Karaoğlan’ın Camoka’ya Karşı Savaşı

Karaoğlan
Yönetmen: Kudret Sabancı
Eser: Suat Yalaz
Senaryo: Melek Öztürk-Rana Mamatlıoğlu-Kudret Sabancı
Müzik: Tamer Çıray
Görüntü: Gökhan Atılmış-Türksoy Gölebeyi
Oyuncular: Volkan Keskin (Karaoğlan), Müge Boz (Bayırgülü), Özlem Yılmaz (Çise Hatun), Hasan Yalnızoğlu (Camoka), Hakan Karahan (Baybora), Gaffur Uzuner (Çalık), Tuncay Gençkalan (Balaban), Macit Sonkan (Berkehan), Suavi Eren (Koca Uruz)
Yapım: TMC (2012)

Kudret Sabancı’nın yönettiği “Karaoğlan”, Suat Yalaz’ın meşhur çizgi romanından beyazperdeye uyarlandı. Heyecanın, maceranın ve aşkın bol olduğu filmde sinemaseverler keyif alacaklar. 12 milyonluk bütçesiyle sinema tarihimizin de en pahalı filmi bu.

Oğuz boylarından “Bayan Avullu” oymağından, Baybora’nın oğlu Karaoğlan, Moğollardan kötücül savaşçısı Camoka’ya karşı mücadele veriyor. Selçuklu Beyi Koca Uruz’un kızı Çise Hatun, Çağanbay’la evlenecekken, kaçırılır. Çise Hatun Camoka’ya verilecek ama hiç de hesapta olmayan Karaoğlan oradan geçerken Çise Hatun’u kurtarıp Malatya’ya götürüyor. Yıl 1238… Selçuklu Hanedanlığı’nda Sultan Keykubat zehirlenerek öldürülmüş. Devrin en güçlüleri Moğollar. Önüne geleni kesiyorlar, Avrupa’nın içlerine kadar. 1071’de Anadolu’ya gelmiş Türkler Moğollarla savaşıyor. İzmir DEÜGSF Sinema-TV’den mezun olmuş Kudret Sabancı, 2012 yapımı “Karaoğlan” filmiyle bir düşünü gerçekleştiriyor. Yönetmenler düşlerini gerçekleştirmeli. Bütçe 12 milyon lira olsa bile. Aynı okuldanız. Üst sınıftaki Sabancı, sürekli üretirdi, araştırırdı, imkânları zorlardı. Bizim sinema okulundan çıkmış nadir iyi sinemacılardan. Suat Yalaz’ın çizgi romanı “Karaoğlan”, gerçekten de estetik olarak çarpıcı. Ama yine de çizgi roman ruhunun içinde dolaşması iyi olurdu. Elbette bu ruh kolay yansıtılamıyor perdeye. Hollywood filmlerinde de tam çizgi roman ruhuna ulaşılamıyor. Çizgi romanlardan beyazperdeye aktarılmış onca film izledik çoğundan tat alamadık. Warren Beatty’nin 1990 yapımı “Dick Tracy” ve Robert Rodriguez-Frank Miller’ın ortak yönettikleri 2005 yapımı “Sin City-Günah Şehri” filmleri, çizgi roman ruhunu perdede yaratmışlardı. Sabancı’nın filmi estetik olsa da, sanki beslendiği yer Suat Yalaz’ın 1960’larda Kartal Tibet’i oynattığı “Karaoğlan” filmleriymiş hissi veriyor. Bilgisayar efektlerini kullanmayı da çözdüğümüzde daha çarpıcı atmosferler yansıyacak perdeye. Sabancı’ya da haksızlık yapılmamalı. Seyretmesi rahat bir film çıkarmış ortaya. Bizim buraların kültürüne ve sanatına yabancı olanlar da filmden keyif alabilir. Biraz daha diyaloglar üzerinde çalışılabilirmiş. Yönetmen Sabancı’nın filminde sinema tadı var. Yönetmen ağırlıklı olarak televizyona iş yaptığı için oranın estetiğinin etkisinde kalabilirdi.

İki kadın arasında…

Çise Hatun’u Malatya’ya getiren Karaoğlan, pazar yerinde kesesini güzeller güzeli yankesici Bayırgülü’ne kaptırıyor. Sonra da kalbini. Cengiz Han’ın Moğolları dünyayı işgâl ederken sıra Anadolu’ya gelmiş. Çise Hatun’un, Altın Orda Hanı’nın oğlu Çağanbay’la evlenmesini engellemek için Moğol Camoka, Çise Hatun’u yok etmekle görevli. Camoka’nın yanında Manguday Birliği de var. Çise Hatun’u evlenebilmesi için, “Yağmur” adlı atıyla Karaoğlan, babası Baybora, Karaoğlan’ın seyisi Çalık, Cengiz Han’ın eski alay beyi Balaban, cüce Pekşen, maymunu “Kestane”yle Bayırgülü yolculuğa çıkıyorlar. Çise Hatun, Çağanbay’la evlenmek için yola çıksa da Bayırgülü’nü yağız Karaoğlan’dan kıskanıyor. Karaoğlan için Bayırgülü’yle tatlı çatışmalara bile giriyor. Onların peşinde de Camoka ve Mangudaylar var. Kale gibi şehrin etrafında büyük savaşı Türkler kazanıyor ve Moğolları dize getiriyorlar. Dokuz canlı Camoka gözlerini açtığındaysa bu hikâye burada bitmez diyorsunuz.

Daha önce de uyarlanmıştı…

Suat Yalaz, “Karaoğlan” çizgi romanını 1962 yılında gazete tefrikası olarak Akşam Gazetesi’nde yayımlamaya başladı. 1963 yılından itibaren de haftalık yayımlanmaya başlandı bu çizgi roman. Yalaz, 1965’te başrolü Kartal Tibet’in oynadığı “Karaoğlan: Altay’dan Gelen Yiğit” adıyla yönetti. 1972 yılına kadar altı film daha yapıldı. Sadece 1969’daki “Samara Şeyhin Kızı” filminde Kuzey Vargın, Karaoğlan olmuş ve bu filmi de Yalaz yönetmişti. Sabancı’nın filminin bütçesi 12 milyon lira. Herhalde iç piyasayı hesaplayarak bu kadar yüksek bütçeli film yapmadılar. Bunun dışarısı da vardır. 1984’te İstanbul’da doğmuş, İzmir’de büyümüş Müge Boz, “Leyla ile Mecnun” dizisiyle ünlendi. Talip Karamahmutoğlu’nun gösterime girecek “Bir Hikâyem Var” filminde de oynadı. Boz, Ali Adnan Özgür’ün yönettiği köy enstitüleri üzerine 2012 yapımı “Toprağın Çocukları” filminde de oynamıştı. Boz, “Karaoğlan” filminde insanın başına gelen en güzel şey. Işığıyla tüm perdeyi aydınlatıyor. Sinemamız bir oyuncu kazanıyor. 1983 Samsun doğumlu Karaoğlan Volkan Keskin, Faruk Aksoy’un “Fetih 1453” filminde Balaban’ı canlandırmıştı. 2007’de “Dağlar Delisi” dizisinde de oynamıştı. Keskin, geçmişteki Karaoğlan Kartal Tibet’i çağrıştırıyor sanki. Filmin müzikleri de iyi, belirtelim.

(10 Ocak 2013)

Ali Erden

[email protected]

Bitik Şehir

Allen Hughes’un yönettiği ve Russell Crowe, Mark Wahlberg, Catherine Zeta Jones ile Barry Pepper’ın oynadığı Bitik Şehir (Broken City), 18 Ocak 2013’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
New York Belediye Başkan’ı Nicholas Hostetler, özel dedektif Billy Taggart’ı sadakatsiz eşi Cathleen’i takip etmesi için tutar. Fakat Billy bunun bir komplo olduğunu çok geçmeden anlayacaktır. Araştırmalarını derinleştirirken hayatını tehlikeye sokan olaylarla karşılaşacak, işi ve ailesi için kötü sonuçlar doğurabilecek tercihler yapmak zorunda kalacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor

Bitik Şehir yazısına devam et

Uğur Yücel, İlk Kitabı Yağmur Kesiği’yle Can Yayınları’nda

Sinema tarihine birbirinden güçlü filmler ve canlandırdığı sıra dışı karakterlerle adını yazan Uğur Yücel, ilk kitabıyla edebiyat dünyasını selâmlıyor. 1980’lerden bu yana kaleme aldığı öyküleri Yağmur Kesiği adı altında bir araya getiren Yücel, yazdıklarıyla yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. İstanbul’daki bir balıkçı kasabasında geçen öyküler, her biri farklı dinden ve kültürden sayısız karakteri bağrına basıyor. Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, Türkler ve her meslekten insan… Hepsi aynı şekilde acı çekiyor, aşık oluyor, yaşamak arzusuyla yoğrulup bükülüyor ve ölümle imtihanları her seferinde yürekleri burkuyor.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Uğur Yücel, İlk Kitabı Yağmur Kesiği’yle Can Yayınları’nda yazısına devam et
  • Ben Uçtum Sen Kaldın’a Dağıtım Kampanyası

    Mizgin Müjde Arslan’ın yönettiği Ben Uçtum Sen Kaldın (Ez Firiyam Tu Mayî Li Cih) adlı belgesel filme dağıtım desteği sağlamak için indiegogo.com üzerinden kampanya başlatıldı. Hiçbir kurumdan yardım almadan çekilen film, dağıtım ve tanıtım için destek bekliyor. Böylece, bağımsız film yapımcılarının başvurduğu destekleme kampanyalarına Ben Uçtum Sen Kaldın’da katılmış oldu. Kampanya metninde ortak yapımcı Hüseyin Karabey, Murathan Mungan, Yavuz Turgul, Nilgün Öneş, Yeşim Ustaoğlu, Alin Taşçıyan, Seray Genç, Alisa Lebow gibi isimlerin görüşlerine yer verildi.

  • Basın Bülteni
  • Kampanyaya katılmak için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Gaziantep Kırkayak Sanat Merkezi Sinema Atölyesi’nde 2013’ün İlk Teması: Göç

    Gaziantep Kırkayak Sanat Merkezi Sinema Atölyesi, her ay farklı temalarla film gösterimleri yapmaya devam ediyor. Ocak ayı seçkisinde, göçmen ve mültecilerin yaşamlarını konu alan filmler yer alıyor. Savaşlar, doğal afetler ve etnik nedenlerle yaşadıkları yerleri terk eden insanlar, yanı başımızda, çok zor koşullarda, yaşamaya çalışıyorlar. Yeterli beslenemiyor, kültürel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, eğitim göremiyor, dışlanıyor ve çeşitli istismarlara maruz kalıyorlar.

    Gaziantep Kırkayak Sanat Merkezi Sinema Atölyesi’nde 2013’ün İlk Teması: Göç yazısına devam et

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu