Katıldığı festivallerden ödüllerle dönen Zerre, If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’’nde izleyiciyle buluşuyor. 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yönetmen, En İyi İlk Film, En İyi Sanat Yönetmeni ve SİYAD ödüllerine layık görülen; 3. Malatya Uluslararası Film Festivali’nden de En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Kurgu ödülleriyle dönen Zerre, festivalin uluslararası yarışma bölümü Keşif (Inspired) kapsamında 16 Şubat Cumartesi günü 17:00’de gösterilecek. Erdem Tepegöz’ün, yönettiği filmde Jale Arıkan, Rüçhan Çalışkur ve Ergun Kuyucu oynuyor.
Arka Pencere Dergisi, Acı’yı Bal Eyliyor
Arka Pencere Dergisi, 173. sayısında, kapağına, Güney Koreli usta Kim Ki-Duk’un yeni filmi Acı’yı yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, İslami Sinema’nın Çıkmazı yazı dizisine yeni bir halka ekliyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Acı, Zor Ölüm: Ölmek İçin Güzel Bir Gün, Taş Mektep, Oyunbozan Ralph ve Romantik Komedi 2: Bekarlığa Veda yer alıyor. Gizli Ajan köşesinde, Murat Erşahin, İsveçli sinemacı Roy Andersson’un İkinci Kattan Şarkılar’ını yazdı. Ölüm Kararı köşesinde Janet Barış imzasıyla, ’14 Şubat Haftası İçin 11 Romantik Film’ biraraya getiriliyor.
Arka Pencere Dergisi, Acı’yı Bal Eyliyor yazısına devam et
Kelebeğin Rüyası, 22 Şubat’ta Türkiye ile Birlikte Avrupa ve Ortadoğu’da Seyirciyle Buluşuyor
Yılmaz Erdoğan’ın yönettiği ve “Aşk en güzel bahanesidir şiirin” dediği Kelebeğin Rüyası 22 Şubat’ta vizyona giriyor. Film, şairlerin altın çağı olan yıllarda, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde adım adım gelişen bir aşkı anlatıyor. 1941 yılının Türkiye’sini ve mükellefiyet günlerini yansıtan Kelebeğin Rüyası, iki genç şairin hayatla ama en çok da aşkla olan mücadelesine odaklanıyor. Kıvanç Tatlıtuğ, Belçim Bilgin, Mert Fırat, Zeynep Farah Abdullah ve Yılmaz Erdoğan’ın başrollerini paylaştığı Kelebeğin Rüyası’nda, Ahmet Mümtaz Taylan, Taner Birsel, Devrim Yakut, İpek Bilgin ve Servet Pandur da rol alıyor.
Zonguldak’ta İki Şair
Yılmaz Erdoğan’ın Cuma günü gösterime giren filmi “Kelebeğin Rüyası”, iki genç şairin arkadaşlığını, aşklarını ama hepsinden önemlisi edebiyata duydukları sevgiyi anlatıyor. Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’yu önceden tanısanız da, tanımasanız da, onların hikâyesini seveceksiniz. Ama tanıyorsanız, hele benim gibi evveleski hayranları iseniz, hakettikleri takdire kavuşamadıklarını, yeterince şiirsever tarafından tanınmadıklarını düşünüyorsanız, o zaman filmi izlerken arada bir gözlerinizin yaşlanma ihtimali de var. Öte yandan, onları tanımıyorsanız ve Yılmaz Erdoğan’dan bambaşka bir film bekliyor idiyseniz, bu da sizin meseleniz. Ben filme beklentisiz giren herkesin memnun ayrılacağına inanıyorum.
Şahsen daha başından siftah ağlamaya başladım, sonuna kadar da ara ara devam ettim. Belki genç şairlerin hikâyesini önceden bildiğim için, belki de mükellefiyet döneminde, savaşın ağır koşullarında, önce Zonguldak, sonra İstanbul’da geçen bu hikâye zaten acıklı bir hikâye olduğu için. Ama daha çok, yüzlerini görüp, “İşte Muzaffer, işte Rüştü!” diye düşündüğüm için herhalde. Hikâyenin acıklı yanları için de endişeye kapılmayın: İkilinin canayakınlığı, insanın içini ısıtan arkadaşlıkları, hele hele edebiyata olan tutkuları ile “Kelebeğin Rüyası” rahat bir seyir ve mizah da sunuyor.
