Luchino Visconti’nin yönettiği ve Helmut Berger, Trevor Howard, Romy Schneider ile Silvano Mangano’nun oynadığı Ludwig, 1973’de vizyona çıkarılıyor.
Yönetmen Luchino Visconti’nin Alman Üçlemesi’nin son filmi olan Ludwig’de makamına hiçbir zaman uyum gösterememiş bir sanat ve estetik düşkünü, eksantrik bir eşcinsel olan ve Bavyera hükümetinin bir komplosuyla “deli” olduğu gerekçesiyle tahttan indirilmiş II. Ludwig’in hüküm sürdüğü dönemi çöküş fikri için bir tarihsel bağlam olarak kullanıyor, nostaljik / estetik hazzı ve dekadana duyduğu çok yoğun ilgiyi rasyonel olarak çerçevelendirmeye çalışıyor.
Leopar
Luchino Visconti’nin yönettiği ve Burt Lancaster, Alain Delon, Claudia Cardinale ile Paolo Stoppa’nın oynadığı Leopar (Il Gattopardo – The Leopard), 12 Ocak 1965’de vizyona çıkarıldı.
Prens Salina, yeni İtalya’da ailesinin yerini muhafaza etmekte olan bir soyludur. Salina’nın genç ve isyancı yeğeni Tancredi, Prens’ten daha tutkulu, cesur fakat daha ölçüsüz bir aristokrattır. Tancredi toplumdaki ayrıcalıklı yerini korumak için saf değiştirmekten çekinmeyecektir. Salina için bu o kadar kolay değildir. Filmin ilk bölümü, kişisel bir dramı tüm sosyal ve tarihsel arka planıyla ortaya koyuyor, balo sahnesi ise ölümlülük kavramının sinema tarihindeki en etkileyici yorumlarından biri.
Lanetliler
Luchino Visconti’nin yönettiği ve Dirk Bogarde, Ingrid Thulin, Helmut Griem ille Helmut Berger’in oynadığı Lanetliler (La Caduta Degli Dei Götterdämmerung – The Damned), 1969’da vizyona çıkarıldı.
1934 Şubat’ında Almanya’dayız. Ülkenin iki dünya savaşı arasındaki döneminde gücüne güç katan çelik üreticisi Baron Joachim von Essenbeck’in doğum gününü kutlamak üzere toplanan Essenbeck ailesinin fertleri, Ruhr malikânesinin salonunda yerlerini almıştır. Baronun torunu Martin, beklediği Marlene Dietrich şovunu sergilemek üzere salondaki sahneye çıktığı esnada, Nazilerin siyasi gücünü sağlamlaştıracak Reichstag yangınının haberi ulaşır.
Beyaz Geceler
Luchino Visconti’nin yönettiği ve Maria Schelll, Marcello Mastroianni, Jean Marais ile Marcella Rovena’nın oynadığı Beyaz Geceler (La Notti Bianche), Ocak 1959′da vizyona çıkarıldı.
Beyaz Geceler (La Notti Bianche), Luchino Visconti’nin yeni gerçekçilikten uzaklaşma döneminin en önemli filmlerinden birisidir. Yalnız bir adamla yalnız bir kadının kısa bir zaman dilimine sığan varoluşçu hikâyesinin anlatıldığı filmde ünlü yönetmen Luchino Visconti puslu siyah beyaz gece görüntüleri eşliğinde oluşturduğu gerçek üstü bir atmosferde içe dönük iki insanın iç dünyalarını, gerçeklerden hayal dünyasına kaçışlarını teatral bir anlatımla ama olağanüstü bir ustalıkla verir.
Günahkar Gönüller
Luchino Visconti’nin yönettiği ve Farley Granger, Alida Valli, Massimo Girotti ile Heinz Moog’un oynadığı Günahkar Gönüller (Senso), Aralık 1956’da vizyona çıkarıldı.
Film, 1866 yılında Üçüncü İtalyan Bağımsızlık Savaşı sırasında, Avusturya İmparatorluğu’nun işgali altındaki Venedik’te geçiyor. İtalyan milliyetçileri bir opera sırasında işgalci subayları hedef alan bir gösteri düzenler. Kendinden yaşça büyük bir aristokratla evli İtalyan Kontes Livia Serpieri de oradadır ve kontes, gösterinin elebaşı kuzeni Marki Roberto Ussoni’nin cezalandırılmasını engellemeye çalışmaktayken Avusturyalı Teğmen Franz Mahler’le tanışır.
Masum (Yönetmen: Luchino Visconti)
Luchino Visconti’nin yönettiği ve Giancarlo Giannini, Laura Antonelli, Jennifer O’Neill, Rina Morelli ile Massimo Girotti’in oynadığı Masum (L’Innocente – L’Innocent), Mart 1971′de vizyona çıkarıldı.
Luchino Visconti, Nietzsche’den başlayarak “irade”yi yücelten bütün varoluşçu felsefe ekollerine serinkanlı bir eleştiri niteliği taşıyan veda filmi, 1976 yılı yapımı Masum’da (L’Innocente) hayvani dürtülerimizin iradi seçimlerimize ve öz denetim iddialarımıza nasıl sınır koyduğunu keskin ve vurucu bir biçimde sergiliyor.
Kıyamet (Yönetmen: Francis Ford Coppola)
Francis Ford Coppola’nın yönettiği ve Marlon Brando, Robert Duvall, Martin Sheen ile Laurence Fishburne’un oynadığı Kıyamet (Apocalypse Now), Şubat 1980’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Filmin hikâyesi, Vietnam’da görevli Yüzbaşı Willard’ın, kendini tanrı ilân etmiş kaçak bir özel tim albayını öldürmekle görevlendirmesiyle başlıyor. Yüzbaşı, Amerikan ordusuna başkaldıran ve vahşi yöntemlerle bir orman kabilesini yöneten Albay Walter Kurtz’ü bulup öldürmekle görevlendirilir. Kurtz’ün izinde, insan yüreğinin karanlığıyla savaşın gerçekliği arasında kalan Yüzbaşı Willard sonsuz, bir kâbusun içine sürüklenecektir.
Supermen Dönüyor
Kunt Tulgar’ın yönettiği ve Tayfun Demir, Güngör Bayrak, Eşref Kolçak, Nejat Özbek ile Reha Yurdakul’un oynadığı Supermen Dönüyor, 1979’da ????? dağıtımıyla Kunt Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Noel ağacı süsleriyle dolu bir “yıldız manzarası”ndaki gizemli bir girişin ardından, Türk Clark Kent’e ailesi tarafından uzaydan gelen bir Uzaylı olduğu ve kaderini gerçekleştirmek için gitmesi gerektiği söylenir. Ona yakındaki bir mağaraya götürdüğü yeşil bir mücevher verirler. Orada, ön dişlerinin yarısı eksik olan Jor-El ortaya çıkar ve Clark’a Süpermen olduğunu açıklar.
Selvi Boylum Al Yazmalım
Atıf Yılmaz’ın yönettiği ve Türkan Şoray, Kadir İnanır, Ahmet Mekin ile Hülya Tuğlu’nun oynadığı Selvi Boylum Al Yazmalım, 14 Mayıs 2010’da (Kasım 1978) Pinema Film dağıtımıyla Çiçek Film (Yeşilçam Filmcilik) tarafından 32 yıl sonra yeniden vizyona çıkarıldı.
Cengiz Aytmatov’un bir eserinden uyarlanan filmde Asya ile İlyas’ın bir çocukları olur. İlyas başka bir kadınla gidince Cemşit onlara hem evini hem de yüreğini açar. İlyas bir gün geri döner. Asya iki erkeğin arasında kalır. Biri sevdiği, çocuğunun gerçek babası, öbürü ise onlara en güç anlarında evini ve gönlünü açıp sahip çıkarak emek veren bir başka adam. Sevgi mi, emek mi; Asya tavrını emekten yana koyar.
Gündüz Güzeli
Luis Bunuel’in yönettiği ve Catherine Deneuve, Jean Sorel, Michel Piccoli ile Genevieve Page’in oynadığı Gündüz Güzeli (Belle de Jour), Eylül 1978’de vizyona çıkarıldı.
Yakışıklı ve varlıklı bir doktor ile mutlu bir evliliği olan, para ile bir sorunu olmayan Severine (Catherine Deneuve) genç ve güzel bir kadındır. Eşinin kendisinin fiziksel ihtiyaçlarını karşılayamadığını düşünen ve kocasını çok seven Severine, bir türlü bilinçaltı isteklerine karşı koyamamaktadır. Cinsel fantezilerini bastırmak için bir genelevde çalışmaya başlayan Severine, öğlenleri kocası işteyken “Gündüz Güzeli” olmakta, akşamları eski haline, sadık eş konumuna geri dönmektedir.
Gülşah
Orhan Aksoy’un yönettiği ve Gülşah Soydan, Hülya Koçyiğit, Cemil Şahbaz ile Nil Burak’ın oynadığı Gülşah, Mart 1978’de Gülşah Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Dadılarını sevmeyen annesiz küçük bir kız çocuğunun öyküsü.
Eraserhead
David Lynch’in yönettiği ve Jack Nance, Charlotte Stewart, Allen Joseph ile Jeanne Bates’in oynadığı Eraserhead, Eylül 1977’de vizyona çıkarıldı.
David Lynch’e özgü bir şekilde, gerçeklikle kâbuslar arasında gidip gelen Eraserhead, tüyleri diken diken etmesine rağmen bakmaktan kaçamayacağınız bir görseller bütünü. Henry Spencer izin dönemindeki bir fabrika çalışanıdır ve kız arkadaşının hamile olduğunu öğrenir. Beraber aynı evde yaşamaya başlayan çiftin hikâyesi, doğan çocuğun deformasyonu, gece gündüz durmadan ağlaması, uykusuzluk, sinir ve daha fazlasıyla mutlu bir gün görmeden giderek artan karanlık bir deliliğe yer bırakacaktır.
Açlık (Yönetmen: Bilge Olgaç)
Bilge Olgaç’ın yönettiği ve Türkan Şoray, Mehmet Keskinoğlu, Mümtaz Ener ile Hüseyin Kutman’ın oynadığı Açlık, Ocak 1975’de Funda Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Ağanın iğfal ettiği bir köylü kızıyla başlık parası karşılığında evlenen fakir bir delikanlının öyküsü.
Mavi Boncuk
Ertem Eğilmez’in yönettiği ve Tarık Akan, Emel Sayın, Kemal Sunal ile Metin Akpınar’ın oynadığı Mavi Boncuk, Ocak 1975′de Arzu Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Dönemin en ünlü ses sanatçılarından olan Emel Sayın şöhretinin zirvesindedir. Sanatçının sahneye çıktığı gazinoya eğlenmeye gelen bir arkadaş grubu hesabın fazla gelmesi nedeniyle mekân sahipleri tarafından hırpalanırlar. Bu olaya fazlasıyla bozulan gençler intikam almak için bir Emel Sayın’ı bir halının içine sararak kaçırırlar. Sanatçıyı geri vermelerinin tek şartı mekân sahibinden fidye almaktır. Ancak aralarında büyüyen dostluk hem bu altı kafadarı hem de Emel Sayın’ı01 etkileyecektir.
Yabandan Gelen Adam
Sergio Leone’nin yönettiği ve James Coburn, Rod Steiger, Romolo Valli ile Maria Monti’nin oynadığı Yabandan Gelen Adam (Giu La Testa – For a Fistful Of Dynamite), 05 Şubat 1973’de vizyona çıkarıldı.
Makineli tüfeklerden motosiklete, tarihsel zaman hatası içeren birçok öğe içerse de film, kovboy hikâyesini 1913 Meksika Devrimi’yle birlikte işlemesi yönüyle Leone’nin diğer westernlerinden başka bir yerde duruyor. Fransa’da 1968 hareketinden esinlenen ve başta Leone’nin yönetmeyi düşünmediği film, Meksikalı bir kaçak suçlu ile patlayıcı uzmanı, İrlandalı bağımsızlık taraftarı bir devrimcinin birlikte hareket etmelerinin hikâyesini anlatıyor.