Luc Besson’un yönettiği ve Penny Balfour, Mia Farrow ile Freddie Highmore’un oynadığı Arthur ile Minimoylar (Arthur and the Minimoys), 22 Aralık 2006’da Özen Film dağıtımıyla Özen Film / Umut Sanat tarafından vizyona çıkarıldı.
On yaşındaki melek yüzlü, fırça saçlı, çilli suratlı Arthur ile tanışın. Anneannesinin yanında kalan Arthur’ün sıkıntısı evleriyle bahçelerini ele geçirmek isteyen varlıklardır. Küçük kahramanımız ne yapacağını kara kara düşünürken, dedesinin evin değişik yerlerine bıraktığı ipuçlarını izleyerek Minimoylar Ülkesi’ne geçiyor. Prenses Selenya’yla ve minimoylarla tanışıyor.
Arthur ile Minimoylar filmi çok güzel. Devamı Arthur ile Minimoylar Yasak Kent’de tanıştığınız Arthur aslında bu kez serüvene atılmaya niyetli değildir ilk başta. Dedesinin evinde tatilin tadını çıkarmakta, bu arada Bogo-Matassalai savaşçılarının yardımıyla doğayla bütünleşmeyi öğrenmektedir. Kimseye belli etmez ama, bir yandan da sabırsızlıkla birkaç saatliğine Minimoyların dünyasına geçip Prenses Selenya’ya kavuşacağı anı beklemektedir. Önceki kitaplardan bildiğiniz gibi, bu ancak dolunaylı gecelerde yapılan özel bir törenle olabiliyor. Sonunda Arthur’ün beklediği gün gelip çatar. Ne var ki son anda Minimoylar ülkesine geçme işi tehlikeye düşer, çünkü babası tatili erken bitirmeye, Arthur’ü ve annesini de alıp eve dönmeye karar vermiştir. Fakat tam çantasını toplarken bir örümceğin getirdiği bir mesaj, Arthur’ün yüreğini hoplatır. İmdat! diye yazmaktadır mesajda. Bunu ona Minimoylardan başka kim göndermiş olabilir? Arthur ne yapıp edip onların yanına koşmak zorundadır. Orada nasıl bir manzarayla karşılaşacaktır acaba? Yanıtı bu kitabın içinde… (Arka Kapak) işte Arthur ve Malmazar.
“Büyükannesiyle birlikte yaşayan Arthur, kayıp büyükbabasından kalan resim defteri ve eşyalarla vakit geçirmeyi çok sevmektedir. Büyükannesinden maceraperest büyükbabasının Afrika anılarını dinlemek Arthur’un en büyük eğlencesidir. Fakat büyükbabasının yokluğunda borçları ödenemediği için oturdukları eve haciz gelir. Arthur, bir an önce büyükbabasının bahsettiği Minimoylar’ı ve yakutları bulmaya karar verir.”
Bu şekilde filmin konusunu okuyunca son derece çocuksu bir macera filmi gibi görünüyor. Fakat filmde (kitapta var mı yok mu bilmiyorum, okuyunca güncelleyeceğim) bence cok önemli bir nokta var: Arthur sadece on yaşında ve gittiği Minimoylar ülkesinin prensesi Selenia’ya aşık oluyor. Ve ne yazık ki bu aşk Peter Pan ile Wendy’ninki gibi çok iyi arkadaş olma, birbirine hayran olma türünden bir sevgi gösterisiyle anlatılmıyor. Filmde Prenses Selenia ile Arthur öpüşüyor, Selenia, Arthur’u kendine eş olarak seçtiğini söylüyor, Arthur dünyaya döndüğünde prensese kavuşmak için gün sayıyor. Çocuksu değil, gayet yetişkinvari bir aşk yani…
Kendi adıma böyle bir sahneden hiç rahatsız olmadım, zaten “masallar ve çizgi filmler yetişkinler içindir”. Bu da bir masal için gayet mutlu bir son. Fakat gerçekte o yaştaki bir erkek çocuğun kızlarla bu tür aşk – flört ilişkileri içinde olmadığını, hatta kızlardan nefret ettiği bir dönemde olduğunu düşünecek olursak; filmin burası bana biraz Luc Besson’un fantezisiymiş gibi geliyor.
Prenses Selenia filmde göğüsleri, kalçaları gayet yuvarlak, sesi iç gıcıklayıcı, kızıl saçlı, son derece seksi bir genç kadın olarak tasvir ediliyor (Fifth Element’taki Milla Jovovich de böyleydi). Saçlarıyla sivri kulaklarını saymasak, neredeyse Lara Croft gibi diyeceğiz. Film boyunca atlıyor, zıplıyor, kılıç kullanıyor… Ama öyle bir salına salına yürüyüşü var ki… Hani Xena (Zeyna) bile yanında aseksüel kalıyor… Sekiz yaşındaki kızınızın filmi izlerken kendini bu kahramanla özdeşleştirmesinde bir sakınca görmüyorsanız, filmi izlemesinde de hiçbir sakınca yok derim ben. Ha, unutmadan… Filmde gece kulübü işleten rasta karakter için “bu adam ne içiyor?” falan gibi sorular için çocuğunuzun yaşına uygun cevaplarınızı da önceden hazırlayın. Ne olur ne olmaz.
Makale için teşekkürler. Keşke makaleden ziyade film de olsaydı.