İçinden Kelebekler Geçen Aşk Hikâyesi

İngiliz sinemacı Peter Strickland’in üçüncü uzun metrajı ‘Burgonya Dükü / The Duke of Burgundy’ vizyonda. 34. İstanbul Film Festivali’nin ‘Mayınlı Bölge’ seçkisinde yer almış bu çizgi dışı yapımın isminin 18. yüzyılda geçen bir dönem filmini çağrıştırdığına bakmayın, hele bir ‘dük’ hiç aramayın. Erkek varlığının ortada gözükmediği kadınlar dünyasında yaşanan tutkulu bir aşk hikâyesine hizmet ediyor her şey. Yaşça daha büyük Cynthia ile Evelyn’i efendi / hizmetçi ilişkisi içinde tanıyoruz önce. İlerleyen zaman içinde tekrar eden diyalog ve olaylarla karşılaştığımızda bunun yinelenen bir ritüel, sadomazoşist bir oyun olduğunu fark ediyoruz.

Deneysel çalışmalarıyla bilinen İngiliz sinemacı 2009 yapımı ilk filminde Kont Dracula’nın memleketi Karpat dağlarının karanlığında intikamının izini süren ‘Katalina Varga’nın tekinsiz öyküsünü anlatır. Ardından gelen ‘Berberian Sound Studio’da (2012) İngiltere’den gelmiş ‘Barton Fink’ benzeri içe dönük ses operatörünün güneşsiz stüdyodaki çıkışsızlığı, post prodüksiyonu yapılmakta olan İtalyan ‘giallo’sunun klostrofobik ortamıyla uyum içindedir.

İlk iki filminde ses üzerine denemeler yapmış olan Strickland bu defa ağırlığı görselliğe kaydırıyor. Yarattığı zamansız mekânsız zevk evreninde erkekler yer almıyor. Ana karakterlerin geçmişi ve bugünü hakkında detay verilmiyor. Kelebeklerin dahil olduğu pul kanatlılar familyasıyla amatör olarak ilgilendiklerini ve konferanslara katıldıklarını biliyoruz yalnızca. Nitekim son jenerikten öğrendiğimize göre filme adını veren ‘Burgonya Dükü’ (ya da Latince adıyla ‘Hamearis Lucina’) Avrupa kökenli bir kelebek familyasının ismiymiş. Bu toplantıların konuşmacı ve izleyicileri de sadece kadınlar. Strickland dinleyiciler arasına cansız mankenler yerleştirmek suretiyle filmin yapay atmosferini bir kez daha vurgulamış. Her türlü sosyal çevreden ve herhangi bir zaman diliminden soyutlanma yoluyla dikkatlerin iki kadının ilişkisi üzerine yoğunlaşması sağlanmış.

Yönetmen bu defa sinemada üvey evlat muamelesi görmüş yetmişli yılların erotik filmlerine, bu alanda seri halde üretmiş Jess Franco külliyatına gönderme yapıyor. İspanyol asıllı yönetmenin üslubunun esintileri, dönemin aşka davet eden ezgilerini anımsatan ‘Cat’s Eyes’ ses bandının eşlik ettiği sadomazoşist oyunlar, siyah pelerinler, uzun deri çizmeler, etrafta dolaşan kedi, anahtar deliğinden dikizlemeden üst üste bindirilmiş görüntülere, başlangıç jeneriğinde itinayla yer verilmiş iç çamaşırı ve parfüm (!) tasarımlarına kadar özenle yaratılmış bu estetik dünya Franco’nun ucuz ve salaş filmlerinin çok daha ötesine, zevk aleminin kelebekler vadisine uzanıyor. Luis Bunuel’in ‘arzunun o belirsiz nesnesine’, cinselliğin gizemli dehlizlerine uzanmayı deniyor. Bunuel ustanın ‘Viridiana’ filmine gönderme kabilinden kelebek uzmanı konuşmacılardan birine Dr. Viridana isminin verilmiş olması bu bakımdan tesadüf değil.

İngiliz yönetmen lanetli Franco gibi soymuyor kadınlarını. Cinsel fantezilerin tüm tuhaf ve irkilticiliğine karşın, birbirlerini mutlu etmek isteyen iki kişinin tutkulu çabasını, uzun süreli bir ilişkide tutku ateşinin sönmemesi için karşılıklı katlanılan fedakârlıkların hüznünün altını çizmeyi yeğliyor. Önceki filminde çalıştığı Chiara D’Anna’ya Evelyn rolünü verirken Cynthia karakteri için yaptığı seçimle seyircisini şaşırtıyor. Bizde de yayınlanmış üç sezonluk ‘Borgen’ dizisinde Danimarka başbakanını canlandıran Sidse Babett Knudsen yıldız personası için son derece riskli Cynthia kompozisyonunun altından başarıyla kalkıyor, kendisini sinemada ilk kez izleyenleri hayran bırakıyor.

(14 Mayıs 2015)

Ferhan Baran

[email protected]

Beni de Götür, 05 Haziran’da Vizyonda

Hayatının akışını elinde tutamayan kadınların dramına odaklanan Beni de Götür, 05 Haziran’da sinemalarda. Dünya değişse de kadının toplumsal konumu fazlaca değişmiyor. Bir ömür geçireceği adamı seçme hakkına çoğu zaman sahip olamıyor ve sevdiği insana ulaşamıyor, ulaşmaya çabaladığındaysa sonu acı sonuçlanıyor. İşte Beni de Götür bir yandan Ayşe’nin dramına odaklanıyor, bir yandan da genel mutsuzluk üzerinden herkesin kaderini ortaya koyuyor.

Karadeniz Belgeseli Gösteriliyor

Fırtınada yaşlı, bakımsız, standart altı gemiler bütünlüğünü koruyamıyorken denizcinin hayatı soğuk demirin insafına bağlıdır. Karadeniz’de bu tip gemilerin çalıştırılmaması konusunu işleyen Cihan Hazar’ın yönettiği Karadeniz (Black Sea) adlı belgesel film 10. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında 07 Mayıs 2015 Perşembe günü saat 19:30’da “Kemankeş Cad, No: 31, K: 2, Karaköy, Beyoğlu, İstanbul” adresinde bulunan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy binasındaki Prof. Orhan Şahinler Sinema Salonu’nda gösterilecek. Gösterim sonrasında Türkiye Denizciler Sendikası Genel Başkanı Dr. Hasan Pekdemir’in katılımıyla bir de söyleşi gerçekleştirilecek.

Türkiye’nin İlk 3D Animasyon Filmi Evliya Çelebi ve Ölümsüzlük Suyu DVD Olarak Raflarda Yerini Aldı

Evliya Çelebi’nin 17. yüzyıldan günümüze uzanan yolculuğunun işlendiği, Türkiye’nin ilk 3D animasyon filmi olan Evliya Çelebi ve Ölümsüzlük Suyu, DVD versiyonuyla D & R ve tüm seçkin müzik marketlerinin yanı sıra iTunes Store’da da satışa sunuldu. Nil nehrinde başlayarak günümüz İstanbul’unda devam eden filmde en çok dikkat çeken karelerin başında birebir modellenmiş olan Galata Kulesi, Sultanahmet, Eminönü, Karaköy, İstanbul Boğazı ve Ortaköy Camii’nin yer aldığı sahneler geliyor. Seslendirme ekibinde Haluk Bilginer, Ahmet Kural ve Murat Cemcir gibi pek çok başarılı ismin yer aldığı animasyon filmi DVD versiyonuyla satışa sunuldu.

San Andreas Fayı’nın Yeni Türkçe Altyazılı Fragmanının Yayın Linkleri Açıklandı

Ülkemizde 29 Mayıs’ta vizyona girecek olan San Andreas Fayı (San Andreas) filminin yeni Türkçe altyazılı fragmanının yayın linkleri açıklandı. Brad Peyton’un yönettiği ve başrollerini Dwayne Johnson ile Alexandra Daddario’nun paylaştığı filmin konusu şöyle: Kötü şöhreti ile bilinen San Andreas Fayı’nın kırılması ile 9 şiddetindeki bir depremle Kaliforniya sallanır. Bir arama kurtarma pilotu ve artık araları pek de iyi olmayan eşi, Los Angeles’tan San Fransisco’ya, tek kızlarını kurtarmak için yola çıkarlar. Ancak, bu yolculuk, henüz sadece bir başlangıçtır. Ve ne zaman en kötüsü artık bitti diye düşünseler, başlarına daha da kötüsü gelmektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Pera Müzesi’nde Film Gösterimi ve Ali Hamroyev Söyleşisi

Pera Müzesi, 09 Mayıs Cumartesi günü 15:00’de Ali Hamroyev’in yönettiği Bo Ba Bu adlı filmi gösteriyor. Hamroyev, son yirmi yılda yönettiği tek filmi Bo Ba Bu’da kültürlere göre değişen cinsellik kavramını ele alıyor. Film, kendini Orta Asya çöllerinde bulan sarışın bir Avrupalı kadını anlatıyor. Cinsellik temelli kıskançlık ve mülk olarak kadın üçgenini işleyen filmin gösterimi sonrasında Ali Hamroyev ile bir de söyleşi gerçekleştirilecek.

Pera Müzesi’nde Film Gösterimi ve Ali Hamroyev Söyleşisi yazısına devam et

20. Londra Türk Film Festivali Başlıyor

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Yunus Emre Enstitüsü destekleri ile Londra Türk Film Festivali, 20. açılış galasını 07 Mayıs 2015 tarihinde Londra’nın ünlü sinema merkezi O2 Millenium Dome Cineworld’de yapıyor. Türkiye sinemasının son yıllarda hızlı bir artış gösteren farklı türdeki çeşitliliğini festivale de yansıtan Londra Türk Film Festivali, 20. yıl kutlamasını komedi türü ile yapmaya karar verdi. Yönetmenliğini Hakan Algül’ün yaptığı, başrollerini Ata Demirer ve Demet Akbağ’ın paylaştığı Niyazi Gül Dörtnala filmi ile açılacak olan festivale filmin ekibi tam kadro katılıp, festival izleyicisini güldürerek 10 gün sürecek bir gösterim maratonuna davet edecek.

20. Londra Türk Film Festivali Başlıyor yazısına devam et

Göle Yas

Kurumakta olan Burdur Gölü’nü kurtarmak için sanatçı dostlarıyla göle geri dönen Yönetmen Mehmet Şafak Türkel’in çektiği Göle Yas, TRT Belgesel Yarışması’nda finale kaldı. Belgesel, 15 yıl önce sinema okumak için Burdur’dan ayrılan Mehmet Şafak Türkel’in 15 yıl sonra doğduğu gölü kurtarmak, sularında büyüdüğü kırgın dostunun kurumasını önlemek için dostlarıyla verdiği 15 aylık mücadeleyi anlatıyor. 27 Eylül 2014’te proje kapsamında gerçekleşen Su Orucu kampanyası büyük ses getiren ve tüm Türkiye’den destek gören filmin ilk gösterimi, 10 Mayıs Pazar günü saat 15:00’te Harbiye TRT Radyo Evi’nde yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu