Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Sinecine Dergisi’nin 4. Sayısı Çıktı

Türkiye’nin ilk hakemli, akademik sinema dergisi sinecine’nin 4. sayısı Ahmet Gürata’nın editörlüğünde çıktı. Bu sayıda yer alan Özlem Özdemir’in Yeni Dönem İslâmi Sinema ve Modernlik: Geleneksellik Sınırında Üslûp Arayışı başlıklı yazısı, beyaz sinema olarak da adlandırılan din konusunu merkezine alan filmlerin üslûbunu ele alıyor. Kurtuluş Savaşı Filmleri ve Milli Hamaset Arayışı yazısında ise Serhan Mersin, Kurtuluş Savaşı ile ilgili romanlar ve filmleri ele aldıkları temalar açısından karşılaştırıyor. Yazı bu filmlerin ulusal kimliğin inşasında oynadığı rolü değerlendiriyor ve söylemlerini tartışıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sinecine Dergisi’nin 4. Sayısı Çıktı yazısına devam et
  • Düşüncenin Görsel Dili: Sinema Etkinliği Ekim Ayında Başlıyor

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi kültürel etkinlikler kapsamında düzenlenecek olan Düşüncenin Görsel Dili: Sinema etkinliği Yeni Şafak Gazetesi sinema yazarlarından Naz Emel Koç’un sunumuyla gerçekleşecek. Film gösterimi ve söyleşiden oluşan program, sinema dilini okuma ve yorumlama noktasında bazı formül ve püf noktaları sunmayı hedefliyor. Programın ilk ayağı 22 Ekim Cumartesi günü saat 16:30’da, Taksim Atatürk Kitaplığı’nda gerçekleşecek. Ayın filmi Kader Ajanları, ABD’li bir senatör adayının, yeni tanıştığı hayatının aşkıyla aralarına giren engelleri konu alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Düşüncenin Görsel Dili: Sinema Etkinliği Ekim Ayında Başlıyor yazısına devam et
  • İstanbul Modern Sinema, Göçün 50. Yılı Nedeniyle Türk ve Alman Filmlerinden Bir Seçki Sunuyor: Karşıdan Bakış

    İstanbul Modern Sinema, Türkiye’den Almanya’ya göçün 50. yılı nedeniyle Goethe Enstitüsü işbirliğiyle, 20 – 30 Ekim 2011 tarihleri arasında Karşıdan Bakış başlıklı bir film seçkisi sunuyor.
    Seçkide yer alan, farklı zamanlara ait hikâyeler içeren ve farkı türlere ait 17 film, birbirimizi nasıl gördüğümüz ve algıladığımız fikrine yoğunlaşırken, göç çerçevesinde Almanya ve Türkiye arasındaki bağa, kültürel ilişkiye vurgu yapıyor. Program, Halit Refiğ’in yönettiği Bir Türk’e Gönül Verdim ve Günter Wallraff’in En Alttakiler ‘Ganz Unten) adlı belgeseliyle başlıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İstanbul Modern Sinema, Göçün 50. Yılı Nedeniyle Türk ve Alman Filmlerinden Bir Seçki Sunuyor: Karşıdan Bakış yazısına devam et
  • Filmekimi’nin İstanbul Ayağı Sona Erdi

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Filmekimi’nin, 08 – 15 Ekim 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen İstanbul ayağı sona erdi. Geçtiğimiz haftasonu boyunca İzmirli sinemaseverlere de film keyfi yaşatan Filmekimi, Ekim ayı boyunca Bursa, Konya, Trabzon ve Diyarbakır’da sinemaseverlerle buluşmaya devam edecek. Filmekimi’nin yoğun ilgi gören İstanbul gösterimleri 15 Ekim Cumartesi günü 21:30 seansıyla sona erdi. Filmekimi’nde, 8 gün boyunca 4 salon ve 161 seansta gösterilen 40 film, 47 bin sinemaseverle buluştu ve salonlardaki doluluk oranı % 99’a ulaştı.

  • Basın Bülteni
  • Filmekimi hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Filmekimi’nin İstanbul Ayağı Sona Erdi yazısına devam et
  • KALENDERhasan: Yeri Geldiğinde Görüntünün Bile Duygunun Önüne Geçmesine İzin Vermiyorum

    48. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 4 dalda ödül alan Güzel Günler Göreceğiz isimli filmin ekibinden “En İyi Kurgu” dalıyla ödül almış olan reklâm yönetmeni KALENDERhasan (26) ile içten bir sohbet gerçekleştirdik. Kendisi ile reklâm yönetmenliği, çektiği belgeseli ve kısa filmleri hakkında konuştuk.

    Güzel Günler Göreceğiz isimli sinema filmi ile 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde çok iyi bir başarı elde ettiniz ve film festivalden sizin tarafınızdan yapılmış olan kurgu dahil toplamda 4 dalda ödül ile ayrıldı. Bu konuyla ve de filme yöneltilen “TV dizisi estetiği ile çekilmiş bir Yeşilçam melodramı” eleştirileri ile ilgili fikirlerinizi alabilir miyiz?

    Açıkçası ortada bir başarı var. Sinemanın temel taşları olan senaryo, kurgu ve oyunculuk dallarında ödül aldı bu film. İyi bir film derdini karşı tarafa-izleyiciye anlatabilmelidir. Bence bu film senaryosuyla kurgusuyla bunu çok iyi başarıyor. Ben oratada bir dizi estetiği göremiyorum. Filmimiz eleştirmenlerin beklediği alternatif sinemaya örnek olmadığı için bu şekilde yaklaşmışlardır belki de. Ben bu eleştirileri pek de cidiye almıyorum açıkçası. Çok iyi bir jüri tarafından verildi bu ödüller. Jüri özellikle hiçbir baskı ve etki altında kalmadan özgürce karar verdiklerini açıkladı zaten. Bu hep böyledir; birileri başarır birileri de konuşur…

    Bu filme nasıl dahil oldunuz?

    Filmin yönetmeni Dokuz Eylül Üniversitesi Sinema Bölümü’nden arkadaşımdı. Senaristi de. Üçümüz de sınıf arkadaşıydık. Haliyle ilk çaldıkları kapı benimkiydi…

    SANIRIM ALTIN PORTAKAL’I REKLâMCI YANIMIN KATKISIYLA KAZANDIM

    Aynı zamanda genç bir reklâm yönetmeni olduğunuzu biliyoruz, neden böyle bir projede kurgu yapmayı tercih ettiniz ve de sizce reklâmcı yönünüzün filme kattıkları nelerdir?

    Söylediğim gibi projenin yapımcıları üstümde nazları geçen arkadaşlarımdı. Açıkçası başka şansım yoktu. Daha önce hiç başka bir yönetmenin işini kurgulamamıştım. Sinema filmi gibi uzun bir iş de kurgulamamıştım. Kendi çektiğim reklâm filmlerinin kurgusuna otururum. Kendi işlerimin kurgusuna oturmam aslında kurguya çok önem veriyor olmamdan kaynaklı. İyi çekilmiş bir iş kurguda batırılabilir, aynı zamanda eksik çekilmiş bir iş kurguda kurtarıladabilir. Ben post aşamasında çok titiz ve yaratıcı etkiyi öldürmeyecek, duyguya yönelik çalışmayı tercih ederim. Tolga da bu yanımın filme katkısı olacağına inandı ve bunu benimle yapmak istedi. Sanırım Altın Portakal’ı da bu reklâmcı yanımın katkısıyla kazandım.

    YERİ GELDİĞİNDE GÖRÜNTÜNÜN BİLE DUYGUNUN ÖNÜNE GEÇMESİNE İZİN VERMİYORUM

    Türkiye’deki reklâmcılık konusunda neler düşüyorsunuz? Reklâm filmi çekerken dikkat ettiğiniz hususlar ve detaylar nelerdir?

    Reklâm sektörü sinema veya dizi sektörü gibi değil ülkemizde. Aslında bir pazarlama türü ve bu nedenle gerekli yatırımlar yapılıyor. Bir reklâm metninin doğru çekilmesi için gerekli bütçe önünüze koyulabiliyor. Çünkü ürün sahipleri ürünlerinin kusursuz tanıtılmalarını istiyor. Böyle olunca reklâm yönetmenleri daha iyisini çıkarmak için çaba sarfederek sürekli kendilerini geliştirme fırsatı bulabiliyorlar. Bir reklâm filmi çekerken çok fazla özgür değilsinizdir. Kreatif direktörün önünüze koyduğu reklâm metnini sınırları delmeden en iyi görsel ve en ikna edici şekilde anlatmanız gerekiyor. Bu noktada yetenekli olmanız yetmiyor, iyi bir bilgi birkimine de ihtiyaç duyuyorsunuz. Hata yapma olasılığınız çok az ve hata yapmamak için herşeyi hesaplamanız gerek. Ben ilk olarak metnin yüklediği mesajı karşı tarafa doğru duygu dramasıyla nasıl anlatabileceğime bakarım. Duygunun çok doğru şekilde karşı tarafa geçmesi gerekli. Bunun için yeri geldiğinde görüntünün bile duygunun önüne geçmesine izin vermiyorum.

    TOPLAMDA 14 ÖDÜL VE PLAKETİM VARDI. ALTIN PORTAKAL’LA 15 OLDU

    Daha önce yönetmenliğini üstlenmiş olduğunuz birkaç kısa metrajlı film ve bunlardan almış olduğunuz ödüller var. Ayrıca bir de 44 dakikalık bir belgesel film çektiniz. Bu konularda daha geniş bilgi alabilir miyiz? Sinema filmi çekmeyi de düşünüyor musunuz?

    Öğrenci olduğum yıllarda Tarihten Kalanlar isimli bir belgesel çekmiştim. Yine Son Bir Nefes İçin ve Kültür Bakanlığı’ndan aldığım destekle çektiğim Son Karar adlı kısa filmler çektim öğrenciyken. Son Karar benim bitirme tezimdi. Yurt içi, yurt dışı bir çok festivalden ödülle döndü. Bu filmlerimle toplamda 14 ödül ve plaketim vardı. Altın Portakal’la 15 oldu. Sinema filmi çekmeyi tabiki düşünüyorum. Kafamda anlatmak istediğim çok güzel şeylerim var. Benim için anlatma şekli de çok önemli. O yüzden reklâm çekip sürekli kendimi geliştiriyorum. Birgün herşey hazır olduğunda bunu yapacağım. Sinema filmi çekeceğim.

    (25 Ekim 2011)

    Demet Doğan

    İstanbul Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSUZEM) Kısa Film Yarışması İçin Son Başvuru: 04 Kasım 2011

    İstanbul Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSUZEM) Kısa Film Yarışması başvuruları 04 Kasım 2011 tarihinde sona eriyor. Eğitim ana temalı yarışmaya, Türkiye genelindeki tüm üniversitelerin fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulu ve enstitü öğrencileri animasyon, kurmaca, deneysel filmleriyle katılabiliyor. Katılımcıların, filmin DVD formatında kaydedilmiş 6 adet kopyası ile birlikte imzalı katılım şartnamesini, eksiksiz doldurdukları katılım formunu, filmin kısa özetini, bir adet fotoğraf ve kısa özgeçmişlerini İSUZEM’e göndermesi gerekiyor. (Haber: Gizem Ertürk.)

  • Basın Bülteni
  • Yarışma hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Zenne Filminin Yönetmenleri M. Caner Alper ve Mehmet Binay’dan Basın Açıklaması

    Zenne filminin yönetmenleri M. Caner Alper ve Mehmet Binay, son 24 saat içinde, müteveffa Ahmet Yıldız’ın arkadaşı İbrahim Can tarafından film, senaryo ve yönetmenler hakkında ileri sürülen iddialarla ilgili basın yaptı. Açıklama şöyle: “Zenne, gerçek karakterlerden esinlenmiş olmakla birlikte tamamen özgün bir senaryodur. Senaryo hem Türkiye’de, hem de ABD’de 2009 yılında tescil edilmiştir. Filmin yapım ortaklarından Mpool firmasını, yapım aşamasında arayan İbrahim Can; yapılacak bu filmin senaryosunu okumadığını ve onay vermediğini söylemiştir. Bunun üzerine, ‘Filmin bir kurmaca olduğu ve Ahmet …”

  • Açıklamanın devamı için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Zenne Filminin Yönetmenleri M. Caner Alper ve Mehmet Binay’dan Basın Açıklaması yazısına devam et
  • Allah’ın Sadık Kulu: Barla

    Esin Orhan’ın yönettiği animasyon film Allah’ın Sadık Kulu: Barla, 04 Kasım 2011’de Özen Film dağıtımıyla Ser Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Filmde, Said Nursi’nin çileli hayatının en zorlu dönemlerinden biri olan 1927 – 1934 yılları arasındaki Barla hayatına bakan kısmı ele alınıyor. “Barla Fedakârları”nın, devrin sert esen rüzgârlarına karşı onurlu duruşları animasyon diliyle anlatılıyor. Yaşanmış hadiselerden hareketle, özellikle o günlerin hanım kahramanlarının da bu harekete katkıları anlatılıyor. Yokluklar içinde bile, inancın ve azmin nasıl destansı aksiyonlar ortaya koyabileceği gösteriliyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Allah’ın Sadık Kulu: Barla yazısına devam et
  • Conan

    Marcus Nispel’in yönettiği ve Jason Momoa, Rachel Nichols, Stephen Lang ile Rose McGowan’ın oynadığı Conan (Conan The Barbarian), 21 Ekim 2011’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Horizon International – Sinetel Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Conan, babasının ölümünden ve köyü Cimmerian’ın katledilmesinden sorumlu olan savaş lordunu öldürmek için yolculuğa çıkarken, savaş lordu Khalar Zym da Tamara isimli kadını bulmak için yolculuğa çıkmıştır. Conan, Tamara’yı kaçırıp onu yem olarak kullanmaya başlayınca peşine bir ordu düşer, bu süreçte çeşitli yaratıklarla da savaşmak zorunda kalır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Türk Belgesel Sinema Tarihinin Kayıp Sayfaları Aralanıyor: Filmlerle Anadolu Destanı Yazmak

    Türk Belgesel Sineması’nın bir dönemine damgasını vuran, 1954 – 1976 arasında çekilmiş İstanbul Üniversitesi Film Merkezi filmleri, Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Cenk Demirkıran’ın yazdığı Filmlerle Anadolu Destanı Yazmak adlı kitapla gün ışığına çıkıyor. Bu kitapta Türkiye’de düzenli olarak belgesel film üreten ilk kurum olan İstanbul Üniversitesi Film Merkezi’nin serüvenini, filmlerle ilgili ayrıntılı bilgileri, yıllar sonra bir kazan dairesinde tarihin karanlığına terk edilen filmlerin hayata dönüş öyküsünü ve yeni kuşakların bu filmlerden aldıkları ilhamla neler yaptıklarını bulacaksınız.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğrafına haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türk Belgesel Sinema Tarihinin Kayıp Sayfaları Aralanıyor: Filmlerle Anadolu Destanı Yazmak yazısına devam et
  • Felaket Henry

    Nick Moore’un yönettiği ve Theo Stevenson, Kimberley Walsh, Mathew Horne ile Anjelica Huston’un oynadığı Felaket Henry (Horrid Henry The Movie), 21 Ekim 2011’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yetişkinlerle girdiği sonsuz savaşın kahramanı Felaket Henry’nin bu kez üstesinden gelmesi gereken büyük bir problemi vardır. Yan komşularının kızı Hırçın Susan ve erkek kardeşi Solucan Peter ile uğraşmak, okul müfettişleri ve müdüre karşı durmak ve tüm bunların yanında yetenek yarışmasını kazanmak zorundadır. Tüm bunları nefret ettiği okulunu kurtarmak için yapacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • 2. Uluslararası Gençlik Filmleri Festivali

    2010 yılında Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde gençliğin sesini, sözünü perdeye yansıtan Gençlik Filmleri Festivali, ikinci yılını 20 – 23 Aralık 2011 tarihlerinde “yasak” teması ile gerçekleştiriyor. Festival hem genç yönetmenlere hem de izleyicilere bu sene birçok soru soracak. Bunların başında “Ne yasak?” sorusu geliyor. Festival gönüllülerinden oluşan kolektif sinema ekibi son dönemlerde artan baskı ve denetim mekanizmalarına dikkat çekerek, gençlerin festivalinde, yasak olanı yeniden ortaya çıkarmak, anlatmak, göstermek, hatta teşhir etmek gerektiğini söylüyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Festival tanıtım filmi için tıklayınız.
  • Diğer haber, basın bültenleri ve yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    2. Uluslararası Gençlik Filmleri Festivali yazısına devam et