Ali Taner Baltacı ile Cem Yılmaz’ın yönettiği ve Cem Yılmaz, Özge Özberk ile Zafer Algöz’ün oynadığı A.R.O.G.: Bir Yontmataş Filmi, 05 Aralık 2008′de UIP Filmcilik dağıtımıyla Fida Film – CMYLMZ Fikirsanat tarafından vizyona çıkarıldı.
A.R.O.G.: Bir Yontmataş Filmi’nin “ilk 3 dakika”sının çekimleri İstanbul Film Stüdyolarında hazırlanan özel dekorlarda gerçekleşti.
Filmde kullanılan “yaratık” için Anima stüdyolarında pek çok sayıda maket çalışması yapıldı. Animatronic (uzaktan kumanda ile hareketli) hazırlanan yaratığın modellemesi ve üretimi toplam iki ay sürdü.
A.R.O.G., Tüm Zamanlar Gişe Hasılatı Birincisi
Türsak Vakfı’ndan A.R.O.G. Tartışmalarına Dair Açıklama
A.R.O.G., Tüm Zamanlar İlk Hafta İzleyici Rekorunu Kırdı: İlk Haftada 2.050.000 Kişi
A.R.O.G.’dan Rekor Açılış: İlk 4 Günde 1.106.863 Kişi
A.R.O.G.: Bir Yontmataş Filmi’nin Karakter Afişleri Hazırlandı
A.R.O.G.: Bir Yontmataş Filmi’nin Afişi Hazırlandı
A.R.O.G. İlk 3 Dakika Sinemalarda
Ön Basın Bülteni
Spoiler…
Neyse efendim gittik, gördük, beğendik. Bazı sağlam esprilere karşın zaman zaman kayan, dengesini kaybeden bir yapıya, Cem Yılmaz’ın çoğunlukla pek güldürmeyen göndermelerine sahip bir film. Bu filmle birlikte Arif karakteri benim için tam bir sinefil kıvamına oturdu diyebilirim. Devamlı surette filmlere gönderme yapması, örnekler vermesi güzeldi. Sayılmayacak kadar çok gönderme vardı, o kadar ki bir yerden sonra film için ilk filmde kullanılan “skeçlerden oluşan film” lâfını bu filmde “göndermelerden oluşan film” olarak düzeltebileceğimizi düşündüm.
Orman şarkısı sırasında çok güldük. Çıkışta pek çok kişinin ağzına dolanmıştı. Özellikle ikinci yarıdaki maç sahnesiyle oldukça sıradanlaştığını, parıltısını yitirdiğini söyleyebilirim. Rakip takım oyuncularının adları, “adamı üç kişi tutuyor abi” lâfının birebir uygulanması, Cem Yılmaz’ın Fenerbahçe/taraftarlık sevgisi, ful ağız sırıtılarak yapılan yengeç dansı ve Rıdvan’ın süprüsü de olmasaydı kimse gülmeyecekti herhalde.
İlk film için “skeçler derlemesi” denmişti. Bu filmde o hava yok gibi ama yine de dengeli bir bütünlük içinde olduğunu da söyleyemeyiz. Meselâ bazı sahnelerin dialogla beslenmesi gerekirken yaşlı bakkalla yapılan İngilizce görüşme sahnesi harikaydı. İlk film için “Türkler uzayda” esprileri yapılmıştı, zaten Cem Yılmaz’ın amacı da buydu. Şimdi de yurdum insanını yüzyıllar öncesinde işliyor. Bir Kutsal Damacana gibi filmleri düşünüyorum ve bir de A.R.O.G’u, işte o zaman film ister istemez gözümde değer kazanıyor.
Yine de eleştirilecek yanları çok, meselâ Cem dışındaki oyunculara yeteneklerini sergilemeleri için pek şans verilmiyor. Özkan Uğur “yaşa” repliğine gömülmüş, Nil Karaibrahimgil zaten o devre ait değilmiş gibi bir hava içinde, bir tek Ozan Güven diğerlerinin arasından sıyrılıyor o da ite kaka… Hani çok kaliteli oyuncularla çalışılmıştı? Keşke ard arda Cem Yılmaz döktürmelerini değil de biraz da “oyuncuları” görebilseydik. İlk film ile ikinci film arasındaki tek fark keşke sadece zaman atlaması olmasaydı. Oyunculukta, yönetmenlikte, senaryo da zamana uyup geriye değil de ileri gitseydi.
Eğer beklentilerinizi yüksek tutarak giderseniz kesinlikle bir hayal kırıklığıyla sonuçlanacak, çok düşük tutarak gittiğinizde de harika olduğunu düşünüp yanılabileceğiniz bir film A.R.O.G
10/6. Neden? Çünkü güldürmeyen, gülümseten bir film…