Osmanlı Bankası Müzesi Sineması’nda Doğal – Kentsel Çevre teması altında, 15 Şubat 2007, Perşembe günü, saat 19:00’da Berta’nın Peçesi adlı Şili yapımı belgesel gösterilecek. Yönetmenliğini Jeannette Paillan ve Esteban Larrain’in yaptığı belgeselin ardından, İnsan Yerleşimleri Derneği Koordinatörü ve Mimar Korhan Gümüş, Simgesel Uğraşın Kamusal Boyutu konulu bir söyleşi yapacak.
Endesa adındaki çokuluslu bir şirket, Şili’nin güneyindeki dağlarda Ralco isimli bir proje geliştirir. Proje kapsamında inşa edilecek dev baraj, Bio-Bio Nehri’nin akışını durduracak ve yerli Pehuenche halkının yüzyıllardır yaşadığı topraklar sular altında kalacaktır. Şirket, işin başından itibaren küçük bir grup yaşlı kadınının güçlü direnişiyle karşılaşır. Belgesel, bu kadınlardan birinin öyküsünü anlatıyor.
Aylık arşivler: Şubat 2007
Bol Ödüllü Alman Filmi “Başkalarının Hayatı” If İstanbul ve If Ankara’da
Berlin Duvarı yıkılmadan önce Doğu Almanya’daki baskıcı rejimi anlatan Başkalarının Hayatı, devletin gizli istihbarat örgütü Stasi tarafından izlenen sanatçıların zorlu yaşamlarını gösteriyor. Sanat ve sevgi içinde yaşayan ve yaratıcılıklarını sergilemek için özgür kalmak isteyen sanatçı ve düşünürlerin evleri mikrofonlarla dinleniyor, politikacılar ise ellerindeki gücü kullanarak sanatçıların hayatlarına ve yazılarına karışıyorlar. Başkalarının Hayatı, bir oyun yazarının ve aktris sevgilisinin evini dinlerken gittikçe onların hayatlarını anlamaya ve hissetmeye başlayan Stasi ajanı Wiesler’in öyküsü. 2007 Oscar Ödülleri En İyi Yabancı Film kategorisinin güçlü adaylarından biri olan Başkalarının Hayatı, Hit Filmler bölümünde If İstanbul’da gösterilecek. Büyük bir merakla beklenen If İstanbul 6. AFM Bağımsız Filmler Festivali, 15 – 25 Şubat tarihlerinde If İstanbul’la, 01 – 04 Mart tarihlerinde de If Ankara ile sinemaseverlerle buluşacak.
Adem’in Trenleri
Barış Pirhasan’ın yönettiği ve Nurgül Yeşilçay, Cem Özer, Ümit Çırak ile Derya Alabora’nın oynadığı Adem’in Trenleri, 02 Mart 2007’de Kenda Film dağıtımıyla Promete Film / İFR tarafından vizyona çıkarıldı.
Hasan Hoca, Bekir’in kirletip terk ettiği Hacer’i ailesinden korumak için nikâhına aldı. Ama ona hiç el sürmedi. Bunu Allah’ın kendisine bir sınavı kabûl ediyordu. Hoca onca yoksulluğuna rağmen Hacer’e ve dünyaya getirdiği Fatmacık’a karşılık beklemeden yıllarca baktı. Bu yaşam, bir gün Hasan Hoca’nın Manisa’nın uzağındaki yirmi hanelik küçük tren istasyonuna İmam olmasıyla değişti.
Sinemadan Çıkın Paris’e Uçun
Cinecity Sinemaları ve Coca-Cola’nın düzenlediği kampanya kapsamında, çekilişi kazanan şanslı 3 sinema tutkunu çift Paris’e gidecek. Kampanya, 25 Şubat tarihine kadar devam ediyor. Kampanya süresince Bonnie & Clyde menü alıp katılım kartında yazan şifreyi SMS ile Turkcell’e gönderen kişiler arasında yapılan çekilişle, 3 şanslı çift Paris seyahati kazanacak. Sadece Cinecity Sinemaları’nda geçerli olacak kampanya kapsamında, Eyfel Kulesi, Seine Nehri kıyıları gezilecek. Çiftlerin yapması gereken tek şey, 25 Şubat’a kadar Cinecity Sinemaları’na uğrayarak sinema biletinin yanında Bonnie & Clyde menü alarak çekilişe katılmak.
