Açık Pencereler (Open Windows)
Yönetmen-Senaryo: Nacho Vigalondo
Müzik: Jorge Magaz
Görüntü: Jon D. Dominguez
Oyuncular: Sasha Grey (Jill), Elijah Wood (Nick), Neil Maskell (Chord), Nacho Vigalondo (Richy), Ivan Gonzales (Tony), Travante Rhodes (Brian), Adam Quintero (Pierre)
Yapım: İspanya-ABD (2014)
Nacho Vigalondo’nun Austin şehrinin gece atmosferinde geçen “Açık Pencereler” filmi, postmodern zamanlarda gerçekliğe yeni bakış sunuyor. Her şey bilgisayar ekranından.
İspanyol yönetmen Nacho Vigalondo, 1977 doğumlu ve bilgisayar çağının ilk nesillerinden. Çocukluğunda karşısına çıkan ilk şey bilgisayardı. Çok geçmeden 1990’larda internet her yeri kuşattı ve kendi gerçekliğini yarattı. Yönetmen Vigalondo, bu yeni gerçekliğin, sanal gerçekliğin bilgisayarla nereye kadar gelebileceğini gerilim sineması içinde araştırıyor. Aslında 20. yüzyılda çeşitli dönemlerde kendini hissettiren postmodern durum, masumane biçimde modernizmin sert hatlarına ve derin sınıfsal uzaklıklarına, biçim ve içerik açısından tepki geliştirdi. Ama maalesef yeni biçim ve içerik geliştiremediği için modern olanın anlatımlarından yardım buldu.
Vigalondo’nun gerçek zamanlı “Açık Pencereler” filmini seyretmeden önce ilk aklınıza Hitchcock’un 1954 yapımı renkli “Rear Window-Arka Pencere” film geliyor. Ama filmi izlemeye başladığınızda başka bir üretilmiş gerçeklikle karşılaşıyorsunuz. Buradaki pencereler, bilgisayar terimi olmuş bilgisayar ekranında açılan pencereler. Buralardan canlı görüntüleri, fotoğrafları, telefon görünmelerini, yazıları aynı ekranda aynı anda takip edebiliyorsunuz. Aslında karşınızdaki insanla görüntülü görüşme yapabiliyorsunuz, tweet atabiliyorsunuz, facebook’ta bir dolu arkadaşınız oluyor, 3G’yle canlı yayın yapabiliyorsunuz, sanal medya gelişiyor. Vigalondo’nun bu filmini izlerken çoğu insan yabancılaşmayacak. Haz bile alacaklar. Yönetmen Vigalondo, ilk uzun filmini 2007’de “Los Cronocrimenes-Suç Zamanı” bilimkurgu-gerilimiyle yaptığını da hatırlatalım.
Tuhaf olayların içinde…
Yeni korku sinemasının yükselen değeri Jill Goddard’ın son filminin bovling sahnesiyle açılıyor film. Jill için en iyi internet sayfasını yapan ve Amerika’nın başka bir yerinden uzak Teksas’ın Austin şehrine davetle gelen Nick Chambers’ı bu otel odasından başlayarak tuhaf ve beklenmedik bir macera bekliyor. Bilgisayar ekranında beliren bir pencerede Chord adında yüzün hiç görmediği birinin yönlendirmesiyle gecenin içindeki Austin’de yolunu kaybedip hapsolan bir Nick’in hikâyesi bu. Yönetmen finali gerçekten belirsiz bırakmış. Belki de devam filminde Nick ve Jill’in akibetini görebileceksiniz.
Jill, sinemada yükselirken, aşk konusunda da kafası karışık. Otelde oyuncu sevgilisini atlatıp, menajerinin odasında buluştuğunda, Chord, Nick’i kamerayla kendi odasından onları dikizlemesini istiyor ve iş çığırından çıkmaya başlıyor. Her şeyi uzaktan komut veren Chord bir oyun oynayarak, Nick’in odasındaki ışıklarını yakınca menajer Nick’in odasındaki kameranın farkına varıyor ve elbette peşinden geliyor. Ama Chord’un bir dolu plânı var. Chord’un dediklerini yapan Nick, dizüstü bilgisayarıyla otelden çıkıyor bir arabayla. Bu gecenin içindeki yolculukta, kendilerine Prada Triop diyen Parisli “hacker” Pierre ve arkadaşları Nick’e yardımcı oluyorlar. Ama her şey raydan çıkıyor ve şiddet-gerilim çoğalıyor. Gerisini sinema perdesinde keşfetmek gerekecek. Filmde birçok anı bilgisayar ekranındaki pencerelerden takip edeceğinizi hatırlatalım. Geniş final bölümünde başkalarının kullandığı kameralarla da atmosferin içinde oluyorsunuz ama. Günümüzün sözü şu herhalde: Bilgisayarsız olmuyor. Hatta internet olmadan hiç…
(11 Eylül 2014)
Ali Erden