Bandidas

Joachim Roennig ile Espen Sandberg’in yönettiği ve Penelope Cruz, Salma Hayek, Steve Zahn ile Dwight Yoakam’ın oynadığı Bandidas, 09 Haziran 2006’da Özen Film dağıtımıyla Özen Film / Umut Sanat tarafından vizyona çıkarıldı.
Herşey bankerin kızı Sara ve fakir bir çiftçi ailesiyle yetişmiş Maria’yı birbirinden ayırmaktadır. Ancak Tyler Jackson adında bir adam Amerikan Demir Yolları adına Meksika’daki bir çok araziyi kanunsuz yönetmenlerle ele geçirmeye başlayınca, bölgedeki çiftçilere yardım edebilmek adına Sara ve Maria bir araya gelirler ve kurulan bankaları soymaya başlarlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ben ve Sen ve Diğerleri

    Miranda July’nun yönettiği ve John Hawkes, Miranda July, Miles Thompson ile Brandon Ratcliff’in oynadığı Ben ve Sen ve Diğerleri (Me and You and Everyone We Know), 10 Mart 2006’da Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yalnız yaşayan Christine becerisini, ilgisini çeken objeleri resmetmek için kullanmaktadır. Eşinden boşanmış Richard’ın 7 yaşındaki oğlu Robby gizemli biri ile internette yazışırken, 14 yaşındaki abisi Peter ise komşu kızları ile ilgilenmeye başlamıştır. Richard, Christine ile tanışınca hayatı hiç beklemediği bir şekilde değişir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Pirelli Film, Farklı Bir Projeyle Sinema Dünyasına Adım Atıyor

    Pirelli, dünya genelindeki pazarlama ve reklâm stratejilerini yeni bir iletişim kanalına taşıyor. Pirelli’nin Kontrolsüz güç, güç değildir sloganı, günümüzün en ünlü yıldızları başrol oynadıkları kısa filmlerle her yıl farklı bir şekilde yorumlanacak. Bir eğlence kanalı halini alan interneti yeni bir sinema salonu haline getirmeyi amaçlayan Pirelli, eğlence ve görsel – işitsel iletişim dünyasında yeni bir pencere daha açtı. Pirelli Film’in bu serideki ilk filmi olan The Call, iyi ve kötü arasındaki sonsuz savaş hakkında nefes kesen bir korku filmi. Antoine Foqua’nın yönettiği filmin başrollerinde John Malkovich ile Naomi Campbell oynuyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Kalimerhaba Side

    Osmanlı Bankası Müzesi Sineması’nda Arkeoloji / Tarihsel Miras teması altında, 09 Şubat Perşembe günü, saat 19:00’da Kalimerhaba Side adlı film gösterilecek. Yönetmenliğini Savaş Güzelce’nin yaptığı filmin ardından, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Elçin Macar, Nüfus Mübadelesinde Girit’ten Anadolu’ya – Anadolu’dan Girit’e: Bir Karşılaştırma başlıklı bir söyleşi gerçekleştirecek.

  • Basın Bülteni
  • İlhan Arakon’u Kaybettik

    Sinemamızda görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni ve yönetmen olarak 400’ün üzerinde filme imza atan İlhan G. Arakon’u 03 Şubat 2006 Cuma günü kaybettik. Sinema – TV Enstitüsü‘nde Prof. Sami Şekeroğlu başkanlığındaki ilk eğitim kadrosunda Lütfi Akad, Metin Erksan, Halit Refiğ ile birlikte yer alan İlhan Arakon, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema-TV Merkezi’nde 04 Şubat 2006 Cumartesi günü yapılan törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İlhan Arakon’u Kaybettik yazısına devam et
  • Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Ödülleri Sahiplerini Buluyor

    Geleneksel Sinema Yazarları Derneği – SİYAD, Türk Sineması Ödülleri‘nin 38.si için geri sayım başladı. 27 Şubat 2006, Pazartesi günü Harbiye Cemal Reşit Rey salonunda yapılacak olan ödül töreninde, Türk sinemasının 2005 ürünleri ödüllendirilecek. Dokuz ayrı dalda dağıtılacak SİYAD heykelcikleri, sahiplerine verilecek. Adaylar, 52 yazarın 31’inin katılımıyla belirlendi ve 03 Şubat 2006 Cuma günü yapılan basın toplantısıyla açıklandı.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Almanya Rüyası

    Yönetmenliğini Murat Şeker’in yaptığı Almanya Rüyası Belgeseli, 12 Şubat, 23.10’da Cnntürk ekranlarında. Türkiye’de ve uluslararası film festivallerinde gösterilmiş, Altın Portakal Film Festivali’nde Belgesel film dalında yarışmış olan Almanya Rüyası, Almanya’da yaşayan Türkler ve Türkiye’de yaşayan Almanlar’ı farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Film, Almanya’ya 43 yıl önce göç eden Türklerin yaşam tarzlarına dair bir belgesel. Fatih Akın, Neco Çelik, Birol Ünel, Killa Hakan, Kemal Şahin, Faruk Şen, Eşref Ünsal, Erci E, Azra, Microphone Mafia ile yapılan röportajlar Almanya Rüyası’na renk katıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Almanya Rüyası yazısına devam et
  • Çalıntı Gözler

    2005 yılı Türk – Bulgar ortak yapımı Çalıntı Gözler (Stolen Eyes – Otkradnati Ochi), 1980’lerde Bulgaristan’da yaşayan Türk azınlığın maruz kaldığı trajediyi konu alıyor. 20’den fazla film festivaline davet edilen, Rusya, Almanya ve Sırbistan’daki festivallerde ödül alan Çalıntı Gözler, Bulgaristan tarafından En İyi Yabancı Film Oscar Adayı olarak gösterildi ancak Bulgaristan’da gösterime girdiği dönemde milliyetçi kanatta büyük tepki uyandırdı.

    Filmde Ayten öğretmeni canlandıran Bulgar aktris Vessela Kazakova Ağustos ayı sonlarında düzenlenen 11. Saraybosna Film Festivali’nde uluslararası jüriye seçilmişti. Ayrıca Kazakova, geçen yılki Saraybosna Film Festivali‘nde En İyi Film ödülünü kazanan Marslı Mila adlı yapımda başrolü oynamıştı. 28 yaşındaki Kasakova, Moskova 27. Uluslararası Film Festivali‘nde Çalıntı Gözler filmindeki rolü ile En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştı.

    Bulgar yönetmen Radoslav Spassov, 1943’de doğdu. 1970’li yıllarda Moskova’da yönetmenlik eğitimi aldı. 1993 yılında çektiği A Day of Forgiveness filmi ile çıkış yapan Spassov’un yönetmen olarak imza attığı film sayısı 20’den fazla. Radoslav Spassov, en iyi Bulgar yönetmenlerinden biri olarak anılmaktadır.

    Radoslav Spassov’un Çalıntı Gözler filmi, yüzyıllardır birarada uyum içinde yaşayan insanların kamplaştırılmasını, uygulanan politikalarla birbirlerine düşman edilmelerini ve ait oldukları topraklara yabancılaştırılmalarını çok yalın bir dille anlatıyor. İsimleriyle birlikte geçmişlerinden ve kültürlerinden sökülüp alınmaya çalışılan Türk azınlığın hikâyesini anlatan film, yakın döneme damgasını vurmuş acı dolu bir öyküyü büyük bir tarafsızlıkla anlatmayı başarıyor.

    Filmin senaristlerinden Neri Terzieva, film için şunları söylüyor: “Bu film, bir Türk kızı ile bir Bulgar adamın farklı, imkânsız ve izah edilmez aşkının öyküsüdür. Kader onları defalarca bir araya getirir ve duygusal olarak yakınlaştırır…” Ayrıca, “Bu filmde bizim yapmak istedğimiz, yaraları deşmek değil, iyileştirmektir” sözünü de ekliyor.

    Yıl 1984… Bulgaristan’daki komünist rejim Türk azınlığı asimile etmeye başlar, gerekçeleri ise Türkler’in nüfusunun hızla artmasıdır çünkü böyle giderse Türkler sayıca Bulgarlar’dan fazla olacak ve vatan elden gidecektir. Bu nedenle ülkede yaşayan Türkler’in isimleri zorla değiştirilir; Ayten’i Ana, Vildan’i Valentina olarak değiştirip yeni nüfus cüzdanları hazırlarlar. Ama sadece bununla kalınmaz, bayram kutlamak da yasaktır, “yabancı dil”de konuşmak da. Giyim kuşam tarzları da bu yasaklar içinde yerini alır. Birdenbire yeni bir kimliğe bürünmeleri istenir Türkler’den. Filmin en etkileyici sahnelerinden biri ise, düğün sahnedir. Davullu zurnalı Türk düğünü büyük bir sessizlik içinde yapılır, çalgılara siyah kurdeleler bağlıdır; davula tokmağı vurulmaz, zurnaya nefes verilmez, sazın tellerine parmaklar varmaz.

    Bulgar asker Ivan (Valery Yordanov), bu asimilâsyon uygulamasının ön saflarında yer almak istemez. Gözü kapalı bile satranç oynayabilen Ivan, saf, romantik genç bir adamdır ve bir isim vermek gerekirse “soy kütüğünün tekrar yazılması uygulamasında” (Türklerin zorla Bulgarlar tarafından adlarının değiştirilmesi işlemi) resmi mühürlerden sorumludur. Diğer taraftan Türk ve Bulgar çocukların öğretmeni Ayten, bu mühürleri çalmaya çalışır, böylece etnik asimilasyonu yavaşlatacağını düşünür. Bu Ayten ile Ivan’ın ilk karşılaşmalarıdır.

    İsimlerinin zorla değiştirilmesi, kültürel yasakların konması Türkler’de büyük bir tepki yaratır ve bir bayram günü yöresel kıyafetlerini giyinerek çoluk çocuk, kadın erkek meydana doğru yürüyüşe geçerler. Büyük bir kalabalık toplanır, Bulgar tarafı grubu dağıtmak için panzer ve askerleriyle ordadır. Türk grubu dağılmak istemez. Panzer gruba doğru ilerler ve küçük bir çocuğu ezer. Panzeri kullanan Ivan’dır. 4 – 5 yaşlarındaki küçük kız çocuğu da köyün öğretmeni Ayten’indir. Ayten, 3 yıl kadar önce de kocasını kaybetmiştir.

    Bu olay Ayten’i sarsar, hastanede bir süre tedavi görür. Ivan da o hastanededir, ama artık satranç oynama yeteneğini kaybetmiş, sadece gözler çizen bir ressam haline gelmiştir. Ama bu gözler kimindir? Ayten ve Ivan’ın hafızasında boşluklar vardır. Bir süre sonra birbirlerini hatırlarlar.

    Giderek artan baskıya dayanamayan on binlerce Türk, çareyi Türkiye’ye göç etmekte bulur. Tüm ailesi Türkiye’ye yerleşmeye karar veren Ayten öğretmen ise, geçmişinden ve kendini ait hissettiği topraklardan kopmak istemez, konvoylar halinde göç ettikleri bir sırada vazgeçer ve Bulgaristan’da kalmaya karar verir. Geride sadece dedesinin kaldığı köyüne dönen genç kadın, daha önce de birkaç kez yollarının kesiştiği Ivan’ı kendisini beklerken bulur. Vicdan azabı, bağışlanma, aidiyet ve memleket kavramları üzerine benzersiz bir deneme olan Çalıntı Gözler yakın tarihimize damgasını vurmuş bir olaya tarafsız gözlerle bakan çarpıcı bir yapım.

    Filmin, bütün bu yaşananlara karşın, farklı ırktan iki gencin birlikteliği ile sonlanması, politikalara rağmen halkın o topraklarda barış içinde yaşamak istediğinin altını dikkatle çiziyor. Bu açıdan film, mesaj içeriklidir. Film, geri dönüşlerle anlatılıyor. Bu yöntem kimi zaman filmin akışında sorunlar yaratıyor. Nejat İşler’in rolünün yama gibi durmasına, filmin 3 – 4 yerinde mikrofonun görünmesine ve senaryodaki bazı sorunlara rağmen, yaşanmış bir olayı anlatması açısından film, izleyiciler üzerinde etkileyici olmayı başarıyor.

    (03 Şubat 2006)

    Asya Çağlar

    İstanbul Film Festivali’nin Açılış Filmi Oscar Adayı

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından 01 – 16 Nisan 2006 tarihleri arasında düzenlenecek olan 25. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Açılış Filmi, Fransız yönetmen Christian Carion’ın yönettiği Joyeux Noël, 78. Oscar ödüllerinde Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar adayı oldu. Güzel aktris Diane Kruger’ın başrolde oynadığı Joyeux Noël, Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Açılış Töreni’nde gösterilecek. İstanbul Film Festivali’nin 31 Mart Cuma günü Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek açılış töreni ve Joyeux Noël filmini izlemek isteyenler için sınırlı sayıda bilet satılacağı bildirildi.

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu