Gülün Bittiği Yer

Antalya Festivali’nde “dağıtımcıların korktuğu film” olarak anıldı. Filmin bir başka namı “sağ yönetmenin çektiği sol film” idi. Sol olsun, sağ olsun adam sinemaya gönül vermiş, film çekiyorsa ters gelse de gidin görün. Bakarsınız yarın da tersi olur; sol bir yönetmen türbanı çeker; sağdan görülmeyen yeri soldan gösterir. Bu dediklerimi İsmail/Mustafa Güneş’in festivalde gösterdikleri yakınlık nedeniyle yazmıyorum, çünkü herkese aynı yakınlığı gösterdiler; her ikisi de aydın gençler.

Filmin Cemal Reşit Rey’de yapılan galasına istediğim halde gidemedim, Antalya’daki gösteriminde görmüştüm. Gösteri öncesi Antalya Kültür Merkezi’nin muhteşem salonunun en orta ve en güzel yerine ayağımdaki kısa pantolon ve sandaletlerimle kuruldum.

“Kısa pantolon ve sandalet” teferruatını bilhassa belirttim. Bilindiği üzere ödül törenindeki olaylara bakarak yorum yapanlar, “laaak” diye sorup soruşturmadan Zeki’nin cikleti, Uğur’un blucini, Nuri’nin cebindeki eli’nden bahsettiler. “‘Skandal’ olsun da, çamurdan olsun” felsefesi ile festivalin bütün suçunu, günahını, zartını, zurtunu üç genç sinemacıya yüklediler. Efendiler dünya değişiyor; etrafınıza bir bakın. Salgın haline gelen küçük araba kullanımında bile arabaların tasarımı gençlere hitap edecek görüntüde. Normaldir, çünkü çizenler gençlerdir. Bizim gibi yaşı Kemal’lere bıraksanız, “Motoru, önüne demir sokulup çalıştırılan araba” çizeriz evelallah. Zeki’ye sordum, “anons edilince, aniden, şaşkınlık ve heyecanla sahneye çıktığını” söyledi.

“Gülün Bittiği Yer”in gösteriminde Cüneyt Arkın, Yılmaz Köksal, Fikret Hakan ve daha birkaç ünlümüz -tesadüf bu ya- gelip arkama oturdular. Tam film başlayacak Cüneyt Arkın civardaki arkadaşlarına söyler gibi de, etraftaki seyircilere de duyurur gibi, seslendi: “Arkadaşlar” dedi, “Film başlayacak, cep telefonlarınızı kapatın” diye ilâve etti, biraz durdu, sonra ekledi: “Bakın karateyi bırakalı on yıl oldu; yeniden başlarım haaa”. Yani Cüneyt Fahrettin’liğini yaptı; neşe ve ilgiyle temaşaya başladık.

“Star Wars-Episode 1”i nasıl buldunuz?” sorusuna bir genç bayıldığım -şöyle- bir cevap vermiş: “George Lucas, Cüneyt Arkın’ın ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ını görseymiş film daha iyi olacakmış”.

“Gülün Bittiği Yer”den haftanın incileri: “Görünce anlaşılır zaten; özel biri olduğu fark edilir”. “Her şey çok güzeldi… Bizim elimizde olan her şey…”. Bu filmi görün.

Sadi Çilingir

“Gülün Bittiği Yer” üzerine bir yorum

  1. Bu filmi ilk çıktığı yılda Diyarbakır’da, yanılmıyosam ya Dilan Sineması’ydı yada Site Sineması’nda seyrettim. Tüylerimi diken diken oldu o tarihte. Yaşanmış gerçek olayların tıpa tıp aynısıydı. Duygusal, gerilimle korkunun içiçe olduğu gerçek bir öykü. Bu tür filmler sayesinde o eski uygulamalar bugün yok. Bunun için yönetmene şükranlarımı sunarım. Filmi 8 arkadaş beraber seyrettik. Aradan yıllar geçti ama hâlâ unutamadığım filmlerden bir tanesidir. Bu filmde başka güzel bir davranış, örnek bir hareket daha var. Cüneyt Arkın ve yönetmenin sağ görüşlü olduklarını biliyoruz. Bu filmi çekmekle filmlerde, sanatta sağın solun önemli olmadığını, sanatın her tarafa eşit baktığını gösteriyorlar. Berhan Şimşek’in Minyeli Abdullah’ı çektiği gibi. Bu filme emeği geçen tüm insanlara şükranlarımı sunarım. İstanbul’dan Serhat.

Yorumlar kapalı.