Hayatının son üç-dört ayını, bir gün böylesi bir yazıyı kaleme alma olasılığı nedeniyle kâbuslar görerek geçiren biri için, onu anlatabilmek çok ama çok zor… Evet, Veysel Hoca yok artık! Saatlerin nasıl geçip gittiğini anlayamadığımız, hemen her gece koca bir ülkeyi, siyaseti, sanatı, sinemayı ayağa kaldırıp yeniden yerine oturttuğumuz o doyumsuz sohbetler yok! Kim bilir, belki de ikimizin de “hayatımın filmi” dediğimiz, varlığından habersiz olanları, onu … Devamı… »