Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

2. Malatya Uluslararası Film Festivali Jüriden Tam Not Aldı

2. Malatya Uluslararası Film Festivali ikinci gün etkinlikleri kapsamında 21 uzun film, 5 kısa film ve bir belgesel izleyiciyle, Bora Gökşingöl ile Kurmaca Filmde Kurgu Atölyesi de katılımcılarıyla buluştu. Festival, ikinci gününde jüriden tam not aldı. Jüri üyesi sinema eleştirmeni Shahla Nahid açılış ve henüz ilk gün gösterimleri gerçekleşmişken festival ile ilgili umut verici değerlendirmelerde bulundu. Günün en fazla ilgi çeken etkinliği ise yönetmenliğini Özcan Alper’in yaptığı ve 18. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nden 4 ödülle dönen Gelecek Uzun Sürer filminin festival bünyesindeki galası idi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    2. Malatya Uluslararası Film Festivali Jüriden Tam Not Aldı yazısına devam et
  • 12. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nde Muhteşem Final, Altın Kedi Ödülleri Sahipleriyle Buluştu

    12. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali dün akşam düzenlenen ödül töreni ile son buldu. Bu yıl festival izleyicileri Oscar, Bafta, Cannes, Berlin ve diğer önemli festivallerde ödül kazanmış filmleri izleme şansına sahip olmuşlardı. Gecenin sunuculuğunu İzmirli oyuncu Duygu Akdeniz’in yaptığı ödül töreninde festivalin ulusal kategorisinde 9 film, Uluslararası kategorisinde ise 11 film Altın Kedi ödülü için yarıştı. Atilla Dorsay, Tayfun Pirselimoglu, Tülin Özen, Christophe Leparc ve Cedomir Kolar’dan oluşan jüri Ulusal Yarışma’da Altın Kedi Ödülünü M. Cem Öztüfekçi’nin Nolya isimli filmine verdi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    12. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nde Muhteşem Final, Altın Kedi Ödülleri Sahipleriyle Buluştu yazısına devam et
  • Mavi Pansiyon, 01 Aralık’ta Avrupada da Gösterime Giriyor

    Nezih Ünen’in yönettiği ve Yunus Güner, Fadik Sevin Atasoy, Özlem Tekin ile Tan Sağtürk’ün oynadığı Mavi Pansiyon, 01 Aralık 2011’de AF Media Filmverleih dağıtımıyla Avrupa’da 10 sinemada gösterime giriyor.
    Filmin konusu şöyle: Ahmet’in evliliği sona erdiğinde aşka inancını kaybeder. Bahar ve Esra adlı iki arkadaş, tatil için ege sahilindeki Mavi Pansiyon’a giden Ahmet’in ilgisini çeker. İkili, farklı karakterlere sahiptir. Zıt karakterli iki güzel kadın ve yalnız bir adam. Pansiyondaki diğer kişilerde aşkın farklı yüzleri ile tanışırken Koray, Ahmet’e iddialı bir rakip olur.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Nar, Ankara’da İlk Kez KuirFest’te

    Pembe Hayat KuirFest’in merakla beklenen filmlerinden Nar, 21 Kasım’da Ankara galasını yapıyor. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Kadınlar Jürisi Özel Ödülü”nü alan filmin Büyülüfener Sineması’nda saat 19:00’da yapılacak gösterimine filmin yönetmeni Ümit Ünal, yapımcısı Türker Korkmaz, oyuncuları İrem Altuğ, İdil Fırat ve kurgucusu Çiçek Kahraman da katılacak. Bir kadının kendi adaletini aramasıyla başlayan bir hikâyeyi anlatan film, apayrı şeylere inanan dört kişiyi bir evin içinde, yarım gün gibi kısa bir sürede adalet konusunda, kendilerine yarattıkları inanç dünyaları konusunda ciddi bir sorguya tabi tutuyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • New Orleans’ta Kirli Şeyler

    Büyük Alman yönetmen Werner Herzog’un 66. Venedik Film Festivali’nde “Altın Aslan” için yarışan “Kötü Dedektif”i, şiddet yüklü sert bir film. Zaman zaman yönetmenin belgeselci ruhu da yansıyor perdeye. Bu film vizyona çıkmadı ama şimdi DVD’de.

