Thomas Hardy’yi 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının devleri arasına katmış ünlü eseri ‘Çılgın Kalabalıktan Uzak / Far From The Madding Crowd’ ikinci kez sinemalarımızda. Eser adını 18. yüzyıl İngiliz yazınının tanınmış pastoral yazarı Thomas Gray’in ‘Bir Kır Mezarlığında Yazılmış Ağıt / Elegy Written in a Country Churchyard’ isimli şiirindeki bir dizeden almıştır (Çılgın kalabalığın çirkin didişmesinden uzakta…). Hardy sanayi devriminin hallaç pamuğu gibi attığı büyük kentin keşkemekeşinden uzakta dingin kırsal hayatı yüceltir üçüncü romanında.
Yazarın bu erken dönem başyapıtı aynı zamanda en aydınlık en umut dolu eseridir. Hardy insanlık halini tüm erdemleri ve kusurları ile bir çiftlikte sergiler. Romanın konusu toprak yaşantısının aman dinlemez koşullarıyla yakından bağlantılıdır. Kişilerin gerçek mutluluğu toprak yaşantısının disiplinine uyumlarıyla sağlanır. Toprak yaşantısına paralel olarak aşk da zahmetli bir iştir. Filizlenen aşkın yeşerebilmesi, ayakta kalabilmesi emek ve sabır gerektirir. Bu yaşantının nimet ve külfetlerini paylaşabilenler gerçek sevgiye kavuşabilir. Hardy çoban-çiftçi karakteri Gabriel Oak gibi emeğin yüceliğine ve kutsallığına inanır. Kadınla erkeğin ancak emeği paylaşabilmek için bir araya geldiklerinde sağlam bir ilişki kurulabileceğini düşünür.
Erkekler dünyasında bir kuyruklu yıldız gibi parlayan romanın ana karakteri güzel ve varlıklı Bathsheba Everdene, geleneklerin kendisi için uygun gördüğü kalıba girmek istemez. Annesiz babasız büyümüş, kendi başına olmaya alışıktır. Özgürlüğüne düşkündür. Hardy kadın bağımsızlığı konu edinen akımlardan çok önce kaleme almıştır eserini. Victoria döneminde kadın özgürlüğünden yana çıkmış olan Hardy’nin Bathsheba’sı gönlü olmasına rağmen toy yaşta bir erkeğin koruması altına girmeye, evlenip çocuk yetiştirmeye razı olmayacaktır. Buna karşılık amcasından miras kalan çiftliği tek başına çekip çevirmeye, çevresindeki erkekler topluluğunu şaşırtmak niyetindedir. Henüz masumluk çağını yaşayan Hardy’nin 32 yaşındayken kaleme aldığı romanda da türlü terslikler olur, olaylar yer yer melodrama kayar ancak ‘Jude the Obscure’ ya da ‘Tess of the D’Urbervilles’in yoğun karamsarlığının hayli öncesinde hayata ve aşka umutla bakmaktadır genç Hardy.
Bu güzel romanın beyazperde ile tanışması 1967 tarihini taşır. ‘Billy the Liar’ ve başrol oyuncusu Julie Christie’ye Oscar ödülünü kazandıran ‘Darling’in ardından dönemin büyük bütçeli projelerinden biri olan romanın ilk uyarlamasına girişir ‘Geceyarısı Kovboyu’ yönetmeni John Schlesinger. Kadro muhteşemdir. Bathsheba rolünü yıldız oyuncusu Christie’ye verecektir. Dönemin ünlü isimleri Alan Bates, Terence Stamp ve Peter Finch çiftliğin güzel sahibesine abayı yakmış üç erkek karakteri canlandırır. Bizde ‘Bir Aşk Yetmez’ adıyla gösterilmiş olan bu ilk versiyon 70 mm formatın görsel olanaklarından başarıyla yararlanmış üç saate yakın destansı bir yapımdır. Kısa bir süre sonra parlak yönetmenlik kariyerine başlayacak olan Nicolas Roeg’in görüntü yönetmenliği koltuğunda oturduğu son işlerden biridir aynı zamanda.
Halen sinemalarda gösterilen taptaze versiyon Thomas Vinterberg imzasını taşıyor. Henüz 29 yaşındayken Dogma akımının başyapıtlarından ‘Şölen / Festen’i yönetmiş olan Danimarkalı sinemacı bu bir saate yakın daha kısa tutulmuş yeni versiyonun altından rahatlıkla kalkmış. Carey Mulligan, Christie’nin hülyalı bakışlı genç kız tiplemesinden çok daha fazla yakışmış Bathsheba rolüne. ‘Pas ve Kemik / De Rouille et d’Os’tan hatırlanan Belçikalı yetenekli oyuncu Matthias Schoenaerts iri yarı cüssesi ve hüzünlü bakışlarıyla tam bir Gabriel Oak olmuş. Uçarı çavuş Francis Troy’da Tom Sturridge ve olgun çiftçi Mr. Boldwood’da tanınmış İngiliz oyuncu Michael Sheen seçimleri gayet yerinde. Thomas Hardy’nin romanında kırları, bayırları yollarıyla gerçeğine çok yakın biçimde çizdiği Wessex’i durup dinlenmeksizin çalışan köylüleri bu kısaltılmış versiyonda geri planda kalmış gerçi. Büyük kentteki sınıf farklarının daha makul bir düzeye inmiş olduğu huzurlu kırsal yaşam ayrıntılarının tadına varmak için romanı da okumanızı tavsiye ederim.
(18 Mayıs 2015)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com