İpek Yolu’nda Video – Art Sergisi

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen II. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali etkinlikleri kapsamında, uluslararası açılımlı “Yol” konseptli bir video-art sergisi de yer alacak. Küratörlüğünü Hülya Küpçüoğlu’nun yaptığı Yol adlı video-art sergisine, Canan Beykal, Şinasi Güneş, Hülya Küpçüoğlu, Fatoş Beykal, Fatih Balcı, Herve Constant, Wiıfried Agricola de Cologne, Jerome Symons, Gruppo Sinestetico ve Peter Rasmussen katılacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yönetmenlik?

    Sinemada yönetmen, ne yapar? Bir sinema sitesi için garipsenecek bir soru! Evet, senaryo yazarı tarafından yazılmış bir metni, film üzerine geçirme sürecini yöneten kişi. Senaryonun gereği oyuncular seçilmiş, iç ve dış mekânlar belirlenmiş, mekânların düzenlenmesi gereken bölümleri hazırlanmıştır. Aslında yönetmenin bunlarda da etkin olması gerekir; bu ortamda oynayacak oyuncuların rolleri önce kendilerine kabûllendirilir ve sonra görüntülemenin, kamera hareketlerinin, çekim uzunluklarının plânları yapılır, kamera yerleri ve hareketleri belirlenir, istenilen görüntü için ışık düzenlemeleri yapılır…. neler söylüyorum. Bir film çekimi kolektif bir iştir, ama Metin Erksan’ın deyimi ile “herkesin benim istediğimi yaptığı, kolektif bir iştir”. Sinema en genç (7.) sanat olarak, diğerlerine farklılıklar gösterir, kolektifliği de, beraber çalışmayı gerektirecek olması da ayırıcı özelliklerindendir. İş çekimle de bitmez, laboratuar işlemlerinden sonra kurgu, seslendirme, müzik döşenmesi… aslında bunlar konusunda uzman kişilerce yapılır, hele müzik tamamen farklı bir yapı gösterir, ama müzikçinin yönetmenin yapmak istediğini anlamış olması gerekmez mi? Yani yönetmen sinema yolu ile bir şey anlatmak istiyorsa, buna senaryoyu kendisi yazarak başlayabileceği gibi başkasının senaryosunu yorumlayarak da yapacaksa, bütün bu aşamalarda etken olmalıdır diye düşünüyorum. Böylece aynı senaryodan farklı filmler yapılabileceğini sinema ile ilgilenen herkes bilir.

    Ama işin farklı bir boyutuda var, biz “sanat” diyorsak da, sinemanın bir de ticaret tarafı var. Sinemanın ağırlıklı olduğu günlerde, filmler bir ticari meta olarak da hazırlanırken, yapılması gerekli görülen bazı ticari yönü baştan az olan filmlerin, yapımevine yükleyeceği giderleri de karşılamak üzere ticari yönü daha öncelikli olan filmler her yapımevi tarafından yapılmıştır; bunda da eleştirilecek bir yan bulunmamaktadır. Baştan ticari olduğu düşünülen ve bunu da haklı çıkaran filmlerin, o kadar seyircisinin bulunması da -ki ticarilik başka nedir?- bu uygulamayı haklı çıkarır.

    Ticari yönü baştan az olan dedik, ister bu filmler olsun, ister ticari yönü fazla olan filmler olsun yine yukarıda belirtilen aşamalardan geçilerek yapılır. Her iki tür de yönetmen elinden çıkar, her filmin bir sav’ı vardır, bu boyutlu bir konu da olabilir, sabun köpüğü de. Sanat filmi, denilen kategori ise benim için hâlâ meçhul bir kavramdır, sinema sanatsa, film yapmak bu sanatı yapmaktır, en sabun köpüğü filmde bile sinema sanatını hakkı ile kullanarak iyi film yapma olasılığı vardır. Çok ciddi olan bir konuda yapılan filme sanat filmi demek yanlıştır, ciddi sözüne rağmen, kotarılamamış ise film, kötü olabilir ama içeriği filmi seyredilebilir kılar. Sanat filminden daha çok “sanat üzerine film” tanımı doğru olur ki bu tamamen başka bir türdür, lokal bir türdür, belgesel veya dramatik olabilir. Tekrar ediyorum, bütün bu filmleri yönetmenler ekipleri ile yaparlar. Özellikle ticari filmlerin belli türlerde devamlı yapılması hazır şablonların ortaya çıkmasına neden olabilir ki, işte burada yönetmen de mekanikleşme, bir takım teknik biçimleri tekrarlama durumunda kalabilir.