    Alman sinemasının önemli yönetmenlerinden 1942 doğumlu Werner Herzog, “Yeni Alman Sineması”nın önemli yönetmenlerinden. Entelektüel olarak Alman idealizmine yakın duran yönetmen daha çok metafizik taraflarda dolaşıyor filmlerinde. Yönetmenin, bir Amerikan filminin yeniden çevrimini neden yaptı diye düşündürtse bile filmi görünce bu hikâyenin Herzog için olduğunu hissediyorsunuz. Herzog’un belgeselci ruhu olduğu için zaman zaman vahşi hayvanlar da yansıyor perdeye. Kasırga sonrasında kendi vahşi dünyasından şehre sürüklenen bir timsah anayolda arabaların altında kalabiliyor. İguanalar da filmin bir parçası gibi sanki.

    Daima kirli…

    Dedektif Teğmen Terence McDonagh, fahişe Frankie, hatta teğmenin emekli polis babası ve babasının birlikte yaşadığı Genevieve, iki yaşlı kadın, siyahlar yönetmen için heyecan verici karakterler. Herzog’un bu filmi, önemli yönetmenlerden Abel Ferrara’nın 1992 yapımı “Bad Lieutenant – Kötü Polis” filminin yeniden çevrimi. Filmin hikâyesi New Orleans’ta geçiyor. Yıl, Katrina Kasırgası’nın yaşandığı zamanlar, yani 2005… Filmin girişi, seyirciyi iyi bir polisle karşılaştığı hissini yaşatsa da aslında o, bu çirkef yeraltında dümenini çeviren pislik bir polis. Pahalı iç çamaşarı mahvolmasını bile göze alıp hapishanedeki hücresinde sıkışmış mahkumu kurtarırken omuzundan da sakatlanıyor. Filmin girişinde Katrina Kasırgası’nı hissettirmek için suyun içinde yüzen yılanı gösteriyor yönetmen. Sonra hikâye altı ay sonrasına gidiyor.

    Terence, pisliğin en dibine bulaşmış bir dedektif. Kokain çeken, afyon içen, bahis oynayan ve karanlık dünyanın içerisinde dolaşan sert bir polis. Tam anlamıyla kirli bir polis. Terence, babası gibi polis olmuş. Fahişe Frankie’ye takılan Terence’in kişiliğini anlamdırmak için yönetmen güçlü bir sahneyi seyirciye sunuyor. Gecenin karanlığında diskodan çıkan iki genç sevgiliyi izleyen Terence onları sıkıştırıyor ve üzerlerinde uyuşturucu buluyor. Sonra kızla sevgilisinin önünde ayak üstü sevişiyor Terence. İşte Terence bu. Filmin hikâyesinin temelini oluşturan bir katliam da gerçekleşiyor. Siyahi bir aile bir çete tarafından ortadan kaldırılıyor. Olayın soruşturmasını üzerine alan Terence, adım adım suçlulara yaklaşıyor. Karanlık dünyayı iyi bildiğinden kartlarını ona göre oynuyor. Sonunda her şey çözülüyor ve hikâye bir yıl sonrasına gidiyor. Yüzbaşı olan Terence, yine devriyeye çıkıyor ve kirli ruhu arınmıyor. Frankie’den bebek bekleyen Terence, yine iki genç sevgiliyi gecenin bir yerinde sıkıştırıyor ve film bitiyor. Ama seyircinin zihninde her şey bir kısır döngüye dönüşüyor. Herzog’un bu filminde mekânlar da muhteşem. Yönetmen, siyah ailelerin yaşadığı evleri sıcak ve huzurlu yansıtmış. Gerçekten mekânlar, bu filmin karakteri ve ruhu gibi. Yer yer eski sinemaların da tadını veriyor bu film. Sonuçta kameranın arkasında bir usta var.

    Kötü Dedektif (The Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans)
    Yönetmen: Werner Herzog
    Senaryo. William M. Finkelstein
    Müzik: Mark Isham
    Görüntü: Peter Zeitlinger
    Oyuncular: Nicolas Cage (Terence), Val Kilmer (Stevie), Eva Mendes (Frankie), Jennifer Coolidge (Genevieve), Brad Dourif (Ned)
    Yapım: Millennium Films (2009)

    (28 Kasım 2011)

    Ali Erden

    [email protected]

    Makedonya 3. Türk Filmleri Haftası

    Makedonya, Üsküp ve Manastır’da 23 – 27 Kasım 2011 tarihleri arasında 3. Türk Filmleri Haftası düzenleniyor. Haftanın açılışı, Türk edebiyat dünyasının ünlü ismi Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov’un aynı adlı eserinden uyarlanan ve Türk sinema tarihinin en unutulmaz filmleri arasında yer alan Selvi Boylum Al Yazmalım adlı filmi ile yapılacak. Programın açılışı filmin başrol oyuncusu ve Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray’ın onur konuğu olarak katılımıyla gerçekleştirilecek. Gösterimden sonra Ramstore Dejavu Cafe’de düzenlenecek kokteylde film müziklerinden oluşan bir konser verilecek.

  • Basın Bülteni
  • Gösterilecek filmler hakkında geniş bilgiler ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Makedonya 3. Türk Filmleri Haftası yazısına devam et
  • Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2011

    Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi tarafından düzenlenen Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, 02 – 04 Aralık 2011 tarihleri arasında Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi ve Pera Müzesi’nde gerçekleştiriliyor. Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, kaybolan kültürel ve biyolojik çeşitlilik, genetiği değiştirilmiş organizmalar, nükleer santraller, madencilikle değişen coğrafyalar ve hayatlar, hastalıklı büyüyen şehirler, ekonomiler, endüstriyel olan her şeyin yarattığı türlü sorunlar ve bunlara karşılık yeni düşünce biçimleriyle dünyanın her köşesinde ortaya çıkan dönüşüm hareketinin umut veren belgesel filmlerini sinemaseverlerle buluşturuyor, söyleşilerle gündeme getiriyor.

    Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2011 yazısına devam et

    Hayat Ağacı, Yaşamınıza Anlam Katacak Bir Sanat Deneyimi!

    Sinema nedir? Birbirinin benzeri filmlerle eğlenilen bir sosyal paylaşım mı? Yoksa daha ileri gidip, yaşamınıza anlam katan, derinlerde bir yerde sizi zorlayan, serseme çeviren, her şeyi sorgulamanız için kışkırtan, kuşkularınızı çoğaltan, rahatsız eden, organizmanızdaki değişimlerin farkına varmanızı sağlayan bir sanat deneyimi mi?

    İşte, seçkin yönetmen-yazar Terrence Malick’in “Hayat Ağacı”, böyle bir yepyeni eksperyans (bu film için, Malick’in “2001”i demek doğru olacaktır).

    Bir düşünün: Ne biliyor, duyumsuyor, hissediyorsanız ‘tek’ aslında!

    Zamanı, ‘Büyük Patlama’ yarattı…’Büyük Patlama’yı ise tekillik!

    Peki, biz 14 milyar yıllık serüvende neden yaratıldık? Sürekli acı çekmek için mi?

    Neden sinsice pusuda bekleyen şiddet, çocukluğun tüm masumiyetini kirletip onu ele geçirir? Hepimiz ‘bir’sek eğer, bu denli kalp ağrısı neden?

    Babamız (hem ‘kutsal’ ve hem de biyolojik babamız), bizi neden geçemeyeceğimiz sınavlara zorlar, neden ‘kırar’ sürekli?

    Peki neden bu denli açgözlü ve kibirliyiz? Neden doğanın gücüne karşı gelme yanlışına düşüyoruz?

    Ve ölmek yeni bir başlangıçsa eğer, neden ölümden korkuyor, en sevdiğimiz öldüğünde kahroluyoruz?

    Malick, geçen yüzyılın ortalarında yaşayan üç erkek çocuklu bir Amerikan ailesinin özelinde yaradılışa ve evrene dair, mucizevi varlık insanın ömrü boyunca sorabileceği en temel soruların hepsini bir kez daha sorarken, görsel dili ve estetiğiyle bunu alabildiğine farklı kılıyor… Müthiş bir ekiple birlikte, sinemanın, resimden müziğe ve psikolojiden mühendisliğe tüm disiplinleri barındıran nasıl şaşırtıcı bir sanat olduğunu bir defa daha kayda geçiriyor.

    Sorular sormayı reddederek ve gerçekleri ‘bastırarak’ bu gezegenden ‘hafifçe’ geçip gitmek zor. İnandığınız ne olursa olsun, beyniniz hep sorgulayacak ve kalbiniz hep acıyacak. Malick, yetkin sinemasıyla, bu sorguyu ve acıyı paylaşmaya davet ediyor. İnanın, çok değerli bir davet bu.

    (27 Kasım 2011)

    Ali Ulvi Uyanık

    [email protected]

    2. Malatya Uluslararası Film Festivali Hızlı Başladı

    2. Malatya Uluslararası Film Festivali ilk gün etkinlikleri Malatyalıların katılımıyla 3 ayrı merkezde gerçekleşti. 20 uzun film ve 14 kısa filmin gösteriminin yapıldığı ilk günde, 2 sinema atölyesi, fikir ve telif hakları sempozyumu, Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun ile Türk sineması söyleşisi, Mar, Unutma Beni İstanbul, Parmak (The Finger) ve 7. Aşama (Phase 7) filmlerinin galaları yapıldı. Kendisi de Malatyalı olan Unutma Beni İstanbul filminin yapımcısı, yönetmen Hüseyin Karabey, “Malatya’da böyle bir festivalin olması rüya gibi! Birçok ilde sinema bile yokken burada festivalin yapılıyor olması çok güzel, bundan gurur duyuyorum.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    2. Malatya Uluslararası Film Festivali Hızlı Başladı yazısına devam et
  • Mahzen (Yönetmen: Joe Dante)

    Joe Dante’nin yönettiği ve Chris Massoglia, Halley Bennet, Nathan Gamble ile Teri Polo’nun oynadığı Mahzen (The Hole), 25 Kasım 2011’de Medyavizyon Film dağıtımıyla Medyavizyon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Susan, oğlu Dane ve Lucas ile Bensonville adlı taşra kasabasına yeni taşınmıştır. Bu yeni çevrede komşuları Julie ile iyi anlaşan erkek kardeşler evlerinin bodrum katında büyükçe bir delik keşfederler ve hep beraber bu deliğin ne kadar derin olduğunu ve arkasındaki gerçeği araştırmaya başlarlar. Fakat ardı ardına gelen ani olaylar, karanlık deliğin içinde onları büyük bir tehlikenin beklediğine işaret eder.

    Türk Sinemasının Devleri Malatya’da

    2. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında onur ödülü alan sanatçılarımız Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun, Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde Malatyalılarla buluştu. Ana konusu Türk Sineması olan söyleşiye Cumartesi sabahı kaybettiğimiz değerli yönetmen Lütfi Ömer Akad anılarak başlandı. Söyleşi, bu sene festival yayınlarından çıkan Son Romantik: Ediz Hun ve Beyaz Kuğu: Hülya Koçyiğit kitaplarının yazarı Alican Sekmeç moderatörlüğünde yapıldı. Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit söyleşiye Ses Dergisi’nin yarışması ile başladıklarını belirterek, o dönemki anılarını izleyicilerle paylaştı.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türk Sinemasının Devleri Malatya’da yazısına devam et