül alan uluslararası kategori filmleri ile ödüllü TRT belgesellerinden 10 filmlik bir program sunuyor. Dünyanın 41 ülkesinden toplam olarak 340 adet belgesel filmin başvurduğu TRT Belgesel Ödülleri’nin dördüncü yılında yine belgesel sinemanın önde gelen nitelikli ve yaratıcı örneklerine buluşma zemini, seyir imkanı oluşturmak hedefleniyor. Söyleyeceklerim Var adlı filmin yönetmeni Sevilay Tüccar ve Yöresel Müziğin Ustaları filminin yönetmeni Zeynel A. Elçioğlu gösterimlerden sonra belgesel izleyicileriyle söyleşi yapacaklar.

Tarih Üreticisi Olarak Belgesel Sinema Paneli TRT İstanbul Radyosu’nda Yapılıyor

Belgesel sinema alanında organize edilen en önemli etkinliklerden biri olan TRT Belgesel Ödülleri kapsamında “Belgesel sinema yakın tarihi yeniden mi üretiyor? Ya da bir tarih üreticisi olarak belgesel sinema nedir?” başlıklı bir panel düzenlenecek. TRT’nin Belgesel Sinemacılar Birliği ile organize edeceği panel 06 Mayıs Pazar günü, TRT İstanbul Radyosu’nda gerçekleştirilecek. Prof. Dr. Haluk Oral, Prof. Dr. Nazmi Ulutak, gazeteci Ahmet Tezcan ve yönetmen Hakan Aytekin’in konuşmacı olarak katılacağı panelde, belgesel sinemanın tarihle ilişkisi konuşulacak.

  • Basın Bülteni
  • Ödüller hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 2. Gaziantep Onat Kutlar Film Festivali’nin Açılış ve Onur Ödülleri Töreni Yapıldı

    Kırkayak Kültür Sanat ve Doğa Derneği tarafından 02 – 06 Mayıs 2012 tarihleri arasında düzenlenen 2. Gaziantep Onat Kutlar Film Festivali’nin açılış ve onur ödülleri töreni yapıldı. Dün Akşam Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan törende Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’den ödülünü alan Füsun Demirel, Onat Kutlar’ın her zaman sevgi ve saygıyla anılacağını belirtti. Rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan Ahmet Uğurlu’nun onur ödülü de Demirel’e verildi. Tören sonrasında Şevval Sam’ın çeşitli filmlerdeki müziklerden oluşturduğu jazz konseri Gazianteplilerce ilgiyle izlendi.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    2. Gaziantep Onat Kutlar Film Festivali’nin Açılış ve Onur Ödülleri Töreni Yapıldı yazısına devam et
  • Sevimli Kedi İş Başında

    Alberto Mar’ın yönettiği ve Yekta Kopan, Raul Anaya, Jorge Arvizu ile Jim Conroy’un seslendirdiği animasyon film Sevimli Kedi İş Başında (Don Gato Y Su Pandilla – Top Cat), 25 Mayıs 2012’de Medyavizyon Film dağıtımıyla Medyavizyon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Top Cat ve çetesi eski düşmanları polis Dibble ve yeni komiser ile karşılaşırlar. İkiside, Top Cat’in oyunlarını engellemek ve çeteyi çok sevdiği mahallelerinden çıkarmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ancak çete evlerini korumak için harekete geçer, yollarına çıkan tüm engelleri daima akıllıca alt edeceklerinden şüpheleri yoktur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: Türkçe Altyazılı / Orijinal
  • IMDb
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sevimli Kedi İş Başında yazısına devam et
  • TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü’nün Mayıs 2012 Etkinlikleri

    TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü’nün Mayıs ayı etkinliklerinde 11 Mayıs Cuma günü saat 18:30’da Canlandıranlar Yetenek Kampı bünyesinde gerçekleştirilen Kız Çocuğu, Kusursuz Hayat, İçine Kaçan Kız, Geçiş, Obses’sev, İstanbul, Tetrist, İstanbul Martısı ve İstanbul’da Sıradan Bir Gün adlı filmler gösterilecek ve söyleşi düzenlenecek. 18 Mayıs Cuma günü 18:30’da ise Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde Yrd. Doç. Dr. Ela Kaçel ve Öğr. Gör. Burak Altınışık tarafından verilen ARCH 3929 Cities Under Construction dersi kapsamında hazırlanan kısa filmler gösterilecek, söyleşi yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü’nün Mayıs 2012 Etkinlikleri yazısına devam et
  • Yaz Bitti…

    Seyfi Teoman anısına

    Emin Alper’in ilk uzun metrajlı filmi Tepenin Ardı galasını 31. İstanbul Film Festivali’nde yaptı. Ardından da Murathan Mungan başkanlığındaki jürinin de beğenisini toplayarak Ulusal Yarışma Altın Lale En İyi Film ödülünün sahibi oldu. Filmi eşimle birlikte festivalde izleyebilme şansı yakaladık. Zira çok iyi oldu çünkü gösterim tarihi en erken Eylül 2012 olarak belirlenmiş. Film, festival boyunca geç başlama – başlayamama gibi aksaklıklara neden olan DCP formatında çekilmiş. Dijital sinema artık yavaş yavaş 35 mm.nin tahtına göz dikmeye başlıyor yani. DCP formatında çekilen filmlere özel de KDM adı verilen ve filmleri 3 – 4 saatlik zaman dilimlerinde gösterebilen şifreler mevcut. Şifre geçerlilik süresinin dolması, bloke olması gibi nedenler de festival izleyicisini hayli zorladı bu yıl. Festivalde Sıkıntılı Hanımlar ve Tepenin Ardı’nı DCP formatında izledim. İkisinde de sorunlar baş gösterdi. Ayrıca Tutsak isimli, bilet almış olduğumuz film de yine KDM şifresindeki problemlerden dolayı gösterilemedi. Sinema salonunda bir kadın da bu filmin farklı bir seansta altyazısız gösterilmesiyle âlâkalı serzenişte bulunuyordu. DCP formatı, KDM şifresi, dijital dünyaya girişteki inceliklere çok fazla kafa yormamamdan dolayı ben de bu kitlede yer aldım. Ekstra parantez belirtmeliyim ki Michael isimli filme dair makine odasında yaşanan aksilik de ayrı bir durumdu. Toplam 13 film izledik ve 4 film ciddi sorunlarla başladı ya da başlayamadı.

    Festivalin bu yılki en büyük stresi ve izleyicileri en çok yoran bu teknolojik uyumsuzluğundan bahsettikten sonra dijital formatta izlediğim Sıkıntılı Hanımlar’dan biraz bahsetmek istiyorum. Sıkıntılı Hanımlar çerezlik diye nitelendireceğimiz bir ABD yapımı. Filmin kendisini açıkçası eleştiriye pek değer bulmadığımdan ötürü sadece dijital formatın benim üzerimde yarattığı etkiye değinmek istiyorum. Öncelikle TV.de bir dizi ya da sinema izliyormuşum hissi uyandırdığını söyleyebilirim. Görüntü evet oldukça netti ama bu film boyunca samimiyet hissi biraz az geldi bana. Gelelim yazımın asıl konu başlığına da sahip olan ve bu yıl Altın Lale’ye de uzanan Tepenin Ardı filmine. DCP format bu sefer benim algımda biraz daha yumuşamayı başardı diyebilirim. Belki çok daha kayda değer bir filmde ve bağımsız bir yapımda kullanıldığı için olacak ki, gerçeklik duygusunu pekiştiren bir anlatım hissiyatı yarattı.

    Teknik yenilikleri biraz kenara itip Tepenin Ardı’nda neyin olduğuna ya da olmadığına odaklanalım biraz. Her şeyden öte ne kadar olumsuz eleştirebileceğim taraflar olabilse de bir ilk film olduğu aklıma geldiğinde başarılı diyebileceğimiz bir yapım var karşımızda. Tepenin Ardı ilk yarıya kadar vermek istediği mesaja dalış yapmıyor. 45 dk. kadar bir süre ıssız bir köyde bir baba, oğulları ve torunlarıyla geçirdikleri birkaç güne odaklanıyoruz. Her an düşman gelip hayatlarına tecavüz edebilecekmiş gibi yerler, içerler, uyurlar. Yarıdan sonra her karakter birer birer çoğalmaya başlıyor. Nefes aldığımız topraklarda birlikte yaşadığımız insanlara dönüşüyor. Sadece bu kadar da değil tüm dünyaya hükmediyor ve de. Film eğer kısır bir anlatım örgüsünde devam edip evrensel niteliğe uzanamasaydı oldukça vasat bir yapım olarak kalacaktı. Ama hiçbir şeyin altını ne eksik ne de fazla çizmesindeki ince işçiliğiyle anlamını naifliğine saklıyor. Ama kişisel olarak çok da fazla bana hitap edemeyen daha doğrusu bana göre biraz sığ bir işleyişe sahip olan bir filmdi diyebilirim.

    Ve gelelim Seyfi Teoman’a. Bu yazıyı bitirmek üzere olduğum gün aramızdan ayrıldı. Festivalde Tepenin Ardı’nı izlemeden önce çıkan teknik aksilikleri telâfi etmek için bizi oyaladı, muhabbet ettik. Dijital sinemadan, aldıkları ödüllerden, gelecek projelerinden bahsetti. Sorulara cevaplar bulmaya çalıştı. Bu güzel muhabbetin ertesi günü Seyfi Teoman motosiklet kazası geçirdi. 3 haftalık uzun bir bekleyişle umut dolu anlar yaşamaya başlamıştık ki kendisini bugün kaybettik. Tatil kitabının son sayfasına geldik sanırım. Çözümünü bulamadığımız sorularla, yanlışlarla… Kaybolmuş bir zaman diliminin kaybolmuş bir şarkısının o kaybolmuş satırındaki gibi telâşlı, ürkek, utangaç ve heyecanlı…

    Şimdi yaz bitti… Hadi herkes okula…

    (09 Mayıs 2012)

    Görkem Akgün

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu