Taika Waititi’nin yönettiği ve Michael Fassbender, Oscar Kightley, Kaimana, David Fane ile Rachel House’un oynadığı Atan Kazanır (Next Goal Wins), 05 Ocak 2024’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Disney Studios Türkiye tarafından vizyona çıkarıldı.
Gerçek bir hikâyeye dayanan, 2001’deki acımasız 31 – 0’lık yenilgisiyle ünlü Amerikalı Samoa Futbol Takımı’nı konu alıyor. Dünya Kupası elemelerinin yaklaştığı zamanda geçen bu komedide, dünyanın en kötü futbol takımını güçlendirmesi için talihsiz, başına buyruk antrenör Thomas Rongen, takım antrenörü olarak işe alınır. Atan Kazanır (Next Goal Wins) bu esnada yaşanan olayları perdeye getiriyor.
Günlük arşivler: 3 Aralık 2023
Bir Çocuk Yıldız Doğuyor, Yeni Yetenek Nil, Sette Duayen Oyuncuları Büyüledi
Yılın komedisi olarak iddiasını ortaya koyan ve seri film olarak yola çıkan Başkan filminin dev oyuncu kadrosunun yanı sıra Büşra Pekin ve Necip Memili’nin kızları Cansu’yu oynayan Nil Eray sette oyunculuğu ile tüm ekipten tam not aldı. İlk oyunculuk deneyimi olan ve bu alanda eğitim alması için ailesi tarafından da yönlendirilen Nil Eray, Cansu karakteri ile, üç kardeşin arasında en pratik zekaya sahip olan ve anne – babası tarafından bu özelliği bilinen, zaman zaman da bu zekasını kardeşlerini manipüle etmeye kullanan bir çocuk. Aynı zamanda tüm ailesinin bir araya gelmesi için kendince çabalayan Nil Eray, çekimlerin en zorlu sahnelerinde başarıyla rolünün altından kalktı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
İmece, Sinemanın da Yanında: Aynı Masanın Etrafında
Sanat, belki de sadece bizim ülkemizde üzerinde durulmayan, desteklenmeyen (lâf olsun torba dolsun niyetiyle devlet ve kurumlar tarafından ulûfe niyetine verilen üç kuruşlarla) bir alan. Oysa hepimiz biliyoruz ki, Almanya, İkinci Dünya Savaşından çıktığında önce tiyatro binalarını yaptırdı, hastane ve yollara sıra sonra geldi.
Diğer dallara bakarak sinema, endüstri oluşunun da etkisiyle çok daha meşakkatli, çok daha zor ve zaman alıcı bir sanat dalı. Öyküyü senaryolaştırmak, oyuncuları belirlemek, ortak zamanlarını saptayıp onları buluşturmak, mekân ve diğer (ışık, set ve sanat grubu) zorunlulukları bir araya getirmek… Yetmiyor, kamera, film (gerçi artık peliküle çekilmediği için daha kolay, en azından negatif ve pozitif film peşinde koşmak -bunların aynı seride olması da gerekirdi- gerekmiyor. Ancak bilgisayar destekli montaj aşaması, epey enerji gerektiriyor. Filmler sesli çekiliyor, belki dublaj sorunu çıktı aradan, ama bu kez de sessizliğin sağlanması gerekiyor. Yani, bir film çekmek nereden bakarsanız bakın öyle koltuğa yaslanıp da izlemek gibi kolay ve rahat bir iş değil.
Yılmak yok…
Peki, bunca zorluğa, sıkıntıya (tabii, sansür ve yasaklamalar da var) rağmen sinemacılar yılıyor mu? Asla. Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Erken öten horozun başını keserler / Bitmek tükenmek bilmez ki başın kesile kesile” diyor bir şiirinde. Onlar da biraz hayal gücü, biraz metafor, biraz da imeceyle anlatmak istediklerini döküyor filme, muhakkak.
Yapımcı Burak Kum ve yönetmen Zeynep Üstünipek çifti, birlikte yazdıkları senaryoyu imeceyle (oyuncusundan, ışığına, mekânından animasyonuna dek) kotardıkları “Aynı Masanın Etrafında” sinema filmini bitirmeyi başardılar pandemi, ekonomik zorluklar, deprem ve enflasyon canavarına rağmen.
Asıl olan anlatmak istediklerinizse, stop-motion ve animasyon tekniklerin de yardımıyla çok keyifli, çok başarılı, çok beğenilen, hatta ödüller kazanan filmler yapabilirsiniz. Yeter ki çalışmayı, anlatmayı bir tarafa itelemeyin.
Film, farklı zamanlarda aynı masanın etrafında bir araya gelen hasta yakınlarının, hayatlarının en zor dönemlerinde karşılaştıkları sorunları çözebilmek için bir birlerinin iç dünyasına doğru duygusal bir yolculuğa çıkarak, birbirlerinin dertleriyle hem hâl olmalarını anlatıyor. Sinemalarda gösterime gir(e)mese bile birbiri ardına ulusal ve uluslararası ödül almış “Aynı Masanın Etrafında” filmi. İnsanların farklı olmasına rağmen bir masa etrafında olmak, sadece o masayı görmek sinemasal anlamda da epey bir hareketlilik doğuruyor. O hasta yakınının derdi başka, bununki bambaşka, diğerininki, “Allah kimsenin başına vermesin.”
Doğurgan bir öykü anlatılan, çünkü herkes farklı birbirinden ve anlatılan herkesin öyküsü; çeşitlendikçe, izleyici de sorunlar yumağından sıyrılıp çözüm bulmaya çalışıyor kendince… Kolay mı? Sorunları çözüme kavuşturmak kolay olsaydı, şimdiye her şey (her yer) güllük gülistan olurdu. Ama ne var! İzleyici kendince bir anlam yüklüyor beyazperdeye yansıyanlara ve ileriye daha güvenli, daha umutlu bakıyor.
Burak Kum ve Zeynep Üstünipek, yılmamışlar başarmışlar. İnanıyorum ki, genç sinema sevdalıları, öykülerine, projelerine güvendikleri zaman -tamam çok zor, tamam çok pahalı, tamam yıllar sürebilir- düşlerini gerçekleştirebilirler. Birbiri ardına ödül kazanan “Aynı Masanın Etrafında” filminin izleyiciye bir an önce ulaşması dileğiyle…
(10 Aralık 2023)
Korkut Akın