Steven Spielberg’in Michael Crichton’ın romanından sinemaya uyarladığı ‘Jurassic Park’ sinema tarihinin gelmiş geçmiş en büyük gişe canavarlarından biridir. 1993 yapımı film çok ilgi görünce iki devam filmi geldi haliyle. 2015 yılında ise Spielberg’in yürütücü yapımcılığı altında uzun ömürlü serinin ‘Jurassic World’ başlıklı ikinci evresi devreye girdi. Çağlar öncesinden gelen yaratıkların serüvenini noktalayan altıncı ve son film ‘Jurassic World: Hakimiyet / Jurassic World: Dominion’ dünya sinemalarıyla birlikte bizde de gösterime girmiş bulunuyor.
Yaklaşık 30 yıldır popüler sinema dünyasının ikonlarından biri haline gelmiş olan bilim-kurgu yapımın ‘Jurassic World: Yıkılmış Krallık’ adlı bir önceki bölümünde ünlü tema parkına mekân olmuş Kosta Rika açıklarındaki Nublar adasının bir volkanik patlama ile tarumar oluşunun ardından farklı türlerdeki dinozorlar zengin iş adamı Benjamin Lockwood’un Kuzey Kaliforniya’daki malikanesinin bulunduğu özel araziye nakledilmişti. Burada sahibinden izinsiz süper güce haiz tamamen yeni bir dinozor türünün (Indominous Rex) üretildiğine ve bu güçlü yaratığın olası savaş mahallinde itaatkâr bir silâh olarak kullanılmak üzere tasarlandığına tanık olmuştuk. Yine bu bölümde Lockwood’ın genç yaşta ölen kızı Charlotte’un genlerinden yola çıkarak Maisie adlı klonunun yaratıldığını izlemiştik.
Aradan geçen 4 yılda dünyanın dört bir yanına dağılan tarih öncesi çağın yaratıkları ile dünyamız artık hayal edilemeyecek tehditlere karşı hazırlıklı olunması gereken tam anlamıyla bir ‘Jurassic Dünya’ haline gelmiş, Bering Denizi açıklarında ‘Jaws’ın dev köpekbalığı gibi sudan çıkıp denizcileri avlayanından tutun, New York gökdelenlerinin tepesinde yuva kurmuş olanlarına kadar dinozorlar insan ırkı ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Serinin geçmiş bölümlerinin hakim kuruluşu InGen yerine yeni dönemin Biosyn’i İtalya’daki Dolomiti dağlarında konuşlanmış araştırma merkezinde bir yandan çağın ölümcül savaşlarında binlerce askerin yerini alabilecek yenilmez türler geliştirirken, Mezozoik zamanın Kratase dönemi genlerine sahip dev çekirgeler aracılığıyla, küresel kıtlığın nedeni olabilecek dünya besin zinciri üzerinden tehlikeli oyunlara girişmiştir. Diğer yandan, yasadışı dinozor damızlık tesisleri türemiş ve kaçak avcılar vasıtasıyla dinozorlar için dünya çapında bir yeraltı pazarı oluşmuştur.
Bu sırada önceki filmlerden aşina olduğumuz yırtıcı Reptor Blue’nun yavrusu ve de insan klonlama yoluyla yaratılmış Maisie kaçak avcılar tarafından kaçırılır. Serinin ana karakterleri Blue’nun eğiticisi Owen Grady (Chris Pratt) ile Maisie’ye ebeveyn olarak göz kulak oldukları uzatmalı sevgilisi Claire (Bryce Dallas Howard) dostlarını kurtarmak üzere harekete geçerken, özgün ve nostaljik ‘Jurassic Park’ karakterleri, sırasıyla paleontolog Alan Grant (Sam Neill), paleobotanist Ellie Sattler (Laura Dern) ve profesör Ian Malcolm (Jeff Goldblum) dev çekirgeler sorununu çözmek için Biosyn’in merkez üssüne sızarlar.
‘Jurassic World: Hakimiyet’ uzun soluklu seriyi sonlandıran, bunu yaparken eski yeni tüm ana karakterlere olduğu kadar, gerilim, korku, aksiyon türünün bilinen tüm formüllerine selâm çakan bir final serüveni olmuş. Sierra Nevada’lı dino kovboyların at üzerinde kementle dinozor yakaladığı başlangıcın ardından, kaçırılan yavru dinoyu annesine geri getirme sözü verilen tipik bir ‘Lassie’ hikâyesine, oradan Malta adasındaki Bondvari ölümcül kaçıp kovalamacaya evrilen yapım nostaljik karakterlerin serinin artık orta yaşa gelmiş ya da geçmiş eski hayranlarını hedefleyen anılarına bağlanıyor. ‘Kuşlar’, ‘Arılar’, ‘Dev Tohumu’ gibi klasiklerin tutmuş formülleri ödünç alınırken, serinin esas kahramanları dinozorlar farklı tasarımlarıyla korku ve dehşet katsayısını gitgide yükseltiyor. Eskinin T-Rex’inden daha da kocaman dünyanın en büyük et oburu Giganotosaurus ikiziyle birlikte ortalığı mahşer yerine döndürürken, Owen ile pilot Kayla’nın buzullar üzerindeki tavus kuşu misali kanatları olan ürkütücü komik dino ile olan evlere şenlik mücadelesinde kendi adıma pek eğlendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
Evet sonuçta görkemli bir yaz eğlencesi bu. Hele hele IMAX düzeninde izlendiğinde izleyiciyi çocukluk yıllarına götüren hayli şamatalı bir seyirlik. Dünyamızı ve ırkımızı yok olmaktan kurtarmak kendi elimizde ve bu güzel doğada tüm canlılar uyum içinde yaşamalıyız minvalinde güzel mesajları da var. Ancak okul öncesi çocuklar için fazla ürkütücü olabileceği konusunda uyarımızı yapalım.
(09 Haziran 2022)
Ferhan Baran