Bağımsız sinema çıkışlı David O. Russell’ın son filmi hoş bir yeni yıl sürprizi. Romantik komedi türünün son dönemdeki en iyi örneklerinden. İki kırık kalbin hikâyesini anlatan ‘Umut Işığım / Silver Linings Playboook’ aynı zamanda Amerikan komedisinin altın çağının gözde türlerinden ‘screwball’ tarzı güldürüye günümüzden hoş bir gönderme.
1930’lu 40’lı yılların yükselen Hollywood stüdyo sistemine damgasını vurmuş olan ‘screwball’ tarzı güldürünün merkezinde başlangıçta birbirinden nefret eden ve film boyunca gelişen gergin komik atışmalar ve kaçıp kovalamacalar sonrasında birbirine aşık olan bir çiftin romantik öyküsü yer alır. Kelime anlamı olarak ‘screwball’ beyzbolda falsolu topa verilen ad. Şöyle ki, top (yani film) başka yöne gidecek gibi dururken (ya da çiftler birbirinin gözünü oyacak gibiyken) ters tarafa döner (böylece çiftimiz mutlu son’da birleşir). Russell’in bu son çabası, altın çağ döneminde Frank Capra (It Happened One Night), Howard Hawks (His Girl Friday), Preston Sturges (The Lady Eve) gibi ustaların -parantez içindeki örnekleri çoğaltılabilecek- klâsik güldürüleriyle sinema tarihine damgasını vurmuş olan türü tazeleyen hoş bir çalışma. Önemli ayrıcalığı, kariyer peşindeki iddialı çiftlerden farklı olarak bu kez kahramanların dengesiz, sorunlu kişiler olması. Karısını iş arkadaşıyla yakaladıktan sonra adamı öldüresiye dövmüş ve psikiyatri kliniğine kapatılmış Pat (manik depresif bozukluk olarak da bilinen) bipolar ya da iki uçlu duygusal bozukluktan, polis kocasını talihsiz bir kaza sonucu kaybetmiş Tiffany ise şiddetli depresyondan muzdarip. Klâsik güldürülerin burnu havada çiftlerinin aksine yaralı, kırılgan bir o kadar da deliler.
Russell bu alışılmadık dengesiz çiftin hikâyesine uyum sağlayan ve önceki filmlerinden aşina olduğumuz omuz kamerası, hızlı geçişler ve son jeneriğinde bazı sinema yazarı dostlarımızı ayağa kaldırıp dansettiren ritmik müzik kullanımı eşliğinde dinamik bir anlatım tutturmuş. Ama asıl marifeti bu tür güldürülerin yapıtaşı olan mükemmel işleyen senaryosunda. Ülkemizde Feniks Yayınları’ndan çıkan Matthew Quick’in çok satan kitabından uyarlanan senaryo bizzat Russell’in kaleminden çıkma.
Russell orta sınıf Amerikan ailesini anlatmayı iyi bilen yönetmenlerden. 2010’da iki başarılı oyuncusuna (Christian Bale ve Melissa Leo) Oscar kazandırmış olan bir önceki filmi ‘Dövüşçü / The Fighter’ aile dayanışması üzerineydi. ‘Umut Işığım’ın sorunlu çifti de huzuru yine deli dolu ancak esirgeyen sıcak aile ortamında buluyor. Cadılar Bayramı ile başlayan Şükran Günü ve Noel kutlamalarıyla devam eden yıl sonu etkinliklerinin masalsı atmosferiyle uyumlu bu belki çok Amerikan öykünün ‘kendini iyi hissetmek isteyenlere’ iyi geleceği muhakkak. Hele drama ile komedinin tam kıvamında dengelendiği filmin oyuncu kadrosu da mükemmel olursa.
Anne’de ‘Animal Kingdom’dan daha farklı anaç karakteri yine gözleriyle oynayan harika Jacki Weaver, baba’da uzun yıllar sonra klâasına çok yakışmış bir kompozisyonda döktüren futbol ve Eagles delisi Robert De Niro, bipolar Pat’de dokunaklı yorumuyla Bradley Cooper çok iyiler. Ama filmin esas kahramanı mutsuz ve dengesiz Tiffany’de harikalar yaratan Jennifer Lawrence. İki yıl önce ilk başrolünü oynadığı ve Oscar adayı olduğu bağımsız yapım ‘Gerçeğin Parçaları / Winter’s Bone’ ile hayranlığımızı kazanan Lawrence, bu bağımsız yapımın ardından büyük stüdyo filmi ‘Açlık Oyunları / The Hunger Games’ ile genç seyirci ikonlarından biri oldu. Ancak bununla yetinmeyerek bu filmde olduğu gibi farklı kompozisyonlarla gönüllerimizi fethetmeye devam edecek gibi duruyor. Sırf Meryl Streep ışığı taşıyan bu gencecik yeteneği izlemek için bile seyredilir ‘Umut Işığım’.
(04 Ocak 2013)
Ferhan Baran