Total Film Dergisi, Nisan sayısında En İyi 20 Romantik Komedi’yi inceliyor.
27. Uluslararası İstanbul Film Festivali ve Lütfen Başa Sarın filmi hakkında yazıları dikkat çeken dergi bu sayısında, Kanunsuzlar (Outlaw) filminin DVD.si ve Narnia Günlükleri: Prens Kaspiyan (The Chronicles of Narnia: Prince Caspian) filminin afişini okurlarına hediye ediyor.
Umut Sanat Filmcilik, 28 Mart – 03 Nisan 2008 Haftalık Box Office listesi için tıklayınız.
Sinemamızın ilk starı Ayhan Işık’tır. 1951’de Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan filminin hemen ardından oynadığı Kanun Namına büyük bir çıkış yapar, film de sinema tarihimizde bir kilometre taşıdır. Ama bu filmle star olan, Işık’tan evvel sinemamızın jön’lerinden olan ve bu nedenle de -eskilerin tabiri ile- Işık’a tekaddüm eden Bülent Ufuk vardır. Işık’tan önce Ufuk… Bülent Ufuk ilk filminde başrol oynayarak sinemaya başlar: Çakırcalı Mehmet Efe (Faruk Kenç / 1950). Bu film süre bakımından standartlardan uzun olduğu için Çakırcalı Mehmet Efe ve Çakırcalı Mehmet Efe Nasıl Vuruldu adlarıyla iki bölüm olarak gösterime çıkarılmıştır. Ve iki yıl sonra Çakırcalı Mehmet Efe’nin Definesi (Faruk Kenç) adıyla devamı çekilmiştir. Bu devam filminde de Bülent Ufuk oynamıştır.
50’li yılların oyuncusu Ufuk, film sayısının giderek arttığı, bu nedenlede her yıl aralarına yenilerinin eklendiği yıllardaki oyuncular arasında çalışmalarını uzun süre sürdürmedi. Oyunculuğu bırakan 
Bülent Ufuk 1970’li yıllarda tekrar sinemaya dönecek ve filmlerde aralarla -artık baş rol olmayan- roller alacaktır. Şerif Gören ile Yılmaz Güney’in yönettiği İbret (1971) filminde yıllar sonra tekrar perdede gördüğüm Bülent Ufuk’u hemen tanımamış, yeniden oyunculuğa dönüşünü değerlendirmeyi, kim olduğunu çözdükten sonra yapabilmiştim. Sinema seyirciliğimin ilk yıllarının bu oyuncusunu, yeniden beyazperdede görmek heyecan verici idi.
Sinemamızın yaşayacağı daha başka serüvenler vardı, bir kısım oyuncular aradan çekiliyor, yerlerine değil ama sinema ortamına yeni oyuncular geliyordu. Bir gün sinema ortamının yeni yerleşim merkezi Erol Dernek Sokak’ta, Bülent Ufuk’un seti tamamen terk ettiğini -yaşam da bir film seti, yaşadıklarımız hep, kimsenin seyredemeyeceği bir film değil mi?- öğreniyorum. Yalova’da yaşamını yitirmiş.
Yeşilçam’ın bir “dalı” daha kırıldı. Ama “çam”ın daha kolları bitmedi…
(13 Nisan 2008)
Orhan Ünser
İtalyan Kültür Merkezi ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali bünyesinde L’Avventura’yı Yeniden Kurgulamak adında sergi açılıyor. Sergi, filmden alınan büyütülmüş kareler, filmin kliplere bölünmüş parçaları ve görüntülere eklenmiş metinlerle Michelangelo Antonioni’nin Macera – L’Avventura’sını yeniden kurgulamayı deniyor. Selim Eyüboğlu’nun küratörlüğünde, Esen Karol’un tasarım danışmanlığında gerçekleştirilen sergi “Meşrutiyet Cad, No: 90/A, Şişhane” adresinde 05 – 20 Nisan tarihlerinde 10:00 – 19:00 saatleri arasında gezilebilecek.
Victor Maldonado ile Adrian Garcia’nın yönettiği ve Imanol Arias, Natalia Rodriguez ile Carlos Sobera’nın seslendirdiği animasyon filmGece ve Pisiler (Nocturna), 18 Nisan 2008’de Pinema Film dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
Yetimhanede büyüyen Tim için yıldızların ışığı onun karanlık korkusunun tek ilâcıdır. Tim, Kedi Shepherd isimli, kendi sadık kedisi Tobermory ile birlikte onun koruyucusu olacak garip bir karakterle karşılaşır. Shepherd geceleri çocukların rahatça uyuyabilmelerini sağlamaya çalışmaktadır. Ancak Tim’in uyumaya niyeti yoktur.
Masayuki Ochiai’nin yönettiği ve Joshua Jackson, Rachael Taylor, David Denman ile John Hensley’in oynadığı Resimdeki Hayalet (Shutter), 08 Ağustos 2008′de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Fotoğraf sanatçısı Ben ve eşi Jane, bir çekim için Tokyo’ya gitmektedir. Mt. Fuji dağ yolunda bir kadına çarparlar, ancak arabadan indiklerinde kadından hiçbir iz bulamazlar. Ben, pahalı bir fotoğraf çekimi sonrasında, fotoğraflarda insana benzeyen beyaz karaltılar görür. Jane fotoğraflardaki bu beyaz karaltının çarptıkları kadına ait olduğunu ve onu yol üzerinde ölüme terk ettikleri için intikam istediğini düşünmektedir.
Claude Chabrol’un yönettiği ve Ludivine Sagnier, Benoît Magimel, François Berléand ile Mathilda May’in oynadığı İkiye Bölünen Kız (La Fille Coupee en Deux – The Girl Cut In Two), 02 Mayıs 2008’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Yirmi beş yaşındaki Gabrielle iki erkek arasında kalmıştır: Seçkin yazar Charles ile aile servetinin mirasçısı Paul. Kız onu tersleyince, Paul rakibine karşı çılgınca bir nefret duymaya başlar. Gabrielle adamlardan birinin metresi ve diğerinin karısı olacaktır. Chabrol’un 50 yıllık kariyerindeki bu son filmi burjuvazi, ve televizyon kültürüyle zekice dalga geçiyor.
Alexander Sokurov’un yönettiği ve Galina Vishnevskaya, Vasily Shevtsov, Raisa Gichaeva ile Andrei Bogdanov’un oynadığı Aleksandra (Alexandra), 09 Mayıs 2008’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Subay torununu görmek için 7 yıl sonra Çeçenistan’daki Rus askeri üssüne gelen Alexandra adlı yaşlı kadın burada birkaç gün geçirir ve yerel halkın hakaretlerine maruz kalır. Sonra “Erkekler düşman olabilir ama biz kardeşiz” diyen ve küçük bir dükkân işleten Malika’yla arkadaş olur. Film, iyiliğin ve kötülüğün doğasına dair incelikli bir keşif yolculuğu.
Sinemaseverlerin bütün bir yıl heyecanla bekledikleri ve bu yıl dördüncü kez Akbank sponsorluğunda gerçekleşen 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 04 Nisan Cuma akşamı Lütfi Kırdar Uluslararası Sergi ve Kongre Sarayı’ndaki görkemli açılış töreniyle başladı. Sunuculuğunu Cansu Dere ve Mehmet Ali Alabora’nın üstlendiği açılış töreni boyunca Şevval Sam film müziklerinden derlenmiş şarkılarıyla renkli bir program sundu. Açılış töreni İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı’nın konuşmasıyla başladı.
M. Cem Öztüfekçi’nin yazıp yönettiği kısa film Ayak Altında, İtalya’nın Salerno şehrinde 16 – 20 Nisan tarihleri arasında 13.sü düzenlenecek olan Shadowline Uluslararası Film Festivali’nin yarışmalı bölümünde gösterilecek.
Filmin öyküsü şöyle: İbrahim karısı ve iki çocuğuyla yaşayan bir işçidir. Her günü aynı geçer, evden çıkar, işe gider, kahveye ve birahaneye uğrar. İbrahim gündüz vardiyasında çalıştığı zaman gece uyanır, gece vardiyasında çalıştığı zaman ise gündüz vakti uyumak zorunda kalır.
