Yerli Belgesellerin Dünya Turu

Ekim ayında, Antalya Film Festivali kapsamında hatırı sayılır miktarda belgesel film sinemasever seyirciyle buluşurken, bir çok yerli film de dünya festivallerini dolaşacak. Son bir yılın ürünü olan filmler, ay boyunca Japonya’dan Portekiz’e, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Romanya’ya kadar pek çok festivale konuk olacak. Hem kurmaca hem de belgesel film festivallerinin gediklisi haline gelen İki Dil Bir Bavul, 08 – 17 Ekim’de Abu Dhabi’de gerçekleşen Uluslararası Ortadoğu Film Festivali’nde belgesel bölümünde yarışıyor. Son Mevsim: Şavaklar, DocLisboa’da ve Montpellier Akdeniz Filmleri Festivali’nin belgesel bölümünde yarışacak.

Alman Kültür Merkezi, Kasım Ayı Programı Açıklandı

Alman Kültür Merkezi’nde (Goethe-Institut), Kasım ayında Sessizliğin Ötesinde (Yön: Caroline Link), Göçmen Kuşlar (Yön: Peter Lichtefeld) ve Elveda Lenin (Yön: Wolfgang Becker) adlı filmler gösteriliyor. Daniel Brühl ve Maria Simon’un oynadığı, Elveda Berlin, 2003 yılının en başarılı Alman filmi olarak biliniyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Alman Kültür Merkezi, Kasım Ayı Programı Açıklandı yazısına devam et
  • Cansel Elçin, Cinemania’da

    Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu Kanal D’nin sinema programı Cinemania’da bu haftanın stüdyo konuğu Kampüste Çıplak Ayaklar filmiyle Cansel Elçin. Ünlü oyuncu filminin oluşum ve çekim aşamasını anlatıyor. Editörlüğünü Fırat Sayıcı’nın yaptığı programda vizyona yeni giren filmler, Türk sinemasında en iyi beş genç ve cool aktör sıralaması ve çarpıcı sinema haberleri, vs. yer alıyor. Ömür Gedik’le Cinemania her Cumartesi Kanal D’de.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Cansel Elçin, Cinemania’da yazısına devam et
  • Özgür Woodstock

    Ang Lee’nin yönettiği ve Demetri Martin, Imelda Staunton, Eugene Levy ile Iemile Hirsch’in oynadığı Özgür Woodstock (Taking Woodstock), 16 Ekim 2009’da Pinema Film dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
    Greenwich Köyü’nde iç mimar olarak çalışan Elliot, gay hakları hareketi sözcülüğünü yapmaktadır. 1969 yazında aile motelinin hacizden kurtarılmasına yardım eder. Bu sırada komşu kasabada yapılması plânlanan bir müzik ve sanat festivalinin izninin iptâl edildiğini öğrenir ve organizatörlere kendi motellerini kullanabilecekleri teklifinde bulunur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Filmekimi’nde Johnnie To’dan Etkileyici Bir Aksiyon Filmi: İntikam Peşinde / Vengeance

    Hong Konglu ünlü yönetmen Johnnie To’nun, Mayıs ayında Cannes’da Altın Palmiye için yarışan son filmi İntikam Peşinde, Filmekimi’nde sinemaseverlerle buluşuyor. Hong Kong gangster filmlerinin en başarılı örneklerinden biri olarak kabûl edilen İntikam Peşinde, nefes kesen sahneleriyle aksiyon tutkunlarının kaçırmaması gereken filmlerinden. Klâsik bir intikam hikâyesini konu alan filmde; damadı ve torunu öldürülen bir adam, intikam almak için Fransa’dan Hong Kong’a gelir. Görünürde bir aşçı olan adam, Hong Kong’daki intikam avıyla, yıllardır yapmadığı eski işi tetikçiliğe geri döner.

  • Basın Bülteni
  • Filmekimi hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • İstanbul Modern Sinema’da Popüler Kültür Tarihinden Beş Kahraman: 4 Adam, 1 Kadın

    İstanbul Modern Sinema, 15 – 22 Ekim tarihleri arasında İtalyan Kültür Merkezi ile işbirliğiyle popüler kültür tarihine damgasını vurmuş, esin kaynağı olmuş beş kahramanı anlatan 4 Adam, 1 Kadın adlı bir program sunacak. Programda İtalyan sinemasının ayrıkotu, yönetmen-senarist Pier Paolo Pasolini’yi, Barok akımının ilk büyük sanatçısı Caravaggio’yu, gerçek bir edebiyat kahramanı Dostoyevski’yi, 60’ların Güney Amerikası’nda dillere destan bir pop yıldızı Tony Vilar’ı ve İtalya’nın aykırı feminist şairlerinden Sibilla Aleramo’yu konu alan filmler bulunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Program
  • Web Sitesi
  • Fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İstanbul Modern Sinema’da Popüler Kültür Tarihinden Beş Kahraman: 4 Adam, 1 Kadın yazısına devam et
  • Çığlık Çığlığa Bir Sevda

    Ülkü Erakalın’ın yönettiği ve Ediz Hun, Selma Güneri, Irmak Ünal ile Özgür Özberk’in oynadığı Çığlık Çığlığa Bir Sevda, sinemalarda gösterilmedi. Filmin yapımı Ülkü Erakalın Sinema Atölyesi tarafından gerçekleştirildi.
    Efsane sanatçı, kendisine ödül olarak verilecek ilk şarkısını okuduğu mikrofonuna kavuşacaktı. Mikrofonu eline aldığı an, hazırladığı mutlu yolculuğun sonu gelmişti. Bir koltuğa yığılır gibi oldu ve fenalaşıp kendisini kaybetti. Çağrılan doktor ilk müdahaleyi yaptığında ise, büyük sanatçı çoktan vefat etmişti. Son arzusu istediği gibi gerçekleşti, zirvede hayata veda etti.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Çığlık Çığlığa Bir Sevda yazısına devam et
  • Beş Şehir

    Onur Ünlü’nün yönettiği ve Bülent Emin Yarar, Şebnem Sönmez, Beste Bereket ile Tansu Biçer’in oynadığı Beş Şehir, 09 Nisan 2010′da CineGroup dağıtımıyla Eflatun Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Aydın, İstanbul’a tayin olmuş bir polis memurudur. Şehre alışmaya çalışırken, Beyoğlu’ndaki bir şekerci dükkânında çalışan Mehtap’a gönlünü kaptırıverir. Fakat ne yapsa onun dikkatini çekemez. Tıpkı, oyuncak trenler satarak yaşamaya çalışan eski hukuk öğrencisi Şevket’in, aynı şekerci dükkanında çalışan Dilek’in dikkatini çekemediği gibi. Tam bugünlerde Dilek’in karşısına, Aydın çıkar ve kontrolsüz arzusunu Dilek’e yöneltir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • sadibey.com yazarlarının eleştirileri, diğer basın bültenleri ve haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Beş Şehir yazısına devam et
  • Kosmos

    Reha Erdem’in yönettiği ve Sermet Yeşil, Türkü Turan, Hakan Altuntaş ile Sabahat Doğanyılmaz’ın oynadığı Kosmos, 16 Nisan 2010′da Tiglon Film dağıtımıyla Atlantik Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Kosmos mucizeler yaratan bir hırsızdır. Dağlardan taşlardan, ağlayarak ve sanki birilerinden kaçar gibi gelir bu zaman dışı sınır şehrine. Şehre girer girmez nehirde boğulan bir küçük çocuğu kurtarır ve mucize yaratan insan olarak hemen kabûl görür şehirde. Kosmos’un gelmesiyle şehirde soygunlar ve mucizeler birbirini kovalarken, şehirliler Kosmos’un insanları iyileştirme gücünü keşfederler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Orhan Ünser Yazıyor
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kosmos yazısına devam et
  • Zafer Çocukları

    Krisztina Goda’nın yönettiği ve Kata Dobo, Ivan Fenyö, Sandor Csanyi ile Karoly Gesztesi’nin oynadığı Zafer Çocukları (Szabadsag Szerelem – Children Of Glory), 16 Ekim 2009’da Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yıl 1956… Sovyetlerin tesirindeki Macaristan’ın tek konuda, su topunda süper güce sahipti. Su takımı oyuncuları kazandıkları zaferlerle tüm halkın dikkatini çekmekteydi. 1955’de Moskova’da, Macarlar maçı hakem yüzünden kaybetmişlerdi. Melbourne’deki olimpiyatlarında rövanş maçı yapma fırsatı doğmuştur. Öte yandan Budapeşte’de halk ayaklanmış ve Sovyetlere başkaldırmıştır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • sadibey.com yazarlarının eleştirilerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Zafer Çocukları yazısına devam et
  • Atilla Dorsay’ın “Dorsay’ın Penceresinden: Kültür ve Sanat Dünyamızdan Portreler” Adlı Kitabı Çıktı