    Şimdi sinemada değilde televizyonlarda giderek ortaya çıkan bir sonuca değineceğim. Ülkemize TV’nin yeni geldiği günlerde ABD kaynaklı dizileri izlerdik ve bunların 50 – 70 dakikalık sürelerde olduğunu görmüştük. Şimdi ülkemizde, sinema üretiminin azalmasından da istifade ile ağırlık kazanan televizyon dizileri önce sürelerini reklâmlarla 120 dakikaya çıkardılar. Her hafta bir bölümün çekilir olması gerektiği için de gününe yetişme çabası içinde hızlı çalışmak zorundalar. Bu bir genelleme değil ama, diziler de çoğunlukla olayın geçtiği belirli mekânlarda, belirli çatışmalar veya komik durumlar üzerine kurulu olarak gelişiyor. Seçilen beylik konular, detaylandırılarak bunlar üzerinde oynanıyor, hemen yukarıda söylediğimiz unsurlar da buna eklenince, diziler gerek oyunculuk gerek yönetim bakımından kalıplaşmalara gidiyor; burada yönetimde dizinin mekânik bir parçası olarak kalıyor.

    Yönetmen hakkında tüm bu dediklerim, aslında beni uzun zamandır tedirgin eden bir deyişten kaynaklanıyor. Gazetede (Cumhuriyet) özellikle televizyonda oynayan filmlerden (sinema) söz ederken “yönetmenliğini falancanın üstlendiği…” deniliyor. Yani, filmin tüm diğer işleri ayarlanmış, kotarılmış, bir yönetilmesi kalmış, falancaya “Gel kardeşim, şunu yönet” demişler, O’da gelmiş yönetimi üstlenmiş ve iş bitmiş. Tabi böyle değil ama bu deyimi ilk okuduğumdan beri bende bu düşünceyi doğurdu. Bu gün (06 Ekim 2007) TV.de gösterilen One Flew Over the Cuckoo’s Nest filmi için “yönetmenliğini Milos Forman’ın üstlendiği” yazıldığı gibi, hemen yan sütunda Sensiz Yaşayamam içinde “Metin Erksan’ın yönetmenliğini üstlendiği” yazıyor. Ne Forman, ne Erksan yönetmenliği üstlenmemişlerdir, o filmi yönetmişlerdir. “Aynı şey değil mi?” diye sorabilirsiniz, ben “Aynı şey değil” diyorum, -belki biraz kelimelerle oynuyorum, ama- yönetmenliğin üstlenildiği filmler olabilir, fakat film yönetilir, iyi yönetilir, kötü yönetilir. Sensiz Yaşayamam bilinen bir konunun, yazım aşamasından yönetim aşamasına çok kişiselleştirilmiş bir örneğidir ki, üstlenilmiş bir görevi çok aşan bir noktadadır, filmi beğenir veya beğenmezsiniz, ama böyledir. One Flew Over the Cuckoo’s Nest üstelik bir romandan da kaynaklanmasına rağmen sinema için yeniden üretilmiştir. Senaryo yazarının (Ken Kesey’in romanından), görüntü yönetmeninin, tüm oyuncularının ve de (hele hele) Milos Forman’ın ürettiği bir üründür, üstlenilmiş görevler değil yapılmış bir iş vardır, ortada.

