“Aşkın Yaşı Yok”, entelektüel bir ailedeki bireylerin, anneyi kaybettikten sonra birbirlerine yabancı gibi yaklaştıklarını ancak içlerine sızan üvey kardeş ile babanın eski öğrencisi sayesinde özel duyguları ‘yeniden keşfetme’lerini naklederken, mizahın, oyuncu performanslarının ve sımsıkı dokunmuş diyalogların en iyisini sunuyor: Dennis Quaid’in -bu filmdeki tarzıyla- fena halde Jack Nicholson’ı anımsattığını söylemem şart!
“BenX”, eğer kendi ‘özel dünya’nızda rahat bırakılmıyorsanız (gelişmiş bir ülkede yaşıyor olsanız da), farklılığınızı kabul ettirmek için onlar gibi dürüst olmayan bir oyun oynamanız gerektiğini, ilgili disiplinlerin yöntemlerini tartışmaya açacak denli cesurca anlatıyor: Filmin zeki buluşu, otistik genç adamın gerçek dünyadan kaçarak kurduğu bilgisayar oyununa benzer ‘kaçışlara’ ihtiyacı olanlar, özellikle izlesinler!
“Kara Şövalye”, bir gün gelip sadece ama sadece ‘kaos için kötülük yapan’ biri ile karşılaştığınızda ve suç – suçlu – polis – savcı – adalet – cezalandırma ezberiniz bozulduğunda, ruhunuzun en dibe, tam da kötülüğün merkezine ne kadar düşebileceğine dair çok esaslı bir sınava dahil ederken sizi, iki boyutlu bir çizgi romana her anlamda nasıl derinlik kazandırılabildiğinin de dersini veriyor: Hala insanlıktan umut kesilmemişken muhakkak görünüz; IMAX deneyimini tercih ederseniz, gerçeklik duygusunun katlanarak büyüyeceğini unutmayınız!
(24 Temmuz 2008)
Ali Ulvi Uyanık
aliuyanik@superonline.com