Deane Taylor’un yönettiği ve Yekta Kopan, Elif Acehan, Ziya Kürküt ile Ryan Kwanten’in seslendirdiği animasyon film Blinky Bill: Kahraman Koala (Blinky Bill The Movie), 27 Mayıs 2016’da Mars Dağıtım dağıtımıyla TMC Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Genç ve maceraperest bir koala olan Blinky Bill’in en büyük hayali küçük bir kasaba olan Green Patch’den ayrılıp kaşif babasının izinden gitmektir. Baba Bill bir süre önce Avustralya’nın çöllerinde kaybolmuştur ve onun sağ olduğuna inanan tek kişi Blinky’dir. Blinky, babasının nerede olduğu konusunda ipucu bulunca, kendisini Avustralya’nın tehlikeli ve vahşi doğasında macera dolu bir yolculuğun içinde bulur.
Günlük arşivler: 1 Mart 2016
Chantal Akerman ile Bir Ömür
Sinema evreninin en kişisel yönetmenlerinden birisidir Chantal Akerman. Gizlisi saklısı yoktur. Yaşamına ait her şeyi filmlerinde sergilemekten kaçınmamıştır. Geçtiğimiz Ekim ayı içinde zamansız ölümünün ardından bizlere 47 filmlik eşsiz bir koleksiyon bıraktı Belçikalı yönetmen. Bunlardan nadide parçalar 14. Filmmor Kadın Filmleri Festivali kapsamında 10 – 20 Mart tarihleri arasında İstanbul Modern’de gösteriliyor.
Onbeş filmlik programıyla ülkemizde Akerman adına düzenlenmiş en geniş kapsamlı retrospektif bu. Joseph Conrad uyarlaması 2011 yapımı son kurmaca uzun metrajı ‘Budala Almayer / La Folie Almayer’ ile başlayacak olan program sanatçının üretken kariyerinin farklı mecralarda karşımıza çıkmış önemli dönüm noktalarını karşımıza getiriyor. Henüz onsekiz yaşındayken Chaplinvari yerinde duramazlığıyla çektiği ve bizzat oynadığı ilk kısa filmi ‘Şehri Patlat / Saute Ma Ville’ ile dikkatleri üzerine toplar Akerman. Zengin filmografisinin içinde her daim yer alacak olan kısalarının belki de en çarpıcısı olan bu film yönetmenin daha sonra çekeceği başyapıtlarının ilk habercisidir. 1972’de çektiği kısa filmi ‘Oda / La Chambre’ ve 1974 yapımı ilk uzun metrajı ‘Ben, Sen, O / Je, Tu, Il, Elle’de yine oyuncu olarak yer alır.
Ardından başyapıtı ‘Jeanne Dielman, 23 Quai du Commerce 1080 Bruxelles’ gelir. Baş karakterin adı ve posta adresinden oluşan ismi gibi süresi de uzun olan (3 saat 20 dakika) ve sinema tarihinde bir
benzeri olmayan bu müthiş filmde kırklı yaşlardaki dul bir kadının iki tam gününü izleriz. Mütevazı ufak dairesinde ergen oğluyla birlikte yaşar Jeanne Dielman. Sabah karanlığında uyanır, liseli oğlunun giyeceklerini ve kahvaltısını hazırlar, bulaşıkları yıkar, alışverişe gider, yemek pişirir, komşusunun bebeğine bakar, akşama doğru 5.00 – 5.30 arası onu seks için arayan erkek müşterilerini kabul eder.
Yüzde sekseni kadınlardan oluşan bir ekiple çektiği filminde bir ev kadınının göze görünmez gündelik işlerinin bir ritüel halinde sergilenişidir Jeanne Dielman. Bir Yahudi ailesinin kadınlar ortamında büyümüştür Akerman. Büyükbabasının hayatta olduğu çocukluk yıllarında ritüeller önemlidir evlerinde. Annesinden, büyük teyzelerinden, halalarından hafızasına kazınmış tüm jestler bir bir sıralanır çizgi dışı yapıtında. Her gün her an ne yapacağını bilmenin verdiği huzurun altını çizer yönetmen söyleşilerinde. Bu organize yaşamın akışında bir aksama, bir boşluk belirdiğinde yaşanacak gerilimin ölümcül patlama noktaları olacaktır. Önlüklü ev işçiliğinin yanısına seks işçiliği metaforunu da ustaca kullanan ‘Jeanne Dielman’ bir kadının sıradan ev hayatında cinayetle yemek pişirmenin aynı dehşete sahip olabileceğini gösteren gerilim duygusuyla eşsizdir.
