Tom Medina: Dışlanmışlık Hayata Bakışı Belirler

Hepimiz bu dünyayla bir yerinden bir anda tanıştık. Bulunduğumuz yerden tanıdık her şeyi. Hayat zaten akıyordu, biz de katıldık ona… Bir yerinde de bırakacağız diğer herkes gibi, tüm canlılar gibi. Doğum ile ölüm arasındaki o süreç bizimki.

Tom Medina’da da yönetmen Tony Gatlif bir dışlanmış üzerinden bizi hayata sokuyor. Tom Medina’nın hayatına giriyoruz. Yalın bir anlatımı var Gatlif’in, sanki bir pencere açıyor o yaşama ve izliyoruz. Bir zaman sonra da kapatıyor o pencereyi, biz izleyiciler duygularımızla baş başa başlıyoruz anlamlandırmaya…

Dışlanmış diye tanımladığım Tom Medina hakkında hiçbir şey bilmiyoruz, bildiklerimiz de yalan büyük olasılıkla. Zaten filmin merak ve heyecanı da orada başlıyor. Hem onu tanımak hem de neler yaptığını, yapacağını görmek için pür dikkat odaklanıyoruz beyazperdeye.

Çocuk mahkemesi tarafından ücra bir köye “rehabilitasyon” amaçlı sürgün olarak Ulysse’in yanına gönderilir Medina. Aslına bakarsanız düşler aleminde, kendi halinde, kaygısız ve en önemlisi çekincesiz yaşayan biridir. Gençtir, çekincesiz, ama kaygısız olduğu söylenemez. Yardımsever ve iyi niyetli Ulysse’in çiftliğinde doğayla iç içe kendini iyileştirmenin yolunu bulacak mıdır?

Zorunda olmak, yazıldığı denli kolay bir tanım değil. Birçok nedeni vardır insanın, kendisini savunmak için, birçok gerekçe uydurabilir, haklı çıkmak amacıyla. Kendisi de bilir bunların birer mazeret olduğunu, hiçbir anlamının olmadığını… ama savunma içgüdüsü bu yalanların üzerinde bir rahatlama sağlayabilir.

Hayatın her anında, her alanında karşımıza çıkar bu mazeretler. Siyasetçilerde görülür en çok da… bir de tutunamayanlarda. Siyasetçiler için dün, hatta bugün yoktur, onlar yarına odaklanmışlardır, tek ayak üstüne kırk yalan söyleyebilir ve herkesi inandırabilirler. Toplumun unutkanlığı onların sığınağıdır; hem zaten değil mi ki, hep vaatler üzerindendir söyledikleri, yarısına bile erişilememiştir oysa. Tutunamayanlar ise başkalarını değil kendilerini kandırır bu mazeretlerle. Kendi hallerinde mutludurlar, o da yeter zaten, artar bile.

Tom Medina, Ulysse’in yanında olsa da kendi düş dünyasında kendini iyileştirir zaman içerisinde. Gençtir, deli doludur, umursamaz görünmektedir ve en önemlisi duyguları güçlüdür. Suzanne ile kesiştiğinde yolu, sokakta biberiye satmanın bile umutları üzmemek için yeterli olacağını kavrar.

Suzanne, “Saraybosna çocuğu”nu (1991’de Yugoslavya’nın dağılmasıyla yaşanan savaş sırasında Sırp askerlerin Srebrenitsa Katliamı ile birlikte Bosnalı kadınlara tecavüzü sonrasında, doğan çocuklara verilen ad, tecavüz çocuğu) bulmak için çabalamaktadır. Tom Medina ile yeni ve ışıklı bir yol açılır önlerine… 03 Mart’tan itibaren sinemalarda…

(28 Şubat 2023)

Korkut Akın

[email protected]