Kan ve Çikolata
Katja von Garnier’in yönettiği ve Agnes Bruckner, Hugh Dancy, Olivier Martinez ile Katja Riemann’ın oynadığı Kan ve Çikolata (Blood and Chocolate), 08 Haziran 2007‘de Özen Film dağıtımıyla Özen Film – Umut Sanat tarafından vizyona çıkarıldı.
On yıl önce, Colorado dağlarında genç bir kız, ailesinin kanlarında taşıdıkları bir gizem yüzünden vahşi avcılar tarafından öldürülmesini çaresizle izledi. Ormana kaçarak ellerinden kurtuldu ve avcıların hiç bir zaman bulamadıkları bir şeye, bir kurda dönüştü. Dünyanın yarısı kadar mesafe katetmiş olmasına rağmen, Vivian Gandillion hâlâ kaçıyor.
İskoçya’nın Son Kralı
Kevin MacDonald’ın yönettiği ve Forest Whitaker, James McAvoy, Kerry Washington ile Gillian Anderson’ın oynadığı İskoçya’nın Son Kralı (The Last King of Scotland), 23 Şubat 2007’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Genç doktor 1970’lerin Uganda’sına vardığında çok uzaklardaki bir ülkede vahşi bir macera yaşayacağını düşünerek yola çıkmıştır. Eğlenecek, insanlara yardım eli uzatacaktır. Fakat bu yolculuk dünyanın en karanlık yerine, insan kalbine gidiyordur. Film dünyanın tanıdığı en çılgın diktatörlerden biri olan Idi Amin dönemindeki Uganda’yı beyazperdeye taşıyor.
Alman Kültür Merkezi Mart 2007 Gösterimleri
Yeni Çarşı Cad, No: 52, Beyoğlu, İstanbul adresindeki Alman Kültür Merkezi’nde Mart 2007′de Arka Bahçe İnsanları (Yön: Serhan Şanlı, Barış Şahin, Şevket Onur Cihan), Çatlak Sesler, Aşk Şarkıları (Yön: Klaus Maeck, Johanna Schenkel), Nina Hagen = Punk + Glory (Yön: Peter Sempel) ve The Nomi Song (Yön: Andrew Horn) adlı filmler gösteriliyor.
Alman Kültür Merkezi Mart 2007 Gösterimleri yazısına devam et
Iwo Jima’dan Mektuplar Yoluyla İç Döküş
Perdede onlarca, yüzlerce Japon askeri sapır sapır dökülürken düşündüm. Düşünmemeye çalıştığım ne varsa zihnime üşüştü. Savaşı düşündüm. Savaş, adını bildiğim, ama içini dolduramadığım bir kavram oldu benim için hep. Nedeni ne olursa olsun bir türlü anlayamadığım… Altmışbir yıl önce, Iwo Jima’da, vatan sevgileri için, idealleri için, ya da sadece mecbur oldukları için ölen o Japon askerlerini izlerken, Amerikan filosunun askerlerinden nefret etmekten alıkoyamadım kendimi. Sonra, yaralanan bir Amerikan askerinin üzerinden çıkan, annesine yazılmış bir mektupla altüst oldum. Onun da insan olduğunu hatırlatan o mektupla, yıllar önceye, üniversite yıllarıma dönüverdim. En yakın arkadaşımın Heybeliada’daki evinde kaldığım o geceye… İlk kez bir adada kalacaktım, ama bir başka ilk, dört yanı denizlerle çevrili bir kara parçasında bulunmanın biraz korkutucu ruh halini geride bırakmıştı. O gece, ilk kez bir Yunanlıyla tanışmıştım çünkü. Benim yaşlarımdaydı. Kanlı canlı, neşeli, cana yakın bir insan. O gece, dünya görüşüm adına bir sınav verdim ben. Hani o “Ege denizine döktüğümüz düşman Yunanlıların” birbiri içine geçmiş bir yumak değil, tek tek insanlardan, tıpkı bizim gibi bireylerden oluştuğunu gördüm. İçimdeki hümanist o gün uyandı işte… İyinin ve kötünün birlikte yaşadığı bir dünyaydı bu…
İşte o noktadan sonra, filmi izlerken, her iki tarafı bireyler olarak görmeye çalışarak, kazıdım kafama her bir kareyi. Bir yandan da Clint Eastwood’un nasıl anlamlı bir işe imza attığını düşünerek. Flags of Our Fathers’da Amerikan askerlerinin tarafından anlattığı öyküyü, bu defa da Japon askerlerinin tarafından anlatacak kadar yürekli ve duygulu olduğu için ona hayran kalarak…
Onlarca yıl sonra, adanın ıssız topraklarından çıkarılan o mektuplar… Anavatanı savunmak için Iwo Jima’ya gönderilen ve asla geri dönemeyeceklerini bilen o askerler… Kimi vatanını canından çok seven, kimi ideal uğruna asker olmuş ama savaş gerçeğiyle karşılaşınca alt üst olan, kimi de sırf o ülkenin vatandaşı olduğu için orduya alınmış, ama hepsi geride sevdiklerini bırakmış olan o insanlar, o mektuplar sayesinde, yeniden ete kana bürünüp dikilmişlerdi karşımıza… Birileri utansın, birileri ders alsın diye. Sadece kendi vatandaşları değil, tüm dünya onların yaşadığı trajediye tanık olsun diye…
Iwo Jima’daki kanlı çatışma yaklaşık 40 gün sürmüş okuduklarıma göre. Filmde eksikliğini duyduğum tek şey bu zaman kavramı oldu galiba. Aynı günün içinde değildi olan biten bu kesin, ama kaç gün geçmişti anlamak mümkün değildi. Filmde generalin savunma taktiği de çok açıkça belirtilmemiş. Oysa, yine tarihi bilgilerin gösterdiğine göre, General Kuribayashi, adanın savunması adına, 18 milden fazla tünel, 5 bin mağara ve Japon güçlerinin Amerikan birliklerini hedef alabilecekleri daha küçük yuvaların birbirine bağlandığı bir ağ oluşturmuş. Tüm bunları bir yana bırakırsak, film, her biri canlı karakterleri kadar, görüntüleriyle de bir gerçeğin altını çiziyor. Yönetmeninin de dediği gibi: “Bu film kazanmak ya da kaybetmek hakkında değil. Savaşın insanlar üzerindeki etkisi ve vaktinden önce hayatlarını kaybedenler hakkında.” Iwo Jima’da neredeyse 7 bin Amerikan askeri öldü; 20 binden fazla Japon askeri can verdi. Iwo Jima’nın kara kumlarını kanlarıyla suladılar; ama fedakarlıkları, mücadeleleri, cesaretleri ve merhametleri, evlerine yolladıkları mektuplarda ve bu mektuplar sayesinde yapılmış bu filmde yaşıyor…
(20 Şubat 2007)
Gülay Oktar Ural
Hürrem Erman 3. Kısa Film Proje Yarışması Ödül Töreni
Sinemamızın önemli yapımcılarından Hürrem Erman adına düzenlenen 3. Kısa Film Proje Yarışması’nın ödül töreni 09 Mart Cuma günü 14:00’te Kadir Has Üniversitesi’nde yapılacak. Törende Selim İleri, Türk sineması, Hürrem Erman ve ilk sinema çalışması ile ilgili anılarını paylaşırken, öğretim üyesi Çetin Sarıkartal da Türk sineması üzerine kısa bir konuşma yapacak. Oyun ve Düğün isimli kısa film projesi ile yarışmayı kazanan Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü öğrencisi Deniz Oğuzsoy’a ödülü verilecek. Tören konuşmalarının ardından Hürrem Erman belgeseli ve sonrasında da Oyun ve Düğün isimli kısa film gösterilecek.
- Yarışma hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Altın Portakal’ın Onur Konuğu Helen Mirren Oscar’a Koşuyor
Antalya Kültür Sanat Vakfı ve TÜRSAK Vakfı işbirliğiyle düzenlenen 2006 Altın Portakal’ın yabancı konukları arasında yer alan ünlü oyuncu Helen Mirren, En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterildi. 2006 yılı boyunca ödüle doymayan Mirren, Emmy ve Venedik Film Festivali’nden sonra katıldığı Altın Portakal Film Festivali’nde aldığı Onur Ödülü’nden sonra, Altın Küre Ödülleri’nde Kraliçe (The Queen) filminde gösterdiği başarılı performansla En İyi Kadın Oyuncu Ödülüne lâyık bulunmuştu. Helen Mirren, Kraliçe (The Queen) filmindeki Kraliçe Elizabeth rolündeki üstün performansıyla Akademi Ödülleri’nde de En İyi Kadın Oyuncu adayları arasında favori olarak gösteriliyor.
Altın Portakal’ın Onur Konuğu Helen Mirren Oscar’a Koşuyor yazısına devam et
Tüm Şirketler
Tüm Şirketler, 09 – 11 Şubat 2007 Haftasonu (Weekend), 09 – 11 Şubat 2007 Zirve 20 (Top 20) Box Office listesi için tıklayınız. Bu listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.
Medyavizyon Film
Medyavizyon Film, 09 – 11 Ocak 2007 Haftasonu Box Office listesi için tıklayınız.
Türkiye / Almanya Film Festivali’nin “Sinema Dünyaları” Bölümünde 32 Film Gösteriliyor
Yarışma filmlerinin geçtiğimiz günlerde belli olduğu Türkiye / Almanya Film Festivali kapsamında, çoğu Nürnberg prömiyerini kutlayacak olan toplam 32 uzun metraj, belgesel ve kısa film Sinema Dünyaları bölümünde seyirciyle buluşuyor. İki ülke sinema sanatından güncel yapımların yeraldığı yarışma dışı Sinema Dünyaları bölümünün yanısıra, geleneksel Sınırlar Ötesi bölümünde ise, Yunanistan, Hollanda ve İran’dan toplam dört film yer alıyor. Festival programının bir diğer ağırlık noktasını ise, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Türk sinemasının büyük ustası Atıf Yılmaz anısına düzenlenen özel bölüm oluşturuyor. Yönetmenin sekiz filmi Almanya’da ilk kez festival kapsamında sinemaseverlerle buluşuyor.
4. İstanbul Japon Film Günleri
4. İstanbul Japon Film Günleri, 22 – 25 Şubat 2007 tarihleri arasında İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde gerçekleştiriliyor. Japon sinemasının ustalarından Nobuo Nakagawa’nın sıradışı korku filmlerinden özel yapıtlar, Japon Akademi Ödülü’nde birincilik kazanan eseri ve animasyon örnekleri v.s. Her biri türünün en iyi örneklerinden seçilmiş toplam altı eser, Japonca orjinal seslendirme ve Türkçe altyazı ile seyirciyle buluşuyor. Filmlerin biletleri, İstanbul Modern Sanat Müzesi’nden 4 YTL giriş ücreti ödeyerek temin edilebiliyor. Filmlerin içeriği, gösterime gireceği mekân v. s. bilgileri için tıklayınız.
Umut Sanat Filmcilik
Umut Sanat Filmcilik, 09 – 11 Şubat 2007 Haftasonu Box Office listesi için tıklayınız.