Yönetmenin verimli yetmişlerinden önemli belgeselleri ‘Hotel Monteray’ ve ‘Evden Mektuplar / News From Home’ da seçkinin değerli parçalarından. Sonuncusunda Akerman’ın 1977 yazı boyunca çektiği New York görüntülerine annesinin Brüksel’den yazdığı yirmi adet mektup eşlik eder. Kızının özgürce yolunu bulmasını arzulayan ancak içten içe onun sağlığı için endişe duyan annenin içten mektupları Akerman’ın annesiyle kurmuş olduğu derin ilişkiyi ortaya koyması açısından önemlidir. Yönetmenin parlak yetmişlerini noktalayan ‘Anna’nın Randevuları / Les Rendez-Vous d’Anna’ ne yazık ki yer almıyor bu toplamda. Aurore Clément’ın canlandırdığı Akerman’dan izler taşıyan film yönetmeninin Almanya’dan Paris’e tren yolculuğu boyunca yaşamına girmiş erkekler ve kadınlar ile Lea Massari’nin yorumladığı annesiyle kısa buluşmalarını öyküleyen çok başarılı yarı otobiyografik bir çalışmadır bu.
Akerman’ın birkaç uzun metraj dışında kısalar, video ve televizyon için yaptığı işler, deneysel filmler ve belgesellerle üretkenliğinden hız kesmediği seksenli ve doksanlı yılları çok sınırlı yer bulabilmiş bu toplu gösteri programı içinde. Ancak 2000’lerin hemen başında çektiği Marcel Proust uyarlaması ‘Kadın Tutsak / La Captive’ ihmal edilmemiş. Yazarın ‘Kayıp Zamanın İzinde / A La Recherche du Temps Perdu’ adlı anıt eserinin beşinci bölümü ‘La Prisonnière’in günümüzde geçen bu serbest uyarlaması işsiz güçsüz zengin bir erkeğin Ariane’ı lüks malikânesine hapsetmesi, onu sürekli izlemesi ve izletmesi üzerinedir. Babası Jacob Akerman’a ithaf ettiği filmde nesneleştirilen ve erkeğin mülkiyeti haline gelen genç kadının özgürlük mücadelesini izleriz.
‘Chantal Hakkında Her Şey’ adıyla sunulmuş olan retrospektifin önemli sürprizlerinden bir diğeri yönetmenin 2009’da çekmiş olduğu ‘Sonia Wieder-Atherton ile Doğu’da’ belgeseli. Ailesinin köklerini araştırdığı çalışmalarının bir devamı niteliğinde olan bu çalışmasında ünlü viyolonsel virtüozunun yorumladığı Yahudi ezgileri eşliğinde kayıp bağlantıların peşinden soykırımı, yersizliği, yerinden edilmeyi, kendi deyişiyle annesinin anlatamadıklarının izini sürmeye devam eder Akerman. Bu eşsiz toplu gösteri sanatçının vasiyet filmi ‘No Home Movie’ ile noktalanıyor. Auschwitz’den sağ çıkabilmiş bir Polonya Yahudisi olan annesi Natalia Akerman’ı 2013’teki ölümünden önce çektiği görüntüleriyle belgelemiş olan sanatçının filmi sadece kişisel yaralarla ve onları çevreleyen şeylerle ilgili değil. Mekânın ve zaman ruhunu en iyi yakalayabilmiş sinemacılardan birinin bize dünyaya bakmanın farklı biçimleri üzerine kafa yorduran son armağanı bu. Akerman ile henüz tanışmamış genç sinema tutkunlarının özellikle kaçırmamaları gereken önemli bir fırsat bu retrospektif.