    Atilla Dorsay’ın yeni kitabı Dorsay’ın Penceresinden: Kültür ve Sanat Dünyamızdan Portreler, Remzi Kitabevi tarafından yayınlandı.
    Cahide Sonku’dan Çolpan İlhan’a, Türkân Şoray’dan Hülya Koçyiğit’e, Yılmaz Güney’den Onat Kutlar’a, Lütfi Akad’dan Metin Erksan’a, Yıldız Kenter’den İsmet Ay’a, Gülriz Sururi’den Mehmet Ulusoy’a, Vehbi Koç’tan Şakir Eczacıbaşı’na, Çelik Gülersoy’dan Vitali Hakko’ya, Halikarnas Balıkçısı’ndan Rıfat Ilgaz’a, Doğan Hızlan’dan Pınar Kür’e, Ayten Alpman’dan Sezen Aksu’ya birçok ünlü sanat ve kültür insanı, ilk kez bu kitapta buluşuyor.

  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğrafına haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Atilla Dorsay’ın “Dorsay’ın Penceresinden: Kültür ve Sanat Dünyamızdan Portreler” Adlı Kitabı Çıktı yazısına devam et
  • Budapeşte’nin Özgürlük Direnişi

    Zafer Çocukları (Szabadsag, Szerelem / Children of Glory)
    Yönetmen: Krisztina Goda
    Hikâye: Joe Eszterhas
    Senaryo: Joe Eszterhas-Éva Gárdos-Géza Bereményi-Réka Divinyi
    Müzik: Nick Glennie-Smith
    Kurgu: Éva Gárdos-Annamaria Szanto
    Görüntü: Buda Gulyás-János Vecsernyés
    Oyuncular: Kata Dobó (Viki Falk), Iván Fenyö (Karcsi Szabó), Sándor Csányi (Tibi), Károly Gesztesi (Antrenör Telki), Péter Haumann (Feri Amca), Ildikó Bánsági (Bayan Szabó), Tamás Jordán (Büyükbaba), Viktória Szávai (Eszter)
    Yapım: Macaristan (2006)

    Kadın yönetmen Krisztina Goda’nın “Zafer Çocukları” filmi, Colin K. Gray’in yaptığı Amerikan belgeseli “Özgürlüğün Öfkesi” belgeseliyle aynı dönemde çekildi. Goda’nın bu filmi, Sovyet tanklarının işgâlinin ellinci yılında ölenlerin anısına adanmış.

    Film, Moskova’da Sovyet ve Macar sutopu takımlarının maçıyla başlıyor. Havuzda maçtan daha çok bir savaş var. Macarlar, hakemlerin yanlı yönetimiyle maçı haksız biçimde kaybediyorlar. Ülkelerine dönen sporcuların içinde gözde olan Karcsi Szabó, Feri Amca’nın sorgusundan geçiyor ve aslında nelerin olduğunun da farkına varıyor. Feri Amca, acımasız ve işkencehanelerinde muhalifleri biçen biri. Rastlantıyla Viki’yle karşılaşıyor Karcsi. Sonra da kendini yavaş yavaş özgürlük savaşının içinde buluyor Viki’nin aşkıyla beraber. Üniversite öğrencileri, başbakanın Imre Nagy (János Schwimmer) olmasını istiyorlar. Öğrenciler ve tüm gençler, Ruslara “Ruski” diyorlarmış. Tıpkı, Amerikan iç savaşındaki “gri” federasyoncu askerlerinin “mavi” cumhuriyetçi askerlerine “yanki” demeleri gibi. İşte bu gençler, üniversitede bir konuşmanın ardından özgürlük çığlığını sokaklara taşıyorlar. Hükümet, gençlerin gösterilerine izin veriyor önce, sonra da eylemleri kan dökerek bastırıyor. Soğuk Savaş döneminde Doğu Bloku’nda 1950’lerin ortalarında özgürlük hareketleri başlamıştı. Macar gençlerini Polonyalı gençlerin ayaklanmaları ateşlemiş. Yönetmen, şehirdeki savaş anlarındaki çatışmalarının ortasına seyircisini de bırakıyor sanki. Şehir gerillası savaşı yöntemi izleyen üniversiteli gençlere az da olsa bazı askerler de silâhlarıyla beraber katılıyorlar. Gençlerin elinde tüfekler ve molotof kokteylleri var. Aslında çatışmaları, gençlerin Macar Radyosu’nu ele geçirme çabaları tetikliyordu. Dünyanın en sert ve acımasız gizli polisi, Sovyet Kızıl Ordusu’yla beraber halka acımasız saldırılar düzenliyorlardı sonra.

