Afrika’dan bir çığlık yükseliyor. Kıtanın kuzey batısından, Büyük Sahra’nın güney bölgesinde yer alan Timbuktu şehrinden. Geçmişte Mali imparatorluğunun en önemli ticaret merkezi olmuş, erken İslam’ın kültür hazinelerine ev sahipliği yapan bir zamanların entellektüel merkezinden. Geçmişin bu gizemli şehri bugün baskı ve terörün hüküm sürdüğü lanetli bir beldedir. Yönetimi ele geçirmiş olan İslami cihad örgütü bölgeyi yılların geleneklerinden, kültürel zenginliklerinden kopartarak İslami köktendinciliğin çağımızdaki en berbat örneklerinden biri haline getirmiş. Kara kıtanın sinemadaki önemli temsilcilerinden Abderrahmane Sissako ilk kez geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde görücüye çıkan ve bu tarihi kent ile aynı adı taşıyan son filminde çocukluğunun geçtiği babasının memleketine hüzünle bakıyor. ‘Timbuktu’ bir isyanın, yok edilmiş bir yaşam biçimine ağıdın filmi.
İslam adına estirilen şeriat terörüyle kent baskı altındadır. Müzik dinlemek, futbol oynamak, sigara içmek, sokaklarda zaman geçirmek gibi absürd yasaklar söz konusudur. Kavurucu çöl sıcağında eldiven ve uzun çoraplar giymek zorunda bırakılan kadınlar için hayat daha da zordur. Merkezden uzaktaki geniş çöllük arazide hayat daha yaşanır haldedir. Hayvancılıkla uğraşan Kidane, karısı Satima, küçük kızı ve sekiz sığırlık sürüyü kollayan ailenin ferdi olmuş küçük çoban Issan çöl ortasındaki geleneksel çadır hayatında daha özgür ve mutludur. Lakin genç adamın balıkçılık yapan komşusuyla giriştiği kavga beklenmedik bir biçimde sonuçlandığında Tuareg çoban Kidane’ın kaderini katı şeriat kuralları tayin edecektir.
1919 yılında Devrim Rusyası’nın önde gelen sinemacıları tarafından kurulmuş olan Moskova’daki Devlet Sinema Okulu’ndan (kısaca VGIK olarak biliniyor) mezun olan Sissako sinema öğreniminin ardından Fransa’ya yerleşmiş, daha önce hayranlıkla izlediğimiz filmlerinde olduğu gibi geri bıraktırılmış ülkesinin sorunlarını dile getirmeyi sürdürüyor. 2002 yapımı ‘Heremakono’ (uluslararası dağıtımdaki adıyla ‘Mutluluğu Beklerken / Waiting for Happiness’) ve bir önceki uzun metrajı ‘Bamako’ (2006) küreselleşme, göç temaları üzerinden Afrikalının yabancılaşma sorununu irdeler. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’na itirazların yükseldiği bir tartışma ortamında halkın günlük yaşantısını tüm renkleri ile sergiler.
Annesinin memleketi Moritanya’da çektiği ‘Timbuktu’da daha sert bir politik meseleyi ele almasına rağmen sakin üslubundan, trajediyle iç içe geçmiş absürd mizahından vazgeçmiyor Sissako. Camiye ayakkabıları ve silahlarıyla dalan cihadcıları saygın din adamının sözleriyle yargılıyor. Yaşanan tüm baskılara rağmen insanların inadını vurguluyor. Kadınların direnişini ön plana çıkarıyor. Eldiven giymeye direnen balıkçı kadının isyanını, dansettiği için halk önünde kırbaçlanan kadının dudaklarından dökülen isyan müziğini kutsuyor. Fellini’nin Saraghina’sını andıran (Haitili dansçı ve oyuncu Kattly Noel’in yorumladığı) meczup kadının rengarenk yerel giysileriyle kente zorla giydirilmek istenen kara peçeye itiraz ediyor.
‘Mavi En Sıcak Renktir’in yaratıcısı Abdellatif Kechiche’in değişmez görüntü yönetmeni Tunus asıllı Sofian El Fani’nin ışık ve kuma bulanmış görüntüleri ve yine Tunuslu besteci Amine Bouhafa’nın müziği eşliğinde Afrika insanına özgü yavaş ve sakin ritmini özenle oluşturuyor Sissako. Ajitasyondan uzak duran sineması anlamsız yasak nedeniyle topsuz oynanan futbol maçı ve göl kıyısında sonu cinayetle biten kavganın uzak tek bir planla siluetler halinde verildiği şiirsel iki bölümle doruğa çıkıyor. ‘Timbuktu’ 30 Ocak’tan itibaren Başka Sinema programı kapsamında gösterilmektedir.
(31 Ocak 2015)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com