Başparmak (Thumbsucker) daha önce birçok kısa film, reklâm filmi, müzik klibi ve belgesel kısa film çeken Mike Mills’in ilk uzun metraj filmi. Walter Kirn’in romanıyla aynı adı taşıyan ve Mike Mills’in senaryosunu yazıp yönettiği Başparmak, yönetmen Mike Mills’in deyimiyle, tamamen bağımsız ve yaratıcı bir film. Filmde, 17 yaşında başparmağını emme alışkanlığı olan Justin Cobb’un bu alışkanlığının ailesi ve çevresiyle olan ilişkilerine yansıması anlatılıyor.
Filmin oyuncuları arasında özellikle Narnia Günlükleri (2005) ve Adaptation (2002) filmlerinden tanıdığımız Tilda Swinton ile Matrix Revolutions (2003), Matrix Reloaded (2002) ve Şeytan’ın Avukatı (1997) filmlerindeki başarılı performansıyla dikkatleri çeken Keanu Reeves bulunmakta. Filmde Justin Cobb’u ise 10 yaşında başladığı tiyatro oyunculuğuna 2002 yılında Personel Velocity filmindeki Kevin rolüyle Sundance Film Festivali‘nde ödül alan Lou Pucci canlandırıyor. Bu filmdeki performansı da yeni bir ödüle lâyık gibi görünüyor.
Keanu Reeves’ı, bu filmde Justin’in diş doktoru, aynı zamanda da akıl hocası olarak görüyoruz. Sanırım Pucci ile Reeves’in birlikte olduğu sahneler, filmin en iyi sahnelerini oluşturuyor. Ancak, Justin’in annesi rolündeki (Audrey) Tilda Swinton, babası rolündeki (Mike) Vincent D’Onofrio ve Justin’i tartışma gruplarının lideri olarak destekleyen lisedeki öğretmeni (Mr. Geary) Vince Vaughn’la olan sahneler de son derece başarılı.
Justin, küçük kardeşi Joel ve anne – babasıyla birlikte yaşayan lise çağında bir gençtir. 17 yaşında başparmağını emme alışkanlığına sahip olmak, kendisine olan güveni zedelemiş ve bu durum çevresiyle olan ilişkisini de olumsuz yönde etkilemiştir. Acaba Justin neden bu yaşına rağmen başparmağını emmektedir. Bilinçaltına inmek belki de daha iyidir. Düzenli olarak gittiği diş doktoru Perry (Keanu Reeves), onu hipnotize eder. Okuldaki öğretmenlerinin tavsiyesiyle de Justin, antidepresan ilâçlar almaya başlar, işte o zaman içindeki gücü keşfeder, okuldaki tartışma grubunun başkanı olur, ardından başarılar birbirini takip eder. Justin artık başparmağını emmiyordur ama nedeni sadece öğretmenlerinin teşhis ettiği gibi hiperaktivite miydi?
Justin’in anne ve babasıyla olan ilişkisi de derinliği olmayan, belki de henüz keşfedilmemiş ilişkilerdendir. Annesine ve babasına adlarıyla hitap eder. Çünkü her ikisine de 40 yaşında olup da 17 yaşındaki bir çocuğun ebeveyni olma yükü ağır gelmektedir. Ailenin belki de en normal üyesi küçük çocuk Joel’dir. O ailesinin çıkmazlarının farkında, kendi halinde yaşamına devam etmektedir. Buna karşın, anne Audrey, bir TV starına hayrandır, baba Mike ise lisedeyken dizinden sakatlandığı için o çok sevdiği futbola veda etmek zorunda kalmıştır. Anne ve baba hayatlarının bu döneminde de yeni arayışların peşinden koşmaktadır.
Başparmak, içinde olaylar örgüsü barındırmayan bir film; haliyle filmde ne kahramanlar ne de antikahramanlar var. Sadece herhangi bir insanının bilinçaltında olabilecek bir korkuyu dile getiren, başka bir deyişle kaybetme duygusunu farklı yollarla anlatan bir film. Başparmak, yavaş çekimler, Justin’in hayal dünyasının görüntülendiği sahneler ve müzikleriyle izleyiciyi zihinsel bir yolculuğa çıkarmayı başarıyor.
Bu ve başka birçok nedenden dolayı, Başparmak şimdiden diğer birçok gençlik filminden ayrı bir yere sahip olacak gibi görünüyor. Elliott Smith ve The Polyphonic Spree’nin müzikleriyle ayrı bir renk katılmış.
(15 Haziran 2006)
Asya Çağlar