37. İstanbul Film Festivali Ulusal Altın Lale Adaylarına Bir Bakış

‘Ulusal Altın Lale Yarışması’ sinemamızın son hasadından öne çıkan örneklerin izleyici karşısına çıkacağı, 37. İstanbul Film Festivali’nin ilgiyle takip edilen bölümlerinden biri. Bu yıl yönetmen Pelin Esmer’in başkanlığını yapacağı yarışma jürisinin diğer üyeleri, Nuri Bilge Ceylan filmlerinin değişmez görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki, oyuncu Selen Uçer, şair Küçük İskender ve Paris merkezli serbest gazeteci ve sinema yazarı Barbara Lorey de la Charrière’den oluşuyor. Jüri, Altın Lale en iyi film, yönetmen, Onat Kutlar adına Jüri Özel Ödülü, erkek oyuncu, kadın oyuncu, senaryo, görüntü yönetmeni, kurgu ve özgün müzik dallarında ödül veriyor.

Yarışma seçkisi 13 filmden oluşuyor. Bunlardan Semih Kaplanoğlu imzasını taşıyan ‘Buğday’ şimdiden sinema tarihimize geçmiş önemli bir film. Geçtiğimiz yılın en iyi filmlerinden Adana Film Festivali’nden Jüri Özel ödüllü ‘Körfez’, Emre Yeksan’ın çok başarılı ilk uzun metrajı, yine prömiyerini Adana’da yapmış ‘Sofra Sırları’ ise deneyimli sinemacımız Ümit Ünal imzalı mükemmel bir kara komedi. Yarışma seçkisine dahil olup festivalin hemen öncesinde vizyona giren ‘Kelebekler’, geçtiğimiz Ocak ayı içinde Sundance Bağımsız Filmler Festivali’nin Dünya Sineması bölümünün dramatik dalda büyük ödülünü kazandı. ‘Gişe Memuru’ ve hayli ses getirmiş ‘Sarmaşık’ ile tanınan Tolga Karaçelik imzalı film, 30 yılın ardından babalarının çağrısı üzerine köylerine dönen üç kardeşin tuhaf serüvenini anlatıyor. Geçmişle hesaplaşmanın hüznünü absürd komedi ile sarmalayan, çok iyi yazılmış ve oynanmış film yarışmanın favorilerinden.

Merakla beklenen bir diğer film olan ‘Yol Kenarı’, Tayfun Pirselimoğlu imzasını taşıyor. Çözümlenemeyen ölümler ve gizemli doğa olayları ile sarsılmış cinnetin eşiğindeki bir kasabaya gelen ve Mehdi olduğuna inanılan genç adamın gizemli hikâyesini siyah beyaz çekmiş usta sinemacımız. Tansu Biçer, Taner Birsel ve Ercan Kesal gibi isimler bu filmin ağır topları olarak dikkat çekiyor. 2013’te ‘Sen Aydınlatırsın Geceyi’ ile Altın Lale’yi kazanan Onur Ünlü, bu yıl ‘Put Şeylere’ isimli çalışmasıyla yarışmaya renk katacağa benzer. Absürd tarzıyla tanınan yönetmenin filmi, 54. Antalya Film Festivali’nin İstanbul’da düzenlenen alternatif ulusal seçkisine de dahil olmuş ve sinemacıya en iyi yönetmen ödülünü kazandırmıştı. İstanbul’un Cihangir semtinde yaşayan bir grup sanatçının karmaşık öyküsünde yine zaman ve mekanla oynayarak deneysel bir anlatım tutturmuş Ünlü.

2014 yılının ilgiye değer yapımlarından ‘Neden Tarkovski Olamıyorum’un yaratıcılarından iki adet film var yarışmada. Yarışma seçkisinde izleyeceğimiz ‘Halef’ yönetmen Murat Düzgünoğlu’nun ‘Neden Tarkovski…’nin ardından çektiği yeni uzun metrajı. Film, hayvanların dünyaya yeniden gelmiş insanlar olduğuna inanılan, tavaf edilen dergâhlar, şifalı taşlar ve muskalarla örülü mistik dünyada, hayata rasyonel bakan mistisizme, mistik bakan Halef’inse şüheciliğe kaymasıyla taşların yerinden oynadığı gizemli bir serüven vaadediyor. Aynı filmde oyuncu olarak yer almış Vuslat Saraçoğlu ise ilk yönetmenlik denemesi ‘Borç’ ile toplumsal sorumluluk ve iyilik hallerimizi sınavdan geçiren ilginç bir hikâyeden yola çıkıyor.

‘Kırık Midyeler’in yönetmeni Kenan Kavut, Jale Arıkan başrolünde yer aldığı yeni filmi ‘Kaçış’ta savaşta ailesini kaybeden ve ülkesini terk etmek zorunda kalan Suriyeli göçmenin yaşadıklarından yola çıkarak, çağımızın yakıcı mülteci sorununa parmak basıyor. Ulusal yarışma seçkisi bir dizi ilk filmle tamamlanıyor. Bunlardan Banu Sıvacı imzalı, Sofya Film Festivali’nden taze ‘en iyi yönetmen’ ödüllü ‘Güvercin’, Adana’nın kenar mahallelerinden birinde ağabeyi ve ablası ile birlikte yaşayan ve kuşlarından başka bir dünyayı tanımayan Yusuf’un çevresinde şekillenmekte. Dünya prömiyerini Berlinale 2018’in Forum bölümünde yapan Burak Çevik imzalı ‘Tuzdan Kaide’, aynı rüyanın tekrar tekrar anlatıldığı, zamandan kopmuş, mekânı belirsiz bir yolculuğun filmi. Esme Madra, Nihal Koldaş, Nazan Kesal gibi sinemamızın tanınmış oyuncuları filmin kadınlardan oluşan oyuncularından bazıları.

Mehmet Ali Konar’ın Kürtçe ve Türkçe dillerinde ilk yönetmenlik denemesi ‘Renksiz Rüya / Hewno Bereng’, 90’lı yılların karanlık politik atmosferini küçük Mirza’nın yaşam ritmi ve farkındalığı üzerinden anlatırken, Abdurrahman Öner’in ilk uzun metrajı ‘Aydede’, küçük bir kasabada yaşanan platonik aşk ve miras kavgasına, yine bir çocuğun, annesi ve yaşlı dedesi ile birlikte yaşayan küçük Bekir’in gözünden tanıklık ediyor.

(30 Mart 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com