Ülkemizdeki gösterimi sessiz sedasız süren bir filme dikkatinizi çekmek istiyorum bu yazımda. Mısırlı yönetmen Muhammed Diab imzalı ‘Çatışma / Esthebak’, kamplara bölünmüş ülkesinin çağdaş trajedisini son derece etkileyici bir biçimde perdeye yansıtan 2016 yılının en ilgiye değer yapımlarından biri. Bizde yalnızca Antalya Film Festivali’nde gösterilmiş ilk filmi ‘678 Numaralı Kahire Otobüsünün Kadınları’nda tacize uğrayan üç kadının hak ve adalet savaşını dile getiren 38 yaşındaki sinemacı, geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali ‘Belirli Bir Bakış’ seçkisinin açılış filmi olan bu ikinci uzun metrajında, Arap Baharı’ndan sonra ülkesinde yaşananları sıcağı sıcağına perdeye aktarıyor.
Hüsnü Mübarek’in 30 yıllık tek adamlığının sonunu getiren Mısır Devrimi’nin ardından Muhammed Mursi’nin demoktratik seçimlerle cumhurbaşkanı seçilmesi ve üç gün sonra askeri darbe ile devrilmesiyle Müslüman Kardeşler ile Ordu’nun çatışmaya girmesi özetleniyor perdede beliren ilk yazılarda. Devrimin üzerinden iki yıl geçmiş, Mısır’da hayat normale dönmemiştir. Ülke kanunsuzluğun hüküm sürdüğü karanlık bir dönemden geçmektedir. Farklı grup ve fraksiyonların çatışmalarıyla Mısır tam bir kaosun içine sürüklenmiştir.
‘Çatışma’, Kahire’nin 2013 yazında sıradan bir günde geçer. Ancak yönetmen Diab’ın tercihiyle, bizler olan biteni, bu kaosun ortasında silahlı kuvvetlerin gözaltına aldığı bir grup protestocunun hapishaneye götürülmek üzere içine kondukları tutuklu aracının içinden, onlarla birlikte izleriz. ABD vatandaşı olan Mısır asıllı bir gazeteci ile onunla birlikte çalışan fotoğrafçı araca alınır önce. Daha sonra, ABD karşıtı ordu yanlısı protestocular içeri atılır. Bir sokak gösterisinde gözaltına alınan Müslüman Kardeşler yanlılarıyla araçtakilerin sayısı 20 küsur kişiyi bulur.
Farklı kültürlerden, inançlardan ve yaşam biçimlerinden gelen, farklı hayatları olan bir grup insanın biraraya geldiği patlamaya hazır bir kazana dönüşür araç. Sekiz metrekarelik metal bölme, değişik fraksiyonlardan insanların birbirinin boğazına sarıldığı Mısır toplumunun minyatür bir replikası haline gelir. Manevra alanı olmayan, giderek artan ısıdan nefes almakta zorluk çeken bu insanlar topluluğu, sıkışmış bir toplumun metaforu haline dönüşür. Araç yoluna devam ederken dışarda sürüp giden patlamalara, yakılan taşıt görüntülerine, biber gazı hücumlarına, bizler de gözaltına alınanlar gibi tel örgüler ardından şahit oluruz. Görüş alanımız ‘Saul’un Oğlu’ deneyiminde olduğu gibi son derece kısıtlıdır. Bu klostrofobik ortamda, izleyici de hapsedilmişlik duygusundan kurtulamaz.
Daha sakin anlar devreye girer ara ara. Farklı yaşam biçimlerinden gelen hemşire ile tesettürlü genç kızın kaba saba erkeklere karşı dayanışmasına tanık oluruz. Futbol ve müzikte birleşebilir bir bölümü en azından. Tutukevleri dolu olduğu için gün boyu hapis kaldıkları cehennemi araçta, aynı hamurdan gelen insanlar olduklarını hatırlarlar zaman zaman. Her biri Mısır toplumunun farklı bir rengini temsil eden bireyler, hep birlikte yaşamayı öğrenemedikleri takdirde, hep birlikte uçuruma gideceklerini fark ederler.
Yer, zaman ve olay örgüsü birliği içinde, saflara ayrılmış bir toplumun trajedisini aktaran ‘Çatışma’ sarsıcı bir deneyim. Aktif el kamerası ve dinamik kurgusuyla dar alandaki gerilimi canlı tutmayı bilen Mısırlı sinemacı ve ekibi son derece başarılı. Bir sosyal komediden aksiyona, savaş filmine dümen kıran, taraf tutmayan bu çalışmanın, kamplara bölünmenin tehlikeli boyutlara tırmanmakta olduğu ülkemizde ibretle izlenmesi gerekiyor.
(07 Mayıs 2017)
Ferhan Baran