Muzaffer’in Heybeliada Sanatoryumu’nda daktilolarla dolu bir odaya girmenin şaşkınlığı ile bir daktilonun önüne oturup masada da tomarla kâğıt bulduğundaki hayretini, coşkusunu, yüzündeki inanamaz ama mutlu ifadeyi unutmak mümkün mü? Arkadaşına sesleniyor: “Rüştü?!” Oysa onlar Zonguldak’ta parasızlıktan şiirlerini yazacak kâğıt bile bulmakta zorluk çekiyorlardı. Şair çilesi, işte. ‘Hoca’ diye hitap ettikleri edebiyat öğretmeni / büyük şair Behçet Necatigil bile, yazacak kâğıt çıksın diye öğrencilere fazladan ödev verdikten sonra garip Rüştü ile Muzaffer ne yapsın? Sonra Rüştü işi duvarlara yazmaya kadar vardıracak.
1941 yılında Zonguldak. Mükellefiyet Kanunu icabı Zonguldak’a bağlı köylerde 15-45 yaş arası her erkek madende çalışmak zorunda. İkinci Dünya Savaşı bastırmış durumda. İki genç şair ise, hayatın zorluklarına ve yoksulluklarına rağmen mutlu sayılırlar. Rüştü Onur (Mert Fırat) ile Muzaffer Tayyip Uslu (Kıvanç Tatlıtuğ) iyi arkadaş, arkadaşın hası. Akılları fikirleri, şiirlerinin Varlık Dergisi’nde yayınlanmasında. Zonguldak Çelikel Lisesi Edebiyat Öğretmeni Behçet Necatigil (Yılmaz Erdoğan) ise, ikisine kol-kanat geriyor. Derken, şehrin eşrafından Zikri Bey’in (Ahmet Mümtaz Taylan) kızı Suzan’ı (Belçim Bilgin) görüp âşık oluyorlar. Peki, kız onları beğenecek mi? Kimi seçecek? İkisi de birer şiir yazmaya karar veriyor. Suzan’a kimin hangisini yazdığını söylemeden okutacaklar. Suzan hangisinin şiirini beğenirse, öteki aradan çekilecek. Bu arada ikisi de öksürüyor, ciğerler maden damgasını yemiş.
Ama gençlik heyecanı, şiir aşkı verem dinler mi? Arada bir ruhları kararsa da aslında umutlular, iyi şair olduklarına, bir şekilde tanınacaklarına inanıyorlar. Maddi şartlar onları yıldırmıyor. Bir gece Behçet hocanın kapısına dayanıp önce daktilosunu ödünç istiyorlar, sonra da kâğıtlarından bir tutam… Nihayet gene kapıyı çalıp, daktilo yazacak yerleri olmadığını itiraf ediyorlar. Ama yüzlerdeki umut ifadesi, endişeyle hafiften gölgelense de, silinmiyor.
Biz de bütün bu nüansları rahatlıkla fark ediyor, yüzlerinden, beden dillerinden okuyoruz. Çünkü “Kelebeğin Rüyası” çok iyi oynanmış bir film. Yılmaz Erdoğan, belki kendisi de oyuncu olduğu için, oyuncularını çok iyi yönetmiş. Açılışından finaline kadar filmine de tamamen hakim. Ayrıca, “Kelebeğin Rüyası” bir dönem filmi olarak da çok başarılı. Aslında bu yönden filmin teknik ekibi de kutlanmayı hakediyor. Ta TRT yıllarından tanıdığım görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki, mesleğinin önde gelen birkaç isminden biri olduğunu bir kez daha kanıtlamış. Bütün oyuncular iyi demiştik, tek tek isim vermek çok zor. Birkaç tanesinden söz edelim, mükemmel bir ansambl oyunculuk örneği veren arkadaşlarını temsil etsinler. Kıvanç Tatlıtuğ, Muzaffer’de tek kelimeyle olağanüstü. Ama Mert Fırat da rolü kesip üstüne oturtmuş. Belçim Bilgin Suzan’da doğal ve cazip. Rüştü’nün sevgiyi tatmasını sağlayan Mediha’da Farah Zeynep Abdullah’a, Ahmet Mümtaz Taylan’a, Taner Birsel’e ve diğerlerine de selâm yollayalım.
Son olarak Yılmaz Erdoğan var, tabii. İki şairin yeniden hayata dönmesini, belki de tanınmasını sağlamış senaryosuyla, yönetimiyle. Behçet Necatigil’de her zamanki iyi oyunculuğuyla, takdiri hakediyor. Yürek titreten bir film, hele edebiyat seviyorsanız, aman kaçırmayın.
(23 Şubat 2013)
Sevin Okyay
If İstanbul’da Bugün: 16 Şubat 2013
If İstanbul takipçilerini bugün oldukça yoğun bir program bekliyor: 12:00’de Chris Marker’ın Güneşsiz’ini izleyenler 15:30’da SALT Beyoğlu’da Altyazı Tartışıyor paneline koşuyor. Zerre’nin gösterimine yönetmen Erdem Tepegöz ve oyuncusu Jale Arıkan katılıyor. Kutsal Motorlar’ın yaratıcısı Leos Carax ile Serra Yılmaz’ın sohbeti SALT Beyoğlu’nda. Aynı saatlerde yılın en iyi İngiliz bağımsızlarından Berberian Ses Stüdyosu gösteriliyor ve oyuncusu Cosimo Fusco İstanbul’a geliyor. Gece 22:00’de G-Mall’da Bar 25: Zamansız Günler belgeseli gösteriliyor.
If İstanbul’da Bugün: 16 Şubat 2013 yazısına devam et
Tüm Şirketler
Tüm Şirketler, 08 – 14 Şubat 2013 Haftalık (Weekly) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.
Chantier Films Önümüzdeki Aylarda Gösterime Çıkaracağı Filmleri Açıkladı
Chantier Films önümüzdeki aylarda sinemalarda gösterime çıkaracağı filmlerini açıkladı. 29 Mart’ta ABD ile aynı anda gösterime girecek olan Andrew Niccol’un yönettiği The Host’un başrollerini Saoirse Ronan, Diane Kruger ve özlediğimiz William Hurt paylaşıyor. 05 Nisan’da gösterilecek Chinese Zodiac, uzak doğulu Jackie Chan’ın ilk 3D filmi olma özelliğini taşıyor. Chantier Films’in diğer filmleri şunlar: 19 Nisan’da Jobs, 26 Nisan’da Kuma, 10 Mayıs’ta Spring Breakers, 19 Temmuz’da It Happened In Saint Tropez, 16 Ağustos’ta 2 Guns ve yılın son sürprizi Riddick’te Vin Diesel, 06 Eylül’de geri dönüyor.
Leos Carax’la Kutsal Motorlar, Sinema ve Hayat Üzerine
14 Şubat’ta başlayan If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin heyecan uyandıran konuklarının başında gelen Leos Carax, biletleri günler öncesinden tükenen son filmi Kutsal Motorlar’ın (Holy Motors) Türkiye galası için İstanbul’a geldi. Carax, 15 Şubat’ta Fransız Sarayı’nda düzenlenen basın toplantısında kendisi ve filmleriyle ilgi merak edilen soruları cevapladı. Basın toplantısında ayrıca Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili ve If İstanbul’un yönetmeni Serra Ciliv yer aldı. Toplantıda söz alan Laurent Bili, Fransız sinemasının son yıllardaki başarılarından söz etti.
Leos Carax’la Kutsal Motorlar, Sinema ve Hayat Üzerine yazısına devam et
Tüm Sinemalar
Tüm Sinemalar, 15 – 21 Şubat 2013 seansları için tıklayınız. (Eksiksiz liste değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Sinematek Dergi 10. Sayıda Bir İtalyan Yeni Gerçekçi: Vittorio De Sica
Aylık sinema dergisi Sinematek Dergi, 10. sayısının kapağına, Vittorio De Sica’nın Bisiklet Hırsızları filmini yerleştiriyor. SineYönetmen köşesinde Lütfü Kar, İtalyan yönetmenin sinemasını analiz ediyor. Sinematek Dergi’nin Şubat sayısı, SineRöportaj’da bizleri Hakan Savaş ile buluşturuyor. Recep Kumru’nun kaleme aldığı yazısı Bir Küçük Cezve: Ah İstanbul, Atıf Yılmaz’a ve filmlerine değiniyor. SineAnaliz köşesinde, Quentin Tarantino imzalı modern western Django Unchained, Bünyamin Esen’in kaleminde okuyucuyla buluşuyor. Derginin sonunda, herkesin ilgisini çekecek Karşıt Sinema Manifestosu var.
Sinematek Dergi 10. Sayıda Bir İtalyan Yeni Gerçekçi: Vittorio De Sica yazısına devam et
Selda Alkor, Fatih Belediyesi’nin Yeşilçam Yıldızlarıyla Sohbet Etkinliği’nde
Fatih Belediyesi’nin, Vatan Caddesi Emniyet Müdürlüğü arkasında bulunan Ali Emiri Kültür Merkezi Nikah Salonu’nda düzenlediği Yeşilçam Yıldızlarıyla Sohbet Etkinliği Engin Çağlar’ın moderatörlüğünde devam ediyor. Etkinliğin Şubat ayı konuğu Engin Çağlar’ın Yaşamak Ne Güzel Şey filminden rol arkadaşı, Senede Bir Gün’ün Nazlı’sı ve televizyon dizilerinin hanımağası Selda Alkor olacak. 19 Şubat 2013 Salı günü saat 15:00’de düzenlenecek etkinlikte ayrıca konuk sanatçının afiş sergisi, film kolajı ve anıları da hayranlarıyla buluşuyor. Daha önceki sohbetlere, Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Eşref Kolçak ve Perihan Savaş katılmıştı.
Selda Alkor, Fatih Belediyesi’nin Yeşilçam Yıldızlarıyla Sohbet Etkinliği’nde yazısına devam et
İnadına Film Çekmek
Reis Çelik’in yönettiği ve Tuncel Kurtiz’in oynadığı belgesel film İnadına Film Çekmek, 22 Şubat 2013’de Kaz Film dağıtımıyla Kaz Film tarafından vizyona çıkarıldı.
2003 yılında çekilen İnat Hikâyeleri filminin yapım öyküsü. Yönetmen Reis Çelik, Anadolu’da halk ozanlarının doğaçlama hikâye anlatma geleneğinden yola çıkarak bir film çekme denemesi için Çıldır’a gider. Ekibi sadece iki kişiden oluşan filmin senaryosu da yoktur. Senaryo bir kelimeden ibarettir: İnat. O bölgede yaygın olan âşıklık geleneğinde olduğu gibi bir anahtar sözden yola çıkılarak hikâyeler doğaçlama uydurulacaktır.
If İstanbul’da Bugün: 15 Şubat 2013
If İstanbul’da bugün, bir grup Estonyalı genç aktivistin hikâyesin anlatan Yeni Bir Dünya; Velcrow Ripper’ın dünyanın dört bir tarafında devam eden aktivist eylemleri belgelediği Occupy Love; yılın en çok beklenen filmlerinden Kutsal Motorlar (Holy Motors), yönetmeni Leos Carax’ın katılımıyla gösterilecek. Kleber Mendonça Filho’nun Rotterdam’dan gelen filmi Komşu Sesler, Brezilya’nın Recife adlı kıyı kasabasında bir mahallenin sakinlerinin yaşamlarında gezintiye çıkarıyor. William Lustig’in 80’lerden bir yeniden çevrim olan Manyak filmi ise geceyarısı kuşağında gösteriliyor.
If İstanbul’da Bugün: 15 Şubat 2013 yazısına devam et
Leos Carax, İstanbul’a Geliyor
Bu yıl 12. yaşını kutlayan If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 14 Şubat’ta başladı. Festivalin programı kadar heyecan uyandıran uluslararası konukları arasında, sinema tarihinin en etkileyici aşk filmlerinden Köprü Üstü Aşıkları’nın (Les Amants du Pont-Neuf) yaratıcısı olan Leos Carax da bulunuyor. Carax, son filmi Kutsal Motorlar’ın (Holy Motors) gösterimine katılmak için yarın akşam İstanbul’da olacak. Kutsal Motorlar, Carax’ın 13 yıl aradan sonra ilk defa kamera arkasına geçtiği ilk film ve Denis Lavant, Kylie Minogue ve Eva Mendes gibi isimleri biraraya getiriyor.
Leos Carax, İstanbul’a Geliyor yazısına devam et
Mehmet Özgür, Klak Sinema Programı’nda
Bugün TV, Klak Sinema Programı’nın bu haftaki stüdyo konuğu Tepenin Ardı filminin SİYAD Ödüllü oyuncusu, Muhteşem Yüzyıl TV dizisinin Lütfü Paşa’sı Mehmet Özgür. Tepenin Ardı’nda Mehmet Özgür’le birlikte başrolleri Tamer Levent, Reha Özcan, Berk Hakman, Furkan Berk Kıran, Banu Fotocan, Sercan Gümüş ve Şevval Kuş paylaşıyor. Tüm dünyayı kasıp kavuran gençlik grubunun hikâyesi, One Direction; açıklanan Bafta Ödüllerinden, yaklaşan Oscar’a uzanan Hollywood cephesi; haftanın filmleri ve daha fazlası Klak’ta. Gizem Ertürk’ün hazırlayıp sunduğu sinema program Klak, 15 Şubat 2013 Cumartesi günü saat 13:20’de Bugün TV ekranında sinemaseverlerle buluşuyor.
Mehmet Özgür, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et