Küçük Adamlar

Ira Sachs’ın yönettiği ve Jennifer Ehle, Alfred Molina, Greg Kinnear ile Talia Balsam’ın oynadığı Küçük Adamlar (Little Men), 09 Eylül 2016’da M3 Film dağıtımıyla Mars Production tarafından vizyona çıkarıldı.
13 yaşındaki Jake ve ailesi, ölen dedesinin Brooklyn’deki evine taşınır. Alt katlarındaki, dedelerinin yakın arkadaşı Leonard yalnız yaşayan bir kadındır ve Jake ile aynı yaşta, Tony adlı bir oğlu vardır. İki çocuk çok yakın arkadaş olurlar. Sessiz Jake ressam, atılgan Tony ise oyuncu olmak istemekte ve sanat lisesine girme hayali kurmaktadırlar Ancak dükkanın yeni sahibi olan Jake’in ailesi, Tony’nin annesinden yüksek kira istediğinde işler karışır.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Küçük Adamlar yazısına devam et

Bosna’da Dinmeyen Gerilim

Danis Tanovic’in bu yıl Berlinale’den çifte ödülle dönen yeni filmi ‘Saraybosna’da Ölüm / Smrt u Sarajevo’ güzel bir yazsonu sürprizi olarak sinemalarımıza konuk oluyor. Boşnak sinemacı neredeyse bütçesiz kotardığı belgesel drama türündeki bir önceki çalışması ‘Bir Hurdacının Hayatı’nın ardından bu kez çağımızın önemli düşünürü ve politik aktivistlerinden Bernard – Henry L évy’nin ‘Hotel Europe’ adlı oyunundan yola çıkmış. Yazarın tek odanın içinde 90 dakikalık bir konuşmaya hazırlandığı metni üzerine belgesel türünde bir çalışmayı hedeflemiş önce. Sonunda günümüz Bosna’sından bir kesit sunan, tek mekânda farklı hikâyelerin kesiştiği Altmanvari çok karakterli bir öyküde karar kılmış.

Tarih 28 Haziran 2014, yani Saraybosna Suikastı’nın 100. yıldönümüdür. Bosnalı bir gazeteci (Vedrana Seksan) genç Sırp milliyetçisi (Muhamed Hadzovic) ile televizyon için yaptığı röportajda arşidük Franz Ferdinand ve eşini öldüren Gavrilo Princip’in bir katil mi yoksa ulusal kahraman mı olduğunu tartışmaktadır. Öte yandan, programın çekimlerinin yapıldığı Hotel Europe (çekimler Saraybosna Holiday Inn’de gerçekleşmiş) önemli bir toplantı için -aralarında Lévy’ye ithafen Jacques Weber’in canlandırdığı Fransız delegenin de bulunduğu- Avrupa Birliği’nin seçkin temsilcilerini ağırlamaya hazırlanmaktadır. 1984 yılında Saraybosna Olimpiyatları konuklarını, Bill Clinton, Jacques Chirac, Angelina Jolie gibi tanınmış kişileri misafir etmiş olan ünlü otel aylardır boş olması nedeniyle mali açıdan sıkıntılı bir dönemden geçmekte olup, iki aydır maaşları ödenmeyen otel çalışanları grevin eşiğindedir. Otel müdürünün grevi durdurmak için binanın bodrum katında bir striptiz bar/kumarhane işleten mafyöz patrondan yardım talep etmesiyle işler çığırından çıkacak, 1. Dünya Savaşı’nı başlatan suikastın yıldönümünde tarihi mekânda şiddet tekrar yüzünü gösterecektir.

‘Saraybosna’da Ölüm’ farklı hikâyelerini çok iyi kaynaştırmış, ihtişamlı günlerini geride bırakmış otel fikri ile günümüz Avrupa’sının ve Balkanların alegorisine soyunan zekice kotarılmış bir yapım. Tanovic’in başta niyetlendiği biçimde bir belgesel drama olarak ilerleyen ilk bölümde akademisyenler Princip’in katil mi kahraman mı, Franz’ın kurban mı istilacı mı olduğunun tam yüz yıldır tartışıldığını dile getiriyor. Daha sonra uzun kaydırmalar ve yerinde duramayan omuz kamerası eşliğinde otelin içinde bir tura çıkarıyor bizi yönetmen. Çatıda Gavrilo Princip adını gururla taşıyan günümüz Sırp milliyetçisi ile ateşli röportaj sürerken içerde otel müdürü ve ekibinin telaşlı koşturmacasını izliyoruz. Lobide ağır konuklar karşılanırken bodrum katında gece kulübü dansçılarının hazırlıkları sürüyor. Başka bir hareketlenme grev hazırlığı içindeki sendika çalışanları arasında yaşanıyor. Süitinde konuşmasına hazırlanan Fransız diplomatı kameradan izleyen otel polisinin en büyük derdi ise karısının ısrarla satın almak istediği üç kişilik ithal kanepenin fiyatıdır.

Mükemmel uzun planlar ve akıcı bir kurgu ile günümüz Bosna’sının bir fotoğrafını çekmiş Tanovic. Ülkesine, Balkan toplumlarına bakışı her zamanki gibi hayli karamsar. Susan Sontag’ın sözleriyle ’20. yüzyıl Avrupa tarihinin Saraybosna’daki suikastle başladığını, Srebrenica benzeri katliamlarla sona erdiğini’ aktarırken yanıbaşlarında yaşanan büyük trajediye müdahalede bulunmayan Avrupalılardan geçtiğimiz yüzyılın hesabını sormaya devam ediyor.

(26 Ağustos 2016)

Ferhan Baran

[email protected]

İftarlık Gazoz, Altın Koza İçin Yarışacak

Yüksel Aksu’nun senaryosunu yazıp yönettiği İftarlık Gazoz, bu yıl hakkında en fazla konuşulan ve basında haberi çıkan film olarak istatistklere geçerken 23. Uluslararası Adana Film Festivali’nin yarışmalı bölümüne seçilen 12 film arasında yer aldı. Cem Yılmaz’ın şimdiye kadar üstlendiği başroller arasında ilk kez Egeli bir karakteri üstelik Ege’nin özgün şivesiyle canlandırdığı film, şimdiden geleceğin yıldızı olarak değerlendirilen çocuk oyuncu Berat Efe Parlar’la birlikte Macit Koper, Yılmaz Bayraktar, Ümmü Putgül, Okan Avcı, Greta Fusco gibi güçlü oyunculardan oluşan zengin oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor.

TÜRVAK Sinema Müzesi, Erler Film – Türker İnanoğlu Sunar Film Programı ve Sergi

TÜRVAK Sinema Müzesi, Beyoğlu Belediyesi tarafından 25 Ağustos – 25 Ekim 2016 tarihlerinde düzenlenecek Beyoğlu Festivali kapsamında, Erler Film – Türker İnanoğlu imzalı 7 yapımdan oluşan bir film programını sinemaseverlerle buluşturuyor. Oyunbozan, Karılar Koğuşu, Vahşi Gelin, Talih Kuşu, Renkli Dünya, Ne Umduk Ne Bulduk ve Evcilik Oyunu adlı filmlerin yer aldığı film gösterim programına Erler Film – Türker İnanoğlu Sergisi de eşlik edecek.

Ali Erden Yazıyor: 1930’larda Hollywood ve New York

Sinemanın büyüklerinden Woody Allen, 2011 yapımı “Midnight in Paris-Paris’te Geceyarısı” filminde, 1920’lerdeki Paris’i fantastik sosa bulayarak anlatmıştı. Ama öyle şeyler yaşanmıştı bu bohem şehirde. O yılların Paris’i bir daha hiç olmayacak sanki. Ama Paris Paris’ti her zaman. Sonraki yıllarda da, şimdi de sanatın merkezi. Ama 1920’ler, 1930’lar bambaşkaydı. Eskinin New York’u da bambaşkaydı. Hollywood’u da. Ama Hollywood, … Devamı… »

Çakallarla Dans 4 Oyuncularının Set Arası Selfie Çılgınlığı

Çakallarla Dans’ın fenomen karakterlerini canlandıran Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Timur Acar, Didem Balçın, Murat Akkoyunlu, Hakan Bilgin ve kadroya yeni katılan Hande Katipoğlu ile filmin çekimleri tüm hızıyla devam ederken, set arası oyuncular sık sık selfie yaparak, set anılarını ölümsüzleştirdi. Senaryosunu Ali Tanrıverdi ve Murat Şeker’in yazdığı, Murat Şeker’in yönettiği sinema filminin çekimleri boyunca sık sık selfie yapan oyuncular çocuklar gibi eğlendi.

23. Uluslararası Adana Film Festivali’nde Yarışacak Filmler Belli Oldu

Sinema dünyasının heyecanla beklediği 23. Uluslararası Adana Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın finalistleri açıklandı. 19 – 25 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde, 12 eser jüri önüne çıkmaya hak kazandı. Yarışacak filmlerden 6’sı dünya prömiyerini, 3’ü de Türkiye prömiyerini Adana’da yapacak. 5 film ise, yönetmenlerin ilk filmi olarak dikkat çekiyor. Yarışmada yer alacak eserlerden, Erhan Tuncer’in ilk filmi olan Ağustos Böcekleri ve Karıncalar, dünya prömiyerini Adana’da yapacak. Yüksel Aksu tarafından yönetilen Cem Yılmaz’lı İftarlık Gazoz da yarışmanın bir diğer finalisti olarak karşımıza çıkıyor.

23. Uluslararası Adana Film Festivali’nde Yarışacak Filmler Belli Oldu yazısına devam et

KısaKes Kısa Film Festivali 2016

27 – 30 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan KısaKes Film Festivali bir yıl içinde iki farklı organizasyon gerçekleştiriyor. KısaKes Univizyon, uluslararası çapta tüm kısa filmcilerin katılabileceği bir film festivali ve uluslararası çapta tüm üniversite öğrencilerinin katılabileceği bir kısa film yarışması olarak düzenleniyor. Festival, kısafilmsever ve üretenlerine sosyal ve artistik bir platform sağlayarak kendilerini ifade etmelerini; farklı kültür ve altyapıdan gelen sanatçıları bir araya getirerek paylaşım, üretim yapmalarına olanak sağlıyor. 2. organizasyon KısaKes Lisevizyon, ulusal çapta, liselilerin katılabileceği bir kısa film yarışması olarak düzenleniyor.

KısaKes Kısa Film Festivali 2016 yazısına devam et

Yılmaz Erdoğan’dan Vizontele Tadında Bir Ustalık Eseri: Ekşi Elmalar

Kelebeğin Rüyası’ndan 3,5 yıl sonra kamera arkasına geçen Yılmaz Erdoğan, senaryosunu yazıp yönettiği Ekşi Elmalar ile Türkiye’nin 30 yıllık yakın tarihini kalabalık bir aile hikâyesi üzerinden dev bir prodüksiyonla beyazperdeye taşıyor. Yılmaz Erdoğan bu filmiyle Vizontele’den 15 yıl sonra Anadolu insanının yürek burkan hikâyesini, mizah ve gerçekçilikle harmanlıyor. Renkleri, kostümleri ve mekânları ile beyazperdede görsel bir şölene dönüşecek olan Ekşi Elmalar, Erdoğan’ın güçlü kaleminden çıkan ve her biri yıllarca dilimize dolanacak olan replikleri, izleyenlerin zihnine işlenecek oyunculuk performansları ile hem güldürüp hem ağlatacak.

Hatıraların Gücüyle Uzaylılarla Savaş

Star Trek Sonsuzluk (Star Trek Beyond)
Yönetmen: Justin Lin
Eser: Gene Roddenberry
Senaryo: Simon Pegg-Doug Jung
Müzik: Michael Giacchino
Görüntü: Stephen F. Windon
Oyuncular: Chris Pine (Kaptan Kirk), Zachary Quinto (Komutan Spock), Karl Urban (Dr. McCoy), Anton Yelchin (Chekov), Zoe Saldana (Teğmen Uhura), Simon Pegg (Scotty), John Cho (Sulu), Idris Elba (Edison/Krall), Sofia Boutella (Jaylah), Joe Taslim (Manas), Lydia Wilson (Kalara), Greg Grunberg (Komutan Finnegan), Melissa Roxburgh (Syl)
Yapım: Paramount (2016)

Televizyonda bir kült olan “Uzay Yolu” bilimkurgu dizisinin sinemaya uyarlanmış yeni nesli “Star Trek Sonsuzluk”, gezegen ve mimari tasarımlarıyla da büyüleyecek. Üç boyutlu IMAX perdede uzay çarpışma sahneleri yer yer bilgisayar oyunu tadı da verecek.

Kaptan Kirk, Vulcanlı Mr. Spock ve uzay gemisi Atılgan’ın (Enterprise) diğer mürettebatıyla 1960’ların ikinci yarısından başlayarak insanları televizyon ekranlarına topladı “Star Trek” dizisi. Sadece bilimkurgu değildi bu. Hayal gücü ve ilhamlarıyla fütürist bir diziydi. “Star Trek” bilimkurgu dizisinin yaratıcısı Gene Roddenberry’ydi. TRT, 1970’lerin ilk yarısında siyah-beyaz olarak bu diziyi “Uzay Yolu” adıyla yayımlamıştı. Farklı oyuncularla devamı çekilen dizi 1980’li yıllarda da TRT’de gösterilmişti. Paramount, bu yaratıcı bilimkurguyu, 1979’dan başlayarak televizyonda karakterleri canlandırmış oyuncularla bu seriyi sinema perdesine taşıdı. “Uzay Yolu” dizisi, sonradan hayata girecek ve kolaylaştıracak bazı şeylerin de öncüsüydü. Örneğin akıllı telefonlar. Hatta internet. Elbette 1960’lardan bahsediyoruz. Şimdiki nesillere komik gelecek ama sürmeli kapılar da bu diziden armağandı.

Sadri Alışık (1925-95), Hulki Saner’in (1925-2005) yönettiği 1973 yapımı “Turist Ömer Uzay Yolunda” eğlenceli bilimkurgu filminde oynamıştı. Kaptan Kirk’ü Cemil Şahbaz, Mr. Spock’ı da Ömer Amaç (1931-91) canlandırmıştı. Komedyen Cem Yılmaz da kendine Sadri Alışık ustayı örnek alıyor, biliyorsunuz.

Kübist mimari çarpıyor…

1973’te Taypey’de doğan Tayvanlı yönetmen Justin Lin, Hollywood’un 32 kısım tekmili birden olan “Hızlı ve Öfkeli” seriyalinin bazı bölümlerini çekti sinema için. Pek umut verici filmler değildi ama Hollywood iyi hâsılat kaldırdı bu seriyalden. Yönetmen, 2006’da “Annapolis” filmini de yönetmişti. Yönetmen Lin, yaratıcı ekibiyle 2016 yapımı “Star Trek Beyond-Star Trek Sonsuzluk” bilimkurgusuyla insanı uzayın sonsuz boşluğuna çekiyor. Elbette üç boyutla beraber IMAX etkisi de var bunda. Filmin tasarımlarına dokunmak gerekecek önce. İnsana, postmodern bir mimarinin içinde yolunu kaybettiren yönetmen yer yer kübist sanata saygı sunuşu yapmış Yorktown’da. Yukarı doğru uzanan yapılarda fark ediliyordu bu. Gerçekten çok etkileyiciydi. Dünyayı andıran kayalık gezegende bile kübizmin izlerini bulmak mümkün. Yönetmen bu filmini, Mr. Spock’a televizyonda ve sinemada yıllarca hayat vermiş Leonard Nimoy’a (1931-2015) adamış.

Atılgan’a yeni nesil…

Yeni nesil mürettebattan bazı karakterler eski neslin çocuklarıydı. Genç James Kirk doğduğu gün babası Kaptan Kirk ölmüş. Doğum günleri ona acı veriyor. Kulakları uzun Vulcanlı Komutan Spock da babası Mr. Spock gibi bir bilim insanı. Beş yıllık görevin üçüncü yılı sürerken, mutasyona uğrayıp tuhaf uzaylı yaratık Krall’a dönüşmüş asi asker Kaptan Balthazar Edison “kötü adam” olarak ortaya çıkıyor. Bir dolu savaşa katılmış Kaptan Edison, Federasyon’un savaşılmış toplumlarla barışılmasına karşı çıkmak için isyan başlatmış. Hem savaş hem barış olur muydu ki? James Kirk, babası Kaptan Kirk gibi şimdi Atılgan’ın kaptanı. Nebula içinde bir gezegende esir kalmış insanları kurtarmak için yola çıkıyor Atılgan. Kaptan Edison gibi mutasyona uğramış Jessica Wolff da Kalara adıyla ortaya çıkıyor ve genç Kaptan Kirk’ü yanıltıyor. Ardından Atılgan’a saldırılar başlıyor Nebula içinde yolculukta. Krall’un askerleri kovandan çıkmış arılar gibi ve onlarla savaşmak mürettebatı bir hayli zorluyor.

Atılgan yaralar alıyor ve kapsüller içinde bir gezegene dağılıyor mürettebat. Çok geçmeden yavaşça toplanıyorlar. Mühendis Montgomery Scott “Scotty”nin yolu gezegende mahsur kalmış Jaylah’la kesişiyor. Jaylah, yüz yıl önce kaybolmuş USS Franklin Yıldız Filosu’nu tamir etmeye çabalasa da Scotty işe koyuluyor. Tesadüfen Kaptan Kirk ve Pavel Chekov, Jaylah’ın tuzağına yakalıyorlar. Dr. Leonard McCoy ve yaralı Komutan Spock da beraber mürettebatı arıyorlar. “Uzay Yolu”nun en büyük icadı ışınlanma yoluyla yollar Jaylah’ın sığınağında buluşuyor. Ardından Krall’a bilgisayar oyunlarına benzeyen savaş anları başlıyor. İyiler daima kazanırdı. Seyretmesi keyifli bu filmde sanatın da kendini hissettirdiğini belirtmeli. Bir de pop müzik var. Uzaylılar bile bu çistak müziğe tahammül edemiyorlar. Eğlenceliydi. Kirk ve Krall’un final bölümündeki Yorktown kapışması da heyecanlı. Yükseklik korkusu olanları uyarmalı.

(25 Ağustos 2016)

Ali Erden

[email protected]

Ünlü Oyuncu Tatilde Yaban Domuzlarını Besledi

Ünlü sinema oyuncusu Muharrem Erdemir, tatil için gittiği Kuşadası’nda yaban domuzlarını elleriyle besledi. Erdemir, topladığı kavun ve karpuz kabuklarını yaban domuzlarına elleriyle yedirdi. Ünlü yuncu, aslında çok tehlikeli olan hayvanların aç kalınca insanlarla dost olduklarını, çağrıldıkları zaman evcil bir hayvan gibi gelip yiyecek beklediklerini söyledi. Muharrem Erdemir, domuzlara gösterdiği şefkat ve sevgi ile vatandaşların da takdirini kazandı.

Zeki Demirkubuz, Kor Filmiyle Toronto’da

Zeki Demirkubuz’un son filmi Kor, 08-18 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Toronto Film Festivali’nin Çağdaş Dünya Sineması (Contemporary World Cinema) bölümünde gösterilecek.Önemli rolleri Taner Birsel, Aslıhan Gürbüz, Caner Cindoruk, Talha Yayıkçı, İştar Gökseven, Dolunay Soysert ve Çağlar Çorumlu’nun paylaştığı filmin post-prodüksiyon çalışmaları Almanya’da yapıldı.

Tereddüt, Toronto’da Açılıyor

Yeşim Ustaoğlu’nun merakla beklenen son filmi Tereddüt, dünya galasını Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapıyor. 08 – 18 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek festivalin Çağdaş Dünya Sineması bölümünde gösterilecek olan Tereddüt, bir Anadolu kasabasında yolları kesişen aynı ama farklı olan iki genç kadının birbirlerine çarpan ve dönüşen hayatlarını konu alıyor.

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu