Aşağıdaki filmler tam 20 yıl önce, 1980 Ocak ayında sinemalarımızda gösterilmiştir; okuyun da nostaljiniz kabarsın:
Arzunun Esiri. Bebeğim. Dayanılmaz Izdırap. Güneş Yanığı. Kaldırım Dilberi. Nilde Ölüm. Ölüm Sporu. Özgürlük Yolu. Şark Bülbülü. Yanmışım.
Hızlı Yaşayanlar: Fono Film.
Sahra Cehennemi: Western.
Korkusuz Korkak: Ayşin Atav.
Kızgın Güneşte Aşk: Oy: Martin Man.
İki Canbaz: Cüneyt Arkın, Yadigar Ejder.
Ahlâksızın Günü: Kris Kristofferson, Sarah Miles.
Hayal ve Görüntü: Oy: Susannah York (Catherine).
Taksi Şöförü: Robert De Niro denince akla gelen film.
Madam Klod: Yön: Just Jaeckin, Oy: Francoise Fabian, Klaus Kinsky.
Amigo Kızlar: Sunar Film merkezi sinemalar için çok iyi filmler, kenar sinemalar için seks ve karate filmleri getirirdi.
Londra’da Tuzak: Tony Curtis. “Kaygısızlar”da birlikte oynadığı Roger Moore’un oğlu İstanbul’da çalışmaktadır; bilginiz olsun.
Fahişe: Videonun suyunun çıktığı devirlerde bu film “Şirret” ve “Yosma” adları ile ayrı ayrı video şirketlerince gösterime sunulmuştur.
Greasy: “Grease” filminin ününden faydalanmak için yapılmış bir film, John Travolta’ya benzeyen bir oyuncu ve bu benzerlik konuyu teşkil ediyor. Yabancı sinemada da böyle hoşluklar olur.
Gurur ve İntikam (California): Oy: Giuliano Gemma; günümüzde Sylvester Stallone ne idiyse, o günlerde Giuliano Gemma da o idi. Zaten isimlerde de bir benzerlik var, birisi SS, ötesi GG.
Garsonyer: Yön: Yavuz Figenli.
Gece Yaşayan Kadın: Yön: Yavuz Özfigen. Son iki film yönetmelerinin ikisin adı da Yavuz, soyadları nedense birisi Figenli, ötekisi Özfigen. Sinemamızda böyle hoşluklar olağandır.
Erkek Güzeli Sefil Bilo: İlyas Salman ilk başrolünde Arzu Film için Ertem Eğilmez yönetiminde oynadı. Ayni şirket 1988’de duygusal filmlerimizle dalga geçen “Arabesk”i filme almıştı. Sefil Bilo’dan 20 yıl sonra da çok şükür tarihi filmlerimizle dalga geçen “Kahpe Bizans”ı çekti. Şimdiden önereyim 2020’de de “Kahpe Arabesk”le dalga geçen bir karma film yapsınlar belki o zaman adalet de yerini bulur.
Skandal/Kiralık Kadın: Ben bu filmi görmedim, ama o zamanların imajına göre Zerrin Egeliler, Yüksel Gözen, Gülten Kaya adlarına ve filmin adına bakınca seks filmi -eskilerin deyimiyle- zehabına kapılıyorsunuz. Ülkü Erakalın ve Salih Dikişçi adlarına bakınca da iyi film çekmekle piyasa filmi çekmek arasındaki ayrıma bir sinemasever olarak mânâ veremiyorsunuz. “Ya seks filmi kameramanı olarak ünlen veya sanat filmi kameramanı olarak ünlen” demek istiyorum, anlatamadıysam. Sonraki yıllarda “Skandal” adıyla Sibel Turnagöl, Lisa Gastoni, Bridget Fonda’nın oynadığı üç adet film de gösterildi.
Karagölün Canavarı: Oy: Barbara Bach, Cladio Cassinelli. Aynı filmde hem BB, hem de CC var. Fransız güzel Brigitte Bardot ve İtalyan güzel Claudia Cardinale isimlerinin baş harfleri ile anılırdı. Yazı başına dönersek buraya kadar adı geçen filmlerde Ayşin Atav, Martin Man, Kris Kristofferson, Just Jaeckin, Francoise Fabian, Klaus Kinsky, Giuliano Gemma, Sylvester Stallone, Güven Gül, Venantino Venantini, Ertem Eğilmez, Şener Şen, Gloria Gaynor, Farrah Fawcett, Candan Canan, Kudret Karadağ, Ba Ba, Cl Ca, Br Ba, Cl Ca olmak üzere tam 20 adet adı ve soyadı aynı harfle başlayan sanatçı var. Yukarıda bahsedilen filmler aynı ay içinde gösterime çıktığına göre konu tamamen irticalen, plânsız, programsız ortaya çıkmıştır. Ayrıca belirtmekte fayda var, bu konuda tarafımdan birçok tesbit yapılmış ve müsvette halinde biryerlerde durmaktadır. Hatırlatayım ki sevgili Tunca Arslan, “Sinemacı ebeveynler ve çocukları” yazısında olduğu gibi bu konuyu da kapmasın. Sırası geldiğinde “bıktırıcı bir yazı olarak” kamuoyuna sunulması düşünülmektedir.
Şimdi yazacağım filmlerin birinci ortak özelliği 1980 yılı Ocak ayında gösterime çıkmalarıdır. Fekaat “Türk Sineması neden çöktü?” sorusunun cevabı da şu paragrafın devamında saklıdır. Bahsi geçen filmler şunlardır: Anasına Bak Kızını Al, Oldu Olacak, Dudaktan Dudağa, İyi Gün Dostu, Öyle Bir Kadın ki. Beş filmin Yapımevi: Erta Film, Prodüktörü: Tamer Yiğit, Yönetmeni: Naki Yurter, Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker, Oyuncusu: Recep Filiz’dir. Şu oyuncular da parantez içindeki kadar filmde gözükmektedir: Emel Canser (4), Ergun Akerman (4), Harika Öncü (4), Levent Gürsel (3), Zafir Seba (3), Zerrin Doğan (3), Perizat (3).
“Çilingir Sofrası”nın nostalji bölümü için yapılan çalışmada tesadüfen ortaya çıkan bu durum üzerine: “Eh pes yani, daha söyleyecek şey bulamıyorum” demiyorum, çünkü söylenecek çok şey var. Bu durum açıkça 1 film olarak çekilen peliküllerin 5 film olarak 30 gün içinde (6 günde bir) gösterime çıkarıldığını gösteriyor. Mecburen “sanatçılar gibi seyircilerin de kandırıldığını” düşünüyorsınız. Yani açıkça anlaşılıyorki o yıllarda (Sokollu, Sakallı, Sokullu -her neyse işte- Mehmet Paşa’nın dedigi kibi) “sinemacılar içten, seyirciler dıştan” uğraşıp uğraşıp, evelallah yine de sinemamızı çökertemişlerdir. Tamer Yiğit önceleri eni konu iyi siyah-beyaz filmlerle seyirci karşısına çıkmıştı. Sonraları vurdu-kırdı, derken, kovboy filmi bile çevirdi. Şu bahsettiğimiz seks filmlerine prodüktörlük yaptıktan sonra varlıklı bir hanımla izdivaç yapıp sinemadan uzunca bir süre uzaklaştı, kum tüccarlığı yaptı. Döndü dolaştı, aile dizilerinde “iyi aile babası” rolleri ile tekrar sinemaya dönmüş oldu. Yani dönüşü saygın ve muhteşem oldu. Ne de olsa dün dündür, bugün bugündür; geçmişe mazi, savaştan dönmüşe gazi denirdir.
Sadi Çilingir