Bürokratın Yalnızlığı

Has sinefiller sıkı durun, yaz ortasında bir başyapıt sinemalarda gösterime girdi. Lucrecia Martel’in dünya prömiyerini geçtiğimiz Venedik Film Festivali’nde yapmış filmi ‘Zama’dan söz ediyorum. ‘2017’den Benim Seçtiklerim’ listemde de yer verdiğim bu güzel filmin, festivallerden sonra Başka Sinema salonlarında vizyona girmiş olması son ayların en güzel sürprizlerinden.

Arjantinli usta yönetmenin 9 yıl aradan sonra çektiği ve Antonio di Benedetto’nun 1956 tarihli romanından yola çıkan yapım, 18. yüzyıl sonlarında İmparatorluk İspanyasının Paraguay nehri kıyısındaki ücra karargahında görevli bürokrat Don Diego de Zama’nın hikâyesini eksen alıyor. Güney Amerika’da doğmuş, kraliyet İspanyasını hiç tanımamış olan Zama, uzun zamandır görev yaptığı uç bölgeden Buenos Aires’e tayinini beklemektedir.

Açılış sahnesinde, elinde kılıcı başında üç köşeli şapkası ve resmi giysisiyle sahilde verdiği heybetli poz ile karşımıza çıkan Zama trajikomik bir bekleyiş içindedir. Memleketten ve ailesinden uzakta geçmek bilmeyen günlerin monotonluğuna eklenen sorumluluk ve sömürgeciliğin yükü altında ezilirken, üstünün krala mektup yazarak tayinini çabuklaştırmasını bekler. Beckett ya da Kafka’nın eserlerindekine benzer bürokratik engelleri aşmayı hayal eder. Çalışma arkadaşları ve karargâhtaki soylu hanedan temsilcisi tarafından da dışlanan ve çöküşe doğru hızla yol alan devlet görevlisinin ruh halini gözlemleriz film boyunca.

Zama’nın monoloğu üzerinden gelişen özgün romanı perdeye aktarırken çok sesliliği seçmiş Martel. Bürokratın anlattığı kişiler ve olayları tek tek sahnelemiş. Ancak yönetmenin çabası bir olaydan diğerine kesme ile geçen klasik bir anlatımdan uzak kalmak suretiyle, dönemin iklimini özenle yaratmak üzerine. Bu açıdan yavaş ilerleyen film izleyicisinden çaba ve emek bekliyor.

Yalnızca emperyalizmin içinden bir eleştiri değil Martel’in amaçladığı. Zama’nın hüsranlı bekleyişinin hikâyesi de değil sadece. Özenli kamera çalışması, börtü böcek vızıltısı ve kuş seslerinin canlı kıldığı vahşi ve ürpertici bir ses tasarımı ile içine girebildiğiniz zaman büyük bir sinema hazzı duyacağınız bir iklimi, bir atmosferi oluşturmayı başarıyor mükemmellikle.

Daniel Gimenez Cacho’nun başarıyla canlandırdığı Diego de Zama, sınıfsal bir öfke ve hayal kırıklığı içinde bekleyişten saldırıya geçerken bir Werner Herzog (Aguirre), bir Conrad-Coppola (Kurtz) karakterine dönüşüyor, insanoğlunun büyük fetih düşü bir kez daha deliliğe yelken açan bir kâbusla sonlanıyor.

(06 Temmuz 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Kod Adı: Sosisli

Törsten Kunstler’in yönettiği ve Til Schweiger, Matthias Schweighöfer, Lisa Tomaschewsky ile Anne Schafer’in oynadığı Kod Adı: Sosisli (Hot Dog), 20 Temmuz 2018’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Theo ve Luke birbirinden tamamen farklı yapıda olan iki polis memurudur. Birisi işleri kaba kuvvetle çözerken diğeri ise olayları aklı ile çözmeye çalışır. Büyükelçinin kızının kaçırılması ikisinin bir araya gelmesine neden olur. Kaçırılan kızı kurtarmak için birlikte çalışmak zorunda olan Theo ve Luke çok zorlu bir maceraya atılır. Çünkü kızın kaçırılması basit bir fidye isteme olayından çok daha fazlasıdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Kod Adı: Sosisli yazısına devam et

Serpil Boydak Yazıyor: Sinema Salonlarının da, Seyircilerin de Sayısı Arttı

2017 yılında Türkiye’deki sinema salonu sayısı arttı. 2016 yılına göre yüzde 8,4 artan sinema salonu sayısı 2 bin 692 oldu. Bu dönemde sinema salonlarındaki koltuk sayısı da yüzde 7 artarak 328 bin 845 seyirci kapasitesine ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2017 yılı sinema istatistiklerini açıkladı. Bu araştırmaya göre 2017 yılında Türkiye’de sinema salonu, koltuk sayısı ve seyirci sayısında artış var. Buna rağmen hâlâ … Devamı… »