(08 Mart 2016)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
48. SİYAD Ödülleri Sahipleriyle Buluşuyor
SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) üyeleri, 2015’te Türkiye sinemalarında vizyona giren 133 yerli yapımı iki turlu oylama ile değerlendirerek, uzun metraj kurmaca filmlerin 12 dalda ‘en iyiler’ini seçti. Şişli Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan törende bu ödüllerin yanı sıra, geçen yıl festivallerde gösterilmiş filmler arasından SİYAD Belgesel Kurulu ve SİYAD Kısa Film Kurulu’nun ön seçici olarak belirlediği 6 belgesel ile 5 kısa film arasında yapılan oylamanın sonuçları açıklanacak; Ahmet Soner, Gülsen Tuncer, Menderes Samancılar ve Hilmi Etikan’a Onur ve Emek Ödülleri ile Yılın En İyi Yabancı Filmi (Mad Max: Fury Road) Ödülleri verilecek.
If İstanbul’da Ödüller Yerli Sinemaya Gitti
15. If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, dün gece Sumahan’da yapılan ödül töreniyle sona erdi. Gecede Keşif Yarışması Ödülleri, Aşk & Başka Bi’ Dünya ve Türkiye’den Kısalar İzleyici Ödülleri sahiplerini buldu. Keşif Jürisi, Kaili Blues’un Çinli yönetmeni Bi Gan ve Türkiye’den Gizli’nin (Veşarti) yönetmeni Ali Kemal Çınar’ı “yılın ilham veren yönetmeni” seçti. Ali Kemal Çınar böylece, Keşif Ödülü’nü kazanan ilk Türkiyeli yönetmen oldu.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
If İstanbul’da Ödüller Yerli Sinemaya Gitti yazısına devam et
If Filmleri Ankara ve İzmir’i Birleştiriyor
İş Bankası Maximum Kart partnerliğinde ve Mars Cinema Group ortaklığında gerçekleşen 15. If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, yolculuğuna Ankara ve İzmir’deki sinemaseverler için devam ediyor. 03 – 06 Mart 2016 tarihlerinde Ankara’da Cinemaximum Armada ve İzmir’de ise Cinemaximum Konak Pier Sinemaları’nda gerçekleşecek If İstanbul, yılın çok konuşulan ve tüm dünyadan bol ödüllü en güzel filmlerini Ankaralı ve İzmirli sinemaseverlerle buluşturacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
If Filmleri Ankara ve İzmir’i Birleştiriyor yazısına devam et
Yedikule Anadolu Lisesi 4. Kısa Film Festivali
Yedikule Anadolu Lisesi 4. Kısa Film Festivali, “Biz sana çekme demedik çek ama kısa olsun” sloganıyla 22 Mart 2016 Salı günü Kazlıçeşme Kültür Merkezi Akdeniz Sahnesi’nde gerçekleştiriliyor. 300 kişilik kadro ve 50’ye yakın kısa film gösterimleriyle düzenlenecek festival kapsamında yapılacak kısa film yarışmasında kazananlara En İyi Film, Oyuncu, Senaryo, Yönetmen, Görüntü, Kurgu, Müzik, Efekt, Afiş ve Jüri Özel Ödülleri verilecek. Festival kapsamında yapılacak yarışmaya katılacak filmler arasında Paranoyaktif, Mel’un, Kendine İyi Bak’ma, Kafama Göre, Belana Koşar Adım, Belki Bir Gün, Son Armağan gibi kısa filmler var.
Yedikule Anadolu Lisesi 4. Kısa Film Festivali yazısına devam et
8. TRT Belgesel Ödülleri’nde Finale Kalan Filmler Belli Oldu
TRT Belgesel Ödülleri takviminde geri sayım sürüyor. TRT’nin belgesel filmcileri desteklemek, çeşitli ülkelerden belgesel filmlerin seyirciyle buluşmasını sağlamak ve yerli – yabancı belgeselcileri buluşturan bir platform oluşturmak amacıyla sekizinci kez düzenlediği TRT Belgesel Ödülleri’ne dünyanın dört bir yanındaki 47 ülkeden toplam 427 film başvurdu. İlgi ve katılımın daha da yükseldiği bu yıl başvuruların 05 Şubat’ta sona ermesinin ardından çalışmalarına başlayan ön eleme jürileri, uluslararası kategoride 12, ulusal profesyonel kategoride 12, ulusal öğrenci filmleri kategorisinde ise 14 filmi finalist olarak belirledi. Yarışmada, ulusal profesyonel kategoride En İyi Filme 40.000 TL. ödül verilecek.
- Basın Bülteni
- Ödüller hakkında geniş bilgi için tıklayınız.