Çağdaş sinema endüstrisine yön veren dev şirketler rekabetinin son parlak ürünü ‘The Flash’ gösterimini sürdürüyor. Marvel’ın ‘Örümcek-Adam’ patentli çok başarılı animasyon serisinin devam filmi vizyonuna devam ederken, DC daha önce ‘Justice League’ dizisinde yardımcı karakter olarak boy göstermiş olan Flash önderliğinde kendi evreninin tüm süper kahramanlarına selam çakmış. Ezra Miller’in yeniden hayat verdiği Flash bilindiği üzere fırtınalı bir gecede yıldırım çarpması sonucu elektrik akımının kimyasallar ile etkileşimi neticesinde süper güçler kazanmış, Looney Tunes’un çöl kuşundan esinle ışık hızını aşan süratli koşucu özelliğine sahip bir karakter. Gündelik hayatında Barry Allen kimliği ile sakar ve gösterişsiz iken Clark Kent misali Superman’e dönüştüğünde harikalar yaratan bir süper kahraman.
Yönetmenliğini Andy Muschietti’nin üstlendiği yapım yüksek enerjili bir başlangıç sekansıyla açılıyor. Artık yaşanası bir kent haline gelmiş olan Gotham’da işler yine karışmış, patlamalarla sarsılan şehir hastanesinin doğu kanadı yıkılma noktasına gelmiştir. Batman Güney Amerika’daki bir volkan felâketi ile ilgilendiğinden sadık dostu Alfred (kısa performasında Jeremy Irons) bizim saf görünüşlü Allen’dan yardım ister. Flash kostümüne bürünen genç adam doğum koğuşunun patlayan camlarından yağmur gibi düşen bebekleri havada toplarken (burada ‘Baby Shower’ esprisi harika!) geri dönen Batman hastane kargaşasına sebebiyet veren virüs hırsızlarını köprüde geçen soluk soluğa bir mücadele sonucu haklar. Bu hızlı girişin ardından rutin hayatına döner ve kendi trajedisi ile baş başa kalır Allen. O da Batman gibi küçük yaşta yalnız kalmış, annesi gündüz vakti evlerine dalan meçhul biri tarafından bıçaklanırken suç marketten dönen babasının üzerine yıkılmıştır. Ertesi günkü duruşmada suçsuzluğu ispatlanamazsa babasından ömür boyu uzak kalması muhtemeldir. Işık hızını aşan sürati ile geçmişe dönebilen Allen gelişmelere müdahale ederek annesinin hayatını kurtarmayı, böylece bedbaht geçen çocukluğunu onarmaya niyetlenir. Lakin yaş almış ama formunda Batman’in (kısa rolünde Ben Affleck) tarihin akışına müdahale etmenin sakıncalarına ve uzay-zaman ile barbut oynanmayacağına dair tüm uyarılarına rağmen Allen dinlemez ve olayların akışını değiştirir. Saçlarına hafiften kır düşmüş annesi ile (hâlâ cazibeli Maribel Verdú) buluştuğu huzurlu yuvasına yeniden kavuştuğunda onu büyük sürprizler beklemektedir. Geçmişe yolculuk yaptığı yer farklı bir evrendir. Baba evindeki bu evrende 18 yaşındaki ergen görünüşlü Allen ile karşılaşır. Karşılaşmanın şokunu yaşarken güçlerini kaybettiğini anlar. 2013 tarihli ‘Çelik Adam / Man of Steel’in kötü Kriptonlusu General Zod (Michael Shannon) ortalığı talan etmek üzere yeryüzüne indiğinde Superman dahil diğer bir çok süper kahramanın bu evrende var olmadığını fark eder. Genç ikizi ile birlikte umutsuzca Batman’in malikanesine vardığında karşısına çıkan saçı sakalı birbirine karışmış emektar Batman’den (Tim Burton imzalı 1989 yapımı filmden Michael Keaton) yardım ister.
2013 yapımı ‘Mama’ adlı ilk uzun metrajı ile ilgi alanıma giren, Stephen King yapıtı ‘O / It’in övgüyle karşılanmış yeniden çevrimlerinin ardından DC patentli bir süper kahraman projesi emanet edilen Arjantin asıllı Andres (kısaca Andy) Muschietti bu sürprizli üstün yapım ile hayli uğraşmış. Filmin çift kişilikli ana karakterinin son dönemin en yetenekli oyuncularından Ezra Miller’e teslim edilmesi yerinde olmuş. 2011 tarihli Lynne Ramsay filmi ‘Kevin Hakkında Konuşmalıyız / We Need To Talk About Kevin’de övgü toplamış sorunlu ergen performansı ile sinema dünyasına adımını atmış olan Miller’in adı son dönemde kriminal olaylara karışmış olmasına karşın, cinsiyetsizliğine ilişkin cesur açıklamaları ile yankılar yaratmış olan oyuncudan vazgeçilmemiş. Genç oyuncu bu parlak ve yaratıcı öykünün duygusal damarını, ailesini yitirmiş Allen’ın hüznünü aktarmada gayet başarılı. Filmin sürprizleri yazdıklarımla bitmiyor. Beethoven 9. Senfoni koral pasajının prestissimo bölümünü andıran çoklu evren çarpışmasının doruğunda 80’li yıllardan günümüze DC evreninin çocukluk anılarımızda yer etmiş yüzleri bir bir karşımıza çıkıyor. ‘Geleceğe Dönüş / Back to the Future’ ruhundan hareketle anılar tazeleniyor, kaybettiklerimiz için hüzünleniyoruz.
(28 Haziran 2023)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com