“Babam Romulus”, Büyük Savaş sonrası bir tür ‘yitik’ olan göçmen kuşağı insanlarından baba ile küçük oğlunun, çok özel bir kadın olan annenin problemli ‘arayış’ında verdikleri zorlu sınavı, acımanın ve merhametin en anlamlı hallerinde anlatıyor: Avustralya’nın geniş doğasında 1960 ve takip eden yaz aylarında Avrupa’dan göçmüş insanların sevgi arayışları, sizi tuhaf bir kaybolmuşluğun içine sürükleyecek.
“Kalpazanlar”, “soykırımın ortasında, sadece bir duvar kalınlığı mesafede ırkından insanlar öldürülürken katillerle işbirliği mi yapardın, yoksa…” sorusunu vicdanlara yerleştiren, ahlâksal ikileme düşüren, yaman bir film: Yabancı Film Oscar Ödülü’nü hakkıyla almış yani.
“Kesişme”, tamamen yabancısı olduğunuz bir ülkede kaçak çalışıp yaşamanın nasıl bir şey olduğunu adım adım, sakince ve içli bir tonda öykülüyor: Gerçekçi, neredeyse yarı belgesel gibi.
“Özgürlük Savaşçısı”, biraz “Yıldız Savaşları”ndaki Jedi felsefesinden, hafif “The Matrix” stilinden ve baskın biçimde “Yüzüklerin Efendisi”nden esinlenmiş bir video oyun uyarlaması olsa da, iki savaş sahnesindeki kusursuz aksiyon / mükemmel kurgu için bile izlenebilir: Sertliğinin 13 yaş alt sınırına göre ayarlanmış olduğunu anımsatmakta yarar var.
“Tanrının Vadisinde” Irak işgâli sürerken çekilmiş sağlam anti – militarist filmlerden, her sahnesi incelenebilecek bir sinema başyapıtı: İzlemek zorundasınız; çocuklarınızı anlamsız savaşlara sürüp birer ‘yaratık’ haline getirmemek insanlık göreviniz olduğu için!
(27 Mart 2008)
Ali Ulvi Uyanık