Çilek: Önceden belirteyim, Tarık Akan’ın avukatı değilim. Ben onu tanırım, o beni tanımaz. RasimO (*) bir yazısında şöyle diyor “… Tarık Akan’ın ekibi… kahvede yorgunluk atıyorlardı… TA’a selâm verdim… çıt çıkmadı.. Yeşilçamlılar beni pek tanımaz… Sanatçılar (sinemacılar dior) tiyatroya pek gitmezler… Sen (kendisine dior) niye hıyar gibi sinemaya gidiyorsun… Ben sanatçı değilim ki tiyatrocuyum… Zeki (Ökten) abi selâmıma karşılık verip hâl hatır sordu. TA ve diğer oturanlar da selâmladı. Yönetmen selâm verirse Yeşilçamda selâm veriyor.”
Aynı muhterem, TGRT için hazırlanan “Paşa Babanın Konağı” dizisinin çekimi nedeniyle beyanda bulunuyor: “Dizi sesli çekildiği için kadroyu tiyatroculardan oluşturduk, Yeşilçam’dan da konuşmasını bilen abilerimizi aldık.”
İşine geldi mi tiyatronun saygınlığını, manevi değer ve büyüklüğünü öne sür; paraya geldi mi kadın kılığında milleti güldürmeye çalış. Yeşilçam’ı kınıyorsan, ne diye kamera karşısına geçiyorsun? Geçme, git tiyatroda oyna; cefakâr sinema oyuncularının ekmeğini elinden alma.
ve Çikolata: Danıştay devlet sanatçılığını iptâl edince Sezen Cumhur Önal şöyle demiş: “Ben yazdığım şarkılarla milletin gönlünde yer ettim. Ben ulusun sanatçısıyım. Danıştay’da bu kararı alan insanlar ve onların anne babaları ve bir çok insan yıllarca benim parçalarımı bedava dinlediler. … Benden önce şarkı yoktu Türkiye’de…”
“Yıllarca bedava…” mantığından hareket edersek Sezen’ciğim, Yeşilçam’daki bütün sanatçılar Devlet Sanatçısı unvanını hak etmiştir. “Benden önce şarkı yoktu memlekette” lâfını ise gazeteye haberi yazan kişinin ifade yanlışlığına veriyorum. Çünkü bendeniz 49 yaşımın verdiği bilgi birikimiyle “şarkı” kelimesini duyduğumda Türk Sanat Müziği aklıma gelir, “Ah bu gönül şarkıları…” gelir, Hülya Sözer’in bu şarkıyı söylerken “333 söylemi” görüntüsünde tezahür eden dudaklarının aldığı şekil gelir. Selâhattin Pınar gelir, Mısırlı İbrahim Efendi gelir, “Sırma saçlı yarimin can bahşederken işvesi” gelir, Abdülkadir Meragi gelir be, Abdülkadir Meragi. Top sakalına vurulduğum, başımızın tacı, medar-ı iftiharımız. (Üretim Tarihi: 15.12.1999.) Sadi Bey bir TEMA gönüllüsüdür.
Sadi Çilingir
(*) Yanlış anlaşılmasın Rasim Öztekin’in e-posta adresidir; O, O’dur, araba tekeri değildir.