Eşitlik, özgürlük ve barış hayaliyle yola çıkan Yeni Film Fonu, değişime yol açan belgeselleri desteklemeye devam ediyor. 2018 jürisinde Anna Maria Aslanoğlu, Erinç Seymen, Gaye Boralıoğlu, Murat Özyaşar ve Ümit Ünal gibi isimlerin bulunduğu Yeni Film Fonu, uzun ve orta metraj belgesel filmlere proje geliştirmede 7.500 TL.ye kadar, prodüksiyonda 20.000 – 40.000 TL arasında ve post-prodüksiyonda 15.000 – 30.000 TL arasında ve Atlas post-prodüksiyon desteği verecek. Kısa metraj belgesel filmlere prodüksiyonda 10.000 – 15.000 TL arasında, post-prodüksiyonda ise 7.500 – 15.000 TL arasında ve Atlas post-prodüksiyon desteği verecek.
Kategori arşivi: Haberler
Eylül Sonu Vizyona Girecek Olan Ödüllü Film Güvercin, Büyükada’da Gösterildi
Mayıs’tan beri her Salı devam eden Büyükada Yazlık Sinema Günleri’nde bu Salı vizyondan önce Güvercin izlendi. Filmden sonra yönetmen Banu Sıvacı, sinema yazarı Melis Zararsız’ın sorularını yanıtladı. Bu yıl Şubat ayında 68. Uluslararası Berlin Film Festivali Berlinale’de dünya prömiyerini gerçekleştiren Güvercin, daha sonra çeşitli ülkelerde festival festival gezmiş ve ödüllerle dönmüştü. Bu yıl Nisan ayında İstanbul Film Festivali’nden de ödüllerle dönen film, 21 Eylül’de vizyonda.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
- Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Eylül Sonu Vizyona Girecek Olan Ödüllü Film Güvercin, Büyükada’da Gösterildi yazısına devam et
Baba Nerdesin Kayboldum Galasından Renkli Anlar
Gerçek hayat ve sırlar arasında saklanmış bir eve dönüş hikâyesini anlatan, yönetmenliğini Ahmet Karaman’ın üstlendiği, Baran Akbulut, Yıldız Çağrı Atiksoy, Yiğit Kirazcı ve Bestemsu Özdemir’in rol aldığı Baba Nerdesin Kayboldum filminin galası 04 Eylül Salı günü Beyoğlu Grand Pera Emek Sineması’nda gerçekleşti. Dünya genelindeki festivallerden ödülle dönen film davetlilerin de büyük beğenisini kazandı. Film 07 Eylül Cuma günü vizyona giriyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Baba Nerdesin Kayboldum Galasından Renkli Anlar yazısına devam et
Engelsiz Filmler Festivali’nde Sanal Gerçeklik ile Farklı Bedenlerde Var Olun
Her sene programına yenilikler katan Engelsiz Filmler Festivali, geçen yıl ilkini gerçekleştirdiği sanal gerçeklik deneyimiyle bu yıl da sinemaseverlere, sanal gözlük aracılığıyla interaktif bir deneyim yaşama ve toplumda yeterince temsil hakkı bulamayan hikâyelere kapsayıcı bir biçimde tanık olma imkanı sunacak. Festivalin bu yılki sanal gerçeklik programında 3 proje yer alıyor. Jennifer Brea ve Amaury La Burthe tarafından yaratılan Altüst (Unrest), Anrick Bregman ve Shehani Fernando’nun yönettiği Parti (The Party) ve son olarak VRBecerisi: Maxim Kiselev (VRability: Maxim Kiseley) adlı filmler gösterilecek.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Engelsiz Filmler Festivali’nde Sanal Gerçeklik ile Farklı Bedenlerde Var Olun yazısına devam et
Boğaziçi Film Festivali’ni Robert Redford’un Sinemaya Veda Filmi Açıyor
Bu yıl 26 Ekim – 03 Kasım 2018 tarihleri arasında 6.sı düzenlenecek Boğaziçi Film Festivali’nin açılış filmi belli oldu. David Lowery’nin Robert Redford, Casey Affleck, Sissy Spacek, Elisabeth Moss, Tom Waits gibi usta isimleri buluşturan son filmi İhtiyar Adam ve Silah (The Old Man & The Gun), festivalin açılış filmi olarak Türkiye’de ilk defa gösterilecek. Film, Rabert Redford’un oyunculuğa veda filmi olmasıyla da önem taşıyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Boğaziçi Film Festivali’ni Robert Redford’un Sinemaya Veda Filmi Açıyor yazısına devam et
Korkut Akın Yazıyor: Transit
Dünyanın birçok ülkesinde, birçok farklı konumlardaki -yoksul veya varsıl, muhalif veya değil, işli ya da işsiz- insanlar huzur ve güven içinde yaşamak için evini, yurdunu, hatta ailesini bile terk edip başka yerlere göçüyor, sanki oralar daha iyiymiş gibi… Sahi, oradaki insanlar da başka ülkelere göçmenin yollarını arıyor. Bu, bin yıllardır süregeldiği gibi günümüzde de tüm acımasızlığıyla devam ediyor. İpekyolu gibi ticari ağlar insanlar için … Devamı… »
Emre Yeksan İlk Filmi Körfez’in Ardından Yeni Filmi Yuva’yla Yeniden Venedik’te
Emre Yeksan’ın yeni filmi Yuva’nın dünya prömiyerinin yapılmasının ardından, 02 Eylül günü Biennale College Cinema filmlerinin katıldığı bir basın toplantısı gerçekleşti. Bu yılın filmleri ile gelecek dönemin seçilen projelerin tanıtıldığı basın toplantısında konuşan Yeksan, “Türkiye’de film yapmak gün geçtikçe zorlaşıyorken, Biennale College Cinema desteğiyle ikinci filmimi yapmak ve ilk filmimin gösteriminden bir sene sonra yeniden Venedik’te olmak bir mucize gibi.” dedi.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Emre Yeksan İlk Filmi Körfez’in Ardından Yeni Filmi Yuva’yla Yeniden Venedik’te yazısına devam et
Altyazı Dergisi’nin Eylül 2018 Sayısı Bayilerde
Altyazı Aylık Sinema Dergisi 186. sayısında kapağını Stanley Kubrick klasiği 2001: Bir Uzay Macerası’na (2001: A Space Odyssey) ayırıyor. Teknik yetkinliği ve tematik derinliğiyle sinema tarihinin eşsiz başyapıtları arasında kabul edilen filmin ellinci yılı, sekiz yazıdan oluşan kapsamlı bir dosyayla kutlanıyor. Almanya sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Christian Petzold, son filmi Transit’te zamansız bir mülteci hikâyesi anlatıyor. Cannes Film Festivali’nden ödülle dönen Karanlıkla Karşı Karşıya (BlacKkKlansman), Ku Klux Klan’ı çökertmek için örgüte sızan bir polis memurunun çarpıcı hikâyesini anlatıyor.
Bücür İçin İşaret Dilini Öğrendi
Yaşı küçük, yeteneği büyük çocuk oyunculardan Berat Efe Parlar, Bücür filmindeki rolü için işaret dili öğrendi. Filmde, 10 yaşındaki bir internet dehasını canlandıran, her şeyi kaydeden hafızası ve olağanüstü zekası ile ailesini bulmaya çalışan Berat Efe Parlar, rolü için setten haftalar önce işaret dili dersleri almaya başladı. Eğitmeni Seçil Önal ile büyük bir titizlikle çalışan Berat Efe, disiplini ile herkesi kendine hayran bıraktı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Anons’a 75. Venedik Film Festivali’nde Gerçekleşen Dünya Prömiyerinde Eleştirmenlerden Tam Not
Yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun’un 75. Venedik Film Festivali Orizzonti bölümünde yarışan yeni filmi Anons’un ilk gösterimi Venedik’te yapıldı. Gösterime, yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun, oyuncular Ali Seçkiner Alıcı, Tarhan Karagöz, Murat Kılıç, Şencan Güleryüz, senarist Ercan Kesal, yapımcılar Halil Kardaş, Tarık Tufan, ortak yapımcı Boris Chouchkov, BKM Film adına Zümrüt Arol Bekçe, yapım tasarımcısı Laszlo Rajk ile filmin görüntü yönetmeni Krum Rodriguez katıldı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Penceredeki Kadın’ın Oyuncu Kadrosu Belli Oldu
Türkiye’de Pena Yayınları tarafından Ocak ayında okuyucuyla buluşan psikolojik gerilim romanı Penceredeki Kadın’ın sinema uyarlamasında kitabın ana karakteri Anna Fox’u beş kez Oscar’a aday gösterilen oyuncu Amy Adams canlandırıyor. Gerilim dolu hikâyede başarılı oyuncuya Alistair Russell rolüyle Akademi Ödüllü oyuncu Gary Oldman eşlik ederken filmin diğer önemli isimleri arasında Wyatt Russell ve Julianne Moore yer alacak. Arrival, American Hustle, Noctural Animals ve Enchanted filmlerinden tanıdığımız Amy Adams, Anna Fox rolünde New York’ta yaşayan eski bir psikoloğun komşularını gözetlerken tanık olduğu hikâyenin merkezinde yer alıyor.
Altın Safran’da Safranbolu’ya Ünlü Yağmuru
Bu yıl 19.su düzenlenecek olan Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali, bünyesinde gerçekleştirilen yarışmaların yanı sıra içeriği ile de göz dolduracak. Festival kapsamında Safranbolu’ya gelecek sanatçılar arasında Engin Şenkan, Cihat Tamer, Ümit Yesin,Güler Ökten, Erkan Can, Atılay Uluışık, Filiz Taçbaş, Goncagül Sunar, Kutay Köktürk, Meral Çetinkaya, Müjgan Ağarlı, Osman Cavcı, Parla Şenol, Songül Ülkü gibi isimler var.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Adana Film Festivali Öncesi Bir Ödülün Daha Sahibi Belli Oldu, Vizyon Sahibi Yönetmen Ödülü Aleksey Fedorchenko’nun
22 – 30 Eylül 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 25. Uluslararası Adana Film Festivali’nin 2017’de başlattığı uluslararası ödül bu yıl da devam ediyor. Vizyon Sahibi Yönetmen Ödülü ile ülkemizde ve dünyada hak ettiği değeri yeterince göremeyen sinemacıların onurlandırılması ve keşfedilmesi amaçlanıyor. Ödülün bu yılki sahibi yeni milenyumda Rus sinemasından çıkan en önemli yönetmenlerden Aleksey Fedorchenko. Yönetmenin beş uzun, üç kısa metrajından oluşan bir retrospektif dijital kopyalarından Adanalı sinemaseverlerle buluşacak. Ödül ise ünlü yönetmene 24 Eylül 2018 gecesi yapılacak açılış töreninde takdim edilecek.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Facia Üçlü Ekibi Salı Günü Bursa Kent Meydanı AVM’de
Türkiye’nin popüler sosyal medya fenomenlerinden Mami Emen, Emre Gül ve Sefa Kındır’ın başrollerini paylaştığı Facia Üçlü filmi Bursa Kent Meydanı AVM Avşar Sinemaları’nda Bursalı sinemaseverlerle buluşacak. Facia Üçlü filminin yapımcısı Fatih Gürler ile sosyal medya fenomeni, başrol oyuncuları Sefa Kındır, Mami Emen ve Emre Gül, 04 Eylül 2018 Salı günü saat 14:15 seansında Bursalı sinemaseverlerle biraraya gelecek. Çekimleri Adana, Osmaniye ve Hatay’da gerçekleştirilen komedi filmi 24 Ağustos tarihinde sinemalarımızda gösterime girmişti.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Arafta Kalmışlara Dair
Christian Petzold’un Berlin Film Festivali’nde prömiyerini yapmış yeni çalışması ‘Transit’ sonbahar mevsiminin ilk güzel sürprizi olarak bizde de gösterime girdi. Çağdaş Alman sinemasının auteur yönetmeni, ‘Barbara’ (2012) ve ‘Phoneix / Yüzündeki Sır’ (2014) filmlerinin ardından ‘Baskı Dönemlerinde Aşk’ üçlemesini bu denemesiyle tamamlıyor.
Hubert Monteilhet’in romanından yola çıkan ‘Phoneix’in ardından Petzold’un ikinci edebiyat kaynaklı çalışması olan ‘Transit’, Anna Seghers’in 1942’de yayımlanmış aynı adlı romanından uyarlanmış. Nazi toplama kampından kurtulmuş Yahudi ses teknisyeni Georg’un işgal altındaki Fransa’dan Güney Amerika’ya iltica mücadelesi çerçevesinde ilerleyen özgün roman, komünist kadın yazar tarafından aynı baskı döneminde yaşadıklarından esinle Meksika sürgününde kaleme alınmış.
Petzold dört yıl önce aramızdan ayrılan ustası ve çalışma arkadaşı Haron Farocki’ye adamış olduğu filminde, İkinci Dünya Savaşı yıllarında geçen öyküyü perdeye uyarlarken deneysel bir girişimde bulunuyor ve özgün anlatı ile halen Avrupa’nın göbeğinde süregelen yakıcı mülteci krizi arasında paralellikler kurma çabasına girişiyor. Bu amaçla tarihsel atmosfer ile günümüz ikliminin unsurlarını birlikte kullanma yoluna gidiyor. Savaş yıllarının trajik karakterleri, modern vasıtalar, kafeler, oteller ve gökdelenler fonu önünde geçmişin hayaletleri olarak anlam kazanıyor. İki farklı dönemin üstüste binmesi önceleri kafa karıştırıyor belki, ancak üzerinden üç çeyrek asır geçmiş de olsa milliyetçilik ve ırkçılık belası açısından aslında pek bir şeylerin değişmediğini vurgulaması açısından bu çarpıcı deney giderek ilgiyle izlenen bir seyirliğe dönüşüyor.
Yahudi ses teknisyeni Fransa’yı yutmaya hazırlanan faşistlerden (filmde Naziler yerine Faşistler denmesi öykünün günümüze uzanan paralelliklerinin vurgulanması açısından önemli) kaçmak üzere intihar etmiş Alman yazarın dokümanlarını alarak Meksika vizesi almak üzere Marsilya’ya yollanıyor. Bu güzelim liman kentini kaçakların ve göçmenlerin bekleştiği bir tampon bölge olarak tasarlamış yönetmen. Konsoloslukların önünde vize kuyruğuna girmiş savaş döneminin bezgin Avrupalı Yahudi veya komünist mültecileri ile hayatta kalabilmek için Afrika’dan ya da Orta Doğudan kaçmış çoluk çocuk göçmenlerin aynı kaderi paylaştıkları bir tür araf misali olarak çizmiş Marsilya’yı.
Radyosunu tamir ettiği, birlikte top oynadığı küçük çocuk ile bir baba oğul yakınlığı kuruyor Georg. Öte yandan, evraklarını çaldığı yazarın ümitle bekleyen karısı ile karşılaştığında aşık oluyor. Bir Alman doktorun devreye girmesiyle bir aşk üçgenine tanıklık ediyoruz daha sonra. Ancak, metin tür kalıplarına ne kadar yatkın da olsa, şiddet sahnelerinden özellikle kaçınıyor Petzold. ‘Kazablanka’ misali bir melodramın albenisini de geri çeviriyor (duyguları yükseltecek müzik kullanımını reddediyor örneğin). Sessizce yaşanan bir aşk ve ölüm kalım hikâyesini minimal bir biçimde vermeyi başarıyor. Klasik Hollywood anlatımını yeğleyenler için biraz mesafeli, ancak Alman romantizminin izinde çok etkileyici bir deneysel çaba ‘Transit’. Georg rolünde izlediğimiz, dev oyuncu Joaquin Phoenix’e ikiz kardeşi kadar benzeyen Franz Rogowski ile François Ozon’un ‘Frantz’ında sevdiğimiz genç kadın oyuncu Paula Beer’in mükemmel yorumlarıyla dikkat çektiği yılın ilgiye değer filmlerinden biri.
(09 Eylül 2018)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com