Sinemada büyük yaratıcılar çağının son temsilcilerindendir Krzysztof Kieslowski. Kısa ömrüne sığdırdığı bir avuç filmiyle karamsar dünyamıza umut aşılayan yeri doldurulmaz ustanın ünlü ‘Üç Renk Üçlemesi’nden önce çektiği unutulmaz başyapıtı ‘Véronique’in İkili Yaşamı / La Double Vie de Véronique’ 25 yıl sonra yenilenmiş kopyasıyla ülkemiz sinemalarında ilk kez gösterime giriyor.
Alman asıllı ‘doppelgänger’ sözcüğüyle anılan ikiz ruhların hikâyesidir bu. Weronika ile Véronique aynı tarihlerde iki farklı ülkede, Polonya ve Fransa’da dünyaya gelmiştir. Annelerini erken yaşta kaybeden ikiz ruhlar babalarıyla sevgi dolu ortamlarda büyürken dünyada yalnız olmadıkları hissini güçlü bir biçimde hissederler. Kraków meydanında benzeriyle mucizevi bir şekilde karşılaşır Weronika. Kısa bir süre sonra meleksi lirik sesiyle solist olarak katıldığı konser esnasında sahne üzerinde hayata veda eder. Zayıf ve kırılgan kalbi performans heyecanına yenik düşmüştür. Filmin ikinci bölümünde ikizinin yarım bıraktığını tamamlayan Véronique’in hikâyesine yöneliriz. En coşkulu anında içini kaplayan kedere anlamaz veremez Paris’li genç kadın. Weronika’dan aldığı titreşimlerle zayıf kalbini zorlamamak için şarkı söylemeyi bırakır, kariyerine müzik öğretmeni olarak devam etmeye karar verir.
Sözcüklerle kolay kolay anlatılamayan bir görselliğin hâkim olduğu Kieslowski sinemasının karamsar öykülerinde umut ışığı hiç sönmez. Metafizik olanla dünyevi etik meseleler birlikte yer alır onun dünyasında. Bilinmeyenin gizemi, düşler, insanoğlunun iç âlemine kanlı canlı yaşama coşkusu, tensel aşkın büyüleyiciliği karışır eşsiz kadrajlarında. Varoluşumuza dair küçük detaylardan oluşur Veronik’lerin dünyası. Şarkı söylerken Weronika’nın yanağına düşen yağmur damlaları, şeffaf küçük topun tavana çarpmasıyla dökülen sıvanın verdiği neşe, hayatımızda yer etmiş önemsiz gibi gözüken objelerin varlığı, asırlık ağaca dokunulduğunda hissedilenler varoluşumuzu anlamlandırmamıza yarayan detaylardan birkaçıdır sadece.
Flaubert’in ‘Madame Bovary’ karakteriyle kendisini ifade etmesi gibi Veronik’ler de Kieslowski’nin birer yansımasıdır. Weronica’nın hüzünlü vedasında kendi ölümünü görmüştür sinemacı. Filmin çekiminden beş yıl sonra yaratım uğraşının, Perestroyka öncesi Polonya’nın baskıcı ortamında sinema yapmanın yorgunluğunu daha fazla taşıyamayan kalbine yenik düşmüş, Véronique’in kuklacı aşığının ölen balerini misali kelebek olarak göğe yükselmiştir.
‘Véronique’in İkili Yaşamı’ yönetmenin olduğu kadar baş kadın oyuncusunun da filmidir. Sinemacının dikkatini Louis Malle’in ‘Au Revoir Les Enfants’ filmindeki piyano öğretmeni rolüyle dikkatini çekmiştir Irène Jacob. Film çekildiğinde 24 yaşında olan Jacob’un duru güzelliğine, Kieslowski’nin benzersiz kadrajından süzülen kırılgan, romantik, coşkulu ve şefkatli bakışlarına aşık olmuşuzdur. Bir de Kieslowski sinemasının ayrılmaz bir parçası niteliğinde olan Zbigniew Preisner’in hüzün yüklü müziği filmin önemli aktörlerinden biri olarak yerini almayı sürdürür bu güzel filmde.
Sinema derslerimde onun sinemasından söz etmediğim, bende özel bir yeri olan ‘Aşk Üzerine Kısa Bir Film’in tamamını ya da önemli bölümlerini öğrencilerime izlettirmediğim hiç olmamıştır. Yoğun bir yalnızlık duygusuna kapıldığım anlarda can dostum Kieslowski’ye sığınırım ben. Gerek metafizik gerekse dünyevi meselelerde rehberim olmuştur büyük sinemacının bir avuç filmi. Ustanın vasiyet filmi olarak kabul ettiğim ‘Véronique’in İkili Yaşamı’nın içinde yaşadığımız karanlık günlerde kendini yalnız ve aldatılmış hisseden her sanatsever için sığınılması gereken bir liman olduğunu düşünüyorum. Bir kültür barbarlığına kurban giden tarihi Emek Sinemamızın fuayesindeki, yanında Angelopoulos ve Bertolucci olduğu halde o ışık dolu gülümsemesiyle sinemaseverleri selamladığı Emek sahnesindeki izlerini yok ettiler belki ama o ‘Başka Sinema’ salonları perdelerinden bizleri selamlamaya hazırlanırken, coşkun bir yaşama sevinciyle kaybettiklerimizin kederinin birlikte yaşandığı o unutulmaz deneyime bir kez daha davet ediyor hepimizi.
(10 Ağustos 2016)
Ferhan Baran