“Zamana gelince, o da acayip bir şeydir. Birçoğumuz yalnızca önümüzde serili olan zaman kadar yaşarız; günler, haftalar, yıllar. Bir insanın yaşamındaki en acı veren anlardan birisi, arkasında bıraktığı günlerin, geriye kalan zamandan daha fazla olduğunu fark ettiği yaşa ulaştığını hissettiği andır. Artık yaşanacak diğer şeyler için zaman kalmaz. Sadece anılar için belki…” İsveçli yazar Fredrick Backman’in tanınmış romanı ‘Ove Adında Bir Adam / En Man Som Heter Ove’de ana karakterin deyişleridir bunlar. 2015 yılında memleketlisi Hannes Holm tarafından beyazperdeye aktarılan eser bizde sinemalara gelmemiş, –futbolsever bir çevirmenin azizliği olsa gerek- roman olarak yayımlandığı ‘Hayata Röveşata Çeken Adam’ adıyla TV ve dijital platformlarda gösterilmişti. Hayat üzerine unutulmaz dersler içeren ve Ove rolünde İsveçli aktör Rolf Lassgard’ın parladığı bu sımsıcak öykünün Amerikalı tanınmış oyuncu Tom Hanks’in ilgi alanına girmesi pek de uzun sürmedi. Tam 7 yıl sonra yapılan yeni çevrim ‘A Man Called Otto’ ülkemizde eserin dilimize yerleşmiş Türkçe adı korunarak gösteriliyor.
Yeni versiyonun ‘Otto’su olan Hanks ilk bakışta herkesin yaka silktiği o yaşlı huysuz adamlardan. Hani o çocukken kapısının önünde oynadığınız zaman ‘gidin başka yerde oynayın, gürültünüzü çekemem’ diyen ya da bahçesine kaçan topumuza el koyan aksi amcaları akla getiren. Ohio’nun sakin bir beldesinde mazbut bir mahallede yaşayan 70’ine merdiven dayamış Otto site yöneticisi olarak kurduğu düzeni çok seven bir adamdır. Mahalle nöbetini ve sabah teftişlerini hiç aksatmaz. Ama o ne kadar karşı çıksa da dijital çağ her şeyi dönüştürmüş, onun zamanı dolmuştur artık. Yıllardır çalıştığı fabrikada yönetimden alınması, iş saatlerinin azaltılması yetmediği gibi, kendi deyişiyle ‘akıllı telefonuna bakmadan hangi yılda olduğunu anlamakta zorlanan’ genç asistanını amir diye başına getirdiklerinde emekliliğini ister. Her hafta pembe çiçeklerle mezarını ziyaret ettiği hayat arkadaşını da yitirdikten sonra daha fazla yaşamanın bir anlamı kalmadığını düşünür. Bu dünyadan çekip gitmek için türlü yollar dener ancak karşı eve taşınan Meksika göçmeni Marisol ve sevimli ailesinin devreye girmesi onu yeniden hayata bağlayacak, genetik rahatsızlığı nedeni ile genç yaşından itibaren büyük olan kalbini yeni edineceği dostlara ve yardım bekleyen komşularına sonuna kadar açmaktan geri durmayacaktır.
Deneyimli yönetmen Marc Foster’ın yönettiği yapım, girift kurgu sinemasından vazgeçmem diyen izleyicilerin bile güzel bir molaya ihtiyacı olduğunu düşündüğüm hayata dair şirin bir Tom Hanks filmi. Usta oyuncu yapımcılığını da yaptığı yapımın tek hakimi. İlk versiyonun İranlı Pervane’sinin yerini almış 3 çocuk annesi Marisol’de Meksikalı aktris Mariana Treviño ve hayli geniş tutulmuş geriye dönüşlerde Otto’nun gençliğini canlandıran usta oyuncunun öz oğlu Truman Hanks gayet iyiler.
(03 Mart 2023)
Ferhan Baran