Geçmişin Hayaletlerini Çağırma Vaktidir

Cannes’da dünya prömiyerini yapan Olivier Peyon imzalı ‘Bırak Artık Şu Yalanlarını / Arrête Avec Tes Mensonges’, adını küçük yaşlarından hikâyeler kurgulayan yazar Stéphane Belcourt için annesinin sıkça kullandığı cümleden alıyor. Oysa ‘öykü yazmak yalan söylemek değildir ki’. Tanınmış romancı yoğun üretimiyle kendi gerçeğini, yıllar boyu kalın gözlüklerinin ardında gizlediği tutkularını, sırlarını yazıya dökmektedir. Liseyi bitirdikten hemen sonra büyük kente kapağı atmış, doğup büyüdüğü küçük kasabanın boğucu ve tutucu ikliminden uzaklaşmak suretiyle özgürlüğüne ve yaşamın engin zenginliklerine yelken açmıştır. 200. kuruluş yıldönümünü kutlayan Güneybatı Fransa’nın dünyaca ünlü konyaklarıyla bilinen kasabasına şeref misafiri olarak davet edildiğinde, 35 yılın ardından amber kokulu anılarının, 1984 yazının deli tutkulu günlerinden beridir yüreğinde derin bir sızı olarak taşıdığı ilk aşkının izini sürmek içindir kısa ziyareti.

Phippe Besson’un çok satmış otobiyografik romanından uyarlanan yapım, ilk aşkın yakıcılığı üzerinden evrensel bir büyüme hikâyesi anlatıyor. Öznelerinin eşcinsel olması ve bu sevdanın 40 yıl öncesinin kapalı dünyasında kaçak göçek yaşanması (ya da yaşanamaması) öykünün kırılganlık boyutunu, hüzün katsayısını yükseltiyor. Yönetmen Peyron hikâyenin günümüzde ve 1984 yazında geçen ikili anlatımının kurgusunu gayet başarılı bir şekilde dengelemiş. Seçmelerde keşfedilmiş Jérémy Gillet (Stéphane) ile Julien de Saint-Jean (Thomas) kırık aşk hikâyesinin ana karakterlerinde kimyaları tutmuş iki genç yetenek olarak göz dolduruyor.

Filmin günümüzde geçen bölümlerinde Stéphane’ın 50’li yaşlarına Guillaume de Tonquédec, Cognac kasabasında karşılaştığı (yasak aşkı Thomas’ın oğlu) genç rehber Lucas Andrieu’ye (Fransız sinemasının efsanevi aktörü Jean – Paul Belmondo’nun hık demiş dedesinin burnundan düşmüş torunu) Victor Belmondo parlak yorumları ile hayat vermiş. Görmüş geçirmiş yazar o muhteşem yaz sonrasında kendisinden bir daha haber alamadığı Thomas’ın izini kovalarken, genç Lucas hayatta olduğu süre zarfında yakınlık kuramadığı, hep durgun, hep düşünceli babasının büyük sırrının peşine düşer. Geçmişin hayaletlerini çağırma vakti geldiğinde bu ikili karşılıklı yaralarını sarmak için çaba sarf edecektir. ‘Bırak Artık Şu Yalanlarını’ belki çok yeni şeyler söylemeyen ancak aşk, özgürlük ve insan ilişkileri üzerine evrensel dokunuşları olan zarif filmlerden.

(17 Ağustos 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com