    Savaş atmosferinin içinde…

    Aynı dönemi anlatan Colin K. Gray’in “Freedom’s Fury” (Özgürlüğün Öfkesi) belgeseli de 2006 yılında yapılmıştı. Bu belgesel, 1956 yılında Sovyetler’in Macaristan’daki özgürlük hakeretine karşı Sovyet işgâlini ve Macaristan’ın olimpik sutopu sporcularını anlatıyordu. Bu belgeselin ortaya çıkmasında Quentin Tarantino’nun da katkısı olmuş. Belgeselin anlatıcıysa gelmiş geçmiş en büyük yüzücülerden Mark Spitz’di. Amerikalı yüzücü Mark Spitz, 1972 Münih Yaz Olimpiyat Oyunları’nda yüzmede yedi altın kazanan ilk sporcu olmuştu. 1956 Melbourne Yaz Olimpiyat Oyunları’nda sutopu yarı final maçı, hem olimpiyat hem de spor tarihinin en vahşi karşılaşması olarak değerlendiriliyor şimdi. Macar ve Sovyet sporcuları, havuzda ölümüne mücadele etmişler. Havuzda Macarlar, Budapeşte’nin sokaklarında Sovyet tankları kazanıyordu savaşı. Çok uzun final bölümünde, yönetmen Krisztina Goda, koşut kurguyla insanı irkilten trajedileri sinemaskop olarak yansıtıyor perdeye. Kadın yönetmen Goda’nın filminin, Gray’in belgeseliyle ortak yönleri var. İki yapıtı karşılaştırınca anlıyorsunuz bunu. Öncelikle final bölümündeki sutopu maçıyla, Sovyet tanklarının Budapeşte sokaklarınnı bombardımana tutması neredeyse birbirinin ruhu gibi.

    Bu filmin eleştirilebilecek yönleri de var. Baskıcı rejimden çıkma gibi önemli bir erdemi günümüzde yükselen milliyetçilik ruhuyla buluşturuyor bu film. Bunu da derin bir melodramla yansıtıyor. Ama, genel anlamda bu film gerçekçi ve çarpıcı. Sovyet tanklarının ne anlama geldiğini tam anlamıyla görsel olarak gösteriyor yönetmen. Filmdeki derin melodram, “vatan sevgisi”, “vatanseverlik”, “aşk melodramı” gibi durumlar üzerinden gelişiyor. Aşk, bu filmde sahici biçimde yansıyor perdeye. Film, “aşk için ölüm bile göze alınır” diyor sanki. Film, Hollywood’un Macar kökenli ünlü senaristi Joe Eszterhas’ın hikâyesinden yola çıkmış aslında. Eszterhas, 1944 yılında Macaristan’da doğdu. Onun adını senarist olarak ilk önce, Norman Jewison’ın 1978 yapımı “F. I. S. T – Kamyoncu” filminin ortak senaristi olarak duymuştuk. Eszterhas, ortak senarist olarak Adrian Lyne’ın 1983 yapımı müzikal “Flashdance” filmine de katkıda bulundu. Eszterhas, Costa-Gavras’ın 1988’de “Betrayed-İhanet” ve 1989’da “Music Box-Müzik Kutusu” filmlerinin senaryolarını da yazmıştı. Ama, en çok da Paul Verhoeven’ın 1992 yapımı “Basic Instinct-Temel İçgüdü” filmiyle hatırlanıyor Eszterhas. Budapeşte’de 1970 yılında doğan yönetmen Goda, ülkemizde tanınmıyor. Filmin görsel estetiği de gerçekten çok çarpıcı. Budapeşte sokaklarının ve caddelerinin derinlikli görüntüleri sinema sanatı yönünden heyecan veriyor sanatseverlere. Bir trajik tarihe tanıklık etmek isteyenler ve politik sinemayı sevenler bu filmden etkilenebilirler. Görülmeli.

    (14 Ekim 2009)

    Ali Erden

    sinerden@hotmail.com

    Selin Sabit

    1980 İzmir doğumlu olan Selin Sabit, İstanbul’da yaşıyor. Yaklaşık 17 senedir çeşitli radyo ve televizyonlarda haber spikerliği, program sunuculuğu yapan Selin, şimdi Show Radyo’da haber editörü ve spikeri… Burada olmaktan çok mutlu. Size sevgilerini iletiyor…

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu