Avrupa Birliği İnsan Hakları Film Günleri

AB Delegasyonu tarafından Türkiye’deki AB Üye Devlet temsilcilikleri ve kültür merkezleri ile işbirliği içerisinde düzenlenen 2012 AB İnsan Hakları Film Günleri, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde başlıyor. Etkinlik, 10 – 12 Aralık 2012 tarihleri arasında Türkiye’nin on ilinde eşzamanlı olarak düzenlenecek. Türkiye genelinde on ilde düzenlenen 3 günlük halka açık etkinlik kapsamında, AB’ye üye 11 ülkeden 11 film gösterilecek. Sinemaseverler, öğrenciler, insan hakları aktivistleri ile AB ve Türk sineması ile ilgilenen herkes Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Kayseri, Eskişehir, Trabzon, Konya, Gaziantep ve Diyarbakır’da gösterilecek filmleri izlemeye davet ediliyor.

Avrupa Birliği İnsan Hakları Film Günleri yazısına devam et

Hakikatler Soğuk ve Yakıcı

Sen Dünyaya Gelmeden (Venuto al Mondo/Twice Born)
Yönetmen: Sergio Castellitto
Roman: Margaret Mazzantini
Senaryo: Margaret Mazzantini- Sergio Castellitto
Müzik: Eduardo Cruz
Görüntü: Patrizio Marone
Oyuncular: Penélope Cruz (Gemma), Emile Hirsch (Diego), Saadet Aksoy (Aska), Adnan Haskovic (Gojco), Sergio Castellitto (Giuliano), Branko Djuric (Doktor), Isabelle Adriani (Gazeteci), Luna Mijovic (Danka), Pietro Castellitto (Pietro)
Yapım: Medusa Film (2012)

İtalyan yönetmen Sergio Castellitto’nun “Sen Dünyaya Gelmeden”, sinema anlatımıyla usul usul gerçeklere sürüklüyor seyircileri. Yönetmen, her şeyi Gemma’nın bakışı ve algısıyla yansıtmış. Penélope Cruz’la beraber Saadet Işıl Aksoy’un oyunculukları etkileyici.

Film, 2008 yılında açılıyor. Subay Giuliano’yla 15 yılı aşkın evli olan Gemma’ya, Saraybosna’dan bir telefon geliyor sabah. Telefondaki ses eski bir dostun, Bosnalı Gojco’nun sesi. Saraybosna, şimdi 16 yaşında olan oğlu Pietro’nun doğduğu şehir. Gemma, Saraybosna’da savaşın bitişinin yıldönümü için açılan fotoğraf sergisine oğlu Pietro’yla beraber gidiyor. Bu yolculuk onun için yılların içinde saklı kalmış hakikatlere de ulaşma yolculuğu oluyor. Seyirci her şeyi Gemma’nın bakışıyla keşfediyor her şeyi. O ne anlıyorsa seyirci de onu anlıyor. Gerçekten bu melodramın anlatımı bir polisiye filmin kurgusu gibi. Gizemli ve her şey final bölümünde ortaya çıkıyor. Bu yüzden o gizemi kaybettirmeden bu filme dokunabilmek gerekiyor. Yönetmenin filmindeki ilk ve son görüntüler seyircilerin zihninde yanılsamalar yaratıyor. İlk görüntü, insana bir köprü ve altından da nehir akıyor hissi veriyor. Son görüntüde ne olduğunu anlıyorsunuz final bölümündeki gibi.

Geçmişe uzanmak…

Havaalanında Gemma ve Pietro’yu Gojco karşılıyor. Gojco bir şair. Geçmiş canlanıyor birden. 1984 Sarajova Kış Olimpiyatları başlıyor. Gemma, ilk defa onunla, Amerikalı fotoğrafçı Diego’yla karşılaşıyor ve ilk görüşte aşk ikisini de kuşatıyor. Bu iki aşık, aşklarının meyvesini dünyaya getirmek istiyorlar, ama Gemma’nın yumurtaları çürüdüğü için her denemeleri hayal kırıklığıyla sonuçlanıyor. Diego, neşeli ve hayatı seviyor. Bu coşkusu, Gemma’nın babasını da etkiliyor. Yıllar da geçiyor. Gojca, taşıyıcı annelik için onlara Hırvat Aska’yı buluyorlar. Saka, bir rockçı ve Nirvana’dan Kurt Cabain tutkunu. Amerikalı alternatif rockçı Cobain, 1967’de doğdu ve 1994’te öldü. O da “27’ler kulübü”ne katıldı. Taşıyıcı annelik fikri Gemma için zor bir karar. Sevdiği adamı Aska’nın yatağına yollamak içini acıtsa da annelik duygusu öne çıkıyor. Aska hamile kalıyor ve 1992 yılında Pietro’yu doğuruyor. Savaşın en kanlı günlerinde yeni doğmuş Pietro’yla beraber İtalya’ya dönüyor ve askeriyede Giuliano’yla tanışıyor ve hayatı bambaşka taraflara savruluyor Gemma’nın.

İnsan olmak zor…

Yönetmen, Saraybosna’dan savaş anlarını da yansıtıyor. Bazı anlarda televizyon ekranlarından yansıyor bu ürkütücü savaş. Televizyondan yansıyan savaş gerçek. Çocukların, kadınların, yaşlı insanların cesetleri kanlar içinde yollara savrulmuş. Sırp keskin nişancıları, gizlendikleri yerden hareket eden her şeye ateş ediyorlar. Sadece bu vahşet anları yok. Sırp askerleri, Aska’ya tek tek tecavüz ediyorlar. İnsan bu anlara bakarken utanıyor. Aska’nın ensesindeki gül dövmesinin nereden geldiğini final bölümünde öğreniyor seyirciler birçok şey gibi. Bu sinemaskop çekilmiş filmi sinemada keşfetmek gerek. 2012 yapımı “Venuto al Mondo/Twice Born-Sen Dünyaya Gelmeden” filminin kurgusu da çarpıcı. Şimdiki ve geçmiş zamanların arasında gidip gelen film, adım adım gerçeğe yaklaştırıyor. Film, İtalyan yazar Margaret Mazzantini’nin romanından uyarlanmış. Yazar-oyuncu Mazzantini’nin romanı ülkemizde Doğan Kitap’tan “Sen Dünyaya Gelmeden” adıyla çıkmıştı. Mazzantini’nin babası İtalyan yazar, annesi İrlandalı ressam. Yazarın “Sakın Kımıldama” romanı da Can Yayınları’ndan çıkmıştı. 1953 Roma doğumlu yönetmen Sergio Castellitto, İtalya’da daha çok oyunculukla öne çıkıyor. Yazar Mazzantini’yle yönetmen Castellitto evliler. 2004 yılında Mazzantini’nin romanından uyarladığı “Non Ti Muovere-Kal, Gitme” filminin etkileyici anlatımı vardı. Yönetmen, “Sen Dünyaya Gelmeden” filminde Gemma’nın şimdiki kocası Giulano’yu canlandırmış. Yönetmen bu filminde küçük de olsa, İtalyan sinemasının “spagetti western” filmlerinin unutulmaz oyuncusu Giuliano Gemma’ya bir selâm göndermiş, Gemma ve Giuliano adlarıyla. Bu muhteşem oyuncunun birçok filmine sinema perdesinde dokunmuştuk. 1974’te Madrid’de doğmuş İspanyol sinemasının önemli oyuncularından Penélope Cruz’u Fernando Trueba’nın İspanya İç Savaşı’nda geçen 1992 yapımı “Belle Epoque-Güzellk Çağı” filminde keşfetmiştik. Alejandro Amenabar’ın 1997’deki “Abre los Ojos-Aç Gözünü”, Pedro Almodovar’ın 2006’daki “Volver-Dönüş”, Woody Allen’ın 2008’deki “Vicky Cristina Barcelona-Barselona Barselona” aklımıza yerleşen filmleri. 1985 doğumlu Amerikalı oyuncu Emile Hirsch’i en son William Friedkin’in 2011 yapımı “Killer Joe-Katil Joe” kara filminde hayat sigortası için annesini öldürme plânları yapan genç Chris olarak görmüştük. Hirsch’in Bruce Willis’le başrolü paylaştığı Nick Cassavetes’in 2006’daki “Alpha Dog-Rehine” filmi de keşfedilmeli. 1983’te İstanbul’da doğmuş Saadet Işıl Aksoy’un bu filmdeki performansı iyiydi. İngilizcesini de geliştirmiş. Aksoy, rockçı Hırvat Aska rolüyle filmdeki en etkileyici karakterlerden biri. Semih Kaplanoğlu’nun 2007 yapımı “Yumurta” filmiyle hemen belleğimize yerleşti ve onun oyunculuk gelişimine perdede tanıklık etmeyi sürdürdük. Avrupa sineması heyecan veri bir oyuncu kazanıyor. Cruz ve Aksoy, bu filmde çırılçıplak soyunmuşlar ve yatağa da girmişler, belirtelim. Filmde, Jane Birkin ve Isabelle Adjani de küçük rollerde görünmüşler. Pietro’yu da yönetmenle yazarın oğlu Pietro Castellitto canlandırmış.

(13 Aralık 2012)

Ali Erden

[email protected]

SENDER – Senaryo Yazarları Derneği, Hikayelerinizi Bekliyor

SENDER – Senaryo Yazarları Derneği, tüm yazarların, yaşadıkları olumsuz süreçlerin önüne geçmek amacıyla yeni bir proje başlattı. Son başvuru tarihi 26 Ocak 2013 Cumartesi günü olan ve Çok Güzel Film Olur adıyla başlatılan projede, film ya da dizi olabileceği düşünülen hikâyeler, Kandemir Konduk, Hüseyin Kuzu, Ercan Kesal ve Tamer Baran gibi yazarların da içinde bulunduğu bir ekip tarafından değerlendirilerek kitaplaştırılacak.

Mama

Andy Muschietti’nin yönettiği ve Jessica Chastain, Nikolaj Coster Waldau, Megan Charpentier ile Isabelle Nelisse’nin oynadığı Mama, 18 Ocak 2013’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Victoria ve Lilly adlı kız kardeşler, iz bırakmadan ortadan kaybolur. Amcaları Lucas ve kız arkadaşı Annabel çocukları bulurlar fakat bir süre sonra küçük kızlarla birlikte başkalarını da mı misafir aldıklarını merak etmeye başlarlar. Yaşanan yeni olaylar üzerine, Annabel evlerinde başka bir kötülüğün var olduğundan emin olmaya başlar. Duydukları esrarengiz seslerin ve fısıltıların kaynağının korkutucu ve ölümcül bir varlık olduğunu keşfeder.

Mama yazısına devam et

Kısa Film Uzun Muhabbet Başlıyor

Uluslararası İşçi Filmleri Festivali İstanbul ekibi bu yıl festivalden önce sinemaseverleri, Kısa Film Uzun Muhabbet etkinliğinde buluşmaya çağırıyor. Etkinlik kapsamında 08 Aralık 2012 Cumartesi gününden başlayarak üç hafta boyunca, her Cumartesi bir temaya ilişkin kısa filmler izlenip ardından filmlerin yönetmen ve ekiplerinin de katılımıyla uzun söyleşiler yapılacak. Söyleşilere sinema yazarları Necla Algan, Seray Genç, Psikiyatrist Ali Ayas, Yazar Çiğdem Çidamlı da yorumlarıyla katkı sunacak. Gösterilecek filmler arasında Rezan Yeşilbaş’ın Sessiz’i ve Merve İnce’nin Gassal’ı da bulunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Diğer basın bültenleri ve gösterilecek filmler hakkında geniş bilgilere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kısa Film Uzun Muhabbet Başlıyor yazısına devam et
  • Koleksiyoncu 2

    Marcus Dunstan’ın yönettiği ve Josh Stewart, Randall Archer, Navi Rawat ile Emma Fitzpatrick’in oynadığı Koleksiyoncu 2 (The Collection), 05 Nisan 2013′de Duka Film dağıtımıyla Horizon International tarafından vizyona çıkarıldı.
    Elena, gizli bir depoda yapılan partiye gitmek için arkadaşları tarafından ikna edilir ve bu partide kendisini, içerde eğlenenlerin biçilip, kesilip, ezildikleri kâbus gibi tuzakların içinde bulur. Bu dehşet verici cinayetler bittiğinde, Elena hayatta kalan tek kişidir. Oradan kaçmayı başaramadan bir sandığın içinde bilinmeyen bir yere götürülür.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Koleksiyoncu 2 yazısına devam et
  • 18. Gezici Festival’de Bugün: 05 Aralık Çarşamba

    18. Gezici Festival kapsamında 05 Aralık 2012 Çarşamba günü Kızılay Büyülüfener Sineması’nda 12:15’de Bob Fosse’un yönettiği ve başrollerini Roy Scheider ve Jessica Lange’ın paylaştığı All That Jazz gösteriliyor. 14:30’da Reis Çelik’in yönettiği Lal Gece; 16:30’da Alain Tanner’ın yönettiği 2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas; 18:45’de yönetmen Zeki Demirkubuz’un katılımıyla Yeraltı; 19:00’da Adrian Saba’nın yönettiği Temizlikçi; 21:15’de Sebastian Lelio’nun yönettiği Kaplanın Yılı gösterilecek. Alman Kültür Merkezi’nde ise 14:00’de Kim Nguyen’in Savaş Cadısı var.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara ve filmler hakkında geniş bilgilere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    18. Gezici Festival’de Bugün: 05 Aralık Çarşamba yazısına devam et
  • Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede’nin Basın Gösterimi Yapıldı

    Murat Şeker’in sevimli komedisi Çakallarla Dans’ın devam filmi Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede’nin basın gösterimi yeniden düzenlenerek açılan Ortaköy Feriye Sineması’nda yapıldı. Gösterime katılan yönetmen Murat Şeker ve filmin başrol oyuncuları Şevket Çoruh, Timur Acar, Murat Akkoyunlu ve Didem Balçın ile gösterim sonrasında röportajlar yapıldı. Feriye Sineması’nın yetkilisi Metin Ergül’ün verdiği bilgiye göre önemli filmleri genel vizyonunda kaçıran sinemaseverler Feriye Sineması’nın 12:00 matinelerinde yeniden gösterilecek filmleri izleme imkânı bulabilecekler.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede’nin Basın Gösterimi Yapıldı yazısına devam et
  • Ustalara Saygı’da Bir Demet Tebessüm

    Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen Ustalara Saygı toplantıları, 10 Aralık Pazartesi akşamı tiyatro ve sinemamızın ustaları Adile Naşit ve Selim Naşit için hazırlanan geceyle devam edecek. Faruk Şüyün tarafından hazırlanan etkinlik, saat 20:00’den itibaren Akatlar Kültür Merkezi’nde takip edilebilecek.
    Babaları Komik-i Şehir Naşit Bey ile anneleri kantocu Amelya Hanım’dan aldıkları sanat sevgisi ve yetenekle kendileri de halkın sevgilisi olmayı başaran Adile Naşit ve Selim Naşit için hazırlanan gece, sanatçıların yaşamlarına saygı duruşu niteliği taşıyacak.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ustalara Saygı’da Bir Demet Tebessüm yazısına devam et
  • Berrak Savaşa Gitti, Hemşire Oldu

    Serdar Akar’ın genel yönetmenliğini üstlendiği Çanakkale: Yolun Sonu adlı sinema filminde hemşireyi canlandıran Berrak Tüzünataç, filmin atmosferine tam konsantre olabilmek için İstanbul’daki hayatını terk etti, çekimler boyunca Çanakkale’de kalmayı tercih etti. Kemal Uzun’un yönettiği Çanakkale: Yolun Sonu filminde Onbaşı Muhsin karakterine can veren Gürkan Uygun’la birlikte kamera karşısına geçen Tüzünataç, filmde Almanca konuşması gereken sahneleri ezberleyerek sete çıkmaktansa kısa süreli Almanca dersleri almayı daha uygun buldu.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu