Yeniden Başla (Demolition)

Herkes kendince bir dünya kurar ve o dünyayı yakalamak -daha doğru bir deyişle- o dünyada yaşamak için çaba harcar. Kimi zaman istediğini elde eder, kimi zaman ömrü yetmez buna. Yine de mutludur alabildiğine, yine de bezmez koşmaktan, bıkmaz, usanmaz…

Eşini tatsız bir trafik kazasında kaybeden David (Jake Gyllenhaal), tutunacak bir dalı kalmadığından, o konumdaki (iyi kazanan bir yatırımcı, daha da kötüsü eşi yeni ölmüş) birinin hemen hiç uğraşmayacağı üç kuruşluk bir çikolata peşine düşer. Bu arada her şeye boş verir, evliliğini sorgular. Sahi, seviyor mudur eşini?

Sevgi, neye göre… nereye kadar?

İnsan nedensiz de sever kuşkusuz ama sürekliliği olan bir ilişkinin belli bir temele oturması gerekir, değilse boşluğa düşer. Zaten o boşluktur ki üç kuruşluk çikolata için yazdığı şikayet mektubunda yaşamını anlatır: Kim olduğunu, neler düşlediğini, nelerle karşılaştığını…

15. If İstanbul Uluslararası Bağımsız Film Festivali’nin kapanış filmi olan ve 2017 yılı Oscarları arasında öne çıkan Jake Gyllenhaal’in bu önemli çalışması, izleyicinin kendisini sorgulamasını sağlıyor. Çalışma yoğunluğu içerisinde istediği gibi yaşayamadığına inanan David, mektuplarına yanıt veren Naomi Watts ve çocuğuyla yepyeni bir hayata başlar. Artık ne kimse umurundadır ne de bir beklentisi vardır. Yaşam yeniden başlamıştır kendisi için…

En iyi rock’n roll

Sıradan ve düzenli bir hayat mı sizin de istediğiniz? Para kazanıyor olmak yeterli midir mutluluk için? Ergenlik bunalımındaki bir gençle, onun hayatı tanıyıp kendi kararını kendi vermesi önemli bir kazanım sayılmaz mı? Hemen hepimiz, sadece verili bilgilerle sınırları çizilmiş işler yapıyoruz. Aykırılık toplumca da pek hoş karşılanmıyor. Filmde de öyle oluyor ve ister istemez alabildiğine masum olan birliktelik birden sevgililiğe dönüşüyor. Demek ki küçük bir kıvılcım bekliyoruz…

Hemen belirtmekte yarar var, birlikte olduklarımızın değerini onları kaybettikten sonra anlıyoruz. Belki de “yeniden başla”mak o değerle çıkıyor ortaya, sarıp sarmalıyor bizleri.

Yönetmen Jean-Marc Vallée temiz bir film çıkarmış… Sıkı çalışmış, neyi ne kadar ve niye göreceğini iyi belirlemiş. Filmde benim de en çok hoşuma giden, onca kalabalık içerisinde David’in kendi ezgisiyle yürüyüşü ve dans etmesi oldu. Müthiş bir mesaj o yürüyüş… Kimseye müdanam yok tavrı, aslında öz güvenini sağlamış olmanın dışavurumu, bence. Sanırım yönetmen için de belirleyici ki -o sekanstan yola çıktığını düşünerek- “Bugüne dek yaptığım en rock’n’roll film” demiş.

O film sizin de hikâyeniz

Filmdeki her karakteri kendi yaşamınız içerisinde görebilirsiniz. Anne babanızdan başlayarak, komşularınıza, öğretmeninize, patronunuza, arkadaşınıza, sevgilinize kadar her bir karakter çok başarılı ve yaşıyor. Buna da bağlı olarak belli bir süre sonra, üzerinde biraz daha konuşulunca klasikler arasına girebilecek, kült bir film olarak nitelenecek.

Yeniden Başla (Demolition), yönetmen Jean-Marc Vallée, oyuncular Jake Gyllenhaal, Naomi Watts, Chris Cooper, Brendan Dooling, Polly Draper, gösterim tarihi: 08 Nisan.

(01 Nisan 2016)

Korkut Akın

Hou Hsiao – Hsien Usulü Hipnotik Güzellik

Dünya sinemasının tartışmasız büyük ustalarından Hou Hsiao-Hsien’in (Hu Şa-Şen okunuyor) tarihsel dövüş kahramanlarını konu eden ‘wuxia’ janrında bir film çektiğini ilk işittiğimizde hayli şaşırmıştık. Öyle ya 35 seneyi aşmış eşsiz kariyerinde uzun planlar eşliğinde ilerleyen dingin sinemasıyla biliriz ustayı. Taiwanlı sinemacının Uzak Doğu dövüş sanatlarına olan ciddi hayranlığının çocukluk yıllarına dayandığını, Çin tarihinin en görkemli dönemi olarak kabul edilen 7. ilâ 9. yüzyıllar arasında hüküm sürmüş Tang hanedanına ilişkin kısa hikâyeler ve efsanelerle büyümüş olduğunu verdiği röportajlardan öğreniyoruz. Bu hafta bizde de gösterime giren Cannes Film Festivali en iyi mizansen ödüllü ‘Suikastçi / The Assassin’ işte böylesine yoğun bir birikimin dışavurumu. Filmine konu olan ‘Nie Yinniang’ın hikâyesiyle üniversite yıllarında tanışmış sinemacı. Tang hanedanı ozanlarından Pei Xing’in kısa öyküsünün ana figürü olan gözüpek savaşçı karakter hakkında film çekmek o yıllardan beri kafasındaymış.

Tarihsel öyküde, o yüzyıllarda merkezi imparatorluğa karşı en büyük muhalefeti yürütmüş Weibo lordluğuna hizmet eden generalin küçük yaşlardaki kızı Yinniang bir rahibe tarafından kaçırılıyor. Hikâyeye adını veren karakter yıllar içinde dövüş sanatlarında ustalaşıyor, sarayın onaylamadığı bürokratları ortadan kaldırmak üzere eğitilerek amansız bir suikastçiye dönüşüyor. Film siyah-beyaz bir prolog ile açılıyor. Siyahlar içindeki Yinniang beyazlar giymiş ustası rahibenin talimatları doğrultusunda kartal seriliğiyle saldırıyor ilk avına. Babasını ve kardeşini zehirlemiş yöneticiyi ‘uçan kuşu öldürür gibi’ tek hamlede yok ediveriyor, ancak daha sonraki infazı gerçekleştiremiyor. Ortadan kaldıracağı valinin beraberindeki küçük oğlu onu öldürme fikrinden caydırmıştır. ‘Yeteneklerin eşsiz ama aklın insan duygularına rehin, kalbin karar vermeni engelliyor’ diyerek genç savaşçıyı eleştiren beyaz rahibe, duygusal zaaflarından kurtulup çelik gibi keskinleşebilmesi için bu defa zor bir görev veriyor öğrencisine. Hem kuzeni hem beşik kertmesi Weibo lordu Ti’an Jian’ı öldürmek üzere O’nu doğduğu topraklara geri gönderiyor. 13 yıl sonra ailesiyle, anılarıyla ve uzun yıllar bastırdığı duygularıyla yüzleşmek zorunda kalan genç kadın ya sevdiği adamı feda edecek ya da erdemli suikastçilerin kutsal kurallarını çiğneyecektir.

Tarihsel gidişatın daha kolay izlenmesi için küçük bir girizgâh niteliği taşıyan bu küçük özetten hızlı hareketli bir macera filmi beklentisine kapılmasın okurlar. Bu tipik ‘wuxia’ öyküsü Hou Hsiao-Hsien için bir çıkış noktası yalnızca. Konvansiyonel dövüş sanatları izleyicilerini hayal kırıklığına uğratacak belki ancak sıkı hayranlarının çok yakından tanıdığı sinemasının izini sürmeye devam ediyor yönetmen. Ne ana akım izleyici ne de pazarın talebini karşılamaya yönelik sinema yapmadığının altını çizen Taiwanlı sinemacı görünürdeki hikâyeyi dönem tasvirinin hizmetine sunuyor. Karakterleri, dönemin yaşam tarzını, iç ve dış mekânları, sözgelimi bir Kubrick detaycılığı ile resmediyor. Filmin diğer güzel sanatlar arasından resim ile kardeşliği ön planda. Yönetmenin alamet-i farikası uzun planlar, soldan sağa ve tekrar sağdan sola zarif kaydırmalar bir kez daha nefes tutularak izleniyor. Giysiler, sosyal hayat, müzik enstrümanları, her türlü aksesuarla dönem ince bir işçilikle sergileniyor.

Yinniang’ın lord ve ailesini uçuşan tüllerin ardından izlediği o 10 dakikalık sekansa hayran kalıyoruz. Uzak Doğu westernlerini hatırlatan dış çekimlere vuruluyoruz. Bir ‘wuxia’ hikâyesinin olmazsa olmazı dövüş sahnelerini kısa tutmayı yeğleyen sinemacı aksiyonun fizik kuralları içerisinde kalmasına özen gösteriyor. Sözgelimi Ang Lee’nin çok sevilmiş ‘Kaplan ve Ejderha / Crouching Tiger Hidden Dragon’ örneğinde olduğu gibi hiç bir dövüşçü karakter yerçekimi kurallarına kafa tutmuyor, havalarda uçmuyor, fizik kurallarının ötesinde insan yetilerinin dışına çıkmıyor. Görüntü yönetmeni Mark Lee Ping Bing’in 35 mm enfes görüntüleri, üstadın ‘The Puppetmaster’, ‘Good Men, Good Women’, ‘Goodbye South Goodbye’ gibi 90’lı yıllarda çektiği filmlerde oyuncu olarak yer almış Lim Giong’un gizemli müzik çalışmasına karışan kuş ve hayvan sesleri, gürleyen davullar, geleneksel Çin çalgısı zither’den süzülen ezgiler bu büyüleyici atmosferi destekliyor.

Hareketli bir aksiyon bekleyenler hayal kırıklığına uğrayabilir ancak sıkı sinemaseverleri Hou Hsiao-Hsien usülü son derece estetik, zarif bir şölen bekliyor bu hafta sinemalarda. Bu şiirsel hipnotik güzelliği, ustalıklı mizansen ziyafetini kaçırmayın.

(01 Nisan 2016)

Ferhan Baran

[email protected]

Son Kuşlar, İstanbul Film Festivali’nde Ödül İçin Yarışıyor

TRT TV Filmleri projesi kapsamında bir TRT ve Arkadaş Film yapımı olarak çekilen Son Kuşlar filmi, 35. İstanbul Film Festivali’nde verilecek çok önemli bir ödülün adayları arasında yer aldı. Film, 2012 yılında bir trafik kazasında yaşamını yitiren genç yönetmen Seyfi Teoman anısına 35. İstanbul Film Festivali’nde verilecek “Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü” için mücadele edecek.

Batman v Superman Heyecanı Zorlu’da

Zorlu Alışveriş Merkezi herkesin merakla beklediği Batman v Superman: Adaletin Şafağı filminin heyecanını misafirlerine yaşatmak için renkli aktiviteler düzenliyor. Etkinlik için özel olarak hazırlanan bölüm; çocuk alanı, yetişkin alanı ve sergi alanından oluşacak. Etkinlikler kapsamında ziyaretçiler “Senin Masken Hangisi” aktivitesinde üzerlerinde Batman, Superman ve Wonderwoman aksesuarlarını seçecek, bu görüntünün anında çıktısını alarak sosyal medyada paylaşabilecekler. Katılımcılar “eye tracker” vasıtasıyla Superman gibi, gözleri ile şehirdeki suçluları yok edecek, Batman’ın ünlü arabası Batmobile’e binip yarışacak.

İstanbul Film Festivali Biletleri 26 Mart Cumartesi Günü Satışa Çıkıyor

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 12. kez AKBANK sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Film Festivali’nin biletleri 26 Mart Cumartesi günü satışa çıkıyor. Sinemaseverler biletlerini 26 Mart Cumartesi günü 10:30’dan itibaren Biletix satış kanalları ile Atlas ve Rexx Sinemaları’nda açılacak gişelerden satın alabilecek. İstanbul Film Festivali’nde bilet fiyatları tam 18 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü izleyiciler için ise 14 TL olacak. Tüm 21:30 seansları herkes için 20 TL olacak. Festivalin indirimli bilet uygulaması bu yıl da devam ediyor. Hafta içi gündüz 11:00, 13:30 ve 16:00 seanslarının tüm biletleri 8 TL’den temin edilebilecek.

Ankara’nın Yarışma Filmleri Belli Oldu, Festival Yarışma Filmleriyle Renklenecek

Ankara Uluslararası Film Festivali, bu yıl da yarışma heyecanına sahne olacak. Ulusal Uzun, Kısa ve Belgesel kategorilerinde başvuran toplam 386 film arasından, ön jürilerin seçtiği 57 film ödül için yarışacak. Kültür Bakanlığı’nın desteği, Halkbank’ın ana sponsorluğunda yapılacak 27. Ankara Uluslararası Film Festivali, 28 Nisan’da MEB Şura Salonu’nda düzenlenecek açılış gecesiyle sinemaseverlerle buluşacak. Festival süresince izlenebilecek ve üç kategoride yarışacak filmlerden, jüriler tarafından seçilenlere ödülleri, 08 Mayıs’ta Akün Sahnesi’nde yapılacak törende verilecek. Tören, başarılı ve sevilen caz solisti Su İdil’in konseriyle tamamlanacak.

Ankara’nın Yarışma Filmleri Belli Oldu, Festival Yarışma Filmleriyle Renklenecek yazısına devam et

Kısa Filme Büyük Katılım

7. Uluslararası Lions Kısa Film Yarışması bu yıl rekor katılımla gerçekleşiyor. Yurt dışından 9 ve ülkemizin farklı üniversite öğrencilerinin gönderdikleri 116 film bu yıl dereceye girmek için yarışacak. Yarışmaya gönderilen filmleri, Ediz Hun başkanlığında, aralarında yönetmen, akademisyen, senarist, yapımcı, eleştirmen ve ünlü sanatçıların bulunduğu 19 kişilik büyük bir jüri değerlendirecek. Ön Jüri, 25 Mart tarihinde toplanarak finale kalacak 20 eseri belirleyecek. Büyük jüri ise Nisan ayı başında toplanarak final sonuçlarını belirleyecek. Ödül Töreni 12 Nisan Salı akşamı Zorlu Center Drama Sahnesi’nde yapılacak.

Yedikule Anadolu Lisesi 4. Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

Yedikule Anadolu Lisesi 4. Kısa Film Festivali, 22 Mart 2016 Salı günü Kazlıçeşme Kültür Merkezi’nde düzenlendi. 2,5 saat kadar süren kısa film gösterimlerinin ardından ödüller sahiplerine takdim edildi. Yaklaşık 300 oyuncunun 40 filmle katıldığı festivalde 12 dalda ödül dağıtıldı. Geceye katılan onur konuğu Avrupa Film Akademisi üyesi Prof. Dr. Bülent Küçükerdoğan En İyi Film ekibine oyunculuk eğitimi verme ve filmi yeniden çekme sözü verdi.

Yedikule Anadolu Lisesi 4. Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Kadıköy’de Sinema Günleri Devam Ediyor

Federico Fellini’nin Tatlı Hayat, Andrei Tarkovski’nin Andrei Rublev, Jean-Luc Godard’dan Serseri Aşıklar, Orson Welles’in Yurttaş Kane gibi efsane filmler Sinematek’in kurucularından Onat Kutlar anısına Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde gösteriliyor. Onat Kutlar ve arkadaşları tarafından 1965 yılında kurulan Türk Sinematek Derneği’nin 50. yılı dolayısıyla düzenlenen ve Ocak ayında başlayan Sinematek Yaşıyor, 50. Yılda, 50 Film, 50 Sunum etkinliği devam ediyor.

Kadıköy’de Sinema Günleri Devam Ediyor yazısına devam et