18 Temmuz 2008 Haftası

“Dünyanın Merkezine -3 Boyutlu- Yolculuk” ya da çocukluğumuzdan kalma adıyla “Arzın Merkezine Seyahat”, günümüze uyarlanmış biçimiyle hem düş gücünün önemine dikkat çekiyor, hem olağanüstü serüven yaşayan üç karakterin iç değişimlerini yansıtan iyi bir hikâye anlatıyor ve hem de sinemanın büyüsüne çekerek sizi, harika bir ‘dünyadan içeriye’ yolculuk yapmanızı sağlıyor: Bir de Real D Sinema farkıyla izlerseniz, zevkten dört köşe olursunuz!

“Kız Kardeşim Evleniyor”, birkaç günde geçen ve çevrelerindekilerin de etkileriyle birbirlerini ‘yeniden algılayan’ ve sert mizaçlı olana rağmen ‘et-tırnak’ gerçeğini olumlayan iki kız kardeşin, onlar hep varlarmışçasına duygudaşlık kurduğunuz hikâyesi: Her ayrılma, biliyorsunuz, aslında bir ayrılamamadır!

“Mamma Mia!”, herkesin yaşamına belli bir yerde dâhil olan ABBA şarkılarını, aşk, ayrılık, umut – umutsuzluk, hüzün, kavuşma, sevinç, tutku gibi tüm insanları ilgilendiren geniş içerikli bir öykünün malzemesi olarak kullanan, en depresyonda seyirciye bile “kendini iyi hisset”tirecek bir coşku, bir müjde: Eminim, şarkıları ‘bizzat’ yorumlayıp, danslarda da ‘döktüren’ oyunculara doyamayacak ve tekrar tekrar izleyeceksiniz (aynen benim gibi!).

“Ölülerin Günlüğü”, tükettikçe tüketen ve sonunda da ‘kendi kendini ısırıp, koparıp parçalayarak tüketen’ insanoğlunun çıldırışını gençlerin el kameralarından yansıtırken, şu ‘berbat dünya’da, kamerayla çektikleri kadarına inanan benmerkezci tiplere de ustalıkla dokunduruyor: Üstat Romero’nun filmine gidiniz; sinsi mizahını da ihmal etmeden korkuturken, zombileşmeyi fena halde hak ettiğimizi düşündürtüyor!

“Yalnız Kalpler”, bu vakur, duru, sert ve etkili film, yalnızlığı gidermeye, âşık olmaya, bir yuva kurmaya, temas etmeye ihtiyacın üzüntü verici sonuçları üzerine… Soru şu: Salt sizi deliler gibi sevdiği için başkalarını gözünü kırpmadan öldürebilen biri oldu mu hiç hayatınızda?

(16 Temmuz 2008)

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]