    (14 Ekim 2007)

    Orhan Ünser

    Kilit (Yönetmen: Ceyda Aslı Kılıçkıran)

    Ceyda Aslı Kılıçkıran’ın yönettiği ve Müjde Ar, Çiğdem Suyolcu, Necmi Yapıcı ile Ayla Algan’ın oynadığı Makara Film yapımı Kilit, sinemalarımızda gösterilmemiştir.
    Bir tiyatro sanatçısı olan Berna, popüler kültürün egemen olduğu bir dönemde sadece sanat için oyunculuk yapmak uğruna büyük bir mücadele vermektedir. Bu arada tarihin ilk kadınlarını konu alan ve inceleyen bir müze ziyareti sırasında, sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadın oyuncu olan Afife Jale’nin elle çizilmiş olan portresini aşırı beğenir ve çok etkilenir. O günden sonra Afife Jale’nin hayatına ilişkin türlü türlü çağrışımlar Berna’nın yaşamına adeta sızmaya başlar.

    Kilit (Yönetmen: Ceyda Aslı Kılıçkıran) yazısına devam et

    Avukat

    Tony Gilroy’un yönettiği ve George Clooney, Tom Wilkinson, Tilda Swinton ile Sydney Pollack’ın oynadığı Avukat (Michael Clayton), 23 Kasım 2007’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
    Michael Clayton, New York’un en büyük şirket hukuku firmalarından birinde “sorun çözücü” olarak çalışmaktadır. Firmasına sıkı sıkıya bağlıdır çünkü bir boşanma, kumar alışkanlığı ve başarısız bir iş kurma girişimi onu dağ gibi bir borçla baş başa bırakmıştır. Öngörülemeyen bir felâketi düzeltmesi için görevlendirilen Michael Clayton, bu süreçte nasıl bir adama dönüştüğü gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Müjde Ar’ın Yeni Sinema Filmi Kilit’in Çekimlerine Başlanıyor

    Müjde Ar’ın yeni filmi Kilit’in çekimlerine 08 Ekim 2007 Pazartesi günü saat 14:00’de Sepetçiler Kasrı’nda başlanıyor. Yönetmenliğini Ceyda Aslı Kılıçkıran’ın, müziklerini Atilla Özdemiroğlu’nun yapacağı sinema filminde Serap Aksoy da oynuyor. Filmin görüntü yönetmenliğini Ali Utku yapacak. Kilit filmi, modern Türkiye’nin kadın oyuncularından olan Berna (Müjde Ar) ve sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını olan Afife Jale’nin paralel yaşamlarını beyazperdeye getiriyor. Reenkarnasyon felsefesinden hareket eden hikâyede, birbirine benzemeyen iki farklı dönemden kadının radikal ön yargılara ve popüler kültüre başkaldırışını görüyoruz.

    Kolera Günlerinde Aşk

    Mike Newell’in yönettiği ve Giovanna Mezzogiorno, Javier Bardem, Laura Harring ile Benjamin Bratt’ın oynadığı Kolera Günlerinde Aşk (Love in Time of Cholera), 07 Mart 2008′de UIP Filmcilik dağıtımıyla Fida Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Filmde, Fermina Daza adlı bir kadın ile, ona aşık olan iki erkek Florentino Ariza ile Doktor Juvenal Urbino arasındaki, 1880’lerden 1930’lara kadar uzanan ve 51 yıl dokuz ay, dört günlük zaman dilimine yayılan aşk üçgeninin öyküsü anlatılıyor. Filmin yapımcısı Scott Steindorff, romanın film haklarını alabilmek için tam üç yıl boyunca yazar Gabriel Garcia Marquez’in peşinden koştu.

    Kolera Günlerinde Aşk yazısına devam et

    Poyraz

    Belma Baş’ın ilk kısa filmi Poyraz, Yunanistan’da 17 – 23 Eylül 2007 tarihleri arasında düzenlenen 13. Uluslararası Drama Kısa Film Festivali’nde En İyi Balkan Filmi Ödülü’ne değer bulundu. İlk gösterimi Mayıs 2006′da Cannes Film Festivali’nin resmi bölümünde gerçekleşen Poyraz şimdiye dek 6 kıta üzerinde 50’yi aşkın film festivalinde Türkiye’yi temsil etti. Poyraz, Karadeniz’in dağlık bir köyünde yaşlı akrabalarıyla yaşayan bir çocuğun, yetişkinler ve doğayla ilişkisi çerçevesinde yaşama ve ölüme tanıklığını konu alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Diğer haberlere ve haberle ilgili bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Poyraz yazısına devam et
  • Beynelmilel’e Barcelona’dan İki Ödül

    Beynelmilel’in beynelmilel yolculuğu devam ediyor. Dünyanın dört bir yanında festivalleri gezen film, yine ödülle döndü. Senaryosunu Sırrı Süreyya Önder’in yazdığı ve yönetmenliğini de Muharrem Gülmez ile paylaştığı film, Beynelmilel, Barcelona Uluslararası Politik Filmler Festivali’nin 3 ödülünden ikisini kazandı. İspanya’nın Barcelona kentinde düzenlenen festivalin Halk Jürisi ve Jüri Özel ödülleri Beynelmilele verildi. 12 Eylül’ün tanıkları kadar, yeni nesil tarafından da “çok başarılı bir dönem filmi” olarak adlandırılan Beynelmilelin başrollerinde Cezmi Baskın ve Özgü Namal var.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Beynelmilel’e Barcelona’dan İki Ödül yazısına devam et
  • Paris’te 2 Gün

    Julie Delpy’nin yönettiği ve Julie Delpy, Adam Goldberg, Danil Brühl ile Marie Pillet’nin oynadığı Paris’te 2 Gün (2 Days in Paris), 28 Aralık 2007’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    New York’ta yaşayan Jack ve Marion tatillerini Marion’un ailesinin yaşadığı Paris’te geçirmeye karar verir. Aşıklar şehri Paris fikri Jack’ı başta heyecanlandırsa da işler hiç de beklendiği gibi gitmez. Marion’un zamanında şehrin yarısı ile çıkmış olduğunu şaşkınlıkla öğrenen Jack, Fransızların seks konusundaki rahatlığı karşısında da şaşkına döner.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Across The Universe

    Julie Taymor’un yönettiği ve Jim Sturgess, Evan Rachel Wood, Joe Anderson ile Dana Fuchs’un oynadığı Across The Universe, 02 Kasım 2007’de Warner Bros. dağıtımıyla vizyona çıkarıldı.
    Liverpool’dan yola çıkıp kayıp babasını aramak üzere New York’a giden Jude, yolunun Lucy ile kesişmesi üzerine, kendini savaş karşıtı protestoların ve rock’n roll temelli bir hayatın ortasında bulur. Jude ve Lucy, 1960’larda, ilham perilerinin kol gezdiği Greenwich Village’dan, sokaklarında isyan bayrakları dalgalanan Detroit’e uzanan dönemin savaş karşıtı ruhunun parçası olurlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Fatih Hacıosmanoğlu’nun Filmi “Taş Yastık” Kazakistan’da Ödül Kazandı

    Fatih Hacıosmanoğlu’nun yazıp yönettiği Taş Yastık isimli film Kazakistan’ın Almati şehrinde düzenlenen 4. Avrasya Uluslararası Film Festivali’nin 12 filmin yarıştığı Orta Asya ve Türki Devletleri bölümünde En İyi Yönetmen ödülünü kazandı. Yazar Cengiz Aytmatov, oyuncular Jacqueline Bisset, Emmanuella Beart ve Gary Busey’nin de katıldığı ödül töreninde Hacıosmanoğlu, En İyi Yönetmen ödülünü Rusya Yönetmenler Birliği Başkan Yardımcısı Profesör Valery Akhadov’dan aldı. Hacıosmanoğlu’nun kendi senaryosundan yönettiği filmde Suna Selen, Fatih Hacıosmanoğlu, Ali Savaşçı ve Oktay Dener oynuyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Tüm Şirketler

    Tüm Şirketler,
    28 Eylül – 04 Ekim 2007 Haftalık (Weekly), Yerli Filmler Haftalık (Weekly),
    29 Aralık 2006 – 04 Ekim 2007 Yıllık (Annual), Eski Yıllar Yıllık (Ex Years Releases Annual), Hafta Hafta (Week by Week), Sadece Yabancı Zirve 10 Yıllık (Only Foreign Top 10 Annual), Sadece Yerli Filmler Tüm Yıllık (Only Local All Annual) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu