Hastalıklı Bir Toplumun Anatomisi

‘12 Yıllık Esaret / 12 Years A Slave’ Amerika Birleşik Devletleri tarihinin kanlı sayfalarından kölelik üzerine yapılmış en çarpıcı filmlerden biri. Hazmı hiç de kolay olmayan bu önemli çalışmanın bu denli etkileyiciliği, yönetmen Steve McQueen’in köleci toplum yapısına genelde dingin ve mesafeli bakışından kaynaklanıyor. Brad Pitt’in canlandırdığı Kanadalı beyaz Bass bir sahnede insan haklarından dem vurarak ‘kölecilik ulusun üzerine çökmüş bir hastalıktır ve hesap günü mutlaka gelecektir’ dese de, siyah Afrika’dan getirilmiş kölelerin henüz insandan sayılmadığı yıllardır bunlar. Büyük çiftliklerin ağırlıkta olduğu ABD güneyinde tarım ekonomisinin ucuz iş gücüdür zenciler. Dolayısıyla, Benedict Cumberbatch’ın canlandırdığı dini bütün çiftlik sahibi veya çiftliğinde köle çalıştıran yargıç Turner, ya da acımasız pamuk tüccarı Epps’in kölelere yaklaşımı özünde birbirinden farklı değil. Güneyin köleliğe dayalı üretim tarzını bir sistem sorunu olarak olarak ele alıyor McQueen.

Gerçek bir hikâyeden yola çıkan ’12 Yıllık Esaret’, Kuzeyin Saratoga, New York’undan özgür doğmuş iş sahibi Afrika kökenli Solomon Northup’ın tuzağa düşürülmek suretiyle Güneyli köle tüccarlarına satılmasıyla başlıyor. Sahte belgelerle adı Platt olarak değiştirilen genç adam, dayak ve işkenceyle susturuluyor. Bundan sonrası 12 yıl boyunca bir çiftlikten diğerine satılan Northup’ın başına gelenler ve onun gözünden 19. yüzyıl ABD tarihinin kanlı insan hakları ihlaline tanıklığımız üzerine. Northup’ın esir edilişinden tam 20 yıl sonra 1861 yılında patlak verecek olan iç savaş, Abraham Lincoln önderliğindeki Kuzey ile Jefferson Davis’in başkanlığı altında toplanmış Güney eyaletlerini karşı karşıya getirecek ve bilindiği gibi kölelik ancak Kuzey’in galibiyetiyle ortadan kalkacaktır.

Adını yetmişli yılların unutulmaz oyuncusundan almış İngiliz asıllı yönetmen McQueen, rüştünü ispatladığı 2008 yapımı ilk uzun metrajı ‘Açlık / Hunger’da İrlandalı direnişçi Bobby Sands’in ölüm orucundan yola çıkarak insanın bedeni üzerinden özgürlük arayışının çarpıcı bir örneğini sunar. Keza ikinci filmi ‘Utanç / Shame’, seks bağımlısı New York’lu yuppie’nin çıkışsızlığını, bedeni üzerinden anlatmayı dener. Köleleştirilmiş Afrikalıların dramını bir kez daha insan bedeninin tükenişi üzerinden anlatmayı seçmiş Mc Queen. Özgürlük fırsatı gelene kadar bedenini zinde tutma niyetindedir Northup. Buna karşılık, sistemin kendisinden beklediği performansı yerine getirmesine rağmen, kadın olmasının da etkisiyle bu tükenişten en fazla etkilenen karakterlerden biridir genç köle kadın Patsy. Erkeklerden çok daha fazla miktarda pamuk toplayan, sazlardan yaptığı bebeklerle kaybolmuş çocukluğunu arayan Patsy’nin bedeni zalim çiftlik sahibi Epps’in tecavüzleriyle hırpalanır, karısının kıskançlık krizleriyle yüzü dağlanır. Bedenini temizlemek için bir sabun parçası bile çok görülür genç kadına, ölesiye kırbaçlanır.

Sakin ve durgun bölümlerin ardından patlak veren şiddet yüklü sahneleriyle seyirciyi afallatan, Hans Zimmer’ın vurucu müzik çalışmasından büyük ölçüde yararlanmış, dönemi tasvir eden bildik Hollywood filmlerinden farklı çizgide bir film bu. McQueen’in çalışması Oscar adayı parlak oyuncularından da büyük destek almış. Solomon’da Chiwetel Ejiofor, Epps’te yönetmenin gözde aktörü Michael Fassbender ve özellikle Patsy’de Kenya doğumlu Meksikalı oyuncu ve film yönetmeni Lupita Nyong’o’nun yorumu son derece etkileyici.

Solomon Northup’ın filmle aynı adı taşıyan romanı 12 yıllık esaretin ardından 1853’te yayımlanmış. Northup daha sonra köleliğin kaldırılmasında aktif rol üstlenmiş. Bu konuyla ilgili olarak Amerika’nın kuzeydoğu eyaletlerinde konferanslar vermiş. Güneyin zulmünden kaçan kölelere kucak açmış.

Brad Pitt’in yapımcıları arasında olduğu ’12 Yıllık Esaret’ En İyi Film dahil 9 dalda Oscar ödülüne aday gösterildi. Çağımızın çizgi dışı sinemacılarından Steve McQueen’in bu çok başarılı dönem filmini kaçırmayın.

(26 Ocak 2014)

Ferhan Baran

[email protected]

Recep İvedik 4’ün Fragmanı Çıktı

Recep İvedik seri filmlerinin dördüncüsünün fragmanı sinema izleyicisiyle paylaşıldı. Fenomen haline gelen ve izlenme rekorları kıran serinin yenisi Recep İvedik 4’ün fragmanında, İvedik’in yeni maceralarından görüntüler yer alıyor. Sinema izleyicisinin merakla beklediği Recep İvedik 4, 21 Şubat 2014’tan itibariyle beyazperdede olacak. Yönetmenliğini Togan Gökbakar’ın yaptığı Recep İvedik 4’ün çekimleri İstanbul ve Maldivler’de tamamlandı. Çekimleri dört hafta süren filmin 20 günlük kısmı Maldivler’de gerçekleştirildi. Çamaşırhane Film’in yapımcılığında vizyona girecek olan Recep İvedik 4’te birbirinden komik ve eğlenceli sahneler yer alıyor. İvedik’in İstanbul’da başlayan ve Maldivlerde ısssız bir adada katılacağı yarışmalardaki maceralarına kadar uzanan film, izleyicisine yine kahkaha garanti ediyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 46. SİYAD Ödülleri’nde Sahne Yıldızların

    SİYAD’ın bu yıl 46. kez gerçekleştireceği ödül töreni, 20 Ocak Pazartesi gecesi saat 19:30’da İstanbul – Harbiye’deki Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda başlayacak. Başarılı oyuncu Ceyda Düvenci tarafından sunulacak ödül töreni D-Smart’ın 20. Kanal’ında HD kalitesiyle canlı yayınlanacak. D-Smart, hayata geçirilen işbirliğiyle SİYAD Ödül Töreni’nin bu yıl da ana sponsoru oldu. 46. SİYAD Ödüllerini bu yıl sahiplerine verecek isimler arasında Türkan Şoray, Aytaç Arman, Filiz Akın, Müjdat Gezen, yönetmen Ümit Ünal, Lale Mansur, gazeteci Tuğrul Eryılmaz, sanat yönetmeni Naz Erayda, Hale Soygazi, oyuncu Neslihan Atagül, oyuncu Mehmet Özgür gibi isimler yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • 46. SİYAD Ödülleri’nde Sahne Yıldızların yazısına devam et

    86. Oscar Adayları Açıklandı

    Oscar adayları, akademi başkanı Cheryl Boone Isaacs ve Chris Hemsworth tarafından açıklandı. Ödüller 02 Mart’ta, Los Angelas Dolby Theatre’da sahiplerini bulacak. 225 ülkede canlı yayınlanacak ödül törenini talk show yıldızı Ellen DeGeneres sunucak. Bu yıl Düzenbaz (American Hustle) ve Yerçekimi (Gravity) 10’ar adaylıkla öne çıktılar. Altın Küre’de drama dalında En İyi Film Ödülü alan 12 Yıllık Esaret (12 Years a Slave) ise 9 dalda aday oldu. Leonardo DiCaprio’nun başrolünde oynadığı Para Avcısı (The Wolf of Wall Street), Alexander Payne’nin yönettiği Nebraska ve Kaptan Phillips (Captain Phillips) filmleri de 5 dalda aday oldular. (Haber: Serpil Boydak.)

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Girne Amerikan Üniversitesi 8. Liselerarası Kısa Film Yarışması

    Tüm Türkiye’den ve KKTC’den sinema tutkunu liseli gençlerin heyecan içerisinde bekledikleri Girne Amerikan Üniversitesi 8. Liselerarası Kısa Film Yarışması başvuruları başladı. Girne Amerikan Üniversitesi düzenlediği bu yarışma ile aynı zamanda sinema adına bir şeyler yapmak isteyen gençlere, çalışmalarını sergileyebilecekleri ciddi ve profesyonel bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Yarışmada dereceye girenler Girne Amerikan Üniversitesi Canterbury Kampüsü’nde burslu eğitim olanakları ve para ödülüne sahip olacak. Son başvuru tarihi 04 Nisan 2014 olarak belirlenen GAU Liselerarası Film Yarışması’nın ödül töreni 11 Nisan 2014 Cuma günü gerçekleştirilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Girne Amerikan Üniversitesi 8. Liselerarası Kısa Film Yarışması yazısına devam et

    Evdeki Yabancılar Bu Hafta Her Cuma Yeni Sinema’da

    Her Cuma Yeni Sinema etkinliği kapsamında Dilek Keser ve Ulaş Kacargil’in Evdeki Yabancılar filmi bir hafta boyunca Levent Kültür Merkezi’nde. Dilek Keser ve Ulaş Güneş Kacargil’in yönettiği Evdeki Yabancılar, 24. Uluslararası Ankara Film Festivali’nde En İyi Sanat Yönetmeni, En Özgün Müzik ve Umut Veren Yeni Senaryo Yazarı ödüllerinin sahibi oldu. Başrollerinde Melpo Zarokosta ve Fatih Al’ın yer aldığı film 17 Ocak Cuma günü Her Cuma Yeni Sinema izleyicisi ile buluşacak. 17 Ocak 2014 Cuma günü, saat 19:00’da gerçekleşecek olan gösterimin ardından yapımcı Özkan Yılmaz ve başrol oyuncusu Fatih Al izleyicilerin sorularını yanıtlayacak.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • If İstanbul Aynı Anda 30 Şehirde, 15 Bin Sinemasevere Ulaşacak

    Dünyada ilk kez If İstanbul tarafından gerçekleştirilen alternatif film dağıtım ve paylaşım projesi If², bu yıl Kudüs’ten Kıbrıs’a 36 farklı noktaya ulaşacak. İş Bankası Maximum Kart ve İş’te Üniversiteli partnerliğinde ve online sinema sitesi MUBI ortaklığında yapılacak If², festival filmlerinden Bal (Honey), Gabrielle, Her Gün İsyan (Everyday Rebellion), Kıvırcık Saç (Bad Hair) ve Tek Başına Dans’ı, İstanbul’la aynı anda 30 şehre birden taşıyacak. Festivalin son üç günü olan 21 – 22 – 23 Şubat tarihlerinde İstanbul’da gösterilecek 5 film, 30 şehir ve 36 farklı noktada, 15 bin kişiye aynı anda ulaşacak. Gösterimlerin ardından İstanbul’da yönetmenlerle yapılacak söyleşiler yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • If İstanbul Aynı Anda 30 Şehirde, 15 Bin Sinemasevere Ulaşacak yazısına devam et

    3. Pembe Hayat KuirFest’de Bugün: 17 Ocak 2014

    3. Pembe Hayat KuirFest açılışını dün gece düzenlenen törenle yaptı. Festivalin gösterim ve etkinlikleri bugün başlıyor. Kızılay Büyülüfener Sineması’nda 16:45’de Komedyen (The Comedian), 19:15’de Dalgalanan Gökdelenler (Floating Skycrapers), 21:30’da Yük (The Weight); Tayfa Kitapkafe’de 14:00’de Margarita, 16:00’da Interseksiyon (Intersexion) adlı filmler gösterilecek. Tayfa Kitapkafe’de 18:30’da ise Avareler Stencil Atölyesi düzenlenecek.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 3. Pembe Hayat KuirFest’de Bugün: 17 Ocak 2014 yazısına devam et

    Hayat Kaybedişler Üzerinedir

    Filmekimi 2013’ün sürpriz filmlerinden biri olan Belçika yapımı ‘Kırık Çember / The Broken Circle Breakdown’, bu haftadan itibaren ‘Başka Sinema’ projesi kapsamında ticari gösterimine başlıyor. Yönetmen Felix van Groeningen’i, üç yıl öncesinin 29. İstanbul Film Festivali’nde büyük ödül Altın Lale’yi kazanmış ‘Şeylerin Boktanlığı / De Helaasheid Der Dingen’ çalışmasından hatırlıyoruz. Ticari gösteriminde ‘Çölde Kutup Ayısı’ ismini almış olan bu sıra dışı yapım, Tanrı’nın unuttuğu Reetveerdegem adlı ücra kasabada yaşayan 13 yaşındaki Gunther’in kara komedi tadındaki ergenliğe geçiş hikâyesi üzerinedir. Bir baltaya sap olamamış baba ve üç amcasına vefakâr babaannenin kol kanat gerdiği alabildiğine uçuk ancak bir o kadar da eğlenceli aile ortamına büyük bir sevecenlikle yaklaşır Van Groeningen ve filmini, yetişkin Gunther’in küçük oğluna bisiklete binmeyi öğrettiği nefis bir finalle noktalar.

    Belçikalı Van Groeningen son çalışmasını yine sıradışı karakterler üzerine kurmuş. Bir önceki filminin kahramanları gibi Amerika hayranıdır Didier. Hayalperestlerin ülkesi olarak tarif ettiği kıtaya ulaşanın yeni bir başlangıç yapabileceğine inanır. Bluegrass müziği tutkunudur. Özellikle yoksul Appalachia bölgesinde yaşayan ve dünyanın dört bir köşesinden gelmiş göçmenlerin çığlığı olan bu çok daha saf country türünü icra eden bir grupta kovboy kılığında çalar, sadece telli çalgılardan oluşan akustik icraya banjosu ile eşlik eder. Daha ilk görüşte aşık olduğu Elise ise vücudunun her santimini kaplayan dövmelerden kazanır hayatını. Delidolu ve sevgi dolu bir birlikteliktir sürdürdükleri. Kızları Maybelle’in dünyaya gelişiyle yaşamları değişir, karavandan çıkıp yerleşik aile hayatına geçer çiftimiz. Elise’in sözleriyle ‘herşey gerçek olamayacak kadar güzeldir’ önceleri. Lakin hayat kaybedişler üzerinedir de. Küçük kızın 6 yaşındayken yakalandığı amansız hastalık çekirdek ailenin üzerine bomba gibi düşer ve genç çiftin dünyalarını karartır. Yine Elise’in sözleriyle, hayat onları kıskanmış, onlara ihanet etmiştir. Romantik ateist Didier ile çok daha gerçekçi Elise bu noktadan itibaren hem aşklarını, hem inançlarını sorgulayacaklardır.

    Van Groeningen bu dokunaklı oyun uyarlamasını geriye dönüşler ve zaman atlamalarını yoğun olarak kullandığı bir kurgu düzeninde sinemaya aktarmış ve düz bir akıştan çok daha etkili bu yöntemle, merak ve gerilim unsurunu hep canlı tutmuş. Bluegrass müziğinin neşeyi ve hüznü bağdaştıran duygusallığından, iki baş oyuncusunun (Didier’de Johan Heldenbergh, Elise’de Tribeca ödüllü Veerle Baetens) mükemmel yorumlarından büyük destek almış. Bu yılın en iyi yabancı film Oscar adayları arasına giren ‘Kırık Çember’i kaçırmamaya çalışın.

    [‘Kırık Çember’, ‘Başka Sinema’ projesi kapsamında İstanbul, Beyoğlu Pera; Kadıköy Moda Sahnesi (eski Moda Sineması); Ankara, Kızılay Büyülüfener Sinemaları’nda dönüşümlü seanslarda gösterilmektedir.]

    (23 Ocak 2014)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Sundance Film Festivali’nin En İyileri Nisan’da İstanbul Film Festivali’nde

    Bağımsız sinemanın en önemli etkinliklerinden Sundance Film Festivali programında yer alan 6 film; Polonya’da Nazi işgali ile Holokost’un acı izlerini süren bir hikâye anlatan Ida; Fransız yönetmen Alain Guiraudie’nin son filmi Stranger by the Lake; belgesel film festivali IDFA’nın bu yılki açılış filmi Return to Homs; Gregg Araki’nin ilk uzun metrajlı filmi White Bird in A Blizzard; adını bir zar oyunundan alan Liar’s Dice; Geleceğin Aslanı ödüllü White Shadow‘dan oluşuyor. Filmler, Türkiye’de ilk defa İstanbul Film Festivali’nde izleyicilerle buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sundance Film Festivali’nin En İyileri Nisan’da İstanbul Film Festivali’nde yazısına devam et

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu