Nilüfer Açıkalın

Mazi Yarası

Mazi Yarası bir melodramın taşlamasıdır. Bir kasabadaki sosyal yaşamın da gözlemini içerir. Politik yapının, ilişkilerin hiciv diliyle anlatıldığı bir taşlamadır Mazi Yarası. Filmde, komedi ve dram bıçak sırtında bir yerde duruyor. Hikâyede hiç beklenmedik şekilde gelişen çok bildik olaylar var ve beklenenler hiç de beklendiği gibi olmuyor.

Ersin Bey’in çok ince bir espri anlayışı vardır. Mazi Yarası’nın mizahında tedirgin edici bir yan var, çünkü, söz konusu olan insanların geçmişlerinden taşıdığı yaraları, yara izleri. Ersin Bey o kadar ince bir çizgide, o kadar düzgün ve emin adımlarla yürümüş ki keşke onu tüm saygı ve sevgimle kucaklayabilsem.

Karakter analizlerini çok derinlemesine yapan biriydi. Oyuncudan ne istediğini çok iyi biliyordu. Bizler de onun ve Annie Hanımın yaydığı güzel enerjiye teslim olmuştuk. Bu durumdan çok mutluyduk. Rüya gibi bir çekim süreci geçirdik. Olağanüstü mekânlarda çalıştık. Filmimiz Kültür Bakanlığı desteği ile ve küçük bir bütçeyle gerçekleştirildi ama tüm olanaksızlıklar filmimizin lehine oldu. Zira istenen etki ancak bu şekilde verilebilirmiş.

60’lı yılların melodramlarına yapılan bu taşlamada sahnelerin, kadrajların, kamera hareketlerinin hepsi yönetmenimizin atıflarını barındırıyor. Ersin Pertan repliklerden, mimiklere, duruşlardan, davranışlara kadar filmin her yanına yayılan bir mizahı filmine sindirmiş. Bu mizahın benim sevdiğim yanı hiç çaktırmadan yapılıyor olması. Bu yapıda bir filmin içinde oyuncunun işi genellikle çok zordur ama hepimiz Ersin Bey’e kayıtsız şartsız güvendik ve ne dediyse yaptık.

Filmimizi bizle ve seyirciyle beraber seyretmek istiyordu. Filmi izledikten sonra bunun nedenini anladım. Çünkü çok farklı bir film yapmıştı ve ne yaptığını bilen insanlara özgü bir güvenle kimin neyi ne kadar anladığına bakacaktı. Mazi Yarası’nın mizahı tek kelimeyle bıçak sırtı. Bunu bilerek baktığınızda çok değişik, şaşırtıcı bir filmle karşı karşıya olduğunuz ortaya çıkıyor. Çünkü film, 60’lı yılların melodramlarına bir taşlama olarak tasarlanmış bir senaryodan yola çıktı ve amacı ‘hiciv’.

Yönetmenimiz yaşasaydı yapmak istediklerini daha iyi anlatırdı ama filminde seçtiği her kare, her mimik, her davranış biçimi, her köşe, her kadraj, birebir istediği ve uygulattığı şekilde yapıldı. Tüm teknik buna göre tasarlandı. Oyunculuklardaki gerçek-gerçeküstü arasında ve yine bıçak sırtında duran yapıyı kurmak için bizlerle çok uzun karakter analizleri yaptı. Samiye ve Başkan’ın ilişkileri çevresinde, politik ve sosyal bir yapı da var. Bunlar da hiciv diliyle anlatılıyor. Filmin akışına bırakın kendinizi, eğlenmekten çekinmeyin. Bu film kesinlikle çok şaşırtıcı, baştan sona hızla ve merak uyandırarak akan ve her sahnede -melodramlarda olduğunun tersine- beklenmedik bir etki yaratan çok esprili, hoş bir film. Alışık olmadığımız türden bir film.

(05 Ekim 2009)

Nilüfer Açıkalın

    DİĞER YAZILARI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu