UBFF’de Geniş Aile Filminin Senaristi Cüneyt İnay ile Mizah Yolculuğu

4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali, TV’de büyük bir seyirci kitlesine ulaşan, şimdi de sinema filmi olarak devam eden Geniş Aile’nin senaristi, Cüneyt İnay’ı katılımcılarıyla buluşturdu. Başrollerini Ufuk Özkan, Fırat Tanış, Bülent Çolak, Ahmet Sarsılmaz, Bora Akkaş, Şinasi Yurtsever ve Tolga Canbeyli’nin paylaştığı Geniş Aile 2: Her Türlü filminin senaristi, mizah yazarı Cüneyt İnay, Türk Mizahının Sinemaya Yansıması söyleşisiyle UBFF katılımcılarıyla çok keyifli bir güne imza attı.

UBFF’de Geniş Aile Filminin Senaristi Cüneyt İnay ile Mizah Yolculuğu yazısına devam et

Senaryonuzu Neden Kabul Etmedik? Paneli Sektörün Önde Gelen İsimlerini Bir Araya Getirdi

4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali kapsamında Senaryonuzu Neden Kabul Etmedik? paneli yapıldı. The Festival Direktörü Bülent Turgut’un moderatörlüğünü yaptığı panele TRT TV Daire Başkan Yardımcısı Halid Şimşek, Yapımcı Timur Savcı, Beşiktaş Kültür Merkezi (BKM) Yapım Genel Müdürü Zümrüt Arol Bekçe, Tivibu Direktörü ve sinema destek kuruluşu olan Eurimages’in Türkiye temsilcisi Mehmet Demirhan ve Akademisyen Özgür Şeyben katıldı.

Senaryonuzu Neden Kabul Etmedik? Paneli Sektörün Önde Gelen İsimlerini Bir Araya Getirdi yazısına devam et

Toplumun Kanayan Yarasına Parmak Basan Babamın Kanatları 4. UBFF’inde

10 – 18 Kasım tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen 4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin üçüncü gününde, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması finalistlerinden Kıvanç Sezer’in Babamın Kanatları filmi Atlas Sineması’nda seyirciyle buluştu. Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen Uluslararası Antalya Film Festivali’nde, Yaratıcı Ödüller kategorisinde Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Kübra Kip), En İyi İlk Film ve Ulusal Uzun Metraj Film kategorisinde İzleyici ödülü, En iyi Müzik ve En iyi Erkek Oyuncu (Menderes Samancılar) ödüllerini kazanan film, şimdi de 4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nde yarışıyor.

Toplumun Kanayan Yarasına Parmak Basan Babamın Kanatları 4. UBFF’inde yazısına devam et

Rus’un Oyunu, 11 Kasım’da Vizyona Girdi!

Bir iş adamına oynanan oyunu ve hiçbir oyunun haksız olmadığını izleyiciye gösteren Rus’un Oyunu, 11 Kasım’da sinemalarda izleyici ile buluştu. Türkiye’nin en önemli reklam yönetmenlerinden Levent Özdemir’in senarist ve yönetmen olarak imza attığı Rus’un Oyunu’nun çekimleri, Asya, Avrupa ve Uzakdoğu’da gerçekleşti. Hollywood tekniği ile çekilen film, senaryosuyla da Türk sinemasına yeni bir tat getirecek.

Amerika, Biray Dalkıran’ın Yeni Filmini Konuşuyor

Dokuzuncu filmi The Crossbreed’i Amerika’da çekecek olan ünlü film yönetmeni Biray Dalkıran, şimdiden Amerika sinema çevrelerinde konuşulmaya başlandı. Geçtiğimiz günlerde filmin ilk teaser afişi, filmin sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılmıştı. Büyük beğeni toplayan afişin yayını ünlü sinema sitelerinin de dikkatini çekti. Başta IMDb, Screen Anarchy, Movies with Butter gibi siteler olmak üzere pek çok referans sinema sitesi The Crossbreed’i haber yaparak okurlarına tanıttı.

Bir Şey Değilim, 18 Kasım’da Sinemalarda

Muharrem Özabat’ın yönettiği Bir Şey Değilim filmi 18 Kasım’da sinemalarda gösterime giriyor. Geniş oyuncu kadrosuyla çekilen komedi filmde birçok tanınan isim de performanslarıyla göz kamaştırıyor. Filmin konusu şöyle: Mahmut, genç bir tiyatro oyuncusudur. Zor günler geçirmektedir. İkinci sınıf sinema filmine çağrılır. Kötü adam karakterini oynayacaktır. Acemi de olsa oyunculuğunu gösterir. Filmin Jön’ü Mahmut’un tiyatrocu olmasını kıskanır ve kovulması için üstüne gider. Mahmut yaşayabilmek ve karnını doyurabilmek için itilip kakılmalara istemeden tepkisiz kalır. Yapımcı Azmi, kötü adam karakterini iyi adama dönüşerek yarım kalan film tamamlayacaktır.

3. Uşak Kanatlı Denizatı Kısa Film Festivali’nin Ana Jürisi Belli Oldu

Uşak Üniversitesi İletişim Topluluğu’nun düzenlediği, bu yıl 12 – 14 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek olan 3. Uşak Kanatlı Denizatı Kısa Film Festivali’nin ana jürisi belli oldu. Son başvuru tarihinin 05 Aralık olduğu festivalin jürisinde ünlü tiyatro – sinema sanatçısı o Tamer Levent, sinema yazarı Banu Bozdemir, yönetmen Ufuk Aksoy, akademisyen Dilek Tunalı ve kısa film yönetmeni Gökçe Pehlivanoğlu yer alacak.

Gizem Ertürk Yazıyor: İki Yakanın Festivaliyiz

Kısacıların gözdesi Uluslararası Boğaziçi Film Festivali” geride bıraktığımız üç yılda yaptığı birçok yenilik ve değişiklere bu yıl “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması”nı da ekledi. TRT ortaklığı ile düzenlenen “Yapım Destek Platformu”da festivalin bu yıl öne çıkan adımları arasındaki yerini aldı. Hem sektörün hem de sinemaseverlerin kalp atışlarını hızlandıran en önemli etkinlik ise hiç şüphesiz Hollywood teorisyeni, senaryo yazarlarının kutsal kitabı … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: Kurban Olmayı Reddeden Kadın

Paul Verhoeven’in on yıl aradan sonra çektiği ve geçtiğimiz Cannes Şenliği’nde olay olmuş yeni uzun metrajı ‘O Kadın / Elle’ az sayıda salonda sessiz sedasız gösterimini sürdürüyor. Jean-Jacques Beneix’in 1985 yapımı efsane filmi Betty Blue’ya kaynaklık etmiş eserin yazarı olarak tanıdığımız Philippe Djian’ın (bizde Hakan Tansel’in çevirisinden ‘Vay…’ adıyla Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı) 2012 tarihli ödüllü romanı ‘Oh…’dan uyarlanmış … Devamı… »

Mavi Bisiklet ile Ulaşılan Koskoca Bir Dünya

4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin ikinci gününde, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması finalistlerinden Ümit Köreken’in Mavi Bisiklet filmi Atlas Sineması’nda seyirciyle buluştu. Geçtiğimiz haftalarda Uluslararası Antalya Film Festivali’nde 3 ödül kazanan film, festivalde büyük ödül için yarışıyor. Film sonrası gerçekleşen söyleşide yönetmen Ümit Köreken, filmin başrol oyuncusu Nursen Çetin Köreken ve Işık Şefi Mehmet Cemal Toz filmi izleyenlerin sorularını yanıtladı.

Mavi Bisiklet ile Ulaşılan Koskoca Bir Dünya yazısına devam et

Sumru Yavrucuk ile UBFF’inde Sessiz Oyunculuk Atölyesi Büyük İlgi Gördü

4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali, dün usta kadın sanatçılarımızdan Sumru Yavrucuk ile oyuncu, oyuncu adayları ve katılımcıları buluşturdu. Sessiz Oyunculuk Atölyesi ileyoğun katılımcılar eşliğinde atölye çalışması yapan sanatçı, keyifli geçen 3 saatin sonunda ilk kez yer aldığı Festival çalışmasıyla ilgili olarak, “Festival kapsamında ilk kez çalışıyorum ama sessizlik temasını seçme sebebimiz de çok uzun yıllar, 10 yıl kadar işitme engellilerle çalışmış olmam.” dedi.

Sumru Yavrucuk ile UBFF’inde Sessiz Oyunculuk Atölyesi Büyük İlgi Gördü yazısına devam et

11. Boston Türk Belgesel ve Kısa Film Yarışması

11. Boston Türk Belgesel ve Kısa Film YarışmasıKedi isimli belgesel filmin Boston Güzel Sanatlar Müzesi’ndeki gösterimiyle başladı. Film açılış gecesine damgasını vurarak seyircilerin büyük beğenisini kazandı ve bitiminde de büyük bir coşkuyla alkışlandı. Yarışmanın açılış gecesinde, Kedi filminin gösteriminden hemen sonra sinemaseverlerin, eleştirmenlerin ve davetlilerin katıldığı bir resepsiyon oldu ve Neotolia grubunun performansı ilgiyle izlendi.

11. Boston Türk Belgesel ve Kısa Film Yarışması yazısına devam et

Güzel ve Dertli Ülkeye Kederli Bir Bakış

69. Cannes Film Festivali’nden en iyi yönetmen ödüllü son çalışması ‘Mezuniyet / Bacalaureat’ ile sinemalarımıza konuk olan çağdaş Romanya sinemasının en önemli isimlerinden Cristian Mungiu’nun güzel ve dertli ülkesine karamsar bakışı sürüyor. 2007 yılında aynı festivalde büyük ödül Altın Palmiye’yi kazanmış ikinci uzun metrajı ‘4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün / 4 Luni, 3 Saptamani si 2 Zile’ ile kürtajın yasak olduğu 1980’ler Romanya’sında gayrımeşru hamileliği yasadışı yollardan sonuçlandırmak zorunda kalan iki genç kadının mücadelesinden yola çıkarak, Çavuşesku rejiminin kıstırılmışlığını iliklerimize kadar hissettiren sinemacı, 2012 yapımı ‘Tepelerin Ardında / Dupa Dealuri’de Kilise’nin baskıcı ortamında kaybolan bir ruhun çığlığına kulak vermemizi ister.

Ekonomik geri kalmışlık ve siyasal yolsuzluklarla bunalmış günümüz Romanya’sında, kayıp orta kuşağın erdemli duruş ile imtihanını otopsiye yatırıyor ‘Mezuniyet’. Doktor Romeo ve karısı Magda terk ettikleri ülkelerine diktatörlüğün çöküşünün ardından 1991 yılında büyük hayallerle geri dönmüşler. Romanya’daki rejim değişikliğini takip eden sancılı süreçte ümitlerini tüketmiş, Transilvanya dağlarının eteğindeki küçük Cluj kasabasında sıkışıp kalmışlar. Sağlığını giderek kaybetmekte olan annesi ile uğraşırken kendinden genç ve çocuklu sevgilisiyle yasak ilişkisini sürdüren yörenin itibarlı hekiminin esas derdi kızının geleceğini kurtarmaktır. Liseden çok yüksek bir ortalamayla mezun olmak üzere olan Eliza’yı İngiltere bursuyla bir an önce ülke dışına göndermek en büyük hayalidir. Ancak genç kızın tam da burs sınavının bir gün öncesinde hem de okul kapısının yakınında bir saldırıya uğraması ailenin planlarını bozacaktır. Eliza tecavüzden son anda kurtulmuş ancak mücadele esnasında sağ bileği ciddi bir darbe almıştır. Kolu alçıya alınmış bir halde sınava girebilmesi kuşkuludur. Girmesine izin verilse bile geçirdiği sakatlık sınav performansını büyük ölçüde etkileyecektir. İşi şansa bırakmak istemeyen yörenin dürüstlüğüyle bilinen hekimi kızının yüksek not alabilmesi için kendi mesleki statüsünü ortaya koyarak kentin ileri gelenleriyle bir seri yolsuzluk ilişkisine girmekte tereddüt etmeyecektir.

‘Mezuniyet’ farklı katmanlardan ilerleyerek ahlaki çöküntüye uğramış bir toplumun genel panoramasını başarıyla aktarabilen bir film. Ebeveynlik kurumundan yolsuzluğa, eğitimden yaşam ve aşk mücadelesinde hayallerini yitirmiş bireylerin depresyon haline yoğunlaşıyor. Bireysel suç ile toplumsal yozlaşma arasındaki etkileşimi neşter altına yatırıyor. Birçok açıdan yaşadığımız toplumla benzerlik gösteren bir atmosferde hepimize sorular soruyor. Toplumsal çözüm mücadelesinden kaçanların dürüstlük ve adalet gibi kavramları ayaklar altına almak suretiyle bireysel kurtuluş hamlelerine giriştiği, el bebek gül bebek yetiştirilmiş çocukların ülke dışına kapağı atması için çok şeyin göze alındığı kendi topraklarımızda bizleri derin sorularla başbaşa bırakıyor.

Selameti çocuklarını Batı’nın refah (!) ülkelerine göndermekte bulan bu yenilmiş bireylerden Doktor Romeo’ya Ken Loach’un son direnen kahramanı Daniel Blake ve himayesindeki yoksul anne ve çocuklarının yaşadıklarını izletmek (‘Ben, Daniel Blake’ adlı bu sarsıcı film önümüzdeki ay bizde de gösterime giriyor) ve onun çok tuzu kuru olduğunu düşündüğü Batı toplumlarında ne büyük adaletsizlikler yaşandığına tanıklık etmesini isterdim. Allahtan karısı Magda benzer şekilde düşünmüyor. ‘Dürüst ve adil olmanın bedelini ödedim’ ifadesiyle yenilgiyi kabullendiğini dile getiren ve bugünkü Romanya’nın genel şizofrenik durumunu temsil eden bir figür olarak çizilmiş olan anne, kızının hayatı kendi başına deneyimlemesinden yanadır öncelikle. Babanın aşırı korumacılığına karşı çıkışı yanında, başına gelen talihsiz olay sonrasında bile hile hurdayla yeni bir yol çizmesine karşıdır Eliza’nın (‘omzundaki yolsuzluk yüküyle hayata nasıl başlayacak bu kız’). Kendi kuşağının ağır yenilgisine rağmen Eliza’nın ülkesinde kalması ve herşeye rağmen kendi toplumunu değiştirmeye çabalaması gerektiğini savunur.

Zengin detaylarla oya gibi işlediği kendi senaryosundan yola çıkan Mungiu basit bir aile hikâyesinden derin bir toplumsal analiz çıkarmayı ustalıkla başarıyor bir kez daha. İlk sahnede serseri bir taşın ailenin yaşadığı dairenin penceresinde açtığı delikten içeri sızıyor, küçük insanların endişe ve korkularından toplumsal paranoyaya uzanan çizgide bir toplumun çöküşünü belgeliyor. Ancak herşeye rağmen genç kuşaktan ümidini kesmiş değil. Soluk da olsa bir umut ışığıyla sonlandırıyor karamsar hikayesini. İlk sahneden finale kadar sorular sorduran, kişisel ve toplumsal hesaplaşmamızı tetikleyen yılın en iyi filmlerinden biri ‘Mezuniyet’. Yaşadıklarımızla yüzleşme fırsatı verdiği için mutlaka izlenmeli.

(18 Kasım 2016)

Ferhan Baran

[email protected]

Lexus Kısa Filmlerin Son Filmi Game Büyük İlgiyle İzlendi

Sadece lüks otomobilleriyle değil yaşam tarzına ve sanata yaptığı dokunuşlarla adından söz ettiren Lexus, Lexus Kısa Filmler projesi ile film yapımcılarına destek vermeye devam ediyor. Lexus tarafından desteklenen film yapımcıları, böylece kendilerini uluslararası sahnede gösterme fırsatı elde ediyor. Lexus şimdi ise, Napa Valley Film Festivali’nde sinemaseverlere Kısa Filmler Serisinin ilgi çekici yeni filmi Game’in prömiyer heyecanını yaşattı.

Lexus Kısa Filmlerin Son Filmi Game Büyük İlgiyle İzlendi yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu