Şiddet ve Cinsellik Altyazısız

Aşk ve nefretin tasviri için sözcüklere ihtiyaç var mıdır. Bu hafta sinemalarda gösterilmeye başlayan ‘Kabile / Plemya’ işte bu soruya güzel bir yanıt niteliğinde. Yönetmen Miroslav Slaboshpitsky’nin geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nin ‘Eleştirmenler Haftası’ seçkisinden üç ödülle dönen ilk uzun metrajı karanlık işlerin döndüğü bir sağır ve dilsizler okulunda geçiyor. Duymayan ve işaret diliyle anlaşan engelli oyuncuların tümü amatör. Filmde herhangi bir altyazı ve dış sesin yer almayacağını ön jenerikten öğrendiğimizde farklı bir deneyimle karşı karşıya olduğumuzu fark ediyoruz. Aktörlerin kullandığı işaret dilini çözemiyorsak tüm dikkatimizi perdeye vermek durumunda olduğumuzu anlıyoruz.

Yönetmen genel planları tercih etmek suretiyle işimizi kolaylaştırmıyor da. Bu seçimin bir nedeni var kuşkusuz. Yakın plandan kaçınarak bedenlerin kimlikleri tanımlamasını arzu ediyor Ukraynalı sinemacı. Ancak ustalıklı bir senaryo ve ekspresyonist yorumları hatırlatan aktörlerin vücut dili kısa sürede öykünün içine dalmamızı sağlıyor. Müzik de kullanılmıyor ancak tümüyle sessiz bir film değil bu. Sert adımlardan arabaların motor gürültüsüne, savrulan yumruk darbelerinin vücutlardaki yankılarından giysilerin kumaş hışırtılarına kadar çevredeki tüm doğal sesler öne çıkıyor özenle hazırlanmış ses bandında.

Daha önce çekmiş olduğu kısa metrajı ‘Sağırlık / Glukhota’ ile duyma ve konuşma engellilerin sessiz evrenine olan ilgisini belli etmiş olan yönetmenin ana aktörü Sergey (ki adını diğer oyuncularda olduğu gibi perdeden akan son jenerikte öğreniyoruz) okulun yeni öğrencisidir. Burada kendini soygun ve fahişelikle iştigal eden karanlık bir şebekenin içinde bulur. Okul yöneticilerinin de dahil olduğu bu suç ortamının kendine özgü bir düzeni vardır. Sergey hiyerarşi içinde giderek yükselirken hem daha çok suça bulaşır, hem de bu karanlık evrenin kurallarına bağlı olarak duruşu ve tavırları farklılaşır. Çete reisinin gözdesi Anna’ya tutularak çizmeyi aştığında ise çevresindekileri karşısında bulacaktır.

Sanıldığı gibi işitme ve konuşma engeli üzerine bir çalışma değil ‘Kabile’. Geçtiğimiz Selanik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen olarak ödüllendirilen Slaboshpitsky’nin hedeflediği insanoğlunun zaman zaman sözcüklerin ardına gizlenmiş, örtbas edilmiş temel içgüdülerini tüm çıplaklığıyla sergilemek. Saf cinsellik ve sert şiddet bölümlerinde beliren bu natüralist tavır anestezi olmadan gerçekleştirilen kürtaj sekansında doruğa çıkıyor. Görüntü ve kurgunun başındaki Valentyn Vasyanovich’in steadicam çalışması ve mükemmel uzun planları eşliğinde nefes nefese izlenen filmin başlarında sınıf öğretmeninin Avrupa Birliği haritası önünde Ukrayna hakkında konuştuğunu sezdiğimiz sahneyi hatırladığımızda farklı bir alt metin üzerine kafa yormaya başlıyoruz. Birliğin dışında bırakılmış Ukrayna’nın tüm kapalı toplumlar gibi suç ve yolsuzluk batağında boğuştuğu ve filmin diktatörlük üzerine bir metafor olup olmadığı geliyor hemen aklımıza.

(20 Haziran 2015)

Ferhan Baran

[email protected]