Umut Devam Edecek

5. Dalga (The 5th Wawe)
Yönetmen: J Blakeson
Eser: Rick Yancey
Senaryo: Susannah Grant-Akiva Goldsman-Jeff Pinkner
Müzik: Henry Jackman
Görüntü: Enrique Chediak
Oyuncular: Chleo Grace Moretz (Cassie), Nick Robinson (Ben), Gabriela Lopez (Lizbeth), Bailey Anne Borders (Julia), Maggie Siff (Lisa), Ron Livingston (Oliver), Zachary Arthur (Sam), Liev Schreiber (Albay Vosch), Alex Roe (Evan)
Yapım: Columbia (2016)

J. Blakeson’ın yönettiği “5. Dalga”, uzaylıların yaşattığı mahşeri anlatan bir bilimkurgu felaket filmi. Dünya kaynaklarını bencilce kullanan insanlığı ne kurtaracaktı?

Hollywood, 2016 yapımı sinemaskop “The 5th Wawe-5.Dalga” bilimkurgusuyla felaket sinemasına yeni bakış getiriyor. Doğanın öfkesinden daha çok, dış güçlerin, uzaylıların yaşattığı mahşeri anlatıyor bu film. Hikâye şok eden bir anla başlıyor. Enkaza dönüş bir mekânda bir genç kız Cassie elindeki makineli tüfekle içeride yaralı bir genç adamı görüyor ve aniden ateş ediyor. Genç adam, haça dokunurken ölüyor. Cassie, suçluluk yaşıyor ve bu ana kadar gelen şeyleri anımsıyor geriye dönüşle. Liseli güzel kız Cassie, mutlu ailesiyle Amerikan rüyasının tüm konformizmiyle yaşarken bir şeyler olmaya başlıyor. Bu olanlara kimse bir anlam veremiyor. Okulun partisinde hoşlandığı Ben’le konuşmaya çabalayan Cassie, eve döndüğünde sevimli küçük erkek kardeşi Sam’e şarkı söyledikten sonra hayatı her zamanki gibi geçip giderken felâketin ilki gerçekleşiyor birden. Önce enerji gidiyor. Elektrik ve benzin yok oluyor. Gökyüzünde bir şey de fark ediliyor geçmeden. Tuhaf bir metal yığını kasabanın semasını kuşatmış. Olan her şeyi bu metal yığını mı yapıyordu? Ardından seller, depremler, tsunamiler oluyor. Bu anlar görsel anlamda çarpıcıydı. Sonra kuş gribi insanlığı kırıp geçiriyor. Bu salgında annesi Lisa ölen Cassie, babası Oliver ve Sam’le mültecilerin kamplarına doğru yola çıkıyorlar. Kampta da tuhaflıklar insanlığı bırakmıyor. Okul otobüsleriyle kampa gelen askerler çocukları otobüse bindirip askeri üsse gönderiyorlar. Cassie, Sam’in oyuncak ayısını almaya gittiğinde otobüsler yola çıkmaya başlıyor. Binanın içinde toplanan yetişkinlerin katliamına tanıklık eden Cassie, bu güvensiz dünyada ne yapacaktı şimdi?

Uzaylılar insan gibi…

Filmin başına dönen kamera, sadece Cassie’nin peşinde dolaşmıyor. Askeri üsse götürülen çocuklara da dokunuyor. Uzaylıların beşinci dalgası da başlıyor hemen. Bu dalgada uzaylılar, tıpkı insanlar gibi görünüyorlar. Ya onlar nasıl anlaşılacaktı? Dost gibi görünen biri uzaylı olabilir miydi? Uzaylılar, takılan özel gözlükle fark edilebiliyormuş. Gençlerin ve çocukların enselerine kurşun büyüklüğünde çipe benzer şey takılıyor önce. Sonra da üssün komutanı Albay Vosch‘un gözetiminde gençler ve çocuklar askeri talim görmeye başlıyorlar. Öte taraftan Cassie de Sam’e ulaşmak için ormanda yollara düşüyor. Keskin nişancı tarafından yaralanıyor ve gözünü bir çiftlik evinde açıyor. Evan adında bir genç onun yarasını tedavi etmiş. Elbette bu dünya güvensiz ve kimin ne olduğu da belirsizdi. Küçük güven oyunları ve çatışmasından sonra beraber düşüyorlar yollara. Hatta sevişmeye bile fırsat buluyorlar bu kaosun ortasında.

Komplo teorileri mi?..

Bu filmin içinde dolaşırken merak duygusuna da saygı duyulmalı. Yönetmen ve filmi, mümkün olduğunca hikâyedeki merak duygusunu, öncelikle ikinci yarıyla beraber ayakta tutmaya çabalamışlar. Aslında filmde klasik bir anlatım üslubu var. Yönetmen anlatımını koşut kurgu üzerinde oluşturmuş. Bu anlatım tarzı gerilimin çoğalmasına katkıda bulunmuş. Her zaman böyle olur klasik anlatımlarda. Filmin görselliği yer yer çarpıcıydı. Ama 1970’lerdeki Hollywood felâket filmlerindeki gibi akılları baştan almıyor. Bilgisayar yardımlı görüntüler olmasına rağmen. Ama yine de çarpıcı mekânlar ve fotoğraflar da insanı etkiliyor elbette. Mültecilerin toplandığı kampta geçen anlar ve final bölümü görsel olarak etkileyiciydi. Elbette gençlerin gecenin içinde uzaylı sandıkları insanlarla çarpıştıkları anlar da filme değer katmış. Işık düzenlemeleri seyirciyi atmosferin içine alıyor çoğu anda. FX’te yayımlanan Stephen King’in eserinden uyarlanmış “Under the Dome” (Kubbe Altı) bilimkurgu dizisini keşfetmeseydik “5. Dalga” filminde daha çok heyecan yaşayabilirdik belki. “Under the Dome” dizisinin yapımcılarından birinin büyük yönetmenlerden Steven Spielberg olduğunu da hatırlatalım.

Gri gökyüzü altında geçen bu filmde komplo teorilerinin içine düşmeli miydi? Filmin başında görülen haç kolye güçlü bir simge miydi? Ama bunun dışında başka dini gönderme fark edemedik filmde. Dünya günümüzde küçük bir dünya savaşının içindeydi. Hatta küresel ısınmadan dolayı kuraklık da yaşanıyordu. İnsanlık, güvenli hayat ve gelecek için mülteciydi şimdi. Filmi izlerken, dünyanın kaynaklarını bencilce kullanan ve küresel ısınmayı çoğaltan insanlığı da düşünmeli. Bu dünyayı mahvedecekse insan mahvedecek. “Öteki” denilen uzaylılar değil. Bu filmdeki en güzel şey, umudun ve dayanışmanın hissettirilmesiydi.

İngiliz yönetmen J. Blakeson, 1972’de doğdu. “5. Dalga”, yönetmenin ikinci filmi. 1962 doğumlu Amerikalı yazar Rick Yancey’nin “5. Dalga” bilimkurgu romanı, üçlemenin ilki ve övgüler almış. Bu üçleme ülkemizde Pegasus Yayınları’ndan çıktı 2014-15 arasında.

Bir de filmin tüm genç oyuncularına övgü göndermeli. Bu filmin devamı da çok geçmeden gelecek herhalde. Filmin sonunda fark ediliyor bu, merak edilmesin.

(02 Mart 2016)

Ali Erden